28 Temmuz 2018 14:21

'Birleşme korkusu yıkılsın'

'Ayrımlara gitmeden, korkulara ve tehditlere mahal vermeden bütüncül ve yapıcı bir mücadelenin örülmesi gerekiyor.'

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Sevgi FERİDE
ODTÜ

ODTÜ Öğrenci Topluluklarıyla mezuniyet töreninden itibaren meydana gelen olayları konuştuk. Bu süreçte geliştirilmesi gereken mücadele biçimlerini, ODTÜ’ye ve ODTÜ’nün değerlerine, tarihine, geleneklerine yapılan bu saldırıya nasıl karşılık verilmesi gerektiğini bir araya gelip tartıştık. 

Dağcılık ve Kış Sporları Kulübü’nden Okan, mezuniyet töreninde iç hizmetler ve ÖGB’nin müdahalesinin fitili ateşlediğini, süregelen saldırıların da etkisiyle birçok insanın bir şey yapma ihtiyacı duyarak “Rektör İstifa” dediğini ifade ediyor. Okan ayrıca toplulukların da böyle bir dönemde birleşmesine ve ODTÜ’ye yapılanlara bir ses çıkarmak konusunda ortaklaşmasına dikkat çekerek bir duvar inşa edildiğini ve bunun da birleşmenin en güzel örneklerinden biri olduğunu söylüyor. Basın açıklaması yapmanın yeterli olmadığını, daha farklı, fiziksel tepkilerin ortaya koyulması gerektiğini belirterek kampüse polisin girmesinin de alışılmaması gereken, trajik bir durum olduğu noktasında duruyor. Onur Yürüyüşü sırasında bile tomanın rahatça okula girebildiğini, böyle bir durum karşısında ne yapılması gerektiğine hep birlikte kafa yorarak bu birlikteliğin baskılara karşı bozulmaması gerektiğini de ekliyor.

'ZORBALIKLAR SADECE BİR KESİMİ TEHDİT ETMİYOR'

İletişim Topluluğundan Özgür ise iktidarın, toplumun düşünen ve düşündüğünü uygulayan kesimine olan antipatisinin, bu saldırıların nedeni olabileceğini düşünüyor. İktidarın günbegün güçlenmesinin önüne geçilmesi için iktidarı destekleyen kesimin isyan etme noktasına gelmesi veya sonraki nesillerin bilinçlenerek büyümesi olduğunu belirtiyor.

Felsefe Topluluğundan Bengisu, sürecin yaşam alanlarını daraltan, soruşturmalarla, yasaklarla fikirlere ket vurulmaya çalışılan ama budandığı her yerden daha köklü dallarla büyüyen bir ağaç gibi olduğunu ortaya koyuyor. Diğer topluluklarla beraber, iktidarın yansıması olarak gelen bu baskılara, “buradayız, boyun eğmiyoruz ve bir geleneği sönümlendirmenize izin vermeyeceğiz” demek için direnişi örgütlemeye çalıştıklarını belirtiyor. Yürüttükleri bu mücadelenin, sadece Verşan Kök’ün değil, iktidarın da yansıması olan bu baskıcı atmosfere hem okulları, hem de ülkeleri adına bir karşı duruş olduğunu ifade ediyor. Bu zorbalıkların sadece bir kesimi değil, tüm toplumu; hâlihazırda yoksun bırakılan eşitlik, özgürlük ve huzur kavramlarını tehdit ettiğinin farkında olduklarını, ayrımlara gitmeden, korkulara ve tehditlere mahal vermeden bütüncül ve yapıcı bir mücadelenin örülmesi gerektiğini de ekliyor Bengisu.

BİRLİK YAYILMALI

Uluslararası Gençlik Topluluğundan Anıl ise bu toplulukta akıllarda beliren iki farklı mücadele şeklini açıklıyor: yenileşme-modernleşme mücadelesi ve gericiliğe karşı mücadele. Gericiliğe karşı mücadeleye örnek olarak yaptırılmak istenmeyen Bahar Şenliği’nin, önlerine çıkan tonla bürokratik engellere karşı yapıldığını gösteriyor. Halbuki Bahar Şenliği’nin rektörün veya valiliğin değil, ODTÜ Bileşenlerinin şenliği olduğuna parmak basıyor Anıl. Bu engellerin okulun birleşmesinin önüne geçmek amacıyla konulmasından başka bir şey olmadığını ifade ediyor. “Ne yapılmalı” sorusuna, önceki zamanlara dikkat çekerek “birleşmeliyiz” cevabını veriyor. Düşünce farklılıklarını bir kenara atıp bir hedefe doğru koşmak, aynı zamanda bu birliği de etrafa yaymak gerektiğini savunuyor. İstediklerinin; herkesin iyi, güzel bir biçimde yaşaması olduğunu ancak bunun için de insanların içindeki birleşme korkusunun yıkılması gerektiğini söyleyerek sözlerini sonlandırıyor.

ÖNCEKİ HABER

Yeni rejimin üniversiteleri

SONRAKİ HABER

KESK İstanbul Şubeler Platformu: KHK'ler gidecek biz kalacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa