27 Temmuz 2018 23:40

Fatih Yaşlı ve Erhan Keleşoğlu 'Rahip Brunson pazarlığı'nı yorumladı

ABD'li Rahip Andrew Craig Brunson'un ev hapsine alınmasının pazarlıklar sonucu gerçekleştiği iddiasını akademisyenler Evrensel'e değerlendirdi.

Fotoğraf: Evren Atalay/AA

Paylaş

ABD’nin “Rahip Brunson’u bırakın yoksa yaptırım uygularız” tehdidine “Dava, tam bağımsız ve egemen bir ülkede olması gerektiği gibi ilerleyecek” yanıtı veren Erdoğan hükümetinin, “İsrail’de tutuklu Türkiye vatandaşının bırakılması karşılığında Rahip Brunson’u bırakma” anlaşması yaptığı iddia edildi. AA’ya konuşan isimsiz “bir Türk yetkili” iddiayı yalanladı ancak İsrail’den doğrulama geldi.

Akademisyenler Fatih Yaşlı ve Erhan Keleşoğlu, gelişmeleri Evrensel'e değerlendirdi.

‘KAPALI KAPILAR ARDINDAKİ PAZARLIKTAN BAĞIMSIZ DIŞ POLİTİKA ÇIKMAZ’

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Yaşlı, ABD’den başkan ve başkan yardımcısı düzeyinde gelen sert açıklamalara hükümet yetkililerinin “ülkenin bağımsızlığı” ve “bağımsız yargı” vurgularıyla verdikleri yanıtları yorumladı ve şunları söyledi: Bugün Türkiye’de kuvvetler ayrılığının, anayasanın ve anayasal yargının olmadığını, yargının bütünüyle siyasallaştığını ve inşa edilen rejimin bekası adına hareket ettiğini biliyoruz. Dolayısıyla, bu meselenin bağımsız yargıyla ilgili olmadığını biliyoruz. Bunun dışında, ortada bir anti-emperyalizm olmadığını, kapalı kapılar ardında rehine pazarlığı yapmaktan anti-emperyalizm ve bağımsız bir dış politika çıkmayacağını biliyoruz. Kaldı ki Brunson’un ev hapsine alınmasının hemen öncesine baktığımızda, zaten bunun ABD’nin taleplerine uygun bir seyir izlediğini, bir pazarlık neticesinde gerçekleştiğini görüyoruz, velhasıl bu söylem bütünüyle demagojiden ibaret.

Yaşlı, Washington Post gazetesinin iddiaları için de “Böyle bir pazarlık yapılmış olabilir, çünkü daha önce örneklerini gördük. Öte yandan, daha önce ‘verin Fethullah’ı alın papazı’ gibi büyük bir iddiadan, İsrail’in tutukladığı bir devlet personelinin karşılığında Brunson’un bırakılacağı noktasına gelinmesi, rehine pazarlığının ve buna dayalı siyasetin dış politika açısından nasıl sürdürülemez ve beyhude bir çabanı olduğunu, bir karşılığı olmadığını göstermesi bakımından önemli” ifadelerini kullandı.  

Türkiye’nin son on altı yılda ve iktidarın iddialarının aksine emperyalizmin operasyonlarına daha açık bir ülke haline geldiğine dikkat çeken Yaşlı, bunun nedenini şöyle açıkladı: Ortada ordusunun içerisindeki bir ekibin darbe yapmaya kalkıştığı, yüz bin kişinin KHK’ler ile devletten atıldığı, bürokrasinin liyakat esasına dayalı olmadığı, hukuk devletinin ortadan kalktığı, ekonomisinin sıcak para akımlarına bağlılıktan kurtulamadığı ve dolayısıyla hayli kırılgan olduğu bir ülkenin emperyalizm karşısında eli daha da zayıflamış demektir. Dolayısıyla bu rehine siyasetini gücün değil, bilakis zayıflığın ve çaresizliğin bir işareti olarak görmek çok daha doğru bir okuma olacaktır.

KELEŞOĞLU: DIŞ POLİTİKADA GÜÇSÜZLÜK SÖZ KONUSU

Kanun hükmünde kararnameyle (KHK) İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Erhan Keleşoğlu, Ebru Özkan’ın Türkiye’ye iade edilmesine karşın Brunson’un iade edilmesinin ABD tarafını kızdırdığını belirtti: Brunson Evangelist bir rahip. Trump’ın Evangelistlerden çok ciddi bir desteği var. Trump’ın Yardımcısı Mike Pence de Evangelist ve ileri gelenlerinden birisi. Şimdi perde arkasında Evangelist tabanından önde gelenlere bir söz verildiyse kamuoyu önünde olmayan bir şekilde ve bunun pazarlığı neticesini alamadıysa bunun getirmiş olduğu bir öfke söz konusu olabilir.

Brunson’un vakasının önümüzdeki dönemde Erdoğan’ın dış politika yapımına dair ip uçları verdiğine dikkat çeken Keleşoğlu, Erdoğan’ın dış politikada esas karar alıcı olacağını ve son sözü söyleyeceğini belirtti.

‘YARGININ BAĞIMSIZLIĞINDAN SÖZ ETMEK GÜLÜNÇ’

Keleşoğlu, OHAL döneminde çıkartılan KHK’ler ile devletin güvenliği meselesinde MİT’le ilgili düzenlemeler yapıldığı ve tutukluların iadesine ilişkin bir hüküm getirildiğini ve bunun da Meclisten geçerek kanunlaştığını da hatırlattı.

Almanya vatandaşı gazeteci Deniz Yücel’in Almanya’ya iade edilmesinin mahkeme kararı olmadan yapıldığını da hatırlatan Keleşoğlu, “Dolayısıyla bu tür pazarlıklarda yargı bağımsızlığından söz etmek gülünç. İsrail için de aynı durum geçerli” dedi.  

“Takas pazarlıkları” Türkiye yönetiminin “pazarlık gücü”nü mü yoksa dış politikadaki güçsüzlüğünü mü ortaya koyduğuna ilişkin soruya Keleşoğlu şu yanıtı verdi: Tabii bir güçsüzlük söz konusu diyebiliriz. Çok fazla mesele var. Çok fazla hasım var. Bunların dış politikada azaltılması gerekiyor. Bu kadar fazla hasımla aynı anda kavga etmek bir devlet açısından ciddi bir zafiyet oluşturur. Dolayısıyla müttefiklerin artırılması, hasımların azaltılması gerekiyor dış politikada.

ÖNCEKİ HABER

Suriyeli Kürtler: Şam’la müzakereler konusunda anlaştık

SONRAKİ HABER

Joe Satriani konser verdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...