05 Eylül 2012 13:19

Ders mi seçiyoruz yoksa dert mi?

4+4+4’ün her yeni uygulaması ayrı bir tartışma ve kaygı konusu oldu. Ancak Bakanlığın “Toplumsal talepleri karşılıyoruz” diyerek ortaya attığı seçmeli dersler konusu eğitimi politik bir tartışmanın da konusu haline getirdi. İslamiyetle ilgili derslerin sayısının artırılması, farklı dillerde ve inançlarda seçmeli dersler veril

Ders mi seçiyoruz yoksa dert mi?
Paylaş

Özge Ayaz / Tuba Güngör / Hilal Yağız


DİN DERSLERİNİN SAYISI ARTTIRILIYOR

Yeni eğitim sisteminde toplumsal talepler dikkate alınacak mı? Ayrıca, farklı din ve mezheplere göre seçmeli dersler sunulacak mı? Türkiye’de konuşulan dillerin öğretimi talepleri de dikkate alınacak mı?

MEB NE DİYOR?
Farklı din ve mezheplere göre seçmeli derslerin okutulması ya  da  Türkiye’de  konuşulan  farklı  dillerin  öğretimi  konusunda  öğretim programlarının yanı sıra öğretmen faktörünün de göz önüne alınması gerekir.

UZMANLAR NE DİYOR?
EĞİTİM SEN -Milli Eğitim Bakanlığı değişime her yönüyle hazırlıklı olduklarına ilişkin kendinden emin tavrı konu “Farklı din ve mezheplere göre seçmeli derslerin okutulması ya da Türkiye’de konuşulan farklı dillerin öğretimine” geldiğinde bir kenara bırakıyor, böylesi değişiklikler için yetişmiş öğretmen sorunu olduğunu hatırlıyor. Oysa ki ne sınıf öğretmenleri 5 yaşındaki bir çocuğun eğitimi konusunda hazırlıklıdır ne de aslında eğitim fakültelerinden mezun olmayıp aldığı formasyonla bir biçimde dini içerikli dersleri anlatmak için okullarımızdaki kadroları dolduracak kişiler öğretmenlik yapmaya yetkindirler. Öğretmenlerin niteliği sorununu sadece işine geldiğinde hatırlatmak bakanlığın projedeki amacını deşifre eder niteliktedir. Dolayısıyla broşürün en başında ifade edildiğinin aksine “Değişik kademelerde oluşturulacak seçimlik derslerle her kesimden vatandaşımızın ve öğrencimizin eğitimden beklentilerinin, sosyal ve kültürel taleplerinin karşılanması” bu değişiklikler çerçevesinde kesinlikle söz konusu değildir.


Din, ahlak ve değerler alanından ders almak istemeyen anne babaların çocukları ne olacak? Diğer farklı inançlar seçmeli ders olacak mı?

MEB NE DİYOR?
Din, ahlak ve değerler alanında seçmeli dersler öğrencilerin ve velilerin tercihlerine bağlı olarak seçilebilir. Bu alandan ders seçmeyi tercih etmeyenler,  diğer  seçmeleri  ders alanlarından  dersler  seçebilirler.  Hiçbir öğrenci istemediği bir alandan ders seçmeye zorlanamaz. Farklı  inançlar  “Temel  Dini  Bilgiler”  seçimlik  dersinde okutulabilecek.


MUHATAPLAR NE DİYOR?
Ercan Geçmez (Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı):

Bizim mücadelelerimizle Avrupa İnsan Hakları zorunlu din dersleri konusunda Türkiye’yi mahkum etti. Hükümet bu mahkumiyetin öcünü alma peşinde koşuyor. Kendi halkını aldatan bir hükümetle karşı karşıyayız. Açıklamalarda “İsteyen seçer, istemeyen seçmez, zorunluluk yok” deniyor. Ancak bu dersleri seçmeyeni yaftalayacak bir süreç söz konusu. Hükümetin ve devletin görevi inançları öğretmek değildir. Bir ailenin kendi çocuğuna kendi dilini, kendi dinini öğretmek gibi bir sorumluluğu, hakkı ve geleneği vardır. Burada mesele Alevilik, Sünnilik, Hristiyanlık dersi olup olmaması değil.   Hükümet herkesi bir teraziden geçirmeye çalışıyor. Biz hükümetin vereceği Alevilik, Hristiyanlık, Sünnilik dersinin zihniyetine karşıyız.  9 yaşındaki bir çocuğun sınıfın içerisinde “Bu Kur’an-ı Kerim dersi almıyor, Hz. Muhammed’in yaşamını öğrenmek istemiyor”  gibi yargılarla karşı karşıya kaldığını düşünün. Okula beraber giden, beraber oyun oynayan çocuklar birbirine düşürülecek ve aralarına çok derin, ayrıştırıcı çizgiler çekilecek. Her ağızlarını açtıklarında hükümet yetkilileri  bu sisteme karşı çıktığında “Dinden ne istiyorsunuz” diye bas bas bağırıyor. Asıl biz onlara soruyoruz, siz dinden, inanan insanlardan ve onların inançlarından ne istiyorsunuz?  Türkiye’nin vicdanlı Sünnileri, inananları ve farklı inançlardan insanları ortak yaşam ve inançlara saygı mücadelesini birlikte sürdürecekler. AKP “dindar ve kindar nesil” yetiştirmek istediğini bizzat başbakan ağzıyla söyledi, bu sistem bu neslin yetişmesi için atılmış en önemli adımlarından biridir.

Kemal Bülbül (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği): Bu program sadece seçmeli Kur’an ve din dersi yönüyle sorunlu değil. Bu programın tamamı sorunlu. Eğitim sistemi, devletin Türk İslam Sentezi’ne uygun olarak bu konsepte yararlı vatandaş yetiştirmeyi amaçlayan ırkçı ve gerici bir program. Programın tümüyle tadil edilmesi gerekir sadece seçmeli ders yönüyle değil.  Biz din dersine Alevilik dahil edilsin istemiyoruz. Din dersi tümden kaldırılsın istiyoruz. Din dersi dini değil, devletin kafasındaki İslamiyeti anlatıyor. Dolayısıyla Hristiyanlık vb. dinleri de anlatırken, çala kalem, ayrıntıya girmeden ve taraflı bir dille anlatıyor. Devletin kendi okulunda okuttuğu bir din için “dinimiz, peygamberimiz” kavramını kullanması doğru değil, devletin dini ve peygamberi olmaz. Bireylerin ve toplumların dini ve peygamberi olur. Kaldı ki TC’nin bir laik demokratik devlet olduğunu iddia ediyorlar. Eğer gerçekten böyleyse seçmeli olur ve tüm inançlara eşit mesafede durur.
Biz bu sisteme karşı elimizden geleni yapacağız. Okullar açıldığında tüm okulların ve Milli Eğitim Müdürlüklerinin önünde bu eğitim programını kabul etmediğimizi ilan ettiğimiz  açıklamalar yapacağız. 30 Eylülde Ankara’da yapacağımız yürüyüşümüze tüm halkımızı bekliyoruz.


KÜRTÇE SEÇMELİ DERS OLACAK MI?

MEB NE DİYOR?

Seçmeli derslerin “Dil ve Anlatım” alanında “Yaşayan Diller ve Lehçeler” dersi bulunmaktadır. Bu derste öğrencilerin ve velilerin taleplerine bağlı olarak farklı dil ve lehçelerin öğretimi yapılabilecektir.

MUHATAPLAR NE DİYOR?
Osman Özçelik- Demokratik Toplum Kongresi Dil ve Eğitim Komisyonu Sözcüsü

Kürtlerin kendi dillerini bir yabancı dil gibi, isterlerse ve seçmeli olarak öğrenme durumunda olmaları Kürtlere ve Kürt diline hakarettir. “Yaşayan diller ve lehçeler” adı altında Kürtçenin adını bile telaffuz etmekten çekinen bir devlet anlayışı, sağlıklı bir dil politikasının ve dil eğitimi anlayışının olmadığını ortaya koyuyor. Ana dilde eğitim haktır ve bu eğitimin başlangıç noktasından, 4+4+4 kapsamında ele alacak olursak ilk 4’ün birinci devresinden başlayarak verilmesi ve bütün derslerin Kürtçe yapılması lazım. Bu ise Türkçe’nin öğrenilmeyeceği anlamına gelmez, tabi ki Türkçe bu devletin resmi dilidir ve çocuklara öğretilecektir. Bugüne kadarki müfredatta İngilizce dersi 6. sınıftan başlıyor, 6 yıl boyunca haftada en az 4 saat olmak üzere müfredatta yer alıyordu. Bugüne kadar normal liselerden mezun olup da İngilizce öğrenen tek insan gösteremezsiniz. Üstelik bu kadar uzman İngilizce öğretmenleri olmasına rağmen. Bir dilin öğrenilmesi için günde en az 4 saat olmak üzere haftada 3-4 gün olması gerekmektedir. Haftada 10-12 saat ve gerçekten o dilin uzmanları tarafından eğitimle dil öğrenilebilir belki.
Kürtçe seçmeli ders bir adımdır, bunu tamamen inkar etmiyoruz. Ama yeterli değil. Öncelikle yeterli öğretmenin yetiştirilmesi lazım ama böyle bir hazırlığın olmadığı ortada. İnkardan vazgeçtiyseniz gereklerini yerine getirmeniz lazım. Ciddiye aldığını göstermek için kaynak ayırması, uzman yetiştirmesi, bu konuda yıllardır mücadele bulunan Kürtlerin taleplerini gözetmesi lazım. Anadilde eğitim esastır, eğer birlikte yaşayacaksak birbirimizi anlamamız lazım. Kürtler için ana dilde eğitim ve Kürtler dışında kalan etnik gruplara ve kültürlere de Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulması ve bunun hazırlıklarının yapılması gerekiyor.


HANGİ DERSLER SEÇMELİ? KİM VERECEK BU DERSLERİ?

*Türkçe, matematik, hayat bilgisi, fen bilimleri, sosyal bilgiler, T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük, yabancı dil, din kültürü ve ahlak bilgisi, görsel sanatlar, müzik, oyun ve fiziki etkinlikler, beden eğitimi ve spor, teknoloji ve tasarım, trafik güvenliği, rehberlik ve kariyer planlama, insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi dersleri zorunlu dersler.
*Seçmeli dersler ise din, ahlak ve değerler, dil ve anlatım, yabancı dil, fen bilimleri ve matematik, sanat ve spor ve sosyal bilimler olarak belirlenen altı farklı alanda tanımlanıyor.
*Seçmeli derslerden okuma becerileri, iletişim ve sunum becerileri, çevre ve bilim, drama, halk kültürü, medya okuryazarlığı ile insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi dersleri yalnızca bir öğretim yılı seçilebilecek. Temel dini bilgiler dersini ise iki öğretim yılı seçmek mümkün. Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’in hayatı, yazarlık ve yazma becerileri, yaşayan diller, yabancı dil, pratik bilim uygulamaları, matematik uygulamaları, bilişim teknolojileri ve yazılım, görsel sanatlar, müzik, spor ve fiziki etkinlikler ile zeka oyunları 5’inci sınıftan 8’inci sınıfa kadar sürekli olarak alınabileceği gibi herhangi bir sınıfta da alınabilecek. Örneğin Kur’an-ı Kerim dersini ilk kez 7. sınıfta alan öğrenci 5. sınıfta alanla aynı sınıfı paylaşabilecek.
*Dinle ilgili dersler haftalık 4, yıllık 144 saat gibi bir zaman tutarında. Tüm fen bilimlerinin anlatıldığı (fizik, kimya, astronomi, yer bilim, biyoloji) fen ve teknoloji dersinin haftalık toplamı 3 saat, yıllık toplamı 108 saat. Dünya, Ay ve Güneşle ilgili temel astronomi bilgilerinin verildiği ünite ise yıllık 9 saat.4. sınıf öğrencileri ‘peygamberin yaşamı’ dersini 50 saat görecek
*Lise 10, 11. ve 12. sınıflarda öğrenim gören ve Kur’an-ı Kerim okumayı bilmeyen bir öğrenciye kendi sınıfında öncelikle 9. sınıf öğretim programında yer alan “Kur’an-ı Kerim’i Okumaya Giriş” ünitesi uygulanacak. Öğrenci Kur’an-ı Kerim okumayı öğrendikten sonra kendi sınıfına ait öğretim programına devam edecek.
*Bakan Dinçer, bir seçmeli dersin açılması için 10-12 kişilik talep gerekeceğini söyledi. Ortaokul 5. ve 9. sınıf öğrencileri yeni eğitim öğretim yılında alacakları seçmeli dersleri belirleyerek 10-12 Eylül tarihleri arasında okullarına bildirecek.
*Uygulamanın en önemli sorunlarından biri, bu dersleri kimlerin vereceği konusu. Hangi dersi kaç öğrencinin seçeceği, okullar açılmadan belli olmayacağı için seçmeli dersleri verecek öğretmenlerin nereye atanacağı da belirsiz. İlk kez müfredata giren seçmeli dersleri ücretli öğretmenler verecek. Milli Eğitim Bakanlığı, hangi dersler için ne tür niteliklere sahip olan kişilerin atanabileceğini belirleyecek. Valiler, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleriyle birlikte talebe göre ücretli öğretmen alacak.


KÜRTÇE DERSLERİNİ ‘TANIDIK ÖĞRETMENLER’ VERECEKMİŞ

Bakan Dinçer katıldığı bir televizyon programında sorulan “Kürtçe dil dersi için Doğu ve Güneydoğu’daki öğretmenleri mi kullanacaksınız? Ve PKK’nın etkisi burada gözlenebilir mi?” sorusuna şöyle cevap verdi: “Biz PKK’nın etkisi olmasın diye şu anda mevcut öğretmenlerimiz içerisinden başarılı, kendisini tanıdığımız bildiğimiz, Türkçe, Kürtçe bilen Türkçe öğretmeni, sosyal bilgiler öğretmeni, din bilgisi öğretmeni, Arap, Fars dilinden mezun olan personelimiz ve öğretmenlerimizden öğretmen olarak atamayı planlıyoruz” cevabını verdi.


DİN ZORUNLU SEÇMELİ!

4+4+4’ün yeni tartışılmaya başlandığı nisan ayında gazetelere yansıyan bir haber seçmeli derslerin “zorunlu” olduğunu da gösteriyordu. Ankara’nın Pursaklar ilçesinde okullara dağıtılan formlarda veli ve öğrencilerden ‘Kur’an- ı Kerim’, ‘Hazreti Peygamberimizin hayatı’ ve ‘Kur’an-ı Kerim ve Hazreti Peygamberimizin hayatı’ dersleri arasında tercih yapmaları istendi. Şıklarda ‘Kararsızım’ seçeneği var ama ‘İstemiyorum’ seçeneği yoktu. Formun alt köşesinde, “Öğrencinin adı, sınıfı ve numarası” ile “velinin adı, soyadı ve imzası” talep ediliyordu.


DİN DERSİNDE BAŞÖRTÜSÜ

“Başörtüsü takmak ve abdest almak Kur’an-ı Kerim dersi için ön koşul mu? Ders bitiminde öğrenci başörtüsüyle diğer derslere devam etmek isterse okul yönetiminin tavrı ne olacak?” sorularına Bakan Dinçer’in verdiği cevap şu:
“Özellikle hiç bilmeyen öğrencilerimizin Kur’an-ı Kerim dersini almayı tercih etmeleri halinde, ilk yıllarda Mushaf getirmeleri gerekmeyecek. Mushaf yoksa abdest alma zorunluluğu yok. Ancak, şayet Kur’an-ı Kerim biliyorsa ve çocuk daha ileri seviyelerde bir Kur’an-ı Kerim eğitimi talep etmişse, Mushaf getirmesi gerekiyorsa tabi ki abdest alması gerekecek. Çünkü Kur’an-ı Kerim okumanın da kendi adabı vardır. Her şeyi kendi usulünce ve kendi adabınca olsun istiyoruz biz. Bu açıdan çocukların hatta Mushaf getirmediği halde abdest almak istiyorsa abdest almalarının bizce hiçbir mahsuru yok, çocuğumuz başını örtmek istiyorsa Kur’an-ı Kerim dersinde biz ona da itiraz etmeyeceğiz. Mushaf’ın geldiği ve Mushaf karşısında, insanların eline  Kur-an’ı Kerim metnini alıp okudukları bir seviyedeyseler abdest almalarını tabii ki isteyeceğiz.  Ama onun  dışında  çocuklar  işin  gereği  neyse,  kural  neyse  onu yapacaklar. Biz o konularda doğrusu eğer din bir şeyi öngörüyorsa ona teslim olacağız, Milli Eğitim Bakanlığının birtakım kuralları varsa herkesin ona teslim olmasını isteyeceğiz”


GÜNÜN GEYİĞİ
Kendi okulunda açılmayan seçmeli dersi almak için başka mahalledeki okula 5 dakikalık teneffüste koşması gereken öğrencilerin, aslında olimpiyata hazırlanan genç nesiller olduğu açıklandı.

GÜNÜN SORUSU
Seçmeli derslerde sınıf mevcutlarından daha az sayıda 10, 20, 30 kişilik gruplar oluşması halinde bu gruplara ders vermek için yeni derslikler kullanmak gerekecek. Ancak okullardaki mevcut dersliklerin tamamı dolu, hatta öğrenci sayısındaki artış nedeniyle laboratuvar, kütüphane gibi bölümleri bile dersliğe çeviren okullar var. Bu durumda öğrenciler nerede ders işleyecek?

evrensel.net

ÖNCEKİ HABER

İşçi sağlığı maliyet görülüyor

SONRAKİ HABER

İlkokula adım 543 lira

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...