16 Temmuz 2018 17:21

Bireysel çözüm aramak, toplumsal gerçekleri gizlemektir

'Bizim üzerimize düşen görev, kadınlar için daha özgür bir ülke yaratma talebini her yerde haykırmaktır.'

Paylaş

Meri KELLECİ
Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu

Eylül ve Leyla’nın cansız bedenlerine ulaşılmasının üzerinden çok kısa bir zaman geçti. Ardından açıklamalar, eylemler, idam tartışmaları...

İki küçük çocuğun yaşadıklarına karşı duyduğumuz öfke ve acı tüm tazeliğiyle içimizde büyürken bir şeyler yapmak istiyoruz. Bununla birlikte ülkenin dört yanında çözümlere ilişkin tartışmalar büyüyor. Olayın yarattığı öfke ilk olarak akıllara kısasa kısas mantığı ile bir öç alma isteği ve çözüm olarak idam ve hadım getiriyor olsa da aslında bu birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Bu meselenin çözümü tek bir olaya indirgenebilir mi? Bu yöntem bir sonrakinin gelişini engelleyecek mi? Sorunun kaynağı ne?

DEVLET ELİYLE BESLENEN BİR ZİHNİYET

Çocuk İstismarı, yıllardır ülkemizde “çözül(e)meyen” sorunlardan biri. Cezaların ağırlaştırılmasından, idam ve hadıma kadar birçok şey yazılıp çizildi. Açıklanan verilere baktığımızda; son 10 yılda çocuk istismarı yüzde 700 artmış durumda ve yılda 8.000 çocuk istismar ediliyor. Asıl olarak burada sorunun temel sebeplerine bakmak gerekiyor. Ülkemizde bu zihniyetin devlet eliyle de giderek beslendiği çok açık ortada. Şimdiye kadar bu meseleye dair söylenen sözlere ve uygulamalara bir bakalım;

• Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, tecavüzcülere af getiren düzenlemeyi "küçüğün rızası" diyerek savunmuştu.

• ENSAR Vakfı'nın yurtlarında 45 öğrenciye tecavüz edildiği ortaya çıkmıştı. Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, "Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz." demişti.

• 2017 Mayıs ayında HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan tarafından çocuk istismarının önlenmesi için hazırlanan araştırma önergesi, AKP milletvekillerinin oyları ile reddedilmişti.

• 2011 Mart ayında kadın ve çocuk cinayetlerinin önlenmesi için dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verilen soru önergesi işleme konulmadı.

• Cinsel istismar suçunda mağdurla failin evlenmesi durumunda cezayı ortadan kaldıran yasa düzenlemesi AKP tarafından ısrarla savunulmuş, gelen tepkiler sonrası düzenleme rafa kaldırılmıştı.

• Adıyaman Gerger İmam Hatip Okulu’nda yaşanan tecavüz soruşturması devlet sırrı gibi saklandı. Çocuklar zanlıdan şikayetçi olmalarına rağmen hiçbir işlem yapılmadığı ortaya çıktı. Haberi yapan internet sitesi kapatıldı. Zanlının Menzil tarikatı ile bağı olduğu ifade edilmişti.

• 2014'te dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, “Çocuklara çığlık atmayı öğretmeleri gerekiyor." diyerek çocuk istismarında sorumluluğu ailelere ve çocuklara atmıştı.

• Hükümete yakınlığıyla bilinen Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız da “7 yaşında bir kız çocuğu, 25 yaşında erkek çocuğu ile veya 7 yaşında bir erkek çocuğu, 25 yaşında bir kız ile nikahlanabilir." demişti.

Bütün bu sözler bunun bir kanıtı niteliğinde. Sorunun kaynağını buradan tanımladığımızda, çözümüne ilişkin de yürüteceğimiz tartışmalar farklı bir biçimde şekilleniyor. Çünkü sorunun “tek bir insanın” zihniyet problemi olmadığı gözler önüne seriliyor. Haliyle bu sorunun kaynağının bireysel olmadığı gibi çözümünün de bireysel bir şekilde olamayacağını görüyoruz.

'ASIL YAPILMASI GEREKEN TOPLUMU BİLİNÇLENDİRMEK'

Getirilmeye çalışılan yasa tasarısıyla cinsel istismar suçunda 12 yaş altı için nitelikli cinsel istismarda müebbet verilirken 15 yaş üstü çocukların istismarında silah zoru aranmakta hatta reşit olmayanla cinsel ilişki olarak yargılama yapılmaktadır. Bu yasa taslağıyla ceza indirimlerinde değişikliğe gidilmezken, 15 yaş üstü çocuk istismarı “zina” olarak görülerek meşrulaştırılıyor. Çıkarılmaya çalışılan bu yasa daha önce kadınların tepkisiyle geri çekilmek zorunda kalan yasalardan pek de farklı olmadığını görüyoruz. Yapılmak istenen çocukların istismarına “kitabı uydurmak”tan farksız değil. Peki cinsel istismarın engellenmesi için gerekten yapılması gereken şey ne? Mahallemizde ve kampüsümüzde bu soruyu yönelttiğimiz kadınlardan idam veya hadım isteyenlerin sayısının az olmadığını görüyoruz. Yapılmaya çalışılan algı yönetimiyle idam veya hadım tek çözüm gibi gösteriliyor. İdamın yasal olduğu Afganistan, Hindistan, Pakistan, Suudi Arabistan, Yemen, Irak, Suriye, Ürdün, İran, Sudan ve diğer Afrika ülkelerine şöyle bir baktığımızda işlenen suçları engellemediğini görüyoruz. Cinsel istismarı engellemek için asıl yapılması gerekense toplumu istismar konusunda bilinçlendirmek, eğitim sistemini bu yönde yeniden düzenlemek, cezai yaptırımların caydırıcı olabilmesini sağlamak ve cinsel istismara uğrayan çocukların topluma yeniden kazandırılması yönünde çalışmalar yürütmektir. Bu konuda bizim üzerimize düşen görevse her yerde bunu tartışmak, kadınları bireysel değil birlikte mücadeleye çağırmak ve erkek egemen zihniyeti her yönüyle besleyenlere karşı durarak gerçekçi yasa ve uygulamalarla, çocuklar ve kadınlar için daha özgür bir ülke yaratma talebini her yerde haykırmaktır.

ÖNCEKİ HABER

Bir kavanoz toprak, bir kavanoz kömür

SONRAKİ HABER

Benzine 12 kuruş zam geldi, pompa fiyatı aynı kalacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa