16 Temmuz 2018 14:52

Mahkeme de Yargıtay da istismara uğrayan çocuğu korumadı

11 yaşındaki çocuk istismara uğradı, anne şikayetçi olmadığı için sanık beraat etti. Avukatın itirazına Yargıtay ‘Senin temyiz hakkın yok’ dedi.


Fotoğraf: DHA

Paylaş

Gizem ÖRNEK
İstanbul

Manisa Alaşehir’de 2008’de 11 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla bir kişi hakkında Alaşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Baro tarafından tayin edilen avukat, davayı takip ederek, şikayetçi oldu ve katılan sıfatını aldı. Çocuğun anne-babasının resmi nikahlı olmaması nedeniyle babası duruşmalara katılmadı. Çocuğun velayetine sahip olan annesi yargılama sürecinde, sanıktan şikayetçi olmadığını söyledi. Yapılan yargılama sonunda Alaşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın beraatine hükmetti.

‘HAKKIN YOK’ CEVABI

Çocuğun, baro tarafından atanan avukatı ise katılan olarak beraat kararını temyize götürdü. Temyiz istemi üzerine dosya, Yargıtay 14. Ceza Dairesine geldi. Daire, 20 Kasım 2013’te verdiği kararda, suç tarihinde 11 yaşındaki çocuğun annesinin duruşma sırasında sanıktan şikayetçi olmadığını beyan etmesi nedeniyle avukatın hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı sonucuna vararak, temyiz istemini reddetti. Yargıtay 14. Ceza Dairesinin bu kararı, Daire içinde ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında farklı görüşlere neden oldu. Yargıtayda, çocuk yaştaki mağdura atanan avukat ile kanuni temsilcisi annesinin davaya katılma konusunda iradelerinin çelişmesi halinde hangisinin beyanına üstünlük tanınacağı hukuki tartışması yaşandı.

KARAR GEREKÇESİ

Karar gerekçesinde, “Somut olayda yaşı küçük mağdurenin kanuni temsilcisi annesinin sanıktan şikayetçi olmadığını beyan edip davaya katılmaması karşısında mağdureye CMK uyarınca barodan görevlendirilen avukatın mağdure adına davaya katılmayı isteme hakkı bulunmamaktadır” değerlendirmesinde bulunuldu.

‘SÖZLEŞMELERE AYKIRI’

Mahkeme kararını değerlendiren Avukat Neriman Ersin, çocuk istismarı davasında çocuğun vasisinin şikayetinin aranmasının İstanbul Sözleşmesine aykırı olduğuna dikkat çekerek “Devletin görevi, istismarcılar için cezasızlık yolları aramak değil, çocuk istismarını önlemek, istismarcıları yargılamaktır” dedi. Av. Ersin, 12 yaşın altındaki cinsel istismar suçlarında faillerin yargılanmasının mağdurun velisinin şikayetine bağlandığını da hatırlatarak TCK’deki bu maddenin de İstanbul Sözleşmesine aykırı olduğunu ve kabul edilemez olduğunu vurguluyor.

2004 yılında kadın hukukçular ve kadın örgütlerinin mücadelesiyle değiştirilene kadar Türk Ceza Kanunu’nun cinsel suçları “Kişinin cinsel dokunulmazlığına karşı suçlar” olarak değil, “Genel adap kurallarına ve aile düzenine karşı yapılmış bir saldırı” olarak ele aldığını hatırlatan Av. Ersin, bu anlayışın cinsel saldırıya uğrayan çocukları ve kadınları “erkeğin ve ailenin malı” olarak görmekten kaynaklı olduğunu söyledi. TCK’de yapılan değişikliklerle cinsel suçların “Cinsel  Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlığı altında “umumi adaba veya aile düzenine karşı suç” olmaktan çıktığı ve bireyin cinsel dokunulmazlığına karşı suç olarak kabul edildiğini aktaran Ersin’e göre bu olay “Gelenek ve göreneklerin yeniden hukuk haline getirilmesi” anlamını taşıyor.

Çocuk istismarına ilişkin hükümetin gündeme getirdiği yeni yasa taslağındaki değişiklikleri de hatırlatan Ersin “Hem çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarında mağdur çocuğun rıza yaşı 15’ten 12’ye düşürüldü. Hem de 12 yaşın altındaki cinsel istismar suçlarında faillerin yargılanması mağdurun velisinin vasisinin şikayetine bağlandı. Bu kabul edilemez” dedi.

Türkiye’nin taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, kısa adı ile İstanbul Sözleşmesi’ni hatırlatan Ersin, hükümetin ayrımcılığa neden olan gelenek ve görenekleri tasfiye etme yükümlülüğünü getirdiğine, gelenek ve göreneklerle maddeleri gerekçelendirip yeni haksızlıklar yaratma hakkı getirmediğine dikkat çekti.

‘DEVLETİN GÖREVİ CEZASIZLIK ARAMAK DEĞİL’

“Bir torba yasa içine sıkıştırılan yeni 103. madde düzenlemesi, mağdur 12 yaşını tamamlamamışsa verilecek cezanın istismar varsa 10 yıldan, sarkıntılık durumunda 5 yıldan az olamayacağını düzenliyor. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılmasını ise mağdurun velisinin şikayetine bağlıyor. Devletin görevi, istismarcılar için cezasızlık yolları aramak değil, çocuk istismarını önlemek, istismarcıları yargılamaktır. Bu düzenleme kabul edilemez” dedi.

ÖNCEKİ HABER

İstanbul Üniversitesi, botanik bahçesini kullanmaya devam edecek

SONRAKİ HABER

Kayyım, belediye bütçesinden savcılığın aracını onardı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...