17 Temmuz 2018 10:31
Son Güncellenme Tarihi: 17 Temmuz 2018 18:12

EHB avukatları ve gazetecilerin yargılandığı davada 5 tahliye kararı

EHB'li avukatlar, ESP üyeleri ve ETHA'dan gazetecilerin yargılandığı davada 5 kişi hakkında tahliye kararı verildi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) avukatları Sezin Uçar, Özlem Gümüştaş ile Etkin Haber Ajansı Editörü İsminaz Temel ve muhabiri Havva Cuştan’ın da aralarında bulunduğu 13’ü tutuklu toplam 23 kişinin yargılandığı dava Çağlayan'da görüldü. Savunmalar sonrası mütalaasını veren savcı, mevcut delil durumu ve tutuklama gerekçelerinde değişiklik olmadığı gerekçesiyle tutuklu sanıkların hepsinin tutukluluk hallerinin ayrı ayrı devamını talep etti. Mahkeme, Havva Çuştan, İsmail Geçer, Meral Tatar, Onur Binbir ve Özgen Sadet'in tahliyesine; Coşkun Yiğit, Erkan Kakça, Hünkar Hüdayi Yurtsever, İlhan Aslan, İsminaz Temel, Mazlum Demirtaş, Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Ayrıca tutuksuz sanıklar hakkındaki adli kontrol hükmü devam edecek. Bir sonraki duruşma 29 Kasım’a ertelendi.

Aralarında avukatlar, gazeteciler, Suruç yaralıları ve aileleri ile ESP aktivistlerinin de bulunduğu 13’ü tutuklu 23 kişinin “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarıyla yargılandığı davanın duruşmasına İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmada tutuklu sanıklar Coşkun Yiğit, Erkan Kakça, Havva Çuştan, Hünkar Hüdayi Yurtsever, İlhan Aslan, İsmail Geçer, İsminaz Temel, Mazlum Demirtaş, Meral Tatar, Onur Binbir, Özgen Sadet, Özlem Gümüştaş, Sezin Uçar ile bir kısım tutuksuz sanık hazır bulundu. Duruşmayı Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP), Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) gibi hukuk örgütlerinden çok sayıda avukat izledi.

‘KOVSALAR DA GİTMEM’

Duruşma, tutuklu sanık İlhan Aslan’ın savunmasıyla başladı. 9 aydır haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu olduklarına dikkat çeken Aslan, tarafına yöneltilen suçlamaların tamamının Anayasal haklar çerçevesinde katıldığı basın açıklamalarından oluştuğunu vurguladı. Kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle hakkında verilen tutuklama kararına ilişkin de açıklamalarda bulunan Aslan, “Ben bu topraklarda yaşamak istiyorum. Gerekirse hapis yatacağım ama kovsalar da gitmeyeceğim. Ezilen halklar için mücadeleye devam edeceğim” diye konuştu. Aslan, ESP’nin silahlı mücadele ile hak kazanma gibi bir durumu olmadığını, kendi savunduğu görüşleri demokratik yollarla sürdüren bir parti olduğuna dikkat çekti.

‘SUÇLANDIĞIM EYLEMLER VALİLİKTEN İZİNLİ’

Tutuklu sanıklardan İsmail Geçer savunmasında, daha evvel aynı suçlamalardan tutuksuz yargılanmasına rağmen bu dosyadan tutuklu yargılanıyor olmasını hukuksuz bulduğunu beyan etti. 10 Ekim’de Ankara Garı önünde yaşanan katliama şahit olduğunu ifade eden Geçer, “Bu katliamı gerçekleştiren örgüte karşı savaşan insanların taziyelerine katılmayı kendime bir borç bildim. Bu yüzden cenazelerde bulundum. Suçlandığım eylemler valilikten ve emniyetten alınan izinle yapılan eylemlerdir.” dedi. Tutuklu bulunduğu 9 aylık süre içerisinde çalıştığı işinden çıkarıldığı için kredi borcunu ödeyemediğini ve bakıma muhtaç annesine bakamadığını belirten Geçer, tahliye ve beraat talep etti.

‘IŞİD’E KARŞI SAVAŞTIKLARI İÇİN CENAZELERİNE KATILDIM’

Suruç yaralısı olan tutuklu sanık Mazlum Demirtaş savunmasında, tarafına yöneltilen suçlamaları reddetti. Katıldığı cenaze törenleri suçlama unsuru sayılan Demirtaş, “Gittiğim cenaze törenlerinde ölen insanları birebir tanımıyordum. Örneğin Serkan Tosun’u tanımıyordum ama kendisinin dünyayı kana bulayan IŞİD örgütüne karşı savaşmış olmasından cenazesine gitmeyi kendime görev bildi. Herhangi bir örgütün çağrısıyla katılmadım.” dedi. ESP’nin yasal zeminde demokratik siyaset yapan yasal bir parti olduğunu savunan Demirtaş, ESP’nin herhangi bir yasadışı örgütün arka bahçesi olmadığını belirtti. Hakkındaki suçlamaların tutuklamaya yetmeyeceği için dosyaya gizli tanık ifadesi eklendiğini savunan Demirtaş, “Gizli tanık ifadesi diye hayal ürünü, gerçek dışı ifadeler konularak dosyayı kriminalize etmek amaçlanmıştır. Ben aynı zamanda Suruç yaralısıyım. En kanlı katliamın mağduruyken tutuklandım ve 9 aydır mahkemeye çıkmayı bekliyorum. Bu gerçek anlamda hukuksuzluk” ifadelerini kullandı. Tutukluluk hali sebebiyle eğitim hayatının aksadığını ifade eden Demirtaş, tahliyesini talep etti. .

‘6 AY ÖNCEKİ REFERANDUMDA SANSASYONEL EYLEM İDDİASI’

Dosya kapsamında tutuksuz yargılanan avukat Gülhan Kaya da savunma yaptı. Kaya tutuklu sanıklarla aralarındaki tek farkın operasyonun olduğu gece kayıtlı adreslerinde bulunmamak olduğunu söyledi. Savunmasında iddianamedeki çelişkili suçlamalara da dikkat çeken Kaya, “Operasyondan 6 ay önce yapılan 16 Nisan referandumunda sansasyonel eylem yapacağımız suçlamasıyla gözaltına alındık. Fakat heyetiniz bu duruma dikkat etmedi. İddianame polis fezlekesinin aynısı. Cenazesine katıldığım Yeliz Erbay ve Şirin’in vücutlarındaki onlarca kurşunun hesabını sormayan yargı onların cenaze törenlerine katılmamızı soruyor.” dedi. Kaya, tutuklu yargılanan arkadaşlarının tahliyesini talep etti.

‘İDDİANAME HATALIDIR’

Duruşmanın öğleden sonraki kısmında avukatların savunmalarına geçildi. İl olarak söz alan Avukat Several Ballıkaya, dosyaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İddianamede ve iddianameye dayanak olan polis fezlekesinde soruşturmanın hangi emirle ve hangi tarihte başladığının anlaşılmadığını belirten Ballıkaya, “İddianame 34. sayfaya kadar MLKP’nin tarihini anlatıyor. Soruşturmaya neden geçildiğine ilişkin açıklama yok. MLKP beşinci kongresi soruşturmaya konu olmuş ama beşinci kongrenin tarihi yer almıyor dosyada. Dolayısıyla iddianame hatalıdır. Atılı suçların hiçbiri ile ilgili bağlantılandırma söz konusu değil” dedi.

Ballıkaya, tahliye talebinde bulundu.

‘TANIK MAHKEME HUZURUNDA DİNLENMELİDİR’

Avukat Yıldız İmrek, 3 avukat sınırının usulsüzlüğüne dikkat çekti. CMK 149. maddede kovuşturma aşamasında herhangi bir sınırlandırma olmadığını, yalnızca soruşturma aşamasında sınırlandırma olduğunu belirten İmrek, KHK ile kovuşturma aşamasında da kısıtlılık getirilmesinin adil yargılama ve savunma hakkına aykırı olarak değerlendirdi.

İmrek avukat sınırlandırmasının yapılamayacağı hususundaki Anayasa Mahkemesi (AYM) emsal kararlarını mahkemeye sundu. İmrek, “Temel kanundan kaynağını almayan Kanun Hükmünde Kararname oluşturulamaz” dedi.

İmrek daha sonra tanık dinleme ve gizli tanık beyanlarına ilişikin savunma yaptı: “İfade tutanaklarının tanık beyanına dönüştürülmesi kabul edilemez. Tanık duruşmada mahkeme huzurunda dinlenmelidir."

SAVCI TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINI TALEP ETTİ

EHB’li avukatlar ve ETHA çalışanlarının yargılandığı davada mütalaasını veren savcı, mevcut delil durumu ve tutuklama gerekçelerinde değişiklik olmadığı gerekçesiyle tutuklu sanıkların hepsinin tutukluluk hallerinin ayrı ayrı devamını talep etti.

İDDİANAME ÇÖKMÜŞTÜR, MÜTALAA KABUL EDİLEMEZ

Mütalaaya karşı tahliye taleplerini yineleyen avukatlar, çökmüş iddianamenin aynı olan mütalaanın kabul edilemez olduğunu savundu.

'POLİSLER SALONDAN ÇIKARILSIN'

Mahkeme ara karar için 15 dakika ara verdi. Heyet müzekkere yapılacağı için basın ve avukatları salondan çıkardı. Avukatlar içeride TEM Şube’den polis olduğunu söyleyerek polisin salondan çıkarılmasını istedi. Kapının açılmaması üzerine avukatlar, “TEM polisine mi soracak kimi bırakıp bırakmayacağını. Kararın bizim için bir hükmü yoktur artık” diye tepki gösterdi.

Bunun üzerine kapı açıldığında polisin içeriden çıkmış olduğu görüldü.

5 KİŞİ HAKKINDA TAHLİYE KARARI VERİLDİ

Mahkeme, Havva Çuştan, İsmail Geçer, Meral Tatar, Onur Binbir ve Özgen Sadet'in tahliyesine; Coşkun Yiğit, Erkan Kakça, Hünkar Hüdayi Yurtsever, İlhan Aslan, İsminaz Temel, Mazlum Demirtaş, Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Ayrıca tutuksuz sanıklar hakkındaki adli kontrol hükmü devam edecek. Bir sonraki duruşma 29 Kasım’a ertelendi.


DURUŞMANIN BİRİNCİ GÜNÜNDE YAŞANANLAR

Eylem NAZLIER
İstanbul

Duruşma öncesi adliye önünde yapılan açıklamada, lŞlD'e karşı savaşırken yaşamını yitirenlerin cenazelerine katılmanın suç sayılarak tutuklama gerekçesi yapıldığı belirtildi. Davada savunma yapan Avukat Özlem Gümüştaş, beraatini istediğini belirterek “Bu ülkeden gitmeyi düşünmüyorum. Ben bu toprakları seviyorum hiçbir yere gitmeyi düşünmüyorum” dedi.

Duruşma İstanbul Adliyesi 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. 23 kişinin gizli tanık ifadesi ile “örgüt üyesi” oldukları iddiasıyla yargılandıkları duruşmaya, tutuklu avukatlar Sezin Uçar ve Özlem Gümüştaş ile tutuklu gazeteciler İsminaz Temel ve Havva Cuştan'ın da aralarında olduğu bazı tutuklu sanıkları ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı.

'SAVCI, ESP'DEN TERÖR ÖRGÜTÜ YARATMAYA ÇALIŞIYOR'

Duruşmada ilk olarak savunma yapan Avukat Özlem Gümüştaş, “İddianame savcısı ESP’den bir terör örgütü yaratmaya çalışıyor. Biz bu ülkede inandığımız değerleri, ölümlere, yaralanmalara rağmen koruyor, direne direne siyaset yapıyoruz” dedi.

“ESP’nin memleket ve dünya gündemini ilgilendiren herhangi bir konuda, ezilenlerin, halklarımızın talepleri hakkında söz söylemesi için yasa dışı bir partiden talimat almasına gerek yoktur” diyen Gümüştaş, bu faaliyetlerin ESP’nin varlık nedeni olduğunu söyledi.

Cezaevindeyken koğuşun ve maphusların avukatı olduğunu söyleyen Gümüştaş, “Tebligatlar cezaevine geldi. Tutukluluğumda resmi avukatlığımı benden alamadılar. Kendi mesleğimize has dayanışmanın en güzelini yaşadım. Avukat arkadaşlarım doğum günü kutladı. Şiir kitapları getirdiler. Avukatlarım aynı zamanda mahpus arkadaşım oldu” dedi

12 yıldır avukatlık yaptığını belirten Gümüştaş, “Eğilmeden bükülmeden bu mesleği yapmaya çalıştım. Sözümü sakınmayan bir avukat oldum. Ben bütün süreçler boyunca şöyle düşündüm, bir atmosfer gelir başka atmosfer gelir onu yıkar. Bizim mesleğimiz yine kalır. O nedenle yasalara uygun olarak hareket ettim. Mahkemelerden kamunun beklediği gibi vicdana göre karar vermesini bekledim. Bugün de bunu öyle bekliyorum. Buradan beraat edip çıkacağımı düşünüyorum” diye konuştu.

Davaya, 1 saat ara verildi.

MAHKEME BAŞKANI DEĞİŞTİ

Duruşmaya verilen aranın ardından 27. Ağır Ceza Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ'ın Yargıtay'a atandığı öğrenildi. Dağ'ın yerine Halit İçdemir'in mahkeme başkanlığına atanmasıyla heyet değişti.

'MÜCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'

Değişen heyet ile duruşmaya devam edildi. Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarından Sezin Uçar savunmasına 10 Ekim Ankara Katliamında yaşamını yitiren meslektaşı Avukat Uygar Coşkun'u ve Diyarbakır'da katledilen Tahir Elçi'yi anarak başladı.

Yaşanan süreçte yanlarında olan meslektaşları, müvekkilleri ve Suruç ailelerine teşekkür ederek sözlerine başlayan Uçar, "Adalet mücadelesini duruşma salonlarından ibaret görmediğimiz için, özel yetkili mahkemelere karşı olduğumuz için, bağımsız yargı mücadelesi verdiğimiz için 9 aydır tutukluyuz. Devrimcilerin avukatlığını yaptığımız için, kadına yönelik şiddete karşı mücadele ettiğimiz için, Kürt halkına karşı işlenen insanlık suçlarına ortak olmadığımız için tutukluyuz. Adalet mücadelemizin meşruluğu ile gerek duruşma salonlarında, gerekse hapishanede mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz" ifadelerin kullandı. Defalarca ifade için savcılığa gitmelerine ve dilekçe vermelerine rağmen dosyanın emniyette olduğu gerekçesiyle ifadelerinin alınmadığını söyleyen Uçar, "Buna rağmen aylar sonra operasyonla gözaltına alındıktan sonra kaçma şüphemiz olduğu gerekçesiyle tutuklandık" diye konuştu.

Takipsizlik veya beraat kararı verilen eski dosyalarının bile kanaat oluşturmak için iddianameye konulduğunu ifade eden Uçar, "Nasıl ki yaşamını yitiren müvekkillerimizin cenazelerini teslim alıp otopsi işlemlerine katıldıysak, cenaze ve anmalarına da katılırız. Bunun suç olarak görülmesi insanca yaklaşımdan uzaktır" dedi.

'GÜCÜMÜZÜ GERÇEĞİN SAHİBİ HALKLARDAN ALIYORUZ'

Uçar'ın ardından ETHA editörü İsminaz Temel savunmasıyla devam etti. Musa Anter, Metin Göktepe ve özgür basın mücadelesinde yaşamını yitiren tüm gazeteci meslektaşlarını anarak savunmasına başlayan Temel, "Gücümüzü medya patronlarından, egemenlerden değil gerçeğin sahibi halklardan alıyoruz. Sorumluluğumuz da sadece onlara karşıdır" dedi.

Etkin Haber Ajansı'nın kurulduğu 2010 yılından bu yana çizgisinden ödün vermeden, tüm zorluklara rağmen çalışanlarının ortaya çıkardığı emekle bugüne geldiğini söyleyen Temel, "ETHA, açlığa ve yoksulluğa mahkum edilen, grev hakları lokavtlarla gasp edilen işçilerin, parasız bilimsel anadilde eğitim isteyen öğrencilerin, üniversitelerin bilim üretmesini isteyen akademisyenlerin sesi oldu" ifadelerini kullandı.

'GAZETECİLİK DE HABER YAPMAK DA SUÇ DEĞİLDİR'

ETHA'nın, 301 maden işçisinin kar hırsıyla göz göre göre ölüme gönderildiği vahşi katliamın ardından Soma'da olduğunu söyleyen Temel, "Bu ülkede rant hırsının sonucu olan çarpık yapılaşmanın, doğal afet olan depremi doğal felakete dönüştürdüğü Van'da da ETHA vardı" dedi. Temel son olarak şunları söyledi:

"Yaptığım haberlerden, çalıştığım ajansın muhalif haber çizgisinden dolayı yargılanıyorum. Gazetecilik de haber yapmak da suç değildir."

'SURUÇ AİLELERİ YARGILANIYOR'

Daha sonra Suruç'ta yakınını kaybeden Özgen Sadet, savunmasıyla devam etti. "Suruç'un katilleri, sorumluluları hala ortaya çıkartılmazken, Suruç şehitlerini ananlar ve aileler yargılanıyor" diyen Sadet, "Suruç için adalet talebimize, sesimizi yükseltmemize en başından beri tahammül edilmedi. Suruç aileleri ve yaralılar olarak defalarca gözaltına alınıp tutuklandık. Buna rağmen adalet aramaya devam edeceğiz. Suruç'tan bu yana biz adalet arayışçılarına hapishane yolu ya tutuklu olduğumuz dosyalarda ya da katliam faillerini ararken gösterildi. Bizler adalet saraylarında değil cezaevleri kampüslerinde adalet aramak zorunda bırakıldık. Katliam failleri bulunmaz ve tutuklanmaz iken, Soma katliamı davasında; 301 işçi için failler yalnızca kişi başı 6 gün hapis yatacak iken, bizlerin adalet arayışçıları tutuklanması ne kadar adildir?" dedi.

Sadet, "Ben cenazesine katılamadığım Sennur annenin mezarını ziyaret ve 20 Temmuz Suruç anmasına katılmak için tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.

HAVVA CUŞTAN: ÖZGÜR BASIN GELENEĞİNİ SAVUNUYORUM

Etkin Haber Ajansı (ETHA) Muhabiri Havva Cuştan ise ETHA'da günlük yayınlanan 'Gündem' bölümünün savcı tarafından 'örgüt talimatı' olarak gösterilmesinin "kötü niyetli" bir yaklaşım olduğunu ifade ederek şunları sözledi:

"İddia makamı ajansların nasıl haber yaptıklarına baksaydı, ETHA'nın gündem sayfasının diğer ajansların yaptığı gibi bir rutin gazetecilik faaliyeti olduğunu anlardı. Anadolu Ajansı nasıl her sabah gündemi yayınlıyorsa, ETHA’nın yayınlaması da haber niteliğindedir. Talimat olarak gösterilmesi kötü niyetlidir. Suruç’ta yanı başımda yaşamını kaybedenleri andığım için, Suruç için adalet istediğim için yargılanıyorum.17-31 Mayıs Gözaltında Kayıplar Haftası'ndaki etkinliklerden ve Hasan Ocak anmasından dolayı tutuklandım. Bu anmaları gazeteci olarak takip etmesem bile hak arayıcısı olarak yine katılırdım. Bu suç değildir."

Rojava'da IŞİD'e karşı savaşırken hayatını kaybedenlerin cenazelerine katılmayı suç olarak görmediğini vurgulayan Cuştan, "Özgür basın geleneğini savunuyorum. Bunu da insani vicdanım için yapıyorum. Suruç için adalet istediğimiz için yargılanıyoruz" dedi.


DAVA ÖNCESİ BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI

Dava öncesi adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. “Özgürlük”, “Özgür basın susturulamaz, tutuklu gazetecilere özgürlük”, “Sendikamızın avukatları Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar'a özgürlük” pankartları açılırken, tutuklu avukatların, gazetecilerin ve ESP’lilerin fotoğrafları taşındı. “Özgür basın susturulamaz”, “Bize gücünüz yetemez, biz kazanacağız”, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları atıldı.

Açıklamaya Ezilenlerin Sosyalist Partisi, HDK Yürütme Kurulu ve İstanbul Yürütme Koordinasyonu, HDP İstanbul İl Örgütü, HDP Milletvekilleri Musa Piroğlu, Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Züleyha Gülüm, Devrimci Parti, DİSK Yönetim Kurulu ve Limter-İş Genel Başkanı Kamber Saygılı, Suruç Aileleri, Cumartesi Anneleri, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu Eş Başkanı Okan Danacı ve üyeler, Sosyalist Kadın Meclisi MYK, Özgürlükçü Hukukçular Platformu, Tutsaklarla Dayanşma İnisiyatifi, Demokratik Alevi Dernekleri, Özgür basın Platformu, İstanbul KHK Direnişçileri, BEKSAV da destek verdi.

İlk olarak Ezilenlerin Hukuk Bürosu adına Avukat Can Tombul konuştu. Tombul, “Büromuz avukatları Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar’ın, Etkin Haber Ajansı çalışanları İsminaz Temel ve Havva Cuştan’ın, Suruç yaralısı Mazlum Demirtaş'ın ve kardeşini Suruç katliamında kaybeden Özgen Sadet’in, Ezilenlerin Sosyalist Partisi üye ve yöneticilerinin tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşması, bugün İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlayacak” dedi.

Av. Can Tombul, gözaltına alınanların alındıkları tarihten “tam 6 ay önce” gerçekleşen referandum öncesinde eylem yapabilecekleri gerekçesiyle gözaltına alındığını, 2014-2015 ve 2016 yıllarında gerçekleşen çoğunluğu IŞİD’e karşı savaşırken yaşamını yitirenlerin cenazelerine katıldıkları gerekçesiyle tutuklandıklarını söyledi. Tombul,  “O yıllarda suç olmayan cenazeler ve anmalar 2017 yılına geldiğinde suç oluverdi” dedi.

‘AVUKATLIK YAPTIKLARI İÇİN TUTUKLANDILAR’

Avukatların tutuklanmalarının esas gerekçesini açıklayan Tombul, “Mesleğe ilk başladıkları andan itibaren gözaltında kaybedilenlerin, katledilen-şiddet gören kadınların, hapishanelerde işkence görenlerin. Devrimcilerin, istismara uğrayan çocukların, işçilerin, öğrencilerin, Gezi Direnişçilerinin. dokunulmazlıkları kaldırılan seçilmişlerin avukatlıklarını yapmış oldukları ve her koşulda yapacaklarını belirtikleri için” diye konuştu.

Tombul, “Soma katliamında, Diyarbakır, Ankara, Suruç, İstanbul bombalı saldırılarında yüzlerce insanın yaşamını elinden alan failleri ve bu faillerle kurulan ilişkileri sorgulayan gazeteciler, yazarlar ve araştırmacılar gibi meslektaşlarımız da, 'yaşam hakkı’ savunuculuğu yaptıkları için siyasi iktidarın her zaman hedefinde olmuşlardır” dedi.

Ardından konuşan ESP MYK Üyesi Şahin Tümüklü, “Uzun bir süredir faşizm koşullarında partimiz ve toplumsal muhalefetin dinamiği, tutuklama gözaltı saldırısı ve faşizmin zor biçimleriyle muhatap oluyor. Bunların her biriyle mücadele eden bizler faşizmi tanıyoruz. Faşizm Suruç'tan bugüne, toplumsal muhalefetin, demokratik kuvvetlerin ve özgürlük mücadelesi verenlerin karşısında karanlığı, zorbalığı ve yasakçılığı savunuyor”  diye konuştu.

ÖZGÜR BASIN SUSMAYACAK

Çalışanlarının tutuklandığı ETHA adına konuşan Ebru Yiğit, gerçekleri halka ulaştırma iradesinin ve vicdanının yargılandığına tanık olacağımızı belirtti.  “Arkadaşlarımız bu iktidarın zulmünü insanlara ulaştırdığı için yargılanacak” diyen Yiğit, “Arkadaşlarımız bu zulme karşı çıkmanın insanlık vicdanı olduğunu onların yüzüne haykıracak. ETHA olarak ilk kez bu sansürle karşı karşıya kalmıyoruz. Bu ülkedeki onlarca basın kuruluşu gibi yayın hayatına başladığımız ilk günden itibaren gerçekleri hakla ulaştırmak istediğimiz için susturulmak istendik ama iktidar bir türlü şunu anlayamadı, ETHA’yı özgür basını gözaltı ve tutuklamalarla yıldıramazsınız. Çünkü ETHA gücünü iktidardan değil iktidarın yandaş medyasından değil gerçeklerden halktan ve gerçekleri halka ulaştırma vicdanından alıyor, dolayısıyla bu saldırıların boşuna olduğunu söylüyoruz, özgür basın susmayacak” ifadelerini kullandı.

ÖHP İstanbul İl Eş Başkanı İlknur Alcan ise, “Bu davayı OHAL'den sonra yapılan baskılardan ayrı düşünemiyoruz. ÖHP olarak Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar'ın her daim yanında olduk ve bundan sonra da olacağız. Siyasi iktidar kendisine tabi avukatlar yaratmaya çalıştıkça direnen avukatları baskı tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Bundan sonra da meslektaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Son olarak konuşan HDP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Her gün haksız hukuksuz tutuklamalara tanıklık ediyoruz” diyerek konuşmasına şöyle devam etti: “İktidar bu ülkenin hukuk sistemini lağvetti bizlerde bu sisteme karşı direniyoruz. Ne yazık ki hükümet ve hükümetin elinde oyuncağa dönüşen siyasi bir aparata dönüşen yargı hiçbir hukuğu tanımıyor. Birileri şunu düşünüyor olabilir biz birçoğunu cezaevine koyarız birçoğunu sindiririz ve böylece bu ülkenin sistemini değiştirebiliriz diye düşünebilirler. Kimse öyle bir rahatlığa kapılmasın. Ezilenler burada, hak mücadelesi verenler burada, bir an olsun mücadele içerisinde tereddüt etmedik. Bu özgürlük mücadelesi bayrağını daha çok yükseltme sözü veriyoruz. Dayanışmamızı artıracağız” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Çocuk hamileliklerini gizleyen Bağcılar'daki hastaneye soruşturma

SONRAKİ HABER

Yargıtay ve Danıştay üyelikleri seçimi Resmi Gazete'de

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...