11 Temmuz 2018 23:43

CHP havlu mu atıyor?

CHP’ye oy veren Ahmet Karagöz, seçimlerin ardından parti içinde yaşananlara dair görüşlerini yazdı: 'Gün, ben değil 80 milyon insan olma günüdür.'

Fotoğraf: CHP Genel Merkezi

Paylaş

Ahmet KARAGÖZ
Ankara

24 Haziran baskın seçim kararı ile birlikte ezilen yoksul emekçi halk; umut ve düşlerini tazeleyerek heyecanla sandığa gidip, insanca bir arada birlikte yaşamanın kapısını aralamak istedi. Ancak sandıkların açılması ile birlikte umutlarımız, düşlerimiz, hayallerimiz başka bir bahara kaldı. İnsan olmanın onuru ile yaşamak için sandığın tek başına çözüm ve adres olmadığını bir kez daha görmüş olduk. Alanları, sokakları ısıtmadığımız, yoksul emekçi halklarla buluşmadığımız sürece, bu topraklarda kalıcı bir barışı sağlamanın ve insanca yaşamanın imkansız olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.

Seçim sonuçlarını bütün anket firmaları ve siyasi partiler doğru tahmin edemediği gibi bizler de doğru tahmin edemedik. Zaman umutsuzluğa kapılıp geri çekilme zamanı değil. Zaman yine umutlarımızı diri tutma zamanıdır. Sürece ve zamana uygun mücadele araçları ile mücadelemizde ısrarcı olacağımız bir zaman dilimini yaşıyoruz.

16 yıldır iktidar olan AKP, devletin bütün fiziki ve ideolojik aygıtlarını seçim süresince Cumhur İttifakının başarısı için kullandıklarını gördük ve kullandıklarına tanıklık ettik. Bunun karşısında Millet İttifakı ve cumhurbaşkanı adayı tutuklu olan HDP vardı. Muhalefetin genel olarak toplumu kucaklayan söylemlerle bir değişim rüzgarı estirdiğine de tanıklık ettik. Ancak yürütülen faaliyetler muhalefeti iktidara taşımaya yetmemiştir. Ayrıca, muhalefetin kısır çekişmelerle darmadağın bir durumda olduğunu görüyoruz. Seçim süresince muhalefetin seçim çalışmalarına yer vermeyen havuz medyası, muhalefetin iç kavgasını günlerdir nasıl işlediğine tanıklık yapıyoruz. Ana muhalefetin ilgili organlarına duyurulur.

Ana muhalefet partisindeki bu dağınıklığın birçok nedeni olmakla birlikte asıl neden belli grupların veya mevcut yönetimin partiyi kısır ve iç çekişmelerle oyalayarak kendi denetimlerine alma çabasıdır. CHP’ye oy veren milyonların talepleri ile ilgili tek cümle sarf etmeyen ana muhalefet, 24 Haziran sonrası umutları tamamen tüketip, yarattığı karanlık içerisinde, aynı insanların güreştiği bir mekan haline gelmiştir. CHP’ye oy veren bir yurttaş olarak çözüm CHP’nin bütün kapılarını koşulsuz sonuna kadar emekçilere, gençlere ve kadınlara açmasıdır. Emekçilerin, kadınların ve gençlerin karar süreçlerinde olmadığı ve kapalı kapılar ardında yapılan düzenlemelerle bugün olduğu gibi, parti her üç ayda bir kongreye gitme zorunda bırakılmış olur.

24 Haziran seçim sonuçlarını Kılıçdaroğlu için hezimet, İnce için başarı olarak gösterenlerin hangi somut kriterler üzerinde bu sonuca vardıklarını kamuoyu ile paylaşmak gibi bir sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Eğer bu değerlendirme sadece yüzde 22 ve yüzde 30 oy oranları üzerinden yapılıyorsa bu değerlendirmenin çok sığ ve realiteye uygun olmayan bir değerlendirme olduğunu söyleyebilirim. 20-30 yıl süresince partinin bütün kademelerinde görev alan ve partide bağdaş kurup, partiyi sadece kendi siyasi istikballeri için kullananlardan bıktık ve usandık. Partinin mevcut yönetimine ve muhalif grubuna yeter artık diyoruz. Umut olmaktan çıkıp, umutlarımızı tüketen bir hal aldınız. Yeter yeter yeter diyoruz! Halkın partisini halka teslim etme zamanı gelmiştir.

24 Haziran seçim öncesi Ankara, İzmir, İstanbul mitinglerinde milyonlarca insanı toplama başarısını kendinde gören Sayın İnce ve taraftarları seçim sonrası ilk mitingini Erzurum’da yaklaşık 100 insanla küçük bir salonda yapmış olmalarını da değerlendirmelerini bekliyoruz. Ülke yönetimi ile ilgili sistem tümden değişirken yoksulun daha yoksul, zenginin ise daha zengin olduğu bir dönemde CHP içerisinde, kazan kaldıranların sayısının her geçen gün artmış olması da CHP’nin ülke yönetiminde asla söz sahibi olamayacağını açıkça göstermektedir.

Başbakan Binali Yıldırım OHAL’in son KHK’si ile ilgili yaptığı değerlendirmelerle birlikte bütün yurttaşlar tedirgin olurken CHP’nin parti içi kavgaları ile ülke gündemini tümden bırakmış olmasını sosyal demokratlar asla affetmeyecektir diye düşünüyorum.

Gün; Kılıçdaroğlu veya İnce taraftarı olma günü değil, gün; mücadele günüdür. Gün; dayanışmayı büyütme günüdür. Gün; bütün solcuların, sosyalistlerin, sosyal demokratların, devrimcilerin bir araya gelme ve ortak tutumla yerel seçimlere hazırlanma günüdür. Gün; işçilerin, emekçilerin, kadınların ve çocukların taleplerini karşılayacak politikaları üretme günüdür. Gün; savaşı değil barışı, ölümleri değil yaşamı savunma günüdür. Gün; yoksul emekçi halkın talepleriyle sürekli olarak gündemde kalma başarısını sağlama günüdür. Gün; ben değil, gün 80 milyon insan olma günüdür.

Sevgi ile kalın. Birlikte bir arada kalın.

ÖNCEKİ HABER

Özelleştirme demek tren faciası demektir!

SONRAKİ HABER

Koçal: Kürt sorunu üzerinden toplumsal cepheleştirme yaşanabilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...