10 Temmuz 2018 23:13

Edebiyatımızın eleştiri kalbi: Bedrettin Cömert

Ayşegül Tözeren yazdı: Onun katledilmesiyle, Türkçe edebiyat eleştirisi çağına beş kala durdu.

De Ki Yayınları etiketiyle çıkan 'Eleştiriye Beş Kala' kitabının kapağı

Paylaş

Ayşegül TÖZEREN

Anlatacağım sadece Bedrettin Cömert’in hikâyesi değildir. Sadece bir sanat tarihçisinin, bir eleştirmenin, bir çevirmenin, bir şair ve akademisyenin hikâyesi de değildir. Anlatacağım biraz da edebiyatımızın eleştiri kalbinden nasıl çapraz ateşte vurulduğunun öyküsüdür. O edebiyatın içinde kendi ifademizi, yansımızı bulmaya çalıştığımıza göre, vurulan aynı zamanda bizdik.  Belki bunlardan, “İlerici, devrimci, namuslu, kendi halinde, sessiz, çalımsız, gösterişsiz bir aydındı Cömert... Böyle insana nasıl kıyılır?​” diye sormuştu Uğur Mumcu.

Bedrettin Cömert, parasız yatılıydı. Sivas Lisesindeyken yazdığı “İstanbulumsu” adlı şiiri Varlık dergisinde yayımlanmıştı.1960’da liseyi birincilikle bitirmiş ve üniversite öğrenimi için devlet bursu ile İtalya’ya gitmişti. İki yıl, Perugia Yabancı Üniversitesi’nde İtalyanca ve Latince okudu. Ardından, Roma Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girdi. Mezuniyetinin ardından, Türkiye’ye döndü ve Hacettepe Üniversitesi’nde asistan oldu. Aynı yıl, Roma Üniversitesi Felsefe Enstitüsü’nden “Son Elli Yılda Türkiye’de Sanat Eleştirisi” konusundaki tezi ile doktor unvanı aldı. İkinci doktorasınıysa Hacettepe Üniversitesi’nden “Giotto ve San Francesco Geleneği” başlıklı teziyle aldı. 1977’de, Gombrich’in“Sanatın Öyküsü” kitabının çevirisi ile Türk Dil Kurumu tarafından verilen çeviri ödülünü aldı. Aynı yıl “Benedetto Croce’nin Estetiğinde İfade Kavramı ve İfadenin İletim Sorunu” adlı tezi ile doçentlik unvanı aldı.

AKADEMİK BİRİKİMİNİ GÜNCEL EDEBİYATA TAŞIDI

Bedrettin Cömert, akademik alanda elde ettiği birikimi güncel edebiyata da taşıdı. Cömert, Forum başta olmak üzere, Yansıma, Gelecek, Varlık, Soyut, Yeni Ufuklar, Yeni Ortam dergilerinde şiirleriyle, yazılarıyla yer aldı. Yetmişten itibaren şiirden uzaklaşarak, tamamen eleştiriye yöneldi. Gözü pek bir eleştiri anlayışını savunuyordu. Döneminin eleştirmenlerini ve onların eleştiri anlayışını eleştirmekten de çekinmiyordu: “Bir yazıyı bütünlüğü içinde anlama alışkanlığını edinemedik biz daha. Yazarına veya yazıda adı geçen kişilere karşı olan sevgimiz ve tepkimiz; yazıyı daha tümden okumadan, okumuş olsak bile anlamak için gerekli çabayı harcamadan, o yazıyı övmemiz veya yermemiz için yeterli oluyor.”

Bedrettin Cömert, eleştirinin eleştirisine yeni kavramlar kattı, “elden düşme duyguculuk”la, edebiyatta ve sanattaki yanlış devrimcilikle, ada sığınma hastalığıyla ve edebiyatımızdaki kooperatifçilikle ömrünün yettiği kadar mücadele etti. Cömert’in tarif ettiği, “edebiyatımızdaki kooperatifçilik” eleştirimizi içten içe zayıflatan bir virüs gibidir, eleştirmen doğru tanıyı koymuştur. Cömert’e göre, birçok eleştirmen, kitap tellalıdır. Okurla yazar arasında iletişim kanalı olan kitap tanıtıcılığı görevini bile yapamamaktadırlar. Kitap tellalı olan eleştirmenin, Cömert’e göre ana ilkesi, “bugünün yarını var”dır. Yani, kooperatifçidir. Bundan, ideolojik olarak bulaşmazlardır. Böylelikle kazandıkları ün de, para da güme gitmez.

Bedrettin Cömert, edebiyat eleştirisi anlayışında bireysel-bireyci ve toplumsal-toplumcu olma durumunu da sorgular. “Belirli bir kişiliğin ürünü olan her şiir, hangi dünya görüşünü yansıtırsa yansıtsın, üretildiği ortamın ve çağın bir yansımasıdır,” der. Cömert’e göre bireysel olanla toplumsal olan birbirinden ayrılamaz: “Şunu artık kesinlikle ve son kez öğrenmeliyiz: yaşamımızı belirleyen temel öğe sınıf gerçeğidir. Her birey ait olduğu sınıfın maddesel hayat koşullarıyla bağlıdır.” Eleştirmene göre, “bireye yalnızca kendi öznelliğini söyleten toplumsal koşullardır.”

Özdemir İnce, Bedrettin Cömert için “benim umudumdu” diye yazmıştı. Döneminin şairleri, yazarları için umut olan Cömert, aslında alışılmış olanın defterini dürüyordu: “İzlenimci, ayaküstü eleştirinin defteri bizde de dürülüp rafa kaldırıldığı halde, hâlâ izlenimciliğin rahat döşeğinde keyifle keselenen sözüm ona eleştirmenlerin ardı kesilmiyor.”

TÜRKÇE EDEBİYAT ELEŞTİRİSİ ÇAĞINA BEŞ KALA DURDU

Edebiyat eleştirisinde rüzgâr gibi esen Bedrettin Cömert, Hacettepe Üniversitesi’nde de en sevilen akademisyenlerin başında yer alıyordu. “Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Başkanlığı”nı yapıyordu. 1978’de, kendisinin de aralarında olduğu bazı akademisyenlere, “Beytepe’den tabutlar çıkacak” yazılı bir tehdit mektubu gönderildi. Bunun ardından, üniversitede çıkan olayları araştıran komisyonun başkanlığına getirilmişti.

Özdemir İnce, Türkiye’nin en karanlık günlerinden birini şöyle aktarıyordu: “10 Temmuz 1978 günü Türk Dil Kurumu Kurultayında yan yana oturuyorduk. Kurultaydan sonra Kaş’a gidip Benedetto Croce ve Galvano Della Volpe üzerine konuşacaktık. Bir süredir poetika ve edebiyat eleştirisi konularında birlikte çalışıyorduk.

Ertesi gün saat 9 dolaylarında Kurultaya öldürüldüğü haberi geldi.

Sabah saat 08.45’te Ankara, Gaziosmanpaşa, Karagöz Sokak’taki evinden çıkan Bedrettin mavi renkli (ünlü) vosvos arabasına İtalyan eşi Maria ile birlikte binmiş. İçinde üç kişi bulunan bir Simca araba yollarını kesmiş. İki kişi arabadan inmiş. Çapraz ateş sonucu Bedrettin olay yerinde öldü. Eşi ağır yaralandı.”

Ölümünden sonra, edebiyat ve sanat dünyası daha da çoraklaşırken, yakın dostu Hasan Hüseyin, Cömert’in kitaplarının yayımlanmasına ön ayak oldu: “Kalmasın Ellerim Sizlerden Uzak” (şiir), “Giotto’nun Sanatı”, “Croce’nin Estetiği”, “Mitoloji ve İkonografi” ve “Eleştiriye Beş Kala.”

Bedrettin Cömert, keskin eleştirel gözü ve çalışkanlığıyla edebiyat eleştirimizi “kitap tellallığından” da, “kooperatifçilikten” de, piyasaya göbekten bağlı eleştirmenlerden de koparabilecek yetkinlikteydi. Onun katledilmesiyle, Türkçe edebiyat eleştirisi çağına beş kala durdu. Şimdiki eleştirmenlerin görevi, edebiyat eleştirisi anlayışını en azından dört kalaya getirmek değil mi?

Ve “Yarım veya parçacı özgürlük topaldır, kördür; doğru’nun ancak bir yanını gösterir, oranlama olanağını yok eder. Özgürlük tam olmalıdır; her alanda ve herkes için,” diye yazan Bedrettin Cömert’i unutmamak…   

ÖNCEKİ HABER

KESK'ten ihraçlara tepki

SONRAKİ HABER

Ali İsmail Korkmaz, Eskişehir'de heykelinin önünde anıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...