03 Temmuz 2018 23:41

6 soruda Meksika'da seçim: Değişenler ve değişmeyecekler

Meksika Devrimci Halk Cephesi (FPR) Lideri Florentino López, Meksika'daki seçim süreci ve sonuçlarını Evrensel'e değerlendirdi.

Fotoğraf: Atılgan Özdil/AA

Paylaş

Elif GÖRGÜ
İstanbul

Meksika’da 1 Temmuz Pazar günü seçimler yapıldı ve ülkenin yeni devlet başkanının yanı sıra parlamentoyu oluşturan iki meclisin üyeleri, aynı şekilde eyalet, vilayet ve belediye yönetimleri seçildi. Seçimin en büyük kazananı Ulusal Yenilenme Haraketi (MORENA) oldu.

Tüm alanlarda en yüksek oy oranını aldılar, aynı şekilde adayları Andrés Manuel López Obrador sandığa giden seçmenlerin yüzde 53’ünün oyunu aldı. Obrador, görevine 1 Aralık’ta başlayacak.

Obrador’un zaferinin en önemli yanı 1929-2000 yılları arasında kesintisiz iktidar olan ve 2012’de bir kez daha seçimleri kazanarak iktidara gelen Devrimci Kurumsal Parti (PRI) hükümetlerine son vermiş olması oldu. PRI, Meksika’nın büyük burjuvazisinin temsilcisi olarak görülüyor; yolsuzluk, artan şiddet, bitmeyen siyasi suikastlar, enerji gibi stratejik alanlarda özelleştirmeler nedeniyle ciddi bir toplumsal memnuniyetsizliğin hedefindeydi.

Meksika Devrimci Halk Cephesi (FPR) Lideri Florentino López, seçim süreci ve sonuçları ile ilgili sonuçlarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

MEKSİKA’NIN YENİ BAŞKANI KİMDİR?

İlk olarak “Andrés Manuel López Obrador kimdir ve Meksiya siyasetinde ve toplumsal hayatında kimi ve neyi temsil etmektedir?​” ile başlıyoruz.

Lopez, Obrador’un iktidardaki Devrimci Kurumsal Parti (PRI) ile siyasete başladığını ve 30 yıl önce kadar bu partiden ayrıldığını hatırlatıyor: “Bu süre boyunca da farklı partilerin militanlığını yapmış Meksikalı bir siyasetçi. 2012 yılında kendi partisi MORENA’yı kurdu, cumhuriyetin devlet başkanlığı için üç kez aday oldu. Obrador, Meksika’da ‘2. burjuvazi’ dediğimiz, ulusalcı, tüketim malları üreticisi burjuvaziyi temsil ediyor. Bu nedenle önceki iki seçim kampanyasında mali oligarşinin eleştirisine, ve oligarşinin ülkenin içinde bulunduğu kötü durumun sorumlusu olduğuna odaklı kampanyalar yürütmüştü, ancak bu kez devlet başkanlığını garantiye almak için mali oligarşiyle ve daha önce ‘iktidardaki mafyalar’ olarak nitelendirdiği bazı siyasi partilerle de çeşitli anlaşmalar yaptı”

Obrador’un ilk açıklamaları da FPR Lideri Lopez’i destekler nitelikte oldu. Meksika medyasında yansıyan zafer açıklamasında tüm hak ve özgürlükleri destekleyeceğini belirtirken “şirketlere de özgürlük” ifadesini kullandı, “Ulusal ve uluslararası bankalara ve şirketlere verilmiş sözler tutulacak” dedi. “Venezuela’ya benzemeyi” reddederek kamulaştırma yapmayacağını söyledi, “Barışcıl bir dönüşüm” vadetti. Forbes Mexico’ya konuşan Obrador’un Yardımcısı Alfonso Romo da, “Çok fazla yatırıma ihtiyaç var. Meksikalı şirketler burada kalsın ve yabancı şirketler Meksika’ya gelsin diye gerekli her şeyi vermek zorundayız” dedi.

İKTİDAR PARTİSİ NEDEN BU KADAR OY KAYBETTİ?

İktidar partisi PRI’nın seçimleri büyük bir farkla kaybetmesi ve adayının yüzde 17 gibi düşük bir oy alması da dikkat çekti. “Nasıl oldu da ülkeyi bu kadar yıl yönetmiş bir parti bu kadar oy kaybetti?​” sorusunu ise Lopez şöyle yanıtlıyor: “Obrador, asıl olarak, Meksika halkının on yıllar boyunca ülkede iktidara gelmiş diğer partilerden bıkkınlığından faydalandı, bu nedenle de oy oranları arasında tarihi bir fark oluştu; kendisi seçmenlerin kullandığı oyun yüzde 53’ünü alırken, hükümet partisinin adayı yüzde 20’ye bile ulaşamadı. Bu da Obrador’un halktaki, mevcut hükümetin emek düşmanı, halk düşmanı politikalarına karşı tepkisini kullanmayı iyi becerdiğini söyleyebiliriz”

DEVRİMCİ CEPHE SEÇİMLERDE KİMİ DESTEKLEDİ?

Meksika seçimlerinde kimi sol örgütler Obrador’a tam destek verirken çeşitli siyasi örgütlerden oluşan Devrimci Halk Cephesi (FPR) ise seçimlerde geleneksel siyasi partilere oy vermeme çağrısı yaptı. FPR Lideri Lopez, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Bu seçimleri burjuvazi içi bir çatışma olarak değerlendiriyoruz, seçenekler arasında emekçilerin çıkarlarını temsil eden kimse bulunmuyordu, ancak taktik olarak, sağ ve aşırı sağ partilerin, yani PRI’nin yanı sıra Milliyetçi Hareket Partisi (PAN) ve Demokratik Devrim Partisinin (PRD) yıkılışını desteklemek için bu partilere oy verilmemesi ve ayrıca olası bir seçim yolsuzluğuna karşı mücadele çağrısı yaptık.”

YENİ BAŞKANIN VAATLERİ NELER?

Lopez, Obrador’un devlet başkanlığına seçilmesinin Meksika işçi sınıfının ya da halklarının zaferi sayılmayacağını sık sık vurguluyor, seçim zaferini “Burjuvazinin bir kesiminin mali oligarşiye karşı zaferi” olarak nitelendiriyor.  “Obrador’un ise tüm toplumsal kesimlerin taleplerine yönelik vaatleri vardı” diyen Lopez bugün de “ulusal uzlaşma çağrısı” yaptığını hatırlatıyor: “Hem mali oligarşiye saygı duyacağını hem de kalkınmayı ve özel yatırımları destekleyeceğini söylüyor. Halk için ise, yaşlı yurttaşlara yönelik yardımlar, gençlerin ekonomik olarak desteklenmesi gibi yeni sosyal yardımları hayata geçireceğini ifade ediyor. Yine, yolsuzluğa son vereceğini de vadetti. Ancak tabii hiçbir konuşmasında tüm bunları nasıl hayata geçireceğini açıklamadı, çünkü bunlar önemli ve yerine getirilmesi zor vaatler. Genel olarak popülist, sosyal demokrat ve reformist vaatlerde bulunduğunu belirtebiliriz.”

SEÇİM SONUÇLARI ÜLKEDE NEYİ DEĞİŞTİRECEK?

Lopez’in “Seçim sonuçları ve hükümet değişikliği ülkedeki siyasi ve sosyal gelişmeleri nasıl etkiyecek?​” sorumuza yanıtı ise şöyle oluyor: “Bu seçimin sonuçları, ülkede siyasi bir yeniden yapılandırma sürecini başlatacak. Aşırı sağ muhalefete geçiyor ve Obrador’la belli anlaşmalar yaparak devam edecek bir muhalefet yürütecek. Ülkedeki halk hareketleri açısından ise bazı sosyal örgütlerin, halk hareketlerinin ve sendikaların hükümetle birleşmesi ve nötralize edilmesi gündeme gelecek. 

Biz ise cephe olarak bu hükümetin işçi sınıfının ve Meksika halklarının temel taleplerini temsil etmeyen bir hükümet olduğu konusundaki açık tutumumuzu sürdüreceğiz.”

MEKSİKA’NIN DIŞ POLİTİKASI DEĞİŞECEK Mİ?

Bazı haberlerde Obrador’un “ABD Lideri Trump’a meydan okuyacağı” iddia edildi. Ancak seçimleri ilk tanıyan ve Obrador’u ilk tebrik eden lider de Trump oldu. ABD, Kanada ve AB ülkelerinin bir ülkedeki seçim sonuçlarına yönelik tepkileri bu hükümetlerle nasıl bir ilişki kuracaklarının da ilk göstergeleri oluyor.

Florentino Lopez de “López Obrador’un emperyalist politikalar açısından bir sorun teşkil etmeyeceği”ni düşünüyor. Sadece Trump’ın hızlı gelen tebriğinin değil farklı siyasi eğilimlerdeki ülke hükümetlerinin de benzer bir tutum sergilemesine de dikkat çekiyor: “Şu ana kadar yeni hükümetin dış politikada radikal bir değişiklik yapacağına dair bir işaret olmadı, belki ülkenin Rusya-Çin emperyalizmine biraz daha kapıları açacağını söyleyebiliriz, fakat bu Amerikan emperyalizminin çıkarlarını etkilemeyecek boyutta olacaktır. Latin Amerika ülkeleri ile ilişkilerin güçlenmesi bekleniyor, fakat bunun da kıtadaki antiemperyalist süreçler desteklenmeden yapılacaktır.”

ÖNCEKİ HABER

Call from the EMEP to struggle against 'one-man' regime and it's new attacks

SONRAKİ HABER

İsveç'te banka kârlarının faturasını çalışanlar ödüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...