04 Temmuz 2018 00:19

Diyarbakır’daki Suriyeliler: Çocuklarımız bile çalışmak zorunda

Diyarbakır'da Evrensel'e konuşan Suriyeli mülteciler, ülkelerine gitmek istiyorlar ama  'Suriye’de ne ev kaldı, ne de akraba' diyorlar. 

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Fırat TOPAL
Diyarbakır

Suriye’den Diyarbakır’a göç etmek zorunda kalan mültecilerle hayatlarını nasıl sürdürdüklerine dair konuştuk. Geçim derdi en büyük problemleri. Ayrıca hayat pahalılığı mültecilerin de dilinde. Sürekli iş değiştirmek zorunda kalan kimi mülteciler, “Çocuklarımız bile çalışmak zorunda” diyor.  Ülkelerine gitmek istiyorlar ama  “Suriye’de ne ev kaldı, ne de akraba” diyorlar. 

GÜNÜ KURTARMAYA ÇALIŞIYORLAR

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde Suriyeli mültecilerin yoğunlukta yaşadığı Kaynartepe Mahallesi’ne gidiyoruz. Mahalleye girince zaten Arapça yazılı dükkanlar dikkat çekiyor. Küçük bir bakkala giriyoruz. Bakkalın sahibi Hüseyin Muhammed, 4 çocuk babası 45 yaşında  ve astım hastası. 2014’te Kobanê’den Diyarbakır’a gelmiş. Uzun süre inşaatlarda çalışarak geçimini sağlamaya çalışıyor. Yaklaşık bir yıl kadar önce, hastalığından kaynaklı inşaatlarda çalışmayı bırakmak zorunda kalıyor. Şimdiler ise eş, dosttan borç alarak küçük bir bakkal dükkanı açarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. “Geçinebiliyor musun?​” diye soruyoruz. Muhammed önce “Günü kurtarıyoruz” diye cevap veriyor. Ardından konuşmaya başlayan Muhammed, “Savaş çıktı, ailemi alıp buraya geldim. Bir hafta boyunca boş bir inşaatta kaldık, daha sonra kalacak yer bulabildim. Aileme bakmak için. İnşaatlara çalışmaya başladım. Hastalanınca burayı açtım. O da ancak günümüzü kurtarıyoruz. Kazanmıyorum ama aç da kalmıyorum. 1 yıldır kişi başına 120 TL’lik para yardımı yapılıyor ama yine de ancak ayı kurtarıyoruz” diyor.

‘GERİ DÖNEMİYORUM ÇÜNKÜ...’

Ne istediklerini sorduğumuzda ise “Evimize dönmek istiyoruz, IŞİD oradan  çıkarıldığında geri gittim. Ama ne ev kalmıştı, ne de başka bir şey. Geri dönemiyorum çünkü bir yandan Esad diyor ‘Gireceğim’, bir yandan Fransa, bir yandan Türkiye ‘Gireceğim’ diyor. Buradaki insanlarla ilişkilerimiz iyi. Çok iyi insanlar da var, kötüleri de var. Fazla  sıkıntı yaşamıyoruz, iyiler yani” diyor.

‘BURADA PATRONLAR İYİ DEĞİL’

Biraz dolandıktan sonra bir dükkan dikkatimizi çekiyor. Dükkanın işletmecisi 23 yaşındaki 2 çocuk babası Amir Saka, dükkanının kapısı önünde bir ekmek tezgahı var. İçerde ise bir kebap ocağı, tezgahında ise ‘Felefil’ dedikleri kendi yörelerine ait bir tür çörek duruyor tepside. Yaptığı kebap ve çörekleri dükkanında bulunan 2 masada servis ediyor gelen müşterilerine. Amir Saka, Halep’ten Diyarbakır’a 5 yıl önce gelmiş. Uzun bir süre mobilyacıda çalışmış daha sonra bırakıp kendi yapmak istemiş. Amir Saka’ya durumunun nasıl olduğunu soruyoruz. Amir, “Halep’te karo fabrikasında çalışıyordum. Bakkalım vardı. Buraya geldim sabahtan akşama kadar çalışıyorum. Burada patronlar iyi değil, 5 dakika geç kalınca 1 saat fazla çalıştırıyorlar. Zam istiyoruz, zam yok bizde diyorlar. 4 yıl mobilyacıda çalıştım elde bir şey yok. Şimdi kendi dükkanım var ama kazanmasam da aç kalmıyorum. Kira beni de çok zorluyor. Her yıl 50 TL zam geliyor” diyor. 

YARDIM ALAMIYOR

Amir, yardım alamadığını anlatıyor. Kalabalık ailelere yardım yapılıyor ama bana daha vermediler. 5 yıl boyunca hiç yardım alamadım. En son gittiğimde ‘Beş kişilik ailelere veriyoruz’ dediler. Çok savaş gördük. Yerden çok insan kaldırdım ya kolu yoktu ya bacağı. Savaş olmasın” diyor.

HASTALIK, İŞSİZLİK, GEÇİM DERDİ ZORLUYOR

Muhammed Muhammed’in evine gidiyoruz. Eve girdiğimizde çocuklar salonda koşturuyorlardı. Geçtiğimiz odada küçük bir televizyon ve vantilatör dışında bir şey yok. Salon bomboş. 5 çocuk babası Muhammed Muhammed Halep’te savaş başlayınca Kobanê’ye göç etmiş. Orada savaşın başlamasıyla Diyarbakır’a gelmiş. 3 aile bir evde kalıyorlar. Nasıl geçindiklerini soruyorum. Muhammed Muhammed, “ Durumumuz iyi değil, iş yok, hastalığım var. 3 aile 16 kişi burada yaşıyoruz. Zor geçiniyoruz. Şimdi evden ayrılırsam, çalışamıyorum da nasıl çocuklarıma bakacağım? 4 çocuğum okuyor” diyor.

‘HİÇBİR ŞEYİMİZ KALMADI’

Geçim zorluğu yüzünden Muhammed’de gitmek istiyor ama nereye gideceğini, ne yapacağını bilmediğini anlatarak şunları söylüyor: “Buradaki insanlar iyi, bizden farkları yok, yardım etmek istiyorlar. Onların da durumu yok. Burada masraf dahi yapamıyorum, gücüm yok. Suriye’de de hiçbir şeyimiz kalmadı. Ne yapayım bilmiyorum.”

ÇOCUKLARI ÇALIŞMAK ZORUNDA KALMIŞ

Daha sonra eşi Emine Muhammed (38) lafa giriyor. “Küçük bir çocuğum var. Okuldan sonra işe gidiyor. Şimdi okul da yok sabah akşama kadar çalışıyor. Haftalık 25 TL veriyorlar. Biz bir işimiz olsun istiyoruz. Bu kadar insan bir evde kalır mıydık? Gücümüz yok, yoksa daha iyi bir ev tutardık” diyor.

‘HER ŞEY ÇOK PAHALI OLDU’

Dükkana Mahmud Saka (21) giriyor. Oto yıkamada çalışarak 7 kişilik bir aileye bakıyor. O da sohbete ortak oluyor. “Geri gitmek istiyorum ama Esad var, bizi mahveder. Suriye’ye dönsek de ne olacak ki ne evimiz ne bir akrabamız kaldı. Bir anlamı yok ki. Burada idare ediyoruz işte ama her şey çok pahalı oldu. Eskiden 50 TL’ye pazara gidebiliyorduk, şimdi 150-200 TL ile gidip bir şey alamıyoruz” diyor. Kendilerinin mağdur edildiğini belirten Saka, “Bazı yerlerde haklarımızı yiyorlar. Çalıştıkları yerlerde maaşlarımızı çok geç veriyorlar. Konuşma hakkımız yok, buralı değiliz sonuçta. Kalp kapakçığımda sorun var. Bugün işe gitmedim, hastanedeydim. Patron onlarca kez aradı, laf ediyor. Okumak istiyorum ama çalışmazsam açız” diyor

ÖNCEKİ HABER

DİSK Gıda-İş’in çağrısıyla işçiler seçim sonuçlarını tartıştı

SONRAKİ HABER

Call from the EMEP to struggle against 'one-man' regime and it's new attacks

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa