02 Temmuz 2018 04:31
Son Güncellenme Tarihi: 02 Temmuz 2018 10:22

Almanya’da İçişleri Bakanı'nın yılan hikayesine dönen istifası

Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer’in mültecileri öne çıkararak Başbakan Angela Merkel’e karşı açtığı bayrak, kendisini istifanın eşiğine getirdi.

Fotoğraf: Michael Lucan/Wikimedia Commons(CC BY-SA 3.0)

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Almanya’da Federal İçişleri Bakanı Horst Seehofer’in mültecilere kapıların kapatılması, ülkeye gelen mültecilerin komşu ülkelere gönderilmesi ve AB dışında mülteci kamplarının kurulması konusunda verdiği ültimatom, istifa tehdidi ve hükümetten çekilme senaryolarını beraberinde getirdi.

29 Haziran günü tamamlanan Avrupa Birliği Zirvesi’nde AB sınırlarının sıkı şekilde korunarak daha fazla mültecinin gelmesinin önüne geçilmesi yönünde alınan ve fiili olarak iltica hakkının kaldırılması anlamına gelen kararları beğenmeyen Seehofer, kararları yeterli bulmayarak Merkel’i eleştirmeye devam etti. Merkel ise, zirve sonrasında bir televizyon kanalına verdiği demeçte zirvenin kararlarını savunarak, Seehofer’in itirazlarının yersiz olduğunu ifade etti.

PARTİSİNİ İKNA ETMEYE ÇALIŞTI

Pazar günü Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) yönetim kurulunu Münih’te toplayan Seehofer, önce parti yönetimini istifa konusunda ikna etmeye çalıştı. İleri sürdükleri taleplerin yerine gelmediğini savunan Seehofer, bu nedenle bütün görevlerinden istifa etmek istediğini parti yönetimine bildirdi. Alman basını tarafından hemen Seehofer’in istifa ettiği şeklinde duyurulan bu gelişme gecenin ilerleyen saatlerinde, istifanın ertelendiği biçiminde duyuruldu. Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan Seehofer, kendisinin politik geleceğinin aynı zamanda kardeş parti Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı ve Başbakan Angela Merkel ile yapacağı görüşmeye bağlı olduğunu söylemekle yetindi. Seehofer, mültecilerin geldikleri AB ülkelerine geri gönderilmesi ve sınır kontrollerinin yapılması konusunda ısrarcı olduğunu ifade etti.

AB Zirvesi’nde mültecilerin geldikleri ülkelere geri gönderilmesi konusunda bir uzlaşma sağlanmazken, Merkel, İspanya ve Yunanistan ile geri kabul anlaşmaları imzalamıştı.

CSU GRUBU KOALİSYONU BOZMAKTAN YANA DEĞİL

Seehofer’in istifa tehdidiyle koalisyonu bozma planlarına partisi içinde gerekli desteği görmediği için son anda kararını ertelemesinde Meclis Grubu Başkanı Alexander Dobrindt’in etkili olduğu ileri sürüldü. Dobrindt’in parti olarak koalisyonda kalmaya devam etmekten yana olduğu ifade edildi. Aynı saatlerde Berlin’te toplanan CDU Yönetim Kurulu ise, Seehofer’in tehditleri konusunda geri adım atılmaması, Merkel’in belirlediği yönde devam edilmesi konusunda mesaj verdi. Genel Başkan Yardımcısı ve Hessen Başbakanı Volker Bouffier, AB düzeyinde alınan kararlar dışında Almanya olarak ayrı bir karar almalarına gerek olmadığını ifade etti.

CSU, AfD’NİN YERİNE GÖZ DİKTİ

Geçmişten bugüne hep muhafazakar CDU’nun da sağında yer alan ve kendi başına hareket eden CSU’nun mülteciler konusunu öne çıkarak Merkel ve CDU ile çatışmaya girmesinin arkasında asıl olarak partinin çizgisinin daha sağa kaydırılması yatıyor. CSU eski Başkanı Franz-Josef Stauss’un, “Bizim sağımızda başka bir partinin güçlenmesine için vermeyeceğiz” şeklinde belirlediği politika bugün de değişik biçimde devam ediyor. Önümüzdeki Ekim ayında yapılacak eyalet parlamentosu öncesinde oyları düşen ve salt çoğunluğu kaybetme tehdidiyle karşı karşıya olan CSU, ırkçı-yabancı düşmanı AfD’ye kaptırdığı oyları geri almak için mülteci düşmanlığı üzerinden ırkçılık yapmaya hazırlanıyor. AfD’nin halkın bilincini çarpıtarak güç topladığına karşı çıkarak, bir çalışma yapma yerine açıktan AfD’nin taleplerini üstlenerek aşırı sağ çizgiye kaymanın hesapları içinde. Bu temelde Avusturya ve İtalya’daki faşist-milliyetçi hükümetlerle de temas halinde. Bu nedenle, Seehofer’in Merkel’e karşı istifa tehdidinde bulunarak gerilimi artırmasının arkasında aynı zamanda partisinin izlemiş olduğu çizgiyi daha fazla sağa çekmek var.

Ancak, kıta ve dünya üzerindeki politikalarını AB’ye bağlayan Almanya’nın ayrı bir yol izlemesi durumunda, kendi bindiği dalı kesmek anlamına geleceği de biliniyor. Bu nedenle, Alman sermayesinin genel çıkarlarına bağlı olarak Seehofer’in dayatmalarına izin vermeyeceği tahmin ediliyor.

SPD’DEN 5 MADDELİK GÖÇ PLANI

Koalisyon hükümetinin muhafazakar ortakları arasında mülteciler konusunda tartışmanın sertleştiği sırada, diğer ortak Sosyal Demokrat Parti (SPD) de beş maddelik bir göç planı açıkladı. Genel Başkan Andrea Nahles ve Başbakan Yardımcısı Olaf Scholz tarafından açıklanan planda, mülteci sorununa Avrupa genelinde bir çözüm getirilmesi istendi. SPD’nin hazırladığı 5 maddelik planda, sığınma nedenleriyle mücadele, AB genelinde bir çözümün bulunması, Yunanistan ve İtalya ile dayanışma içinde olma, AB sınırlarının iyi derecede korunması ve göç yasasının çıkarılması yer alıyor.

SPD, hazırladığı planla özellikle CSU’ya bir mesaj vererek, taleplerini hükümete dayatması durumunda bu maddeleri öne çıkaracağını ilan etmiş oldu. Merkel’in CSU’nun taleplerini kabul etmesi durumunda bu kez diğer ortak SPD ile ciddi bir tartışmanın çıkması ihtimali bulunuyor.

YÜCEL ÖZDEMİR: SIĞINMACI DÜŞMANLIĞINDA YENİ AŞAMA

ÖNCEKİ HABER

Meksika'nın yeni Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador oldu

SONRAKİ HABER

Yeni sisteme geçiş için bu hafta 3 kararname çıkarılacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa