26 Haziran 2018 23:35

İnka cerrahları Amerika İç Savaşı’ndaki cerrahlardan daha başarılıymış

Miami Üniversitesinde nörolog olan David Kushner’a göre trepanasyon yaklaşık olarak kafa yaralanma tedavisi olarak başladı.

Peru’da milattan önce 400 ila 200 yılları arasında yaşamış olan bu talihsiz birey, geçirdiği kafatası kırığının (beyaz okla gösteriliyor) ardından trepanasyonla (kafa tasının kısmı biçimde alınması) tedavi edilmiş ancak 2 hafta kadar sonra ölmüş. Fotoğraf: D. Kushner/World Neurosurgery 114, 245 (2018) (Kaynak: Sience)

Paylaş

Lizzie WADE

Modern anestezi ve antibiyotikler olmadan gerçekleşen kafatası cerrahisi kulağa bir ölüm cezası gibi gelebilir. Fakat trepanasyon, kafatasında tıbbi gerekçelerle delme, kesme ya da kazıma yolu ile çukur açma, antik Yunan’dan Kolomb öncesi Peru’ya kadar binlerce yıldır denendi. Her hasta hayatta kalamadı. Yine de İnka İmparatorluğu’nda yüzden fazla deneği içeren çoğu kişi başardı. Kolomb öncesi dönemden İnkaların ve yüzlerce farklı kişinin kafataslarını içeren yeni bir araştırmanın sonuçlarına göre modern zamandan önce ameliyatların başarı oranı şaşırtıcı derecede yüksekti: İnka döneminde yüzde 80’e varan oran, 400 sene sonrasındaki Amerika İç Savaşı’nda yalnızca yüzde 50’ydi. 

DELİK AÇILMIŞ KAFATASLARI EN ÇOK PERU’DA BULUNDU

Florida’da bulunan Miami Üniversitesinde nörolog olan David Kushner’ın dediğine göre trepanasyon yaklaşık olarak kafa yaralanma tedavisi olarak başladı. Travmatik bir yaralanmadan sonra, böyle bir ameliyat kafatası kırıklarının toparlamasını ve bir darbeden sonra çoğunlukla şişmeye ve sıvı toplamasına neden olan beyindeki baskının rahatlamasını sağlar. Fakat cerrah testeresine maruz kalmış tüm kafatasları kafa yaralanmalarının işaretini göstermez. Dolayısıyla ameliyat yalnızca iskelete dayalı tedaviler için değil kronik baş ağrılarını ya da akli hastalıkları da tedavi etmek amaçlı kullanılıyordu. Delik açılmış kafatasları dünyanın her yerinde bulundu. Ancak Peru, kuru iklimi ve olağanüstü koruma koşulları ile yüzlercesi ile böbürlendi.

DÜZ KEMİK HASTANIN İYİLEŞTİĞİNİ GÖSTERİYOR

Yeni bir araştırma için Kushner, New Orleans, Lousiana’ da bulunan Tulane Üniversitesinde Biyoarkeolog olan John Verano ve Phoenix’de bulunan Arizona Üniversitesinde Biyoarkeolog olan Anne Titelbaum ile sistemli bir şekilde trepanasyonun farklı kültürlere ve zaman aralıklarına bağlı olarak başarı oranını araştırmak için bir ekip oluşturdu. Ekip, Peru’nun güney kıyılarından tarihi MÖ 400-200’e uzanan 59 kafatası, Peru’nun merkezi topraklarında 1000-1400 seneleri arasında 421 kafatası, İnka İmparatorluğu’nun başkenti olan Cusco civarındaki dağlık arazilerde 1400’lü yılların sonundan 1500’lü yılların başına kadar 160 kafatası araştırdı. Eğer ameliyat çukurunun etrafındaki kemik iyileşme belirtisi göstermiyorsa araştırmacılar hastanın ameliyat esnasında veya hemen sonrasında öldüğünü anlıyorlardı. Düz kemik ise hastanın ameliyattan sonra aylar ya da yıllar boyu hayatta kaldığını gösteriyordu.

HASTALARIN YÜZDE 91’İ HAYATTA KALDI

Kushner’ın belirttiğine göre sonuçlar inanılmazdı. En erken grupların yalnızca yüzde 40’ı operasyonlardan sonra hayatta kalabildi. Bir sonraki grubun yüzde 53’ü hayatta kalırken bunu yüzde 75’ten yüzde 83’e ulaşan oranla İnka dönemi izledi. Araştırmacılar bunu Dünya Sinir Ameliyatı’nda raporladı. ( Şaşırtıcı olarak dağlık arazilerden gelen 1000-1300 yıllarına ait 9 kafatasının olduğu ek bir örneklemede hastaların yüzde 91’i hayatta kaldı.)

Gelişen teknik daha küçük delikler daha az kesme veya delme ve daha dikkatli “kanal açma” ile sonuçlandı. Bu da ‘dura mater’ denilen ve bir enfeksiyona neden olan beynin koruyucu zarını delme riskini azalttı.  Çalışmada yer almayan Biyoarkeolog Corey Ragsdale “Aradığımız şey 1000 seneyi aşkın süredir yöntemleri düzeltmek. Bunu yapan cerrahlar sadece şanslı değiller çok becerikliler. Birkaç hasta birden fazla trepanasyondan sağ kurtuldu; Bir İnka dönemi kafatası, beş iyileşmiş ameliyat gösterdi” diyor.

İNKA CERRAHLARI DAHA BAŞARILI

Kushner ve Verano daha sonra, Amerikan İç Savaşı’nda, benzer yöntemler kullanılan askerlerin üzerindeki kranial ameliyatlarla bu başarı oranlarını karşılaştırdılar. Muharebe cerrahları da beyin hasarlı ve nazal vazelin zarını delmemeye çalışırken kemikleri keserek kafa yaralarını tedavi ettiler. ‘CivilWar’ tıbbi kayıtlarına göre, kranial cerrahi hastalarının yaklaşık yüzde 46 ila yüzde 56’sı, İnka dönemindeki hastaların sadece yüzde 17 ila yüzde 25’i öldü.

‘TRAVMA TÜRLERİ FARKLIYDI’

Boston Üniversitesinde eski Çin’de trepanasyon eğitimi alan bir beyin cerrahı olan Emanuela Binello “Hayatta kalma oranlarındaki bazı farklılıklar, hastanın ameliyattan önceki yaralanmalarının doğasından kaynaklanıyor olabilir” diyor. “Modern bir iç savaş sırasında meydana gelen travma, İnkalar zamanında gerçekleşecek olan travma türünden çok farklı” sözleri ile devam ediyor. Birçok iç savaş askeri, enfeksiyonları teşvik eden kalabalık ve sağlıksız savaş hastanelerinde hızla tedavi edilen ateşli silah ve top mermisi yaralarından muzdaripti. Yine de Binello, Peru’daki trepanasyonların hayatta kalma oranını “hayret verici” olarak nitelendiriyor.

NOT: Science.org’dan çeviren Hazal GÖÇMEN

ÖNCEKİ HABER

Düzce’de fırtına, yağmur ve dolu hayatı felç etti

SONRAKİ HABER

Bir günde iki kayyuma 'FETÖ' gözaltısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...