17 Haziran 2018 22:50

Diyarbakır'ın tercihi

Gazeteci Mahmut Oral yazdı: Kürt seçmenin tercihi, tabir yerinde ise 'kantarın topuzu' kadar belirleyici.

Fotoğraf: İnanç Yıldız/EVRENSEL

Paylaş

Mahmut ORAL
Gazeteci

24 Haziran seçimleri, Türkiye’nin tek adam rejimine teslim edilip edilmeyeceğine halkın karar vereceği bir seçim olması bakımından son derece tarihi bir anlam taşıyor. Diğer gerçek ise Kürt seçmenin, daha doğrusu HDP içinde konsolide olmuş kitlenin belirleyiciliğidir. 

KÜRT SEÇMENİN TARİHİ SORUMLULUĞU

Kürt seçmenin tabir yerinde ise “kantarın topuzu” kadar belirleyici bu nedenle seçimi de Türkiye’nin kaderini tayin edecek kadar değerli ve anlamlıdır. Bu bakımdan da Kürt seçmene de tarihin hiçbir döneminde görülmediği kadar sorumluluk yüklemiştir. 24 Haziran’da Kürt seçmenin tercihi gerçekten ne olacaktır? Bunun emarelerini önce sivil toplumdaki hareketlenmede, seçim kararı alındıktan sonra da kitlelerin miting alanlarına ya da seçim bürolarına katılması ya da katılmaması gibi basit göstergelerle de kestirmek mümkün olabilir. 

ÖNCE SİVİL ALAN HAREKETLENDİ

Bölge genelinde, sivil toplum hareketlerinde, derneklerde, sendikalarda ya da meslek örgütlerinde, seçimler öncesinde belki de geçmişte hiç görülmediği kadar yüksek düzeyde bir hareketlenme gözlenmiştir. Nitekim, meslek örgütlerinin seçimli kongreleri, tarihi denilecek düzeyde delege sayısı ile gerçekleşmiştir. Baskıdan bunalan insanlar, artık sivil toplum hareketleri ile kendisini ifade etmeye, kendilerini temsil ettiğine inandıkları örgütleri sahiplenmeye ve ona güç vermeye başlamışlardır. 

ÖLÜ TOPRAĞI SİLKELENDİ

Sivil alandaki bu hareketlenmenin üzerine, 18 Nisan tarihinde Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin yapılmasının kararı alınmasıyla, bu kez de siyasi alanda hareketlenme başlamıştır. Sivil alandan yükselecek itirazlar yerine, bu kez halk, doğrudan iktidarı değiştirmek imkanını ele geçirmiş ve bunu bir fırsat bilerek, üzerindeki ölü toprağını silkmiştir. Bu bakımdan önümüzdeki seçimlerin çok yüksek katılımla geçeceğini söylemek de mümkündür. 

ERDOĞAN'IN SÖYLEMLERİ

Seçimleri ilk sırada göğüsleyeceği iddiasında olan Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından öteden beri “Benim Kürt kardeşim” sözü duyulmuyor. Bunun yerine Erdoğan, genişçe yer bulduğu ekranlarda, konuşma yaptığı mitinglerde, Kürt seçmeni kazanacak söylemler yerine, HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’ı terörize etmeyi yeğ tutuyor. İş o hale geldi ki “Önüme gelse idam kararını imzalardım” bile dedi. Bu söylemiyle belki Erdoğan, zaten ittifak yaptığı MHP seçmeninin gönlünü kazanabilir ama “Kürt kardeşinin” de kendisinden biraz daha uzaklaştığını görmelidir. Son olarak Diyarbakır’da söylediği “Kürt sorunu yoktur” cümlesi ise Kürtlerle bağını kopardığı o an olarak tarihe geçmiştir. Bunun onarılması da artık mümkün değildir. Kürt gemisi, artık Erdoğan’ın limanlarını terk etmiştir artık. Zaten bu nedenledir ki Erdoğan, 3 Haziran günü Diyarbakır’da gerçekleştirdiği mitinge katılım bir hayli düşük olmuştur. Erdoğan, Diyarbakır mitinglerinde ilk kez bu kadar tenhalıkla karşılaşmıştır. Bu durum, kentin rant kesiminin bile artık Erdoğan’dan umudunu kestiği anlamını taşımaktadır. Başbakan Binali Yıldırım’ın “Büyük Kudüs Mitingi”nin sönüklüğünü hiç söylemiyorum bile. 

İNCE'NİN MİTİNGİ 

Bu bakımdan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin Diyarbakır’da 11 Haziran günü gerçekleştirdiği mitinge de bakmakta yarar var. Hem kendi kanaatim hem de hem Erdoğan’ın AKP’nin mitinginde bulunmuş güvenilir gazeteci arkadaşlarımın ortak fikri şu ki İnce’nin mitingine ilgi daha fazla idi. Bunun temel nedeni, HDP ve CHP tabanları arasında, parti yönetimlerinin teşviki bile olmaksızın gelişen zımni bir ittifakın oluşmasıdır. 

Batıdaki özellikle CHP seçmeni, HDP’nin barajin yüzde 10’luk barajın altında kalması halinde, ülkedeki değişimi gerçekleştirmeye yetmeyeceğini pekâlâ bilmektedir. Aynı şekilde doğuda artık “Erdoğan’dan sıtkını sıyırmış olan Kürt” de, değişim için bizzat sandığa gitmesi gerektiğini ve Erdoğan’ın en güçlü rakibi olan Muharrem İnce’ye oy vermesi gerektiğini sezinlemektedir. İnce’nin mitingi bu yüzden beklenenin üzerinde bir kalabalığa ulaşmıştır. 

Kentin milletvekili sayısı TBMM’deki sandalye sayısının 600’e yükseltilmesiyle 12’ye yükselmiştir. Diyarbakır’da 24 Haziran’da kanaatim milletvekili sayısında HDP’nin en az 11 milletvekili çıkarmasıdır. Geriye kalan 1 milletvekilliğinin AKP’ye gideceği görülmektedir. Ancak bu da her an değişebilir. Çünkü hem İyi Parti’nin hem de Saadet Partisi’nin kentteki birinci sıra adayları oldukça güçlüdür ve bu iki adayın da besleneceği havuz, HDP’nin ulaşmakta güçlük çektiği aşırı muhafazakar kesim ile belki tepki göstereceklerdir ama rant kesimidir. Dolayısıyla bu iki güçlü aday, AKP’nin pastasına göz dikmişken, geriye kalan bir milletvekilliğini AKP’nin alması o kadar kolay olmayacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Tarım işçilerinin fotoğrafı: Bereketli topraklarda katmerli sömürü

SONRAKİ HABER

Erdoğan'ın 'Büyük İstanbul Mitingi'nin gündemi İnce oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...