17 Haziran 2018 22:17

İşçi mektubu: İktidar ve cazibe

Gebze OSB'de çalışan bir işçiden mektup var: İşçi sınıfı, köylü, esnaf, memur, öğrenci, kadınlar kendi temsilcilerini seçmedikçe esaretten kurtulamaz

Fotoğraf: Delwin Steven Campbell/Flickr

Paylaş

Gebze OSB den bir işçi

Düşünüyorum; mevcut parti ve iktidarı bu kadar çekici vazgeçilmez kılan nedir diye. Haydi, ilk sekiz yılını da çıkalım tek parti, istikrar, yeni hareket ve yüzler, kendini kanıtlama çalışmaları dindar muhafazakar olmaları vs. Hâlâ yüzde 45-50 oy almaları nasıl açıklanabilir? Geçmişteki hükümetler gerçekten bu kadar kötü müydü? Özellikle CHP. Çünkü geçmişteki diğer partilere değil de CHP’ye olan karşıtlık, kin nedir?

İktidar milli olduğunu iddia ediyor. Yabancıya toprak satarak yabancı sermayeye her türlü kolaylığı göstererek, onların artık kullanmadığı nükleer santralleri ülkemize getirerek kendi halkının ürettiği tütün, şeker pancarı, pamuk, pirinç, buğday, ayçiçeği vb. ürünleri ektirmeyip ya da kota koyarak ya da çiftçinin zarar etmesini sağlayarak yabancılardan almak... Kısaca kendi üretmeyip satın alarak nasıl milli olabilirsiniz? Emperyalizme boyun eğmek millilik midir?

Eğitim yaz boz tahtasına dönmüş. Ülkenin yarısı imam hatip olmuş. Devlet okuluna ödenek kısılmış. Özel okullara daha fazla ödenek ayrılıyor. Atanamaya öğretmenler intihar ediyor. Kadına şiddet adeta özendiriliyor. İş kazalarında Avrupa da birinciyiz. İşsizlik almış başını yürümüş. Yoksulluk sınırı 4500 TL. Asgari ücret 1603 TL . Gelir dağılımında aşırı derecede eşitsizlik var. Emeklilik yaşı 65 olmuş. Emekli maaşlarını daha geri çekmişler. İnsanlar inançlı-inançsız, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, açık-kapalı diye ayrıştırılmış. Hapishaneler düşünce suçlularıyla doldurulmuş. Farklı düşündüğü için milletvekilleri hapislerde yatıyor. Yargı tek kişinin elinde emir bekliyor.

Hep zengin için çalışmışlar. Kanunları hep onların lehine yapmışlar. Yapılan vergi aflarından hep onlar yararlanmış. Doğa hoyratça tahrip ediliyor. Maden şirketleri hükümetler sayesinde istediği yerde doğayı tahrip ederek faaliyet yürütebiliyor. 

Benim anlamadığım asıl sebep ise bu hükümete desteği yoksulların vermesi. Varoşların, işçilerin, köylülerin, orta ve dar gelirli vatandaşların desteklemesi. Onlar zengine çalışıyor. Bizler de “aynı yolda devam et” diyoruz. Bu ne yaman çelişki. Olayın diğer tarafı ise bir üniversite yöneticisinin “Okuma oranı yükseldikçe bizim oylar düşüyor” demesi. Yani “Biz cahillerden oy alıyoruz” demeye getiriyor! Namazla, oruçlar, olmadı ecdat, Osmanlı, şehitler, şahadet şerbeti... Olmadı; “Eyy Amerika, Eyy Almanya, Eyy İsrail” Olmadı; “Camilerimizde içki içtiler”... Nereye kadar böyle gidecek...

24 Haziran da ya daha dibe batacağız ya da durumu kurtarıp sakin bir limana yanaşacağız. Mevcut iktidarla olmayacağı kesin. Başka bir parti ve cumhurbaşkanı gelirse hayatımız değişir mi. Hayır. Nefes alırız. Ortam biraz daha demokratik olur. İşçi sınıfı, köylülük, esnaf, memur, öğrenci, kadınlar kendi temsilcilerini seçmedikleri müddetçe esaretten kurtulamazlar. Sadece demokrasicilik oynamış oluruz. Büyük çoğunluk ancak devrimle beraber kapitalizmin yıkılıp sosyalizmin kurulması ile kurtulur.

ÖNCEKİ HABER

Schneider'da seçim çağrısı: AKP’ye oy veren grev kırıcılığı yapar

SONRAKİ HABER

HDP, Adana'da düzenleyeceği mitinge çağrı yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...