Bursa’dan Antep’e mektup var
Merhaba Ekmek ve Gül okurları ve Antep’te on gün başarılı örgütlü direniş örneği sergileyen siz işçi kardeşler! Ben bir tekstil işçisiyim. Yıllardır boğaz tokluğuna saatlerce çalışıyorum. Evrensel Gazetesi’nden sürekli direnişi takip ettim, kendi örgütlenmemizle karşılaştırdım ve bir kez daha anl
Merhaba Ekmek ve Gül okurları ve Antep’te on gün başarılı örgütlü direniş örneği sergileyen siz işçi kardeşler! Ben bir tekstil işçisiyim. Yıllardır boğaz tokluğuna saatlerce çalışıyorum. Evrensel Gazetesi’nden sürekli direnişi takip ettim, kendi örgütlenmemizle karşılaştırdım ve bir kez daha anladım ki ILO sözleşmesi ve ya büyük şirketlerin reklamasyon durumu değil, işçilerin birliğidir başarıyı sağlayan. Bunu neden diyorum; sendikalar bizleri örgütlerken bizlere nasıl bir mücadele etmemiz gerektiğini, bunun zorluklarını, bunu nasıl aşmamız gerektiğini, taleplerimize ve sendikamıza nasıl sahip çıkmamız gerektiğini anlatmak yerine Uluslararası şirketlerin bağlı olduğu ILO sözleşmelerinden bahsediyor. Diyorlar ki bu sözleşmeye göre işveren sendikal örgütlenmeye sessiz kalacaklar, örgütlendiğimiz firmalar taleplerimizi kabul etmediğinde büyük yabancı şirketlerin bu firmalara iş vermeyeceğini söylüyorlar. Fakat işçi bir beraberlik sağlayamıyorsa, örgütlü değilse onların bu söylediklerinin çok da bir etkisi olmadığını bu süreçte öğreniyoruz. Antep işçileri işçilerin birlikte ve örgütlü hareket ettiklerinde neleri kazanacaklarını bir kez daha öğretti. Yine de bu örgütlülüğün dağılmaması için sendikal mücadelenin şart olduğunu anlıyoruz. Yaşadıkları onca baskı ve zorluklara rağmen direnişin ön saflarında yer alan mücadeleci yürekli kadın işçileri de selamlıyorum. Ve diyorum ki işçi hareketi Japon gülü gibidir, hangi mevsim ve nerede açacağı belli olmaz.
Bursa’da tekstilde çalışan Yıldırımda oturan bir kadın işçi
Dergimizi pdf formatında görüntülemek için tıklayın