06 Nisan 2011 11:30

Kadınların seçilme hakkı

Hepimiz aynı şeyi mi istiyoruz? Kadınların eşit yurttaşlık ve seçme/seçilme hakkını kazanması kolay olmadı. Burjuva toplumu ve devleti, en çok kadınlar karşısında direndi.Fransız devrimi sırasında Olympe de Gouges, Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni yayınlayarak kadınlar için oy hakkı talep etti. Bu bildirge, kadın

Paylaş
Yıldız İmrek Koluaçık

Kadınların eşit yurttaşlık ve seçme/seçilme hakkını kazanması kolay olmadı. Burjuva toplumu ve devleti, en çok kadınlar karşısında direndi.

Fransız devrimi sırasında Olympe de Gouges, Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni yayınlayarak kadınlar için oy hakkı talep etti. Bu bildirge, kadın siyasal haklar bildirgesi olarak tarihi bir önem taşır. Ancak, Fransız burjuva devriminin vermediği siyasal hakları ilk işçi devleti olan kısa ömürlü Paris Komünü, 1871 yılında tanıdı.

Kadınlar ilk olarak 1776 yılında Amerika’nın New Jersey eyaletinde seçme hakkını elde ettiler; ancak bu hak 1807 yılında geri alındı. ABD Wyoming eyaleti 1869 yılında kadınların siyasal haklarını tanıdı. 1894 yılında o zamanlar koloni olan Güney Avustralya kadınlar için aktif ve pasif seçme hakkını kabul etmiştir. Britanya’dan bağımsızlığını ilan eden Avustralya devleti, kadın haklarını kabul eden ilk modern merkezi-egemen devlet olarak bilinir.

Finlandiya, 1906 tarihli eyalet meclisi tüzüğü ile kadın haklarını kabul eden ve Meclis’e kadınların seçildiği ilk Avrupa ülkesi olmuştur. İngiltere’de 1918 yılında 30 yaşının üstünde olup, bazı özel durumlarda oy kullanabilme hakkını elde etmiş olan kadınlar tam oy hakkını 1928’de kullanabildi. 1915 yılında Danimarka’da, 1918’de Alman Avusturyası’nda, 1944 yılında Fransız, Belçika’lı ve İtalyan kadınlar, 1971’de İsviçreli kadınlar seçilme hakkını elde edebildi.

Hindistan’da kadınlar seçme hakkına 1950 yılında ulaşırken, Afganistanlı kadınlar ancak 2003, Kuveyt kadınları ise 2005 yılında seçilme hakkına sahip olabildi. Irkçı Güney Afrika Cumhuriyetinde 1930’da beyaz ırktan kadınlara, 1984'de Hint ırkına, 1994'de ise siyah ırktan kadınlara oy hakkı tanındı.

Devrim kazandırdı, Hitler geri aldı

İşçi devrimleri, sosyalist devrimler ve bu devrimler sonrasında kurulan emekçi devletleri; kadınların siyasal haklarını öncelikle tanıdılar. 1917 Ekim Devrimi ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerinde, kadınlar seçme ve seçilme hakkını kazanmıştır. “Alman Kasım Devrimi” sırasında, Hükümet bir bildiriyle 20 yaşını doldurmuş bütün kadın ve erkeklerin eşit, saklı, direkt ve genel seçim hakkına sahip olduğunu ilan etti. 19 Ocak 1919 tarihinde Alman Ulusal Meclis seçimlerinde kadınlar parlamentoya seçildi. Hitler faşizminin güçlenmesiyle 1933 yılında seçilme hakkı kadınların elinden geri alındı.

Türkiye’de kadınlar 20 Mart 1930’daki belediye seçimlerinde seçme hakkını, 5 Aralık 1934’teki milletvekili seçimlerinde ise seçme ve seçilme hakkını elde etti. 1935 seçimlerinde kadınlar Meclis’te 18 sandalye ile yüzde 4,5 oranında temsil edildi. Geçen 76 yılda, temsil oranı ancak son seçimlerde, sadece iki katına çıkabildi. Son yerel seçimlerin sonuçlarına göre 3234 belediye başkanından sadece 18’i kadın. Kadın temsilinde Türkiye dünyada 137. sırada bulunuyor.

Seçilme hakkı fiilen yok

Meclis’te kadın temsilinden neyi anlamak lazım? Her sınıftan ve politikadan kadınlar, kendilerine uygun taleplerde bulunuyor. Din referanslı politika yapmayı tercih eden kadınlar, “başörtülü kadın aday yoksa, oy yok” kampanyası yürütüyor. Nihal Bengisu Karaca, Hilal Kaplan vb. kadın aktivistlerin önceliği başörtüsü.

Bu kadın eşitliği aktivistleri, dinci erkek egemenliğini, kadınlar cephesinden pek az itirazla tekrar ediyorlar. Selçuk Üniversitesi ..... Profesör Orhan Çeker; dekolte giyen kadının tecavüze uğramasının şaşırtıcı olmadığını, tahrik eden kadının sonuçlarına/yani tecavüze katlanması gerektiğini dile getirmişti. Bu pek saygıdeğer, dekoltesiz “hanımlar” lafı dolaştırarak ama sonuçta nüans farkıyla Orhan Çeker gibi, tecavüzü “anlaşılır” bulan yorumlar yaptılar. Kadından sorumlu bakan Aliye Kavaf, “hastalıktır” diyerek eşcinsellere ruh sağlığı hastanelerinin yolunu tarif etti. Bu aktivist “hanımlar” “eşcinselliğe cinsiyet yönelimi seçimi dersek, pedofiliye de cinsellik seçimi dememiz gerekir” diyerek Bakan’ın bilim dışı ve dışlayıcı söylemini desteklediler.

Kadınları erkeklerin yöneteceği insan türü olarak gören, gerici-muhafazakar geleneksel kalıplara hapsetmeyi seçen ve seçtirmek isteyen kadınlarla aynı şeyi mi istiyoruz, aynı kadın eşitlik mücadelesini mi veriyoruz? AKP’li kadın vekiller, 8 yıl boyunca, kadın haklarının iyileştirilmesi için tek bir adım atmadı. Tersine hadım yasası, evlilik yaşının düşürülmek istenmesi, okullarda ve sınavlarda haremlik-selamlık uygulaması gibi kadının eşitlik hukukunu gerileten uygulamalara imza attılar. “En az 3 çocuk”, “kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum”, “kadından anneliği çıkarırsanız geriye ne kalır” diyen erkek başbakanlarına alkış tuttular. Yoksulluk ve işsizlik, kadınların hem günlük yaşamlarını çekilmez kıldı, hem seçilme haklarını fiilen yok etti.

Seçim barajı ve adaylık ücreti

KADER, seçimlerde yüzde 50 kadın temsili, 275 kadın vekil talebini ileri sürdü. Kadınların iş, eğitim, yoksulluk sorunu çözülmediği müddetçe seçilmesi istenen 275 kadın vekilin, emekçi kadınların temsilcisi olma ihtimali pek az. AKP ve CHP’de aday adaylığı için istenen rakamlar 1500 ve 2000 TL. Erkeklere göre kısmen daha düşük ücretler alarak, pozitif ayrımcılık yapıyorlar. AKP kadın aday sayısını ikiye katlamak istiyormuş. “Üstü kalsın, sizin erkeklerle kadınların bir farkını göremedik” desek mi acaba?

Öte yandan kadın eşitlik mücadelesi üzerinden bağımsız adaylar olarak Meclis’e taşınan Kürt kadın siyasetçilerinin önüne yeni engeller dikmek için AKP, bağımsız adaylık başvuruları için 446 TL olan ücreti 7 bin 734 liraya yükseltti. Seçim barajı, kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerinin temsilcisi olabilecek bağımsız ve sosyalist kadın adayların seçilme olanağını da ortadan kaldırıyor ya da çok sınırlıyor.

Kadınlar, seçim barajının kalktığı, yoksulluk ve işsizlik sorununun aşıldığı, kadınları eve bağlayan çocuk ve hasta/yaşlı bakımı gibi işlerin toplumsallaştırıldığı, cinsiyetçi işbölümüne ve gerici geleneklere karşı mücadele içinde gerçek anlamda eşit temsil şansını bulabilir.

ÖNCEKİ HABER

TCDD’deki kadrolaşmaya tepki

SONRAKİ HABER

'Diri diri yakanlar cezalandırılsın'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...