26 Mayıs 2018 11:01
Son Güncellenme Tarihi: 26 Mayıs 2018 11:29

Cumartesi Anneleri 23 yıldır adalet arıyor!

Cumartesi Anneleri, kayıp yakınlarının akıbetini sormak için oturma eyleminin 687’inci haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Gözaltında kaybedilen çocuklarının akıbetini sormak için 27 Mayıs 1995 yılından beri Galatasaray Meydanı’nda ‘Failler belli, kayıplar nerede?’ diyerek bir araya gelen Cumartesi Anneleri 23 yılı geride bıraktı. Bu 23 yılda  “Benim evladım gelir diye kapıyı bacayı açık bıraktım. Ay geçti, gün geçti, sene geçti benim çocuğum gelmedi. Benim çocuğum ölmüşse cenazesini bana versinler” diyen annlerden 16’sı çocuklarına kavuşamadan hayatını kaybetti.

Eylemde üzerinde barışı simgeleyen beyaz tülbent ile karanfiller bırakılan “Failler Belli, Kayıplar Nerede” yazılı pankart açılarak, kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Bu haftaki eylemde 1994 yılında gözaltında kaybedilen Mustafa Bulut ve Bulut'un nerede olduğunu sormak için evden ayrılan ancak onlardan da bir daha haber alınamayan Fahri, Ramazan, Ali, Ekrem Bulut'un akıbetini soruldu. Sorumluların yargılanması talep edildi.

'DEVLETTE DEVAMLILIK ESASDIR'

İlk sözü HDP Ankara milletvekili Adayı Filiz Kerestecioğlu aldı. Kerestecioğlu, 23 yıldır insanların meydanlarda kayıplarının akıbetini sorduğunu anımsatarak, “Beş kayıp, beş insan... Kaç kayıbımızı ulaşabildik biz bugüne kadar. Devlette devamlılık esasdır. Kayıplarının bulunmamasının devamlılığı da esas oldu. Biz bundan kurtulmak istiyoruz. Burada oturanlar, mücadele yürütenler, biliyorlarki yarın (bugün) 23 yıl dolacak. 23 yıldır hala burada oturup adalet aramaları ve yakınlarına ulaşmak istemeleri ve ulaşamamalarının utancını yaşamayanlar artık gitsinler” dedi. Bir 23 yıl daha burada oturmak istemediklerini aktaran Kerestecioğlu, gerçeğe adalete ulaşmak istediklerini aktardı. 

'ANNELERIN SESİNİ DUYMUYORLAR'

Kerestecioğlu'ndan sonra gözaltında kaybedilen Ferhat Tepeli'nin annesi Zübeyde Tepe konuştu. "Biz 23 yıldır buradayız, kayıplarımız icin adalet icin buradayız"  diyerek sözlerine başlayan Tepeli, "Ama malesef bütün mücadelemize rağmen adalet yerini bulmadı. Annelerin sesini duymuyorlar. Başbakanlar, Cumhurbaşkanları bizi duymadı. Biz çocuklarımızın kemiklerini istiyoruz. Bundan sonrada adalet yerini buluncaya kadar buradayız. Biz anneler olarak çocuklarımızı hiç bırakmadık, bırakmayacağız" dedi.

‘BİZİ KİRLİ SİYASETİNİZE ALET ETMEYİN'

1993 yılında Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın kızı Serpil Taşkaya ise, "Babam kaybedildiğinde ben yedi yaşındaydım. Bu meydanla yedi ya da sekiz yaşında tanıştım. 687 haftadır da bu meydandayım. Buradaki mücadelenin tanığıyım” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu günlerde kendileriyle bir görüşme yaptığını anımsatan Taşkaya, “Kendisi görüşmemizde somut adımlar atılacağını söylemişti. Ama tek bir adım atılmadı. Yine bir seçim öncesi dönemdeyiz. Bugün ki isteklerimizle o günki isteklerimiz aynı. Biz sevdiklerimizin kemiklerini istiyoruz. Faili meçhul denilen ama failleri belli olanların yargılanmasını istiyoruz. Bizi kirli siyasetinize alet etmeyin" dedi

'24 YILDIR HER YERDE EŞİMİ ARIYORUM'

1994 yılında gözaltında kaybedilen Fahri Bulut'un eşi Saliha Bulut'un mektubu okundu. Mektubunda Bulut, "24 yıldır her yerde eşimi arıyorum. Kemiklerinin bulunup bize teslim edilmesini ve faillerin adalet önüne çıkartılmasını istiyorum. Devlet istese eşimin ve diğer kaybedilen herkesin kemiklerini çok rahat bir şekilde bulabilir. Dava dosyalarımızı hukuksuz bir şekilde kapatsalar da biz yakınlarımızı her yerde aramaya devam edeceğiz ve failler hak ettikleri cezayı bulana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Bugün biz, yarın ise çocuklarımız kayıplarımız bulunana kadar bu devletten hesap sormaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.

'BENİM UMUDUM 24 YILDIR SAKLADIĞIM MUSTAFANIN DAMATLIĞI'

Gözaltında kaybedilen Mustafa Bulut'un eşi Dilber Bulut'un mektubunda ise şu ifadeler yer aldı: "24 yıldır Mustafa'yı bekliyorum. İnsan mezarsız olunca bir gün çıkıp geleceği umudunu kaybetmek istemiyorum. Hala elbiselerini saklıyorum. Benim mezarım da umudumda 24 yıldır özenle sakladığım Mustafa’nın damatlık elbiseleridir. Mustafa’yı ve 4 kuzenini niye gözaltına aldılar, niye kaybettiler bilmiyoruz. İki cihanda ellerimiz yakalarında olacak. Bize hesap vermezlerse, çocuklarımıza hesap verirler; onlara vermezlerse, torunlarımıza verirler. Artık yeter adalet yerini bulsun istiyoruz. Öldürüldüyse başında dua okuyacağımız bir mezarımız olsun istiyoruz. Bunun için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz."

'CEZASIZLIK SON BULSUN'

Son olarak basın açıklamasını Cumartesi insanlarından sanatçı Nur Sürer okudu. Gözaltında kaybedilişlerinin 24. yılında Bulut ailesi için adalet istediklerini dile getiren Sürer,  "Bulut ailesi’nin beş üyesinin gözaltına alındıkları inkâr edildi. Kayıplarını arayan Bulut ailesi’nin evlerine güvenlik güçlerince baskınlar düzenlendi, kayıplarını aramaktan vazgeçmeleri için tehdit edildiler. Ailenin ve İnsan Hakları Derneği’nin başvurduğu tüm yetkili makamlar, Bulut’ların yaşama hakkının korunması için acil tedbir alma görevini yerine getirmedi" dedi. Olaydan on yıl sonra bir toplu mezarda Ramazan, Ekrem ve Ali Bulut’un kurşuna dizildikten sonra yakılarak öldürülmüş kalıntılarına ulaşıldığını söyleyen Sürer sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak 24 yıldır Mustafa ve Fahri Bulut’a ulaşılamadı. Bugüne kadar maddi delilleri ve sorumluları tespit edecek nitelikte etkin bir soruşturma yürütülmedi. Başlatılan soruşturmalar fiili cezasızlıkla sonuçlandırıldı.Gözaltında kaybedilişlerinin 24.yılında Mustafa, Fahri, Ramazan, Ekrem ve Ali Bulut için adalet istiyoruz.Savcıları Bulut Ailesi’nin soruşturma dosyasının yeniden açılması ve adil bir soruşturma yapılması için göreve çağırıyoruz. Devleti yönetenleri gözaltında kayıp dosyalarındaki cezasızlığın son bulması için irade göstermeye çağırıyoruz."

ÖMÜRLERİ ÇOCUKLARINA KAVUŞMAYA YETMEYEN 16 ANNE

Galatasaray Meydanı’nda 27 Mayıs 1995’ten bu yana tam 23 yıldır çocuklarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri’nden 16’sı çocuklarına kavuşmadan, faillerinin yargılandığını göremeden yaşamını yitirdi.

 “Benim evladım gelir diye kapıyı bacayı açık bıraktım. Ay geçti, gün geçti, sene geçti benim çocuğum gelmedi. Benim çocuğum ölmüşse cenazesini bana versinler” sözleriyle belleklere kazınan 12 Eylül 980 darbesi sonrası gözaltına alınıp bir daha kendisinden haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın annesi Berfo Kırbayır, Cumartesi Anneleri’nin sembol isimlerinden oldu. “Cemil’imin kemiklerini bulmadan beni gömmeyiné diyeb Berfo Ana’nın vasiyeti üzerine mezarının yanına oğlu Cemil için bir mezar kazıldı ve o mezar açık bir şekilde Cemil’in kemiklerini bekliyor.
Oğluna kavuşamadan hayata gözlerini kapatan annelerden biri de 12 Eylül 1994’te gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in annesi Fincan Bilgin’di. “Kenan’a bir şey olmamıştır, bir gün çıkıp gelir’ umudunu hiç yitirmeyen Fincan Ana, son nefesine kadar oğlunun geleceği umuduyla yaşadı ama diğer anneler gibi ömrü oğlunu bulmaya yetmedi.  (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Süreç AKP’lileri muhalefete kaydırıyor

SONRAKİ HABER

Yorgun dev: Alman Sendikalar Birliği

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...