23 Mayıs 2018 23:44

Koçerler...

'Kışı Ceylanpınar, Siverek, Hilvan ve Viranşehir çevrelerinde geçiren Kejanlılar, nisan ortalarından itibaren Karacadağ yaylalarına göçüyor...'

Fotoğraf: Gül Ertunan Karaaslan

Paylaş

Karacadağ’da çeltikler
Bir kız çocuğunun gözyaşı gibi
Ayak bileğinde bir dizi boncuk
Sol omzunda nazarlık
Dağ başında unutulmuş, üşümüş
Minicik bir aşiret kızının
Damla damla, berrak olur pirinci
Kamyonlarla, katır kervanlarıyla
Beyler sofrasına gider

Gül Ertunan KARAASLAN

Ahmed Arif bu dizeleri söylemeden çok daha önce de Karacadağ koçerlerin yurduydu. En fazla da yayla ve meralara sahip Kejan, Türkmen, Karakeçili aşiretlerinin. Her ne kadar hükümetin bölgede izlediği siyaset, ekonomi faaliyetleri özellikle göçebelerin temel geçim kaynağı olan hayvancılığı bitme noktasına getirip göçebe sayısının azalmasına neden olsa da...

Kışı Ceylanpınar, Siverek, Hilvan ve Viranşehir çevrelerinde geçiren Kejanlılar, nisan ortalarından itibaren Karacadağ yaylalarına göçüyor. Her ailenin yaylada konaklayacağı yer belli. Ama bu katı kurallara bağlı değil. Başka aşiretlerden ailelerin çadır kurması sorun olmaz. Zaten her aile yaylaya gitmiyor artık. Sadece sürüsü olanlar gidiyor. Bir de gezmeye gelenler. Çadır ve diğer eşyalar araçlarla götürülürken hayvanlar sakatlanmasın diye sürü yaya götürülüyor. Göçerler çadır kurmadan kuyu açmaya kadar birbirlerine yardım ediyor. Çadır kurmak deyince öyle yüzlerce değil. Bir obada 10-12 çadır ya var ya yok.  1500 rakıma kurulan çadırlar eski usul direklerle değil sökülüp takılan demir borulardan kuruluyor. 20 metre uzunluğunda, 6-7 metre enindeki çadırlar kilimlerle misafir ve yatak odası olarak ayrılıyor. Koçerler güneşin nimetlerinden de faydalanıyorlar. Çadırın aydınlatılması ve cep telefonlarının şarjı güneş panelinden elde edilen elektrikle sağlanıyor. Çay ve yemekler için tüplü ocak kullanılırken çamaşırlar ve diğer ihtiyaçlar için eski usul ateş yakılıyor.

HAYVANLARIN SAYISI SÖYLENMEZ

En fazla Kejan, Türkmen, Karakeçili aşiretleri tarafından kullanılan Karacadağ’da Kejan aşiretine bağlı yaklaşık 300 aile hayvancılık yapıyor. Küçükbaş hayvan sayısının yaklaşık 2  - 3 bin olduğu tahmin ediliyor. Koçerler kimseye sürünün tam sayısını söylemezmiş. Örneğin bir Koçer sürüsünün 200 koyundan oluştuğunu söyledi. Ancak diğer obadaki bir Koçer “800-1000 koyundan aşağı kimse Koçerlik etmez” dedi. 7-8 yüz civarındaki sürü yaklaşık 2 kilometre ileride çobanlar tarafından otlatılıyor. Sürü yakınlarda olduğu için bozkırın çoban köpekleri kangallar, çadırların arasında dolaşıyor. 

Göçerlerin hayvancılık yaptıkları Karacadağ yaylalarında kaynak suları oldukça zengin. Yaylacılar içme ve hayvanları sulama konusunda sıkıntı çekmiyorlar. Yaylaların köylere uzaklığı iki ile beş kilometre arasında. Ancak zirveye yakın yaylalar köylere oldukça uzak. 

NASIL İŞ BÖLÜMÜYSE BÜTÜN İŞ KADINLARA DÜŞMÜŞ  

Kadınlar çok cana yakın, güler yüzlü. Diğer obalarda gördüğüm ve buradaki kadınların anlattıklarına göre, yapılan, daha doğrusu “doğal” kabul edilen iş bölümüne göre neredeyse tüm işleri kadınlar yapıyor. Hani bazı banka reklamlarındaki slogan gibi: “7/24 hizmet”. Buradaki kadınların durumu da buna benziyor. ‘Bir gününüz nasıl geçiyor diye sordum’ aldığım yanıt şu oldu:

“Valla hemen hemen her işi biz kadınlar yapıyor. Erkekler daha çok sürü ve pazar işleriyle uğraşıyor. Bak ben bugün ne iş yaptım sana anlatayım gerisini sen düşün: Daha gün ışımadan yataktan kalktım. Yayık yayıp tereyağını ayırdım. Günlük ekmeği pişirdim. İlerideki kuyudan su getirdim. Kahvaltıyı hazırladım, çadırın içini ve çevresini temizledim. Yatakları toplayıp üst üste dizdim. Sonra çobanlar sürüyü getirdiler sütleri hep beraber sağdık. Sütün bir kısmını mandıracıya verdim, kalanını kaynatıp mayaladım. Sonra öğle yemeği hazırlığına başlayacağım. Öğle yemeğinden sonra bulaşıkları yıkayıp zaman kalırsa 1-2 saat dinleneceğim. Saat üçe doğru çobanlar sürüyü getirecek. Hayvanları sağıp tekrar süt kaynatıp mayalayacağım. Sonra akşam yemeğini hazırlayacağım, çayları demleyeceğim. Bereket, bizim ufak çocuğumuz yok. Olsaydı bunca iş arasında ona da bakmak zorunda kalacaktım. Çaylardan sonra yatakları sereceğim, eğer hava soğuksa sobayı yakacağım. Erkeklerin bizim işlere karışması ayıptır. Onlar yapmak istese de kadınlar razı gelmiyor. Haftada ya da on günde bir çamaşır yıkıyorum. Öyle siz şehirliler gibi çamaşır makinesinde değil elde yıkıyorum. Bundan birkaç sene önceye kadar yemekleri de ateşte pişiriyordum şimdi tüplü ocakta pişiriyorum. Bizimkine hayat diyorsan hayat işte. Bak görüyorsun burada ne tuvalet var ne banyo. Daha televizyonun ne olduğunu bilmeyen çocuklar var.”

SORUNLAR VE TALEPLER

2012 yılından beri dernek başkanlığını yürüten, kendisi de eski bir koçer olan Karacadağ Koçerler Derneği Başkanı Hamza Ağan, koçerlerin sorunlarıyla ilgili şunları söyledi:

* Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde (TİGEM) yer verilmesi için başta vali olmak üzere tüm yetkililerle görüşüldü ama bir sonuç alamadık. Son yapılan toplantıda sadece 115 koçere yer verilmesi kararlaştırıldı ama karar bir türlü uygulanmıyor.  

* Devletin hayvancılığı destekleme adına verdiği kredilerden koçerlerden çok bölgedeki zenginler yararlanıyor. Öyle ki sürüsü olmayanlar adamını bulup kredi alırken koçerlere onlarca zorluk çıkartıyorlar. Örneğin koçerler yerleşik olmadıklarından adlarına tapu yok. Tek varlıkları hayvanları. Bankalar kredi vermek için tapunun yanı sıra iki de kefil istiyor. Aslında bu zorlukları kredi vermemek için çıkarıyorlar.

* Koçerler kışı nerede geçirecekleri belirsiz olduğundan harman zamanı saman ve arpayı alamıyorlar. Alıp nereye koyacaklar. Tüccar bunları stoklayıp kışın koçerlere iki katına satıyor.

* Koçerlerin çocukları doğru düzgün eğitim alamıyor. Her sene başka bir yerde kalmak zorunda oldukları için çocuklarını okula kaydedemiyorlar. Çocukların okuyabilmeleri için ya yaylalara yaz okullarının açılması, ya da her yıl aynı kışlakta kalmalarının sağlanması gerekiyor. 

* Gezici sağlık ekipleri oluşturulabilir. Yaylada hastalanan biri eğer çok ağırsa ya Siverek ya da Diyarbakır’a götürülüyor. Eskiden daha zor durumdaydık. Şimdi hiç olmazsa araba var. Senin olmazsa komşunun var. Hastaneye yetiştiriliyor.

ÖNCEKİ HABER

KKTC'de üniversite yurdunda yangın

SONRAKİ HABER

KKTC'de dövizle borçlanma yasaklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...