23 Mayıs 2018 00:43

Eren Erdem popülizmi ve popülist iktidarları anlattı

CHP'li Eren Erdem, son kitabı ‘Diktatör Devirme Sanatı' ve 'popülizm' tartışmalarına ilişkin Evrensel'e konuştu.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

CHP Milletvekili Eren Erdem’in son kitabı ‘Diktatör Devirme Sanatı’ seçim kararı açıklandıktan kısa bir süre sonra çıktı. Erdem’in 10. kitabı olarak raflara giren ‘Diktatör Devirme Sanatı,’ popülist liderler’ ve ‘popülizm’ konusunu merkezine alarak bir tartışma yapıyor. Kitap vesilesi ile görüştüğümüz Erdem, kitabı Evrensel'e anlattı. Popülist iktidarların-liderlerin iktidara gelirken önce bir “geçek millet” tanımı yaptığını, onun dışında kalanların ise hain ilan edildiğini belirtiyor. “Sürekli bir öteki yarat ve kitleleri o öteki ile çatıştır. Bu çatışma, politikayı ortadan kaldırır. Emek konuşulmaz, ekmek konuşulmaz. Herkes “İhaneti konuşur.” Vatan hainliği mottosu kıraathanelerin trend topici oluverir” diyen Erdem, buna karşı ise temel çelişkide birleşmek gerektiğine vurgu yaptı.

Nasıl çıktı kitap fikri, bir de neden popülizm?

Bu kitap uzun zamandır sol ve sosyal demokrat siyasetin sürdürdüğü bir tartışmadan kaynaklı yazıldı. Neden sol yoksul mahallelerden oy alamıyor. Neden sağ bu mahallelerden yüksek oy alıyor. Muhafazakar sağ siyaset bu durumun faturasını sola kesiyor. Ama esas sorun ise popülizm. Popülizm, bir büyüdür. Bir sihirdir. Ve bu tespit üzerinden, popülizmin ne olduğunu yazmak gerektiğini düşündüm.

POPÜLİZM 5 VİTESLİ ARABA GİBİDİR

Başlarken “Bu kitap AKP’yi eleştirmez” diyorsunuz, biraz açalım mı burayı, neyi anlatıyor ya da eleştiriyorsunuz?
Kitapta bir sistemi anlatıyorum. AKP odaklı bir kitap değil. AKP odaklı sürdürülen her iş, geçici galibiyetler yaratır. Türkiye’nin geçici bir galibiyete değil, kalıcı bir demokrasiye ihtiyacı olduğu bir gerçektir. AKP Lideri Erdoğan; çok etkili bir popülist. Popülizm ise 5 vitesli araba gibidir. Hangi viteste ne kadar hızlanacağını, ne yapabileceğini bilirsiniz. Tarih boyunca hep benzerlik arz eden figürler kullanmıştır bu yaklaşımı. Eğer hastalığı bilirsek, tedavisini de biliriz. Ben kitapta çok kapsamlı bir teşhis ve tedavi öneriyorum. Popülistlerin nasıl iktidara geldiğini ve nasıl gideceğini anlatıyorum.

POPÜLİSTLER ÖNCE MİLLETİ İKTİDARA GETİRECEKLERİNİ SÖYLER

Peki ne yapar bu popülst iktidarlar-liderler?

Şöyle anlatayım özetle; “Popülistler devletin monşer ve elitlerce yönetildiğini söylerler. Milleti iktidara getirecekleri vaadiyle çıkarlar yola. Nitekim bu çok güçlü bir söylemdir. Erdoğan böyle yapmamış mıdır? İktidara gelirken demokratik bir çerçeve çizer, halktan görünürler. İktidara gelince 2 şeyi kontrol altına alırlar. Birincisi “para.” Erdoğan bunu, hazine ile maliye arasındaki avans hesabı kaldırarak yaptı. Sıra ikinci kontrol edilecek güce gelir. Bu da “emektir.” Erdoğan bunu; “güvencesiz işçilik ve taşeronlaştırma” ile yaptı. Bu iki güç kontrol edilince ne olur? Sokak siyasetsizleştirilir. Siyaset nereye gider? Cevabı basit; “Devletin içine çekilir.” Neredeyse 8 yıldır siyaset devlet içi hesaplaşmadan ibaret hale gelmedi mi? Ergenekon-Balyoz-Odatv kumpas davaları. Ve darbeci terör örgütü FETÖ.

Lider bir “gerçek millet” tanımı yapar. Tüm gücüyle bu tanımın dışındakileri şeytanlaştırır. Bu da oldu mu? Oldu! Ya sonra? Hemen söyleyeyim; Lider ile millet arasındaki dolayımlar hedefe alınır ve parlamenter sistem ortadan kaldırılır.

SONRA GERÇEK MİLLLET VE HAİNLER...

Kitapta sadece AKP iktidarına ait örneklemeler yok, yoğunluk AKP’de olmakla birlikte çeşitli dönemlere ait örnekler de var ama şöyle bir toparlarsak, nedir popülist iktidarların-yöneticilerin felsefesi?

Şöyle ki; popülist sihirbazlar bir “gerçek millet” tanımı yapar. Ve sürekli olarak “millet, milli, yerli, milletin adamı, millet sevdalısı” gibi mottolarla söylem üretir. Bu “gerçek millet” tanımı dışında kalanlar hain ilan edilir. Bu durumun somutlaşması için çatışmaya ihtiyaç duyar popülist sihirbaz. Ve karşıtlarını sürekli kendisiyle çatıştıracak argümanlar üretir. İki ayyaş sözü üzerinden çalışılmış bir sözdür mesela. Bu sözü duyan milyonlar Erdoğan’a çok sert bir dille tepki gösterdi. Erdoğan bu arada ne yaptı? Her popülist sihirbazın yaptığı gibi, bir dış düşman mücadelesine girişti. Ve yarattığı kültürel hegemonya üzerinden; kendisine karşı olmayı Türkiye düşmanlığı olarak kanıksattı. Gerdi, kutuplaştırdı. İşte popülist sihirbazın felsefesi budur. Sürekli bir öteki yarat ve kitleleri o öteki ile çatıştır. Bu çatışma, politikayı ortadan kaldırır. Emek konuşulmaz, ekmek konuşulmaz. Herkes “İhaneti konuşur.” Vatan hainliği mottosu kıraathanelerin trend topici oluverir. Yaşadığımız iklim bu değil midir? Peki ne yapmak lazım?

POPÜLİZMLE MÜCADELE POPÜLİSTÇE YAPILMAZ

Biz soralım, ne yapmak lazım?

Şu ana kadar yapmadığımız bir şey. Türkiye halkının tamamını temel çelişkide birleştirecek bir yeni siyasal dil. Bir siyasal söylem. Popülistlerle mücadele ancak ideolojik hatta çekilmek ile mümkün. Doğru yöntemlerle popülist iktidarlar kaybederler. Siyasal birikimsizlik bazen muhaliflerin popülistlerce büyülenmesini sağlar. Bu şöyle olur: “Popülist sihirbaz, yarattığı gerçek millet motivasyonunu besleyen söylemler üretir. Bu söylemleri bir başka siyasi hareketin telaffuz etmesi, o partiye oy kazandırmaz. O söylemden etkilenenlerin; Popülist sihirbazın haklı olduğunu düşünmesini sağlar. Çünkü sihirbaz asla temel çelişkiyi göstermeyecektir. Kaldı ki, yaratılan toplumsal ayrışma tedavi edilmedikçe, bir başka parti iktidara gelse de mecburen popülistleşecek ve kaosu sürdürecektir. Bu nedenle diyorum ki, ideolojik hatta çekilip; tüm halkı oraya çekmek gerekir.

ERDOĞAN’A GÖRE SORUNLAR YARATTIĞI KAZANÇLAR KADAR AKBULDÜR

Kürt sorununa dair örneklemeler var... Tamam iktidar popülist yaklaşıyor kabul edelim, örnekleri de çoğaltalım, alevi açılımı, roman açılımı... Oturduğu yer halkın sorunları değil mi?

Çözüm süreci popülist bir süreçti. Fakat tamamlanamayacak bir süreçti. Halk elbette acıların sona ermesini istiyor. Türkiye’deki her kimlik Kürt sorununun çözümünden yana. Fakat Erdoğan neopopülizmi açısından bu ve benzeri sorunlar; seçimlerde yarattığı kazançlar kadar makuldür. O dönem Kürtlere ihtiyaç vardı, bu dönem ise ülkücülere. Popülistler omurgasızdır. Dönemsel ihtiyaçlara göre politika belirlerler. Dolayısıyla bu belirsizlik bir mutlak çöküşün garantisidir. Çünkü belirsizlik, neoliberal ekonomilerde kriz yaratır. Yaşadığımız şey budur.

Evet tam da bunları söyleyebiliriz. Millete iktidara geldiklerini hissettirmektir popülizm. Aslında millet hiç iktidarda değildir. İktidar kelimesi “kader” kelimesiyle kökenden ortaktır. İktidar, kaderleri tayin eden güçtür. Türkiye’de bir avuç muhafazakar elit iktidardadır. Ama geçmişin eksiklerini anımsatarak yapılan bazı icraatlar üzerinden “millet iktidarda” algısı üretilmektedir. O halde bir sihir bozucunun çıkıp; iktidara gelmenin “üretimsel ortaklaşma” olduğunu anlatması lazım. Herkesin anlayabileceği bir dil ve tonda.

ÖNCEKİ HABER

Öğrenci yurdunda seçim sohbeti: Eğitime önem verilmiyor

SONRAKİ HABER

Yönetmen Yusuf Yılmaz: Çocukların hayalleri çöpe gidiyor!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...