'Vadiler betonlaştırıldıkça sel felaketleri kaçınılmazdır'
Ankara’nın normalin üzerindeki hemen her yağışta sel vakalarıyla karşılaşmasını ve çözümünü Şehir Plancıları Odasından Ender İplikçi ile konuştuk.
Fotoğraf: DHA
Buse Vurdu
Ankara
Ankara’da yaşanan sel ve su baskınlarının nedenlerini ve çözüm yollarını Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Ankara Şube Sekreteri Ender İplikçi ile konuştuk. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin vadileri betonlaşmaya açan projeleri devam ettiği sürece sel felaketlerinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen İplikçi, çözümün doğaya saygılı bir şehir planlamasından geçtiğini ifade etti.
Ankara’da son bir ay içerisinde meydana gelen sel ve su baskınları nedeniyle birçok yurttaş yaralanmış, onlarca ev ve iş yeri kullanılamaz hale gelmişti. Son olarak geçtiğimiz gün akşam saatlerinde etkili olan şiddetli yağış nedeniyle alt geçit ve tüneller sular altında kalmış; Atatürk Bulvarı üzerindeki Akay Kavşağı’nda mahsur kalan yurttaşlar itfaiye ekiplerince kurtarılmıştı. Ankara’nın normalin üzerinde hemen hemen her yağışta büyüklü küçüklü sel vakalarıyla karşılaşmasının nedenlerini ve sorunun çözümünü Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Ankara Şube Sekreteri Ender İplikçi ile konuştuk.
İplikçi, Ankara’nın oldukça eğimli bir coğrafya üzerinde kurulmuş, çok sayıda vadinin ve bu vadiler ile kılcallarındaki irili ufaklı çok sayıda akarsunun bulunduğu bir şehir olduğunu ifade etti. Özellikle nüfusun yoğun olduğu Keçiören, Çankaya Altındağ, Mamak gibi ilçelerin önemli bölümünün bu eğimli arazilerde yoğunlaştığını belirten İplikçi, Ankara’nın pek çok önemli cadde ve semtinin (İncesu, Kavaklıdere, Bülbülderesi...) bu nedenle dere adlarıyla anıldığını söyledi.İplikçi,1950’li yıllarda bu akarsuların tamamına yakınınınıslah edilerek yer altına alındığını ve kanalizasyon sisteminin parçası haline getirildiğini dile getirdi. Bu derelerin üstüne caddelerin, çevresine de yoğun konut dokusunun yerleştirildiğini ifade eden İplikçi, böylece Ankara’nın birçok dere ve vadisinin yerleşime açıldığını söyledi.
‘DERENİN KAPASİTESİNİ AŞTIĞINDA SEL OLMASI KAÇINILMAZ’
İplikçi, yaşanan son sel olayında su basan Akay Altgeçitinin ise Tunus Caddesi boyunca ilerleyen Kavaklıdere dere yatağının güzergahında yer aldığına dikkat çekerek halen cadde altından akmakta olan derenin kapasitesini aştığında sel olmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Vadiler ve dere yataklarının beton ve asfalt yüzeyle kaplanması sonucu yağışlarda toprağın suyu emmesinin engellendiğini belirten İplikçi, normalin üzerindeki yağışlarda da doğal olarak sel yaşandığını söyledi.
‘VADİLER BETONLAŞTIKÇA SEL FELAKETLERİ YAŞANACAK’
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaşanan sel felaketlerinden hiç ders almadığını ifade eden İplikçi, bugün hala Ankara’nın vadilerinin Büyükşehir Belediyesi eliyle yapılaşmaya açılmaya devam ettiğini söyledi. İplikçi, “Çiğdem Mahallesi ile ODTÜ arasında yer alan Şirindere Vadisi, Keçiören ile Pursaklar arasında yer alan Hacıkadın Vadisi ve son olarak Melih Gökçek’in çılgın projelerinden olan Ankara Boğazı (İmrahor Vadisi) belediye tarafından onaylanan imar planları ile yapılaşmaya açılıyor. Vadilerimiz bu şekilde betonlaşmaya devam ettirildiği sürece bu ve benzeri sel felaketleri kaçınılmazdır” diye konuştu.
SORUNUN ÇÖZÜMÜ DOĞAYA SAYGILI PLANLAMADA
Sel felaketlerinin yaşanmasının yalnızca yağmur suyu ya da kanalizasyon sistemleri bağlamında ele alınamayacağına değinen İplikçi, doğaya saygılı bir biçimde kentleşmeninşehir planlaması açısından öncelikli olması gerektiğinin altını çizdi. İplikçi, AKP başta olmak üzere birçok belediyenin bunun aksine rant odaklı kentleşme projeleri peşinde olduğunu söyledi. Buna örnek olarak, Ankara’da bulunan İmrahor Vadisinin kenarının sağlı sollu yapılaşmaya açıldığını hatırlatan İplikçi, belediyenin, vadinin güzelliğini otel ve konut yaparak sermayenin ve belediyenin kar elde etmesi uğruna harcamayı göze aldığını dile getirdi. İplikçi, “ormanın içinde”, “göl manzaralı” gibi etiketlerle pazarlanmaya çalışılan bu projelerin aksine vadilerin doğal yaşam parkları olarak düzenlenmesi ve vadi tabanındaki derelerin özgürce, altında beton bir tabakayla havuzlaştırılmadan akması gerektiğini ifade etti. İplikçi, bunun yanı sıra mevcut yapılaşmış alanlarda da altyapının güçlendirilmesinin ve afet durumlarında acil müdahale edilmesinin de sorunlarla başa çıkabilmek adına önemli olduğunu vurguladı.