Venezuela’da kritik seçim: Rejim değişikliği mi, Maduro’yla devam mı?

Latin Amerika ülkesi Venezuela’da yarın devlet başkanlığı ve eyalet parlamentoları için seçimler yapılacak. 20 milyon 374 bin seçmenin bulunduğu ülkede, Chavez’in kurduğu iktidar partisi Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin adayı ise 2013’ten beri bu görevi yürüten mevcut Devlet Başkanı Nicolas Maduro. Son yıllarda şiddet eylemleri ve ABD ile Avrupa Birliği’nin desteğini alarak hükümeti devirmeye çalışan sağ muhalefetin en güçlü siyasi temsilcileri ise seçimleri boykot ediyor.

MADURO’NUN KARŞISINDA KİMLER VAR?

Maduro’nun karşısındaki en popüler aday, eski PSUV yöneticisi ve Lara eyaleti eski valisi Henri Falcon. Falcon, Şubat 2018’de Sosyalizm Hareketi’nin adayı olarak seçim yarışına girdiğini duyurmuştu. Falcon’un seçim vaadinin ise ülkenin para birimi değiştirerek ABD dolarına geçilmesi. Falcon ülkedeki ekonomik krizin bu şekilde çözüleceğini savunuyor. Maduro ise dolarizasyon teklifi nedeniyle Falcon’u ABD iş birlikçisi olmakla suçluyor ve ona “FalTrump” diye hitap ediyor.

Bir başka dikkat çekici başkan adayı da Javier Bertucci. Evangelist bir rahip olan Bertucci aynı zamanda şirket sahibi bir “iş adamı”. Bertucci, kürtaja ve LGBTİ+’ların evlat edinmesine karşı çıkmasıyla tanınıyor. “Farklı cinsel eğilimlerdeki kişilerin aşkı”na saygı duyduğunu ancak yasal olarak çocuk sahibi olmalarına karşı olduğunu söylüyor. Buna rağmen iki konuda da referandum yapacağını taahhüt ediyor.

Öte yandan Bertucci’nin adı Panama belgelerinde de geçiyordu. Mossack Fonseca danışmanlık şirketi aracılığıyla vergi cennetlerine para kaçıran onlarca Venezuelalı patrondan biri de Bertucci’ydi. Bir rahib olarak ilginç bir sicile sahip Bertucci, 2010 yılında da dolandırıcılıktan kısa bir süre tutuklanmış.

BİR YIL BOYUNCA SEÇİM DEDİLER ŞİMDİ BOYKOT EDİYORLAR

2015 seçimlerinde Demokratik Birlik Masası (MUD) olarak parlamentoda çoğunluğu elde eden, Venezuela burjuvazisinin dolaysız temsilcisi olan siyasi blok ise seçimleri boykot ediyor. ABD, Kanada, AB ve Latin Amerika’nın Peru, Arjantin, Paraguay ve Kolombiya gibi ABD güdümündeki gerici hükümetler de seçim sonuçlarını tanımayacaklarını şimdiden duyurdular hatta daha da ileri giderek seçim kararının “askıya alınması” çağrısı yaptılar.

İlginç olan ise 2015 parlamento seçimlerini kazandıktan sonra sürekli erken devlet başkanlığı seçimi yapılmasını isteyen MUD ve Batılı destekçilerinin Maduro erken seçim tarihini açıkladıktan sonra erken seçimlere bu kez itiraz etmeleri. Bunun en önemli nedeni ise Maduro ve PSUV’un Aralık 2017’deki yerel seçimlerinden büyük zaferle çıkarak hem oyların hem de yerel yönetimlerin çoğunu kazanmaları.

AMERİKA NE YAPMAK İSTİYOR?

Öte yandan ABD’nin seçim sonrası planları endişe yaratıyor. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence Venezuela’yı çökmüş devlet olarak tanımlamış ve geçtiğimiz ay Peru’nun başkenti Lima’da, Maduro’nun katılmasının engellendiği Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) toplantısında -Trump’ın birkaç kez dile getirdiği “askeri müdahale” o dönem büyük tepki çektiğinden olsa gerek- bu kez “insani müdahale”de bulunulması gerektiğini savunmuştu.

Pence, 9 Mayıs’ta Beyaz Saray’da yaptığı bir açıklamada ise daha ileri giderek “ABD, Venezuela’nın diktatörlüğe dönüşürken hiçbir şey yapmadan beklemeyecek. Başkan Trump, bölgedeki müttefiklerimizle birlikte çalışarak, Venezuela’da demokrasiyi restore etmek için ne gerekiyorsa hazır” dedi ve Maduro’nun seçimleri kazanması durumda müdahalede bulunabileceklerinin sinyalini verdi.

Kore Yarımadası, Suriye, İran ve İsrail-Filistin örneklerinde olduğu gibi giderek dozu yükseltilen gerilim siyasetiyle ekonomik ve siyasi güç dengelerini kendi lehine yeniden düzenleyen ABD’nin, Venezuela için de, bugüne kadar ülkede süregelen siyasi şiddetten daha büyük savaş senaryosu hazırlayıp hazırlamadığı seçimin ardından belli olacak. (DIŞ HABERLER)