16 Mayıs 2018 10:40

'Bu ülkede müziğin sesi yükselmezse bombaların sesi yükselir'

Kocaeli 24 Kasım Anadolu Lisesi'nde faaliyet yürüten HeadBand Grubu ile konuştuk.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

24 Kasım Anadolu Lisesi’nde iyi işler yapan, müzik adına büyük emekler harcayan “HeadBand” grubu üyesi arkadaşlarımız ile sohbet ettik. Özellikle liselerde kültürel ve sanatsal faaliyetlerin oldukça sınırlandığı, yok denecek kadar azaltıldığı zamanlardan geçerken okullarında “Anadolu Rock”ın sesini duyuran genç arkadaşlarımız bizlere grubun oluşum sürecinden, yaşadıklarından, deneyimlerinden bahsettiler. HeadBand; Çağtay Ergan-Bas Vokal, Baran Çağır-Barison Vokal, Cem Yapar-Bateri, Doğa Umaç-Klavye, Uğur Yılmaz-Elektro Gitar, Eren Demirtaş-Akustik Gitar olmak üzere oluşuyor.

Bize müzik grubunun kuruluş sürecinden bahsedebilir misiniz?

Doğa: İlk başlarda altı kişiydik. Geçen sene okulumuza yeni bir müzik öğretmeni geldi. Hocamızın bu okulda bir amacı vardı; okulda bir müzik grubu kurmak. Ve bu amaç üzerinden altı kişi olarak “Headband Grubu” olarak kurulduk. Şuan da grupta sekiz kişiyiz. Gayet iyiyiz, okulda da ilgi görüyoruz. Haftada üç gün öğlenleri çalıyoruz ve bütün okul zangır zangır bizi dinliyor. Çok güzel bir şey bunu yaparken okulun içinde, okulun bir parçası olabilmek. 

Bu müzik grubunda olmaya neden ihtiyaç duydunuz?

Eren: Bence burada olmamızın sebebi bireysel değil, tamamen grubun misyonu ile alakalı. Çünkü biz bu grupta müzik yapmıyoruz, müziği yaşatıyoruz. Yaptığımız müzik Anadolu Rock. Hem müziğini hem de yaşantısını örnek alabileceğimiz kişilerden şarkılar seçmeye özen gösteriyoruz. Cem Karaca, Barış Manço, Ergin Koray. Burada olmamızın bir sebebi de onlara olan borcumuzu ödemek gibi bir şey aslında. Onları yaşatmaya devam etmek bizi rahatlatıyor. 

Tuğrul Hoca: Bir yerde de aslında bir öğretmen ve öğrencilerle birlikte bir müzik topluluğu nasıl oluşturulur; canlı canlı onu gördük. Ama bugün yaptığımız şeylerde millet sevsin diye ya da popülizm üzerine değil de, belli başlı şarkıları bu gençlerle birlikte yapıp; onları hala ölümsüz kılabilmek aslında amaç olan. Müzik grubu oluşumunda, müzik yapmanın daha eğlenceli olduğunu farkettiler bence. Biraz buna ihtiyaç duydular. Ülkede bir çok müzisyen  var ama hepsi dağınık durumda. Bizim amacımız bu insanları toparlayıp iyi bir amaç uğruna yola koymak. Öğretmenliğinde mantığı bu. 

Cem: 11. Sınıftayım bateriye ilk 9. Sınıfta başladım. İlk gördüğümde çok heyecanlanmıştım. Eğitim almadan kendi imkanlarım ile internetten ritimleri öğrenerek, başka bateristleri izleyerek kendimi geliştirdim.  Her gün yeni yeni şeyler öğreniyorum. 

Belli sanatçıların isimlerini saydınız; ve bu insanların müzik yaparken bir dertleri vardı, bize bir şeyler anlatmak istiyorlardı. Peki ya bu müzik grubunun derdi ne? Bize ne anlatmak istiyor?

Doğa: Aslında bizim amacımız bilinmek ya da tanınmak değil. Amacımız halkla bir arada olmak, halkın anlayacağı türden müzik yapmak. Biz zaten bu yüzden Anadolu Rock çalıyoruz. Halkın sesi olmaya çalışıyoruz. Çünkü bu müzisyenler halkın sorunlarından yola çıkarak bu şarkıları bestelediler. Biz de aslında bir nevi ses çıkaramayanların sesi olmaya çalışıyoruz. 

Tuğrul Hoca: Engelliler okuluna çalmak, kimsesizler yurdunda çalmak; müziğin sanatın gidemediği yerlere, daha bir gitar görmemiş yerlere müziği dinletebilmek, ulaştırabilmek aslında derdimiz. 

Eren: Eskilerde kalmış, şuanda ulaşılamayan müzikleri; daha çok ulaşılamayan yerlere ulaştırmak aslında bizim amacımız. Şuan da önümüzde huzurevi konserimiz var. Onların zamanını tekrar onlara yaşatabilmemiz borcumuz gibi bir şey. 

Peki okul sizlere yeterli imkanı sağlıyor mu?

Tuğrul Hoca: Okulun sağladığı sınırlı imkanlar var. Daha önce bazı yarışmaları kazanan arkadaşlarımız okula bir takım şeyler alabilmişler. Piyano, gitar gibi. Bunların yanı sıra eksik olan aletleri de ben kendi aletlerimden getirerek tamamladım. Öğrencilerin de hepsinin kendisine bir adet amfi ve enstrüman almasını istedim; aileleri de kabul etti bunu. Herhangi bir konsere gittiğimiz de ya da herhangi bir şey yaptığımızda kimseye ihtiyaç duymayacağımız şekilde olması için. Tabii ailelere bunları aldırmak kolay değil. Güzel şeyler yapacağımıza inandıkları için bunları yaptılar. Yoksa zengin ailelerin çocukları falan değiller. Biz devletten bir şey beklemek istemedik. Biraz ben, biraz çocuklar ve aileleri bir şeyler yaptık. 

Prova süreçleriniz nasıl geçiyor? Aksilikler oluyor mu, sorunlar yaşıyor musunuz?

Doğa: Aslında provalar için “bugün prova var, çalışmamız gerek” gözüyle bakmıyoruz. Biz gerçekten işimizi severek yapan bir ekibiz. Provalarımızda bu yüzden çok eğlenceli geçiyor. Hatta bazı şarkıları hep beraber söylüyoruz. Hocamız bize bunu aşıladı; provaları sanki ciddi bir çalışmaymış gibi değil de, kafamızı dağıtma, günlük sorunlarımızdan kurtulma aracı olarak görüyoruz. 

Uğur: Bir insanın nasıl gün içinde su içmesi gerekiyorsa bizim içinde öyle. Her gün bir prova yapma ihtiyacı duyuyoruz. Ayrıca aramızda aile gibi bir bağ var gerçekten. Gruba sonradan katılmama rağmen bunu söyleyebiliyorum. Bizi çok rahatlatıyor. Bir anadolu lisesinde olmamıza rağmen bir güzel sanatlar fakültesinden hiçbir farkımız yok. Şanslıyız bu konuda. 

Baran: Ben öğle arasında genelde müzik odasında zamanını geçiren birisiyim. Prova olmadığı zaman açıkçası öğle teneffüslerinde kendimi arafta hissediyorum. Yapacak bir şey bulamıyorum. Bizim için bu çok büyük bir şans. 

Çağtay: Bu provalar bizim için çok önemli olduğundan bizlerde biraz fedakarlık yapıyoruz tabii. Bizim 45 dakikalık bir teneffüsümüz var; yemek yemek için. Biz o sırada çalışma yapıyoruz. 

Peki daha önce sahne aldığınız yerler nereler?

Doğa: Fizy Müzik Yarışması’na katıldık. Türkiye’nin sayılı sahnelerinden biri olan Bostancı Gösteri Merkezi’nde iki kere sahne aldık bu yarışma sürecinde. Onun dışında çeşitli konserler yaptık.

MÜZİĞİN SESİ YÜKSELMEZSE BOMBALARIN SESİ YÜKSELİR

Tiyatro yapan kadınların sahneden indirilmesi ve heykele ucube denilen bir ülkede sizin de müzik anlamında kaygılarınız var mı?

Baran: Sanat yaparken derslerimizi de aksatmamamız gerekiyor. Sınav notlarımızda düşüş olduğunda, ailelerimiz bu konuya bağlıyor. Bu durum beni kaygılandırıyor. Çünkü insanların aklında müzik karın doyurmaz algısı yaratılmış.

Çağatay: İnsanlarımız bizlerden, doktor, mühendis, öğretmen gibi garantisi olan meslekler edinmemizi istiyorlar. Çünkü maaşı belli vs.  Mühendis veya öğretmende olsak işsiz kalabiliriz. Bunun örneğini zaten yaşıyoruz ve görüyoruz. Sanat, bu ülkede zamanında engellenmiş, velilerimiz doğal olarak pek bir şey bilmiyor.  Tiyatrolar, müzikler yasaklanabiliyor. Aile baskısından dolayı provalara gelemiyor arkadaşlarımız. Sanata karşı çıkanlara karşıyız.  

Doğa: Bu ülke şartlarında müzik yapmak çok zor. Ben küçük yaşta eğitim aldım, kendimi geliştirdim. İnsan isterse her şeyi başarabilir. Kendimi keşfettim. 

Uğur: 1980 zamanlarında, o zamanın sanatçıları dertlerini anlatmaya çalıştıklarında bir sürü zorluklarla karşılaştığını herkes biliyordur. O insanların çoğu belli bir yola baş koydu ve bu yoldan vazgeçmediler. Çok sevdiğim bir insanın bir sözü vardı. Şöyle demişti “Bu ülkede müziğin sesi yükselmezse bomba sesleri yükselir.” diye. Ben de bu yüzden bu yola baş koyuyorum ve ne olursa olsun vazgeçmeyeceğim. 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Çağtay: Bence resim ve müzik gibi dersler kesinlikle seçmeli olmalı ve 3 ders olmalı. Bir öğrenci hangisine gideceğine kendisi karar vermeli. Müzik derslerinde gereksiz şeyler öğretileceğine bir enstrüman çalmayı öğretmek daha nitelikli olur diye düşünüyorum. Resim dersleri öğrencilerin yaratıcılığına bırakılmalı. 

Baran: Sanat anlamında da ülke olarak iyi yerlere gelebiliriz. Sanata siyaset karışsa da karışmasa da sanatın hiçbir şekilde engellenmemesi lazım. Sonuçta sanat insanların kendisini anlatmak için kullandığı bir araçtır. İnsanların sanata karşı durmalarını doğru bulmuyorum. 

Tuğrul Hoca: Ben kendimi MEB öğretmeni olarak değil de, bir müzisyen olarak görüyorum. Milli Eğitime düşmüş belki de çıkmış biri olarak görüyorum. Çocuklardan güzel bir şeyler çıkarmak bence anlamlı olan. Kendi başına bir projedir. Güzel bir grup oluşturup, başka şehirlere, köylere müziği götürmek amacımızdır. Hayatında bir konser görmemiş insanlara ulaşmak. Kocaeli’de inanılmaz çok yer var konser yüzü görmeyen. Bir sürü yardım konseri daha anlamlı bir platforma oturtacağız.

ÖNCEKİ HABER

Tokat Erbaa'da beton dökülen inşaatta çökme: 2 işçi yaralandı

SONRAKİ HABER

Özgür Özel'den Erdoğan'a 'B, C planı' yanıtı: Elbette gideceksin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...