26 Nisan 2018 08:19
Son Güncellenme Tarihi: 26 Nisan 2018 21:18

Mersin'den Çernobil'in yıl dönümünde 'Nükleere hayır' çağrıları

Mersin Nükleer Karşıtı Platform Çernobil'in 32. yıl dönümünde 'Nükleere hayır' dedi. EMEP Mersin İl Örgütü de talana karşı 1 Mayıs'a çağırdı. 

ARŞİV | Nükleer santral protestosu

Fotoğraf: Halil Polat / EVRENSEL

Paylaş

Mersin Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda bir araya gelen ve uçurtma uçurduran NKP üyeleri, "Nükleere inat yaşasın hayat", " Mersin Çernobil olmayacak" sloganlarını attı. Nükleer santrallerin yapılmaması için nükleer santral gerçeklerini tüm engellemelere rağmen göğüs gererek, ısrar ve inatla işçilere, köylülere, emekçilere, halka anlatmaya ve açıklamaya devam edeceklerini ifade etti.

Platform adına açıklama yapan dönem sözcüsü Osman Koçak, "Çernobil nükleer felaketinden 32 yıl, Fukişima nükleer felaketinden 7 yıl sonra hala Akkuyu'ya, Sinop'a, ve Trakya'ya  karlarına kar katmak için, nükleer santral yapmak için adeta çıldırıyorlar" ifadelerini kullandı 

Akkuyu Nükleer Santrali’nin maliyetinin yaklaşık 22 milyar dolar, bugünkü kur ile 90 milyar TL olduğunu açıklayan Koçak, "Bu tutarın yaklaşık yarısı Rusya'nın nükleer santral yapım sermaye şirketleri, yarısı da Türkiye'nin milletine küfreden yerli ve milli taşeron sermaye sahipleri arasında paylaştırılmıştır. Biz işçiler, köylüler, emekçiler olarak bu tutarı 15 yıl içinde üç kat pahalı elektrik fiyatı ile, kullansak da kullanmasak da 75 milyar dolar, yani 300 millyar TL olarak ödeyeceğiz. Yıllarca emeğimiz, alınterimizle biriktirdiğimiz kaynaklar hem de yaşamımız, sağlığımız, çocuklarımızın, geleceğimiz, doğamız tehlikeye atılarak, yok edilerek sermaye sahiplerinin zenginliğine zenginlik olacak. Ayrıca 40-50 yıl sonra bu santrallerin ömrü bitecek ve sökülmeleri için de yapımları kadar masraf yapılacak. Her gün ortaya çıkaracakları nükleer radyasyonlu atıkları da yüzyıllar boyu başımıza bela olacak" dedi.

Koçak, "Nükleer santral karşıtları olarak, Mersin Nükleer Karşıtı Platform katılımcıları olarak, nükleer santrallerin yapılmaması için, nükleer santral gerçeklerini, tüm engellemelere göğüs gererek, ısrar ve inatla işçilere, köylülere, emekçilere, halkımıza anlatmaya ve açıklamaya devam edeceğiz. Akkuyu, Mersin, Türkiye nükleer çöplük olmayacak" diye belirtti. 

Evrensel'e konuşan Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Delegesi Ful Uğurhan, “Bugün Çernobil'de yaşanan nükleer felaketin yıl dönümü, 32 yıl boyunca kimleri hasta etti, kimleri öldürdü, kaç yüz kilometre toprağı kirlettiği belli olmayan büyük bir felaket. Diğer ülkeler yaşanan felaketlerden sonra yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yaparken, ülkemiz de yaşanan felaketlerden etkinlik olmasına karşın hala nükleer de ısrar ediyorlar. Başta yurttaş olarak sonra hekim olarak uyarıyoruz, nükleer santralin riskine girmeye değmez. Kaza olmasa da aktif durumdayken atmosfere yaydığı radyasyon hem insan sağlığına hem de çevreye zararlı. Kimseyi riske atmaya gerek yok. Öncellikle enerjiyi savurmayacağımız bir yaşam şekline doğru insanları yönlendirmeli sonra da ihtiyacımız kadarını da yenilenebilir enerjiden elde etmek daha akılcı. Çocuklar ölmesin, toprağımız kirlenmesin, kimse evinden kaza nedeniyle göç etmek zorunda kalmasın diye nükleer santrale hayır diyoruz. İnsanlık bir daha Çernobil de görmesin Fukişima da” dedi. (Mersin/EVRENSEL)


EMEP: AKP’NİN NÜKLEER SANTRAL AŞKI DEVAM EDİYOR

Emek Partisi Mersin İl Örgütü, Çernobil’de yaşanan Nükleer Santral patlamasının 32. yılında açıklama yaptı. Yaşanan felaketlere rağmen AKP’nin nükleer aşkının devam etmekte olduğunu belirten açıklamada, ‘‘ Dünyanın vazgeçtiği nükleer santrallerin ülkemize inşa edilmesiyle yeni nükleer atık depolama alanı olarak da, topraklarımız Toroslar görülmektedir’’ ifadelerini kullandı.

Açıklama yapan Emek Partisi Mersin İl Başkanı Mehmet Taşçı, Çernobil’de yaşanan nükleer santral patlamasının üzerinden 32 yıl geçtiğini hatırlatarak, 2011’de Fukuşima nükleer santralinde gerçekleşen patlamanın ise hala hafızalarda olduğu belirtti. Taşçı, ‘‘Nükleer santrallerin insanlık için büyük bir tehlike oluşturduklarını bir kez daha görmekteyiz. Eskisi-yenisi hepsi patlayınca yüz binlerce insanın ölümüne, milyonlarcasının hasta ve sakat kalmasına sebep oluyor. Radyasyon sadece havaya değil suya, toprağa kısaca her şeye bulaşmaktadır’ ifadeleri kullandı.

Bu kadar yaşanan felakete rağmen AKP’nin nükleer aşkı devam ediyor diyen Taşçı, ‘‘Bunların hepsi kalkınma ve enerji ihtiyacı yalanlarının altında gizlenen enerji ticareti gerçeği içindir. Kansere, tarım alanlarının yok olmasına, gıda güvenliği ve güvencemizin kaybolmasına, temiz su kaynaklarımızın yok olması ve ticarileştirilmesine, yaşam alanlarımızın sermayenin kârı için yok edilmesine karşılık enerji şirketleri para için emeği sömürdüğü gibi, doğayı da sömürmektedir. Başta AKP hükümeti olmak üzere sermaye partileri de şirketlere hizmette sınır tanımamaktadır. Almanya, İspanya gibi Avrupa ülkeleri nükleer santrallerden vazgeçerken, pek çok ülke nükleer santral yapımını durdurdu ve sökmeye başladılar. AKP hükümeti ülkeyi nükleer santrallerle zehirlerken, Toros dağlarını da nükleer atıklar için çöplük haline getirmek istiyor. Dünya üzerinde nükleer atıklardan kurtulmanın tek yolu olarak toprağın derinliklerine gömmeyi bulabildiler. Pek çok ülke Nükleer atıklarına çöplük olarak Toros dağlarını istemektedir. Şimdi dünyanın vazgeçtiği nükleer santrallerin ülkemize inşa edilmesiyle yeni nükleer atık depolama alanı olarak da, topraklarımız görülmektedir’’ diye belirtti.  

GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKMAK İÇİN 1 MAYIS'A

Taşçı yaptığı açıklamada yaşam alanlarının talanına karşı herkesi 1 Mayıs’ta Nükleer santrallere hayır demeye çağırdıklarını ifade ederek, ''Sermayenin talanına karşı doğayı, emeği ve yaşam alanlarımızı savunacağız. Suyumuza, toprağımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için haydi 1 Mayıs’a'' (Mersin/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

CHP’li Yılmaz çocuk yoksulluğunu Başbakan’a sordu

SONRAKİ HABER

Balık yemek Parkinson hastalığının 'önlenmesinde' yardımcı oluyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...