22 Nisan 2018 11:42

Seçimden sonra IMF gelebilir!

Gazeteduvar ekonomi yazarı Bahadır Özgür, IMF'nin açıkladığı 'Küresel Ekonomik Görünüm Nisan 2018' raporunu değerlendirdi.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Necla DEMİR
Bilal SEÇKİN

Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) açıkladığı, “Küresel Ekonomik Görünüm Nisan 2018” raporunu hatırlatan Gazeteduvar ekonomi yazarı Bahadır Özgür, raporun serin kanlı karşılanmasına ve ekonomik sorunlara bakarak, ‘IMF ile anlaşma uzak değil’ tespiti yaptı.

Özgür, sürece dair dikkat çeken hususları şöyle dile getirdi: “IMF ilişkilerinde 4. madde vardır. Sen onunla anlaşma yapsan da yapmasan da düzenli olarak her yıl bir rapor hazırlar. Son ziyarette Türkiye’ye ilişkin şöyle bir şey açıkladılar; ‘Borçlar çok fazla ve sürdürülebilir değil, kamu maliyesi bozuluyor. Zaten özel sektörünüz kötü durumda’. Bunları madde madde yazmışlar. Dolayısıyla ‘biz size bir paket hazırlayabiliriz’ önerisinde bulundular. Paketin içeriği de ücretlerin azaltılması. Ücretleri yüksek buluyorlar Türkiye’de. IMF’nin bu raporunu Anadolu Ajansı gayet soğukkanlı bir şekilde uzun uzun geçti”.

Seçimden sonra Erdoğan kazansa da kaybetse de Türkiye’nin IMF sürecine gireceği öngörüsünde bulunan Özgür, “Çok kısa sürede Türkiye IMF ile masaya oturmak zorunda kalacak. Bu Türkiye IMF’siz, batının sermaye kaynakları olmadan, destek almadan ekonomisini çevirebilecek halde değil demektir bu. Sen istediğin kadar Katar’la Ortadoğu’yla ticari ilişkiler sürdürdüğünü söyle senin ekonomi kaynağın ve dayanağın batı sermayesidir. Dolayısıyla batı sermayesinin sana destek olabilmesi için IMF’nin referansına ihtiyacın vardır” tespitini yaptı.

2019’DAN SONRA ŞİRKETLER İÇİN SORUN BÜYÜYECEK

2019’dan itibaren Türkiye’deki şirketlerin borçlarını ödeyememe sorununun ortaya çıkacağını kaydeden Özgür, devamında şöyle dedi: “O açıdan bir kere seçim kararında bunun çok etkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü iç dinamiklerle yani kamu bankalarıyla, hazineyle ya da 3. havalimanı, köprü gibi inşaat projeleri ile artık o ekonomik çarkı çeviremiyorsun. Kaldı ki bütün o yükleri de kamu bankalarına ödetiyorsun. Kamu bankalarında da çok ciddi riskler çıkacak. Özel bankalar şirketler batabilir ama kamu bankaları batmaz bu doğrudur. Çünkü devletin bütün olanaklarıyla beslenen kurumlar bunlar ama bu durum da doğrudan vatandaşa yansıyacak bir şey haline gelir. Kamu bankaları da bu borçlardan dolayı tıkandığı zaman doğrudan vatandaşa yüklenecek bir yük demektir. 2019 sonra başlayacak sıkıntılardan biri de bu. Bence en temel sıcak şey bu. Çünkü bu borçları günlük olarak yürütmen lazım.”

‘TEŞVİK DEĞİL ULUFE DAĞITILDI’

Krize karşı sunulan süper teşvik paketinin Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir sermaye aktarımı olduğuna dikkat çeken Özgür, “Bu teşvikin verildiği iş adamlarına sadece o yatırımları değil pek çok yatırımına da KDV istisnası verildi. Uzun yıllar vergi ödemeyecekler. Bankadan çekecekleri kredi faizlerini devlet üstleniyor ve bu çok ağır bir teşvik paketi. Teşvik demek çok hafif kalır aslında ulufe dağıtıldı burada. Bunun ilk örneğini Cengiz İnşaat’ta görmüştük. Cengiz İnşaat bakır madeni yatırımı yapmıştı, teşvik aldı ve verilen teşvik inşaatın bütün faaliyetlerini kapsadı. Bu yeni teşvik paketi de böyle olacak. Paketlerin yatırım olarak geri dönüşü 3-4 yıl sonrasıdır. Ekonomiye istihdama, büyümeye katkısı bu kadar yıldır. Dolayısıyla 3-4 yıl beklenecek bir durum da yok ortada” diye konuştu.

‘DAHA AĞIR BİR SÜREÇ BİZİ BEKLİYOR’

Böylesi bir süreçte işçi kesimine büyük bir yük yüklendiğini ve seçimden sonra bu yükün daha da ağırlaşacağı öngörüsünde bulunan Özgür, “Dikkatle izlenirse seçim sürecinde Erdoğan’ın asla işçilere ve halka bir vaadi olmayacak. Genel olarak ekonomiyi düze çıkarmaya dönük açıklama ve vaatleri olacak. Şeker fabrikalarının satışından Türkiye çok büyük gelir elde etmeyecek. Bu bir Türk Telekom, Tüpraş değil. Kamu işletmelerini tasfiye etme mesajı veriyorsun. Dolayısıyla ben şöyle okuyorum. Seçimden sonra IMF ile masaya oturmanın işaretidir bu. Yükünü de biliyoruz. Bu hükümet bu seçimi kazanırsa bu yük daha da artacak. Daha ağır bir süreç bizi bekliyor diyebiliriz” diye belirtti.

‘SİYASİ İKBALİ GARANTİYE ALMA SEÇİMİ’

Ekonomik verilerin gizlendiğine dikkat çeken Bahadır Özgür şunları söyledi:
“Ekonomiyle ilgilenen bizler eskiden bir takım veri ve harcamaları görebiliyorduk. Tam şeffaf olmasa da devletin hazinesini okuyabiliyorduk. Son yıllarda TÜİK ve Maliye Bakanlığı verisinde de böyle hiçbir harcamanın nereye gittiğini göremiyorsun. Hele ki Varlık Fonu kurulduktan sonra. Varlık Fonu’ndan bakın neler geçti? En büyük kamu kurumları aktarıldı. Varlık fonunda olmasından kaynaklı hiçbir denetim yer almıyor, rapor çıkmıyor. Seçimin maliyeti elbette çok büyük maliyet ama bu gizlenmiş bir şey. Ödeyeceği fatura çok büyük olduğu için hükümet bu maliyeti göze aldı şuan. Eylül ayı bile riskliydi. Biz bu yazın nasıl geçeceğini bilmiyoruz. Bu tamamen gelecek ağır faturayı seçimden önce ödememek için siyasi ikbali garantiye alma seçimidir. Başka hiçbir anlamı yoktur.”

Erdoğan’ın her konuşmasının seçim konuşması olduğunu ifade eden Özgür, “AKP seçim kazanma holdingi gibi kurulmuş bir yapı. Bu kadar acil ve hızlı karar almalarının nedeni yazın olumsuz bir şeyler beklemelerindendir” dedi. (İstanbul/MA)

ÖNCEKİ HABER

Hedef 2023, umumi tuvalet 50 kuruş

SONRAKİ HABER

Kafasına dipçikle vurulan Turan: Benim yaşadıklarımı kimse yaşamasın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...