21 Nisan 2018 09:54

Cumartesi Anneleri: Gözaltında kaybedilen çocukları unutmadık

682. kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri 23 Nisan Çocuk Bayramı dolayısıyla kaybedilen çocuklar için adalet talep etti.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/EVRENSEL

Paylaş

Cumartesi Anneleri, 12 yaşındaki İlyas Diril ve 16 yaşındaki Zeki Diril şahsında “Gözaltında kaybedilen çocukları unutmadık!” dedi. Gözaltında kaybedilen çocukların isimleri ve fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı. Bugünkü oturumun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle yapıldığı belirtildi. 

‘BİZE KAYIPLARIMIZI VERİN'

Gözaltında kaybedilen Abdullah Canan’ın oğlu Tayyip Canan eylemde söz aldı. Canan,  “Ben burada resimlere bakarken Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın fotoğraflarını gördüm. Yüksekova çetesi tarafından katledildiler ve daha çocuktular. ‘Bu çocukların suçu nedir’ diye sorarsanız gözaltına alınan Abdülkerim Yurtseven’in gözaltına alınmasının tanığıydılar. Münür Sarıtaş’ın bu hayatta tek fotoğrafı var o da bu alanda” dedi. Canan, sözlerine şöyle devam etti: “Bizim annelerimizin ayağının altını öpmeyin. Kayıplarımızı bize verin ve yüzleşin. Failleri yargılayın. Yüzlerce resim ve hepsi çocuk. Katilleri biliyoruz artık onlar bizim için yüzbaşı, binbaşı değil, katildir. Çocuklarımıza nasıl kıydınız?” 

‘ÇOCUKLARIN YAŞAM HAKKI OLMAK ÜZERE TÜM HAKLARI İHLAL EDİLİYOR'

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “23 Nisan çocukların bayramı olarak sunuluyor ama Türkiye’de çocuklar bunu bir bayram olarak kutlayamıyor. Çocuklar yaşamları boyunca çok ağır sorunlarla karşılaşıyor. Çocukların yaşam hakkı başta olmak üzere tüm hakları ihlal ediliyor. Ama ülkeyi yönetenler bu günü bir bayram olarak kutluyorlar. Ülkeyi yönetenler çocukları da kendi siyasetlerine alet ediyorlar. Çocukların kaybedildiği bir coğrafyada biz üzülüyoruz. Çocuklar bu ülkenin geleceği deniyor ama çocuklarımızın öldürülmesine, kaybedilmesine tanıklık etmek zorunda kalıyoruz" diye konuştu. Türkiye’nin tarafı olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uygun hareket etmediğini belirten Yoleri; “Bugün tüm kaybedilen çocuklar adına buradayız; Zeki ve İlyas’ı anarken devlet ‘çocukları gözaltına alıp bıraktık’ diyemez çünkü çocukların gözaltına alınmasına kimse bir açıklama getiremez” dedi.

'ANNESİ 24 YIL YAS TUTTU'

Şırnak’ta bulunan ve Diril ailesi adına konuşan Leman Yurtsever, “Zeki ve İlyas kuzendiler. 1994’te kaybedildiler. Zeki ve İlyas’ın ailesi çocuklarını her yere sordu. Zeki ve İlyas’ın ailesiyle çok yakın ilişki kurarak sürekli evlerine gittim. Anne Meryem Diril konuşmak istemiyordu. Bana bir film izlettirdi. Düğünde Zeki ve İlyas’ın fotoğrafları vardı. 24 yıl yas tuttu. Anne ve baba yıkılan köylerinde ev yapmaya gittiler. Belki onların kemiklerini bulmak umuduyla oradalar” diye konuştu.

'SERBEST BIRAKILDIKLARI İDDİA EDİLDİ'

Basın metnini Mukaddes Şamiloğlu okudu. Zeki Diril ve İlyas Diril’in kaybedilmelerine ilişkin süreç anlatan Şamiloğlu, "Şırnak'ın Keldani Köyü olan Mehri (Kovankaya) de yaşayan Diril Ailesi köyleri askerler tarafından yakılınca 1990'lı yıllarda İstanbul'a göç ettiler. İstanbul'da büyük zorluklar yaşayan aile, 1993 yılında köylerine geri döndü ve yakılan evlerini yeniden yaptı. Bir kuyumcu imalathanesinde çalışan 16 yaşındaki Zeki Diril ve 12 yaşında olan kuzeni İlyas Diril İstanbul'da kaldı. Burada bir süre çalışarak para biriktirdiler. Biriktirdikleri paraları yanlarına alarak evlerine gitmek için Şırnak'a doğru yola çıktılar. 2 Mayıs 1994 tarihinde henüz evlerine ulaşamadan askeri kontrol noktasında gözaltına alınarak Uzungeçit Jandarma Karakolu'na götürüldüler" dedi. "Çocuklarının gözaltına alındığını öğrenen aileleri Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdular" diyen Şamiloğlu, "Uludere Jandarma Komutanı Bülent Serdengeçti, İlyas'ın yaşı küçük olduğu için hemen serbest bırakıldığını, 193 sıra numarası ile gözaltı kaydı yapılan 16 yaşındaki Zeki'nin de ifadesi alındıktan sonra aynı gün akşama doğru serbest bırakıldığını iddia etti" diye konuştu.

'SORUMLULAR HESAP VERSİN'

Soruşturma başlatan Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik kararı vererek dosyayı Şırnak'a gönderdiğini vurgulayan Şamiloğlu, "Şırnak Cumhuriyet Başsavcısı Ayhan Aygün girişimlerinden sonuç alamayınca 28 Temmuz 1998 tarihinde, Adalet Bakanlığı'ndan Uludere Jandarma Komutanı hakkında cezai soruşturma başlatma izni istedi. Adalet Bakanlığı soruşturma izni vermedi. İç hukuktan sonuç alınamayınca Zeki Diril’in babası Apro Diril AİHM’e başvurdu. AİHM, Türkiye'nin Zeki Diril'in gözaltına alınmasının ardından serbest bırakıldığını destekleyen hiçbir kanıt sunmadığı, Uludere'ye sevk edildikten sonra Zeki'nin başına neler geldiği ile ilgili olarak inandırıcı ve ayrıntılı hiçbir açıklamada bulunmadığı tespitini yaparak, Zeki Diril’in kaybolmasından devletin sorumlu olduğuna karar vererek Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etti" ifadelerini kullandı. Şamiloğlu son olarak şunları söyledi: "Bu davada da cezasızlık, yurttaşa karşı suç işleyen güvenlik güçlerinin korunması için bir zırh olarak kullanıldı. Henüz çocuk yaştaki Zeki Diril ve İlyas Diril’in gözaltında kaybedilmesinden sorumlu olanlar da bu zırhın güvencesiyle korunmaya devam ediyor." (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Şubadap Çocuk’tan yeni klip: Özgürlük

SONRAKİ HABER

Ümit Kartal’dan işçi öyküleri: Ahraz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...