16 Nisan 2018 23:51

'Asıl olan doğru zaman ve araçlarla, gerçek talepler için çalışmaktır'

Eğitim Sen Balıkesir Şube Başkanı Abdurrahman Bulut, esnek güvencesiz çalışma koşullarına ve OHAL KHK'lerine ilişkin yazdı.

Paylaş

Abdurrahman BULUT
Eğitim Sen Balıkesir Şube Başkanı

Esnek güvencesiz çalışma koşullarının dayatıldığı, KHK’lerle kamu emekçilerinin işinden olduğu, ekonomik ve siyasi baskının yoğunlaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Baskının her türlüsünün uygulandığı, insanların açlıkla, işsizlikle terbiye edilmeye çalışıldığı bu süreçte yaşananlara tepki de artıyor. Siyasi iktidarın üzerinde en çok oyun oynadığı eğitimdir. Çağdaş, demokratik, ilerici ne kadar değer varsa hepsinin tavsiye edilmeye çalışıldığı, özelleştirme ve muhafazakarlaştırma çalışmalarının hız kazandığı alan eğitim alanıdır. İktidar emekçilerle ve halkla en çok bu alanda karşı karşıya geliyor ve gelecek. Enflasyon ve zamlarla her geçen gün eriyen maaşlar, işyerlerindeki baskı ve antidemokratik uygulamalar eğitim emekçileri tarafından tepki ile karşılanıyor. Ancak siyasal gelişmelerin eğitim emekçilerini işyerlerinde kutuplaştırdığı da bir başka gerçek. Bu kutuplaşmadan çıkış yolu ekmeğimize ve iş güvencemize uzatılmış sermayenin elinin teşhiri ve siyasi iktidarın sınıf niteliğini anlatmaktan geçiyor. Bugün ihtiyaç duyulan şey siyasi iktidarın hangi sınıfın temsilcisi olduğunun kitleler tarafından yeterince kavranmasıdır.

ÇALIŞMAYI NASIL PLANLADIK?

Eğitim Sen Balıkesir Şubesi olarak ilçe temsilciler kurulu toplantısı yaparak “Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliğine” karşı yapacaklarımızı kararlaştırdık. Temsilciliklerimiz ve şube olarak genel üye toplantıları yaparak, kararlaştırdığımız çalışmaların planlamasını yaptık. Şube olarak genel merkezden gelen dokümanların yanı sıra 2000 bildiri basımını gerçekleştirdik. Afiş, broşür ve bildirilerimizi tüm işyerlerine ulaştırmanın planlaması yaptık. Tüm eğitim emekçilerine imza metninin anlatılarak imza alınmasını hedefledik. Hem bildiride hem de işyeri gezilerinde bakanlığın geri adım atmasının, birlik olunursa mümkün olacağını anlattık. Tüm sendikaların karşı olduklarını söyledikleri dönemde mücadeleyi birleştirmenin gerekliliğini anlattık. Birlikteliğin tepede değil işyerlerinden sağlanacağını, birlik talebinin şubeler bazında ancak gerçekleşebileceğini anlattık. Farklı sendikalara üye olanların da sendikalarını sorgulayarak birliği sağlamalarını istedik. Tüm sendikalardan randevu aldığımızı işyerlerinin birlik talebini kendilerine ileteceğimizi, katılmayanları teşhir edeceğimizi dile getirdik. 
Yoğun olarak sürdürdüğümüz imza kampanyası ve bildirinin etkisiyle olsa gerek sendikalarla yaptığımız bire bir görüşmeler olumlu geçti. Daha sonra Eğitim-Bir-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-İş ile bir araya geldiğimizde ortak basın açıklaması ve işyerlerinin birlikte gezilmesi önerimiz kabul edildi. Basın açıklaması için gün tespit edildi, ortak afiş yapılarak işyerlerine ulaştırılması basın açıklamasına davet edilmesi kararlaştırıldı. Ayrıca dört sendika başkanının birlikte temsili olarak altı işyerini birlikte gezmesini kararlaştırdık. Eğitim emekçileri, şube başkanları olarak birlikte gittiğimiz tüm işyerlerinde memnuniyetlerini dile getirdiler. Öğretmen odalarında yapılan konuşmaları ve bilgilendirmeleri ilgi ve dikkatle izlediklerini gözlemledik. İmza atmakta tereddüt edenlerin bile imza kağıdını aramaya başladıklarını, sessiz kalırsak yarın çok geç olacak o nedenle alanda olmalıyız dediklerine tanık olduk.

TİS sürecinde bile bir araya gelemeyen sendikaların, birlikte işyeri gezmeleri özlenen ve arzulanan bir tabloydu. Yeni birçok eğitim emekçisi ilk defa böyle birlikteliğe şahit oluyordu. Eskiler de en son 1 Aralık 2000’de gerçekleşen birliği anımsıyordu. İşyerlerinin gücü, talebi bu birlikteliği sağlamıştır. Günü kurtarmak için zaman zaman, göstermelik yapılan eylem ve etkinliklerle bugüne kadar başarı elde edemediğimiz ortada. Metal işçilerinin sendikalara rağmen bir araya gelerek, taleplerini ve kararlıklılarını göstermek sonucu zam oranını elde etmeleri birliğin ne olduğunu, kazananın birleşenler olacağını bize göstermişti. Eğitim emekçilerine acil olarak bu kararlılık ve isteğin sürdürülmesi gerektiğini anlatmalıyız.  

ÇEKİŞME EĞİTİMCİLERE KAYBETTİRİR

Eğitim Sen Balıkesir Şube olarak eğitim emekçilerinin öznesi ve lokomotifi olmadığı hiçbir çalışmanın mümkün olmadığını, sendikalar arası rekabetin ve çekişmelerin sonucu kaybedenin eğitim emekçileri olacağını görerek birlik konusunda ısrarcı olduk. Eğitim emekçilerinin kendilerini ilgilendiren sorunlar karşısında mücadele etmeye ve birlikte olmaya açık oldukları görülmektedir. Basın açıklamasına katılanların sayısı ve coşkusu, kendi sorunlarına bile duyarsız diyenlere en güzel cevaptır. OHAL korkusuna rağmen alana gelen eğitim emekçilerinin içerisinde ilk defa eyleme katılanların sayısı az değildi. Özellikle birleşe birleşe kazanacağız sloganının güçlü olarak atıldığını gözlemledik. Çünkü bu talep işyerlerinin temel arzusu ve isteği idi. Balıkesir’deki sendika şubelerini de birlikte olmaya zorlayan bu arzu ve istektir. “Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmeliğine” karşı kararlığımızı devam ettirmemiz gerektiğini anlatmalıyız. Mücadeleyi devam ettirmez, ısrarcı olmazsak kazanamayacağımız ortada. Sendikalara düşen görev mücadele etme yöntemlerini çeşitlendirerek sürdürmeli, yönetmeliğin iptal edilmesi sağlanıncaya kadar kararlı olarak mücadele etme azminde olduğunu hissettirmelidir. Yoksa mücadele ettik ama engelleyemedik noktasına gelinecektir. Kazanımla sonuçlanmayan eylemler emekçileri olumsuz etkileyecek, mücadele azmini kesintiye uğratacaktır. Olumlu başlayan tüm eğitim emekçilerinin bir araya geldiği dönemde kazanmaya yakın olduğumuzu düşünüyorum. Yeter ki birliği yıkıcı değil artırıcı söylemlerle mücadeleyi sürdürelim.

1 MAYIS’A TALEPLERLE

1 Mayıs’a doğru giderken her iş kolunun özgün ve somut talepleri etrafında bir çalışma yapılmalıdır. Örneğin eğitim emekçileri “Performansa hayır! İş güvenceme sahip çıkıyorum!” talebini öne çıkaran bir çalışmayla 1 Mayıs’a çağrılmalıdır. Sermayenin saldırılarının yoğunlaştığı bu dönemde 1 Mayıs’ın anlam ve önemi artıyor. Olanak olan her yerde kitlesel, birleşik ve yaygın kutlamaların yapılması saldırıların püskürtülmesi açısından önemlidir. Sorun emekçilerin mücadele etmek istememeleri değil doğru zamanda, doğru araçlarla ve emekçilerin gerçek talepleri uğruna bir çalışma yapmaktır. Bu zorlu dönemin farklı olanakları mevcuttur. Mesele bu olanakların değerlendirilmesindedir.

ÖNCEKİ HABER

'Benim yaşadıklarımı kimse yaşamasın'

SONRAKİ HABER

Konaşenkov: ABD füzelerini imha etmek için 10 füze yeterliydi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...