04 Nisan 2018 16:20

Kadınlar hayatta, değişim sahada

YBÜ İnsan Hakları Kulübü'nün 'Kadınlar Hayatta, Değişim Sahada' çağrısıyla düzenlediği futbol maçının ardından bir öğrenci düşüncelerini paylaştı.

Paylaş

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan Hakları Kulübü
Ankara

YBÜ İnsan Hakları Kulübü olarak "Kadınlar Hayatta, Değişim Sahada" çağrısıyla futbol maçı düzenledik. Kadınların toplumsal cinsiyet kalıplarından bağımsız üretimde, sporda, sanatta, bilimde ve hayatın içinde varolabildiklerini göstermek bu etkinliğin temel amacıydı.

8 Mart kapsamında düzenlenen etkinliğimizin amaçlarını belirtmek, Türkiye’de ve dünyada kadınların sorunlarına dikkat çekmek için yazdığımız açıklamamızda “emek, demokrasi kavramları ve Özgecan’ın adının geçmesi” sebebi ile okul güvenlik görevlileri konuşmamızı engelledi ve açıklamamıza el koydu. Kadınların tepkilerini belirtmesi ve bu açıklamanın yapılmasında ısrarcı olmaları üzerine güvenlik görevlileri “İyi niyeti suistimal etmeyin.” diyerek kadınları susturmaya çalıştı. Etkinlik sonrasında etkinliğe katılan Felsefe Bölümü birinci sınıf öğrencisi olan arkadaşımıza etkinlikle ilgili duygu ve düşüncelerini sorduk.

Kadınlar arası futbol maçı üniversitemizde ilk kez düzenlendi. 8 Mart dolayısıyla İnsan Hakları Kulübü’nün düzenlediği bu etkinliği nasıl değerlendiriyorsun?

Okulda ilk senem ve ilk kez böyle bir etkinliğin düzenlenmesi beni onore etti. Futbol sahasına ne zaman baksam sadece erkekler var. Erilliğin yoğun olduğu bir alanda kadınları bir araya getiren bir etkinlikti ve anlamlıydı. Kadınlar, erkeğin hüküm sürdüğü alanlarda olmaktan geri durmamalı ve bir araya gelmelidir. 

Maç başlangıcında güvenlik güçlerinin müdahalede bulunması erkliğin bir uzantısı olarak yorumlanabilir mi?

Elbette, aksi düşünülemez. Konuşma esnasında Özgecan Aslan’ın adının geçmesi ile müdahale girişiminde bulunmaları beni kadın olarak, insan olarak üzdü. Özgecan’ın ismini bilmeyen, duymayan yoktur ülkemizde. Özgecan için binlerce insan bir araya geldi. Türkiye’deki kadın mücadelesinde simgeleşmiş bir ismi üniversitemizde anamamak, yaşanan baskıların bir uzantısı. En rahatsız olduğum durumlardan biri de emek, demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi kavramların sol düşünceye aitmiş gibi yorumlanması, jargon gibi düşünülmesi. Oysaki yaşamımızı idame ettirebilmek için her alanda emek sarf ediyoruz. Emek, demokrasi gibi kavramlar salt bir görüşün uzantısı olmaktan ziyade evrensel düşüncedir. Evrenselliktir, bütünlüktür.

Kadınların gerek ülkemiz gerek dünyada yaşadığı sorunları değerlendirebilir misin?

Göze en çok çarpan toplumsal cinsiyet meselesi... Cinsel kimlik denildiğinde iki kategori düşündürülüyor: Kadın ve erkek. “Kadın kadın gibi davranmalı, erkek de erkek olmalı.” gibi toplumsal rol ve normlar devreye giriyor. Toplumun beklediği gibi davranış sergileyemeyenler için damgalanma söz konusu. Bu düşüncelerin ötesine çıkmak gerektiğini düşünüyorum. Öte yandan işgücünde ciddi problemler var. Egemen olan "Erkek en iyi yöneticidir." düşüncesi. İşte disipin,idare gibi işleri kadınların yapamayacağı düşünülüyor. Tarihi değerlendirdiğimizde kilit noktalarda daima kadınların olduğunu görmek zor değil. 

Futbol oynamaya başladığında çevrenin tepkisi ne oldu?

“Kadınlar futbol oynar mı? Sen erkek misin?​” gibi sorularla yargıladılar. Üzüldüm ama oynamayı bırakmadım. Bu algının değişmesi gerekli. Hepimiz futbol maçında gördük ki kadınlar eğlenerek, güzelleştirerek futbol oynar. 

Kulübün etkinlik sonrasında oyunculara kitap ödülü vermesini nasıl değerlendiriyorsun?

Ülkemizde ve dünyada kadınları aşağılama, hor görme söz konusu. Dolayısıyla İnsan Hakları Kulübü, kadın hakları meselesine önem vererek etkinlikler yapıyor. Üniversitedeki kulüp ve toplulukları göz önüne aldığımda bunu bir tek İnsan Hakları Kulübü yapabilirdi .Düşünün ki bir oyun oynuyorsunuz ve size kitap hediye ediliyor. Masal Masal Matitas, Karakalpak Kızı gibi birçok kitap. Katılanlar ve düzenleyenler de maddi güdüm söz konusu bile değil. Daha anlamlısı olamazdı.

Kadın mücadelesi ve kadın sorunları özelinde okulumuzda daha farklı neler yapılabilir, neler yapmak gerekir?

Sosyoloji Bölümünde seçmeli toplumsal cinsiyet dersi açılıyor .Bu dersin bütün bölümlerde olması gerektiğini düşünüyorum. “Zorunlu mu olmalı, seçmeli mi olmalı?​” sorusu tartışılabilir. Çünkü zorunlu olduğunda dersin verimliliği azalabilir, derse katılım isteğinde mecburiyetin getirdiği düşüşler olabilir. Ancak sınıfta dikkatimi en çok çeken şey sadece kadınlar bu dersi aldığı. Erkekler de derste olmalı ki farkındalık yaratılabilsin. Eril tahakküm okuyoruz, Marx okuyoruz. Kadın mücadelesini ve teorisini inceliyoruz. Aynı zamanda üniversitede toplumsal cinsiyet atölyeleri açılabilir. Osmanlı’da ve Türkiye’de kadın hareketi derinlemesine konuşulabilir. Hem sosyolojik hem felsefik hem de dini boyut incelenebilir. Çünkü toplumu oluşturan dallar bilinmeli ki bilgi, eleştiri, anlamlılık elde edilebilsin.

ÖNCEKİ HABER

Pi Sayısı

SONRAKİ HABER

'Sanatın yıkamayacağı dayatma yoktur'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa