'Taşerondan kadroya geçişte ayrım olmayacak' sözü yalan çıktı

İzmir Ege Üniversitesinde 400'ü aşkın işçi 'güvenlik soruşturması' gerekçesiyle kadroya alınmadı, üstelik tazminatlarına el konularak işten atıldı.

03 Nisan 2018 15:43
Paylaş

Metehan UD
Nuray ÖZTÜRK
İzmir

Ege Üniversitesinde çalışan 400’ü aşkın işçi, kadroya geçiş sürecinde 'arşiv soruşturması' gerekçesiyle kadroya alınmadı ve üstelik işten atıldı. İmzalatılan ‘sulh sözleşmesi’yle tazminatlarına da el konuldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’ya tepki gösteren işçiler, “Hani işçiler mağdur edilmeyecekti, ayrım yapılmayacaktı?” dedi.

Hükümetin KHK ile getirdiği kadro düzenlemesiyle 2 Nisan’da kadroya geçiş süreci tamamlandı. Ancak bu süreç içerisinde binlerce işçi mağdur edildi. Ege Üniversitesinde çalışan taşeron işçiler de işsizlikle karşı karşıya kaldı. İşten atmalarla ilgili önce gerekçe açıklamayan Ege Üniversitesi yönetimi, daha sonra sendikacılarla yaptığı görüşmede ise İzmir Valiliği ve emniyetin göndermiş olduğu arşiv soruşturmasının sonucuna göre hareket ettiklerini dile getirdi.

Üniversite yönetimi, işçilerin tazminatlarının ödenmemesine ilişkin ise işten çıkarılmadan birkaç gün önce imzaladıkları 'bütün haklarından feragat ettiklerine dair belge'yi gösterdi. İşten çıkarılan işçiler arasında 20 yıldan fazla süredir üniversitede çalışanlar da bulunuyor. DİSK’e bağlı Genel-İş, Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş ve Öz Büro-İş üyesi işçiler, sendikalarının hazırladığı dilekçelerle duruma itiraz edecek, sonuç alınmazsa işe iade davası açacak.

‘NEDEN BİZE BUNU YAŞATTILAR?’

Ege Üniversitesinin 19 yıllık çalışanı olan Genel-İş Üyesi Serpil Yaşar, karara boyun eğmeyeceklerini ve sonuna kadar mücadele edeceklerini belirterek “Bize bir açıklama yapmadılar. Kimseye zarar vermedim, başka okullara çocuk göndermedim, mahkemem yok. Neye göre karar verdiler, neden bize bunu yaşattılar? Biz kadro için yıllardır mücadele veriyoruz. Çalışan arkadaşlar bize destek olmalı. Bugün bizi sokan yılan yarın onları da sokabilir. Kadroya geçen arkadaşlarımız kendilerini çok güvende saymasınlar, yarın ‘Sizi de kapının önüne koyabiliriz’ diyebilirler” dedi.

‘YARATACAĞI MAĞDURİYETLERE DİKKAT ÇEKMİŞTİK’

Diş Hekimliği Fakültesinde çalışan Genel-İş İşyeri Temsilcisi Eray Topal da şunları söyledi: Ailemizde terörle alakalı bir şey yok. Kendi inisiyatiflerini kullandıklarını düşünüyorum. İşi olanlar işsiz kaldı, insanları mağdur ettiler. Biz kayıtsız, şartsız kadro dedik ama bizim taleplerimizi dikkate almadılar. Biz hükümetin kadro açıklamasının yaratacağı mağduriyetlere dikkat çekmiştik, nitekim de öyle oldu. Kadroyu alan arkadaşlarımızın kendilerini çok güvende görmemesi gerekiyor. Biz alanlarda olduğumuz zaman onların da desteğini bekliyoruz.

‘KADRO SÖZÜ İLE ALDATTILAR’

Ege Üniversitesinde temizlik işlerinde çalışan Genel-İş Üyesi İlhan Yaman da hükümetin kadro sözü ile insanları aldattığını ifade etti. İşçilerin hepsinin kafasında soru işareti olduğunu dile getiren Yaman, “Karakolun önünden dahi geçmeyen arkadaşlarımız var. Yıllara dayanan emeklerimizi boşa çıkardılar. Bize 4 gün önce kadroya alınacaksınız deyip bir feragatname imzalatıldı ve bu feragatname ile bütün haklarımız elimizden alındı. İmzalamamamız durumunda işten çıkarılmış sayılacağımızı söylediler. Biz de son bir aşama diyerek imzalamak zorunda kaldık. Şimdi hepimiz mağdur edildik” diye konuştu.

‘NEDEN FERAGATNAME İMZALATTILAR?’

Öz Büro-İş Üyesi Ege Tıp Fakültesi Çalışanı Nagehan Arık da işten çıkarıldıktan sonra psikolojisinin bozulduğunu söyledi. Arık, “Herkesin kendince borçları var. Bir gecede bizleri yıprattılar. O günden beri yemek de yiyemiyorum. Bir sebep gösterilmedi. Şimdiye kadar bütün süreçleri geçtik. Bizim hiçbir sabıka kaydımız yok, bana 'seni şu sebeplerle işten çıkardık' desinler. Tekrar işe alsalar bile bir daha çıkarılma endişesi ile nasıl verimli çalışacağız, kim bizim bu mağduriyetimizi giderecek? Bize 3 gün önce bütün haklarımızdan feragat edeceğimize dair belge imzalattılar. Herkesin çocuğu var, kimisi üniversitede okutuyor. Kimisi kredi çekti. Bunları kim karşılayacak?” dedi.

‘EMEKLERİMİZİ BOŞA ÇIKARDILAR’

Ege Üniversitesindeki işlerine 'güvenlik soruşturması' sebebiyle son verilen taşeron işçiler Yakup Taşdemir ve Gülnaz Erdalı (Fotoğraf:EVRENSEL)
Ege Üniversitesindeki işlerine 'güvenlik soruşturması' gerekçesiyle son verilen taşeron işçiler Yakup Taşdemir ve Gülnaz Erdalı (Fotoğraf:EVRENSEL)

Hizmet-İş Üyesi Yakup Taşdemir de 19 yıllık emeklerinin boşa gittiğini belirterek şunları söyledi: Üniversite yetkilileri ne bir cevap veriyor ne de açıklama. Hangi kapıya gitsek yüzümüze kapanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Çalışma Bakanı Sarıeroğlu 'kimse mağdur olmayacak' diyordu. Bu mağduriyet değil mi? Şimdi kredilerimi ödeyemeyeceğim, hapishaneye gireceğim, o zaman vicdanlarınız rahat olacak mı? Keşke kadro vermeselermiş. Benim kredilerimi devlet mi ödeyecek? Sabah kalkıyorum, 'işbaşı yapmayacaksınız' deniyor. Ben devlete güvenmeyeceksem kime güveneceğim? Biz sadece işimizi istiyoruz, hakkımızı istiyoruz. Banka şimdi benden para bekliyor, 3 gün sonra ödeme yapmam gerek.

‘FETÖ’YÜ ONLAR YARATTI’

Çocuğunun, kapatılan okullardan birinde okuduğu için kadroya alınmadığını düşünen Gülnaz Erdalı ise “Hastanede dokuz yıldır çalışıyorum. Çok mağdur durumdayız. Bize söz verdiler kadro için. Keşke sınava almasalardı, 'çıkın' deselerdi de kıdemimiz yanmasaydı. Büyük kızım kapatılan okulların birinde okudu, eğer bu okullar FETÖ’ye aitse bizim suçumuz ne? Oraya göndermemin tek sebebi uygun fiyat ve evime yakın olmasıydı. FETÖ’ydü, neydi bilmiyorum. Onlar yarattı, onlar bitirdi. Bize açıklama yapmadılar, tek şüphelendiğimiz şey bu. Cumhurbaşkanına sesleniyorum, bizi mağdur etmesinler” diyerek tepkisini dile getirdi.

‘HİÇ KİMSE BİR AÇIKLAMA YAPMIYOR’

Didem Uyan: Arşiv soruşturmaları olduğu söylendi. Yüz kızartıcı suçlar olduğu ileri sürülüyor ama hiçbirimizin işlemiş olduğu suç yok. Açıklama yapılmasını bekliyoruz. Yıllardır alnımızın akıyla çalıştık. Asgari ücret alıyorduk. İş bulmak kolay değil. Tazminat alamayacağımız söylendi. Hükümetin kadro uygulaması hatalarla dolu. İşsizlik kanayan bir yara ve kapatacaklarını söylediler ama daha da yenilerini eklediler.

Murat Güneş: İşyerime geldiğimde idare amirimin sürprizi ile karşılaştım. İsmimin yayımlanmadığından haberim yoktu. Bakma gereği duymadım, beklemiyordum. Güvenlik soruşturması arşivine takıldığım söylendi. Ege Üniversitesinin kendi çalışanlarına bunu reva görmesi doğru bir şey değil. Geçmişimde bir suç işlemişliğim yok ama insanların görüşleri ile ilgili mi diye düşünüyorum. Evde bakmakla yükümlü olduğum 7 kişi var ve de konut kredisi ödüyorum.

Şadiye Deniz: Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu 'herkese kadro verilecek' diyordu. Şimdi hangi vicdanla kafalarını yastığa koyacaklar? Onların çocukları yok mu? Ben hakkımı helal etmiyorum onlara. İnsanlara damga vurup sokağa atmak kolay değil. Bizim FETÖ ile uzaktan yakından bir alakamız yok. Bizi bu şekilde suçlayamazlar. Madem çıkaracaklardı neden feragatnameyi imzalattılar?

Fatma Türkal: Cumartesi gecesi işten çıkarıldığımı, şeflerimin araması ile öğrendim. 'Yarın işe gelmiyorsun' dediler. Hiç kimse bir açıklama yapmıyor. Bir gün karakola gitmişliğim yok, ailemde bir sorun yok. Muhatabım yok, gerekçe söylemediler. Sendika hiçbir açıklama yapmadı. Sadece 'evrak dolduracaksınız' dediler, o kadar. Ben demiyorum ki bana verilmedi şuna da verilmesin. 'Ayrımcılık olmayacak' dendi. Benim suçum neymiş? Kimlerin torpili işledi bilemiyoruz. Bir tutanağım bile yok. Ben açıklama yapılmasını istiyorum. 'Kayıtsız şartsız' dediler ama değilmiş.

‘GELİNEN DURUMUN ÖZETİ: TUZ KOKMUŞ HİKAYE BİTMİŞ’

Gelinen durumun hukukla, adaletle, hakkaniyetle uzaktan yakından bir ilgisi kalmadığını dile getiren Sendika Uzmanı Engin Sezgin, “Taşerona kadro denilen bu süreç en başından itibaren keyfiyete dayalı bir şekilde yürütülmüş ve binlerce işçinin işsiz kalmasına yol açmıştır. Son olarak güvenlik soruşturması bahanesiyle bu mağduriyet katlanmıştır. Devlet yetkilileri ve onların yereldeki temsilcileri, KHK’nin getirdiği sınırlamaları bile aşan yorumlar ve uygulamalarla keyfiyetin ucunu kaçırmıştır. KHK’ye göre çıkarılan uygulama tebliğine göre işçiler için sadece arşiv araştırması yapılacak denilmişken tüm işçiler güvenlik soruşturmasına tabi kılınmıştır. Bu soruşturmalarda suçun şahsiliği ilkesi yok sayılmış, ikinci üçüncü derece yakınlar üzerinden istihbari bilgilere göre işçilere 'güvenlik soruşturmasından geçemediği' söylenmiştir” dedi.

Birçok yerde olduğu gibi, içinde valilik temsilcisinin de olduğu Ege Üniversitesi değerlendirme komisyonunda görevli yetkililerin, temel hukuk ilkelerini bile anlamaktan uzak olduklarını belirten Sezgin şöyle devam etti: 400’ün üzerinde işçiyi işsiz bırakmışlardır. Ülke genelinde güvenlik soruşturmasından geçemeyen işçiler, işsiz bırakılmalarının yanı sıra bir de tazminatlarının verilmeyeceği de söylenerek yeni bir hukuksuzluğa, yeni bir cezalandırmaya daha tabi tutulmaktadır. KHK ile belirtilmiş olan feragatnameler ile sulh sözleşmelerinin işçilerin kıdem tazminatlarıyla ilgisi yokken hatta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı televizyon televizyon gezip ‘İşçi kardeşlerimiz gönül rahatlığıyla bu evrakları imzalasınlar, kıdem tazminatlarında herhangi bir kayıp olmayacak’ derken şimdi fiili uygulamada işçilere kıdem tazminatları da ödenmemektedir. Gelinen durumda özetle tuz kokmuş, hikaye bitmiş. Bir an evvel bu mağduriyetler giderilmeli, bütün işçiler de bu işin peşini bırakmamalı işleri ve ekmekleri için mücadele etmelidir.

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Winnie Mandela hayatını kaybetti 

SONRAKİ HABER

Hüseyin Aykol: Gazetemiz bombalandığında da susmadık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...