31 Mart 2018 00:51

Suriyeli öğretmen: Bir an için her şeyinizi kaybettiğinizi hayal edin

Suriyeli Davut, 'Suriyeliler dönsün, savaşsın, Suriyeliler geldi işsizlik arttı' diyenlere, 'Bir an için her şeyinizi kaybettiğinizi düşünün' diyor.

Paylaş

Vedat YALVAÇ
İstanbul

2011 yılında başlayan savaşın neredeyse yerle bir ettiği Suriye’de binlerce kişi savaşta, binlercesi de savaştan kaçarken öldü. Başka ülkelere göç etmeyi ve sığınmayı başarabilenler ise bir yandan yaşam mücadelesi verirken öte yandan ırkçı, milliyetçi saldırıların, düşmanca tavırların muhatabı oldu. Davud da savaştan kurtulup ayakta kalanlardan. Davud gibi ülkelerinden gelerek Türkiye’ye gelen mültecilerin ismini değiştirerek ‘yabancı öğretmenlerle çalışıyoruz’ diyen dil kursları, Davud’un ismini David yapmışlar. Yani ismini bile kaybeden  Davud, “Suriyeliler devlet desteği alıyor” söyleminin “koca bir yalan” olduğunu söylüyor. Davud, dil bildiği ve öğretebildiği için, ama haftada en az 60 saat sigortasız çalışmak zorunda olarak asgari bir yaşam kurabilmiş kendine. Türkiye’deki pek çok Suriyeliye oranla şanslı olduğunu görüyor, biliyor. “Suriyeliler ülkelerine dönsün, savaşsın... Suriyeliler geldi işsizlik arttı... Suriyeler geldi kiralar arttı...” diyenlere “Bir an için her şeyinizi kaybettiğinizi hayal edin...” diyen Davud, Türkiye’deki yaşam mücadelesini gazetemize anlattı: 

Suriye’den buraya nasıl geldin?
Suriye’de askerlik süresi bir buçuk yıl. Ancak 2010 yılında askere gidenler bugün hâlâ savaşmaya devam ediyor. Çünkü devlet hiç kimsenin ordudan ayrılmasına izin vermiyor. Ben de 2010 yılında mezun olsaydım askere gitmiş olacaktım. Askere gitmek istemedim ve bunun için 7 gün hapis yattım. Hapishanedeki son günden sonra beni askerlik şubesine götürdüler. Babam orada beni bekliyordu. 10 dolar gibi bir para verdik, bıraktılar beni. O müdür her şeyi resmi olarak halletti. İsmim her yerden çekildi. ‘Bu kişi 9 ay Suriye’de kalabilir’ diye resmi yazı gönderdi. Hükümetten bu izni alabilmek için 300 dolar ödedik. O kağıdı aldım, 9 ay boyunca yasal olarak özgürdüm, 9 ayın son günü İstanbul’a bilet aldım ve buraya geldim. Ülkeyi 9 ay içinde terk etmene izin veriyorlar yani.

Savaşta ölen ya da yaralanan yakınların oldu mu?
Kuzenim el Nusra tarafından öldürüldü. Rejim ordusundaydı, arama noktalarından birinde görevliydi ve bir bombalı araç saldırısında öldü. Teyzemin eşi de Esad karşıtları tarafından kafasından vuruldu, sivildi ve ‘sniper’la vuruldu. 

Kaç yıldır buradasın? Aileni ve arkadaşlarını özlemiyor musun? Onları görmek için Suriye’ye gitmeyi düşünüyor musun?
2.5 yıldır buradayım ve onları tabii ki özlüyorum. Ama eğer gidersem, sınırda beni hemen alırlar. Mülteci statümü normal oturma iznine çevirmem lazım. Bu da çok zor. Türkiye’den ayrılırsam mülteci olarak beni tekrar kabul etmiyorlar. Suriyeliler için Türkiye’de bu böyle. Mesela Almanya’da 1 yıl kalırsan geçici bir pasaport verip istediğin zaman gidip gelebiliyorsun. Ama Türkiye’de böyle değil...

‘ESAD İYİ BİRİ DEĞİL, AMA KARŞITLARI DAHA KÖTÜ’

Suriye’deki şu andaki durum konusunda bilgin var mı? Yaşananlar konusunda Suriye halkı ne düşünüyor? 
Her şey çok zor. Ekonomik olarak konuşacak olursak yaşam çok pahalı. Hayat pahalılığı İstanbul gibi. Maaşlar 100-200 dolar civarında. Savaştan önce bir restoranda çalışırken 300 dolar alabiliyordum, şimdi ise 100 dolar veriyorlar. Güvenlik açısından konuşacak olursak şehirlerin bir kısmı, Şam, Latakya güvenli. Yani ben o kısmı biliyorum. Çünkü ailem akrabalarım oralarda. Şam’ın kırsal kesimleri güvenli. Şam’da dini örgütler de var; o kısımlar çok güvenilir değil. Bazı kısımlarda rejime bağlı milisler var; onlar da güvenilir değil. Silahlılar ve kötü adamlar sonuçta. Hükümet onlara “Alın size silah ve para gelin bizim yanımızda savaşın” diyor. Arapçada bir atasözü vardır; “Köpeğin sana karşı havlamasındansa senin yanında havlaması yeğdir.” Onlar da bir miktar para karşılığında hükümetin yanında havlıyorlar. Esad milislere ne derse onu yapıyorlar. Seküler biri olarak zaten karşıtlarla yaşayamam, çok dindarlar. Namaz kılmamı, eşimin hijab giymesini falan isterler. 

Esad’ı destekliyor musun?
Hayır. Suriye’de hiçbir siyasal partiyi destekleyemem. Esad iyi bir insan değil, bunu herkes biliyor. Tabii karşıtları çok daha kötü. Sadece Esad diğerlerinden daha zeki. 

Ailende mi Esad karşıtı?
Onlar desteklemek zorundalar. Çünkü Aleviler ve iki seçenekleri var. En azından rejim Alevilerin evine gelip öldürmüyor. Ama cihatçı örgütler evlerine gelip Alevileri öldürüyor. Aleviler kesinlikle cihatçılara güvenemez.

HER GÜN ÇALIŞIRSAM, GEÇİNEBİLİYORUM

İki buçuk yıldır buradasın... Nasıl geçiniyorsun? 
Önce bir turist acentesinde çalışıyordum. 1000 lira vereceklerini söylediler ancak yarısını verdiler. Hiçbir şey yapamazdım, bir ay çalıştım orada. Sonra Hatay’a gittim, orada da üç ay sivil toplum kuruluşu (STK) gibi bir yerde çalıştım; 1600 lira verdiler. Tekrar İstanbul’a geldim, altı ay Esad’a karşı Aleviler olarak çalıştıklarını söyleyen bir grupla çalıştım. 1000 dolar vereceklerini söylediler ama 1000 lira verdiler. Kalacak yer de verdiler. Sonra bir Amerikan organizasyonunda çalıştım çevirmen olarak. Arapçadan İngilizceye... Ücreti iyiydi, 1000 dolar civarında. Bir buçuk yıldır da bu dil kursunda çalışıyorum, İngilizce öğretmeni olarak. Hafta içi sabah 10’dan akşam 10’a kadar, hafta sonu da sabah 9 akşam 7 arasında çalışıyorum. Her gün çalışmak durumundayım. Haftada 60 saatin üzerinde çalışıyorum; 4000 lira civarında kazanıyorum. Başka türlü yaşayamam. Para biriktirmem lazım. Aileme ayda 500 lira civarında para gönderiyorum. Kiram 1200 lira, faturalarla 1500’ü buluyor... 

Eğer okulu bitirseydin Suriye’de öğretmenliğe başlasaydın ne kadar alacaktın?
Eğer çok şanslıysam ve çok iyi bir yerde çalışıyor olsaydım maksimum 400 dolar. 
Ama savaştan önce Şam’da yaşamak gerçekten çok ucuzdu ve bu para yeterliydi.

‘SURİYELİLER PARA ALIYOR’ BÜYÜK BİR YALAN

Suriyelilerin devletten para aldığı söyleniyor. Devlet size herhangi bir para ödüyor mu gerçekten?
Bu büyük bir yalan! Ben hükümetten bir kuruş bile almadım. Başvurdum, mülteci kimliğim var. Ama hiç kimse al bu senin maaşın falan demedi. Öyle bir şey yok. Sadece devlet hastanesinde mülteci kimliğimi gösterip ücretsiz tedavi edildim. 

Suriye’den Türkiye’ye göç edenler arasında durumu çok kötü olanlar var. Mendil satanlar, dışarıda yaşayanlar... Onları görünce ne düşünüyorsun?
Bu yanıtlanması zor bir soru... Ben daha iyi koşullardayım, çünkü üniversite bitirdim, İngilizce konuşup öğretebiliyorum. Dil bilmek benim için şans, bunun farkındayım... Ve tabii Suriyeli çocukları mendil satarken görünce hemen alıyorum. Çok yoksullar ve başlarına gelenleri hak etmiyorlar.

Suriye’de asgari ücret diye bir şey var mı, ne kadardı sen oradayken? 
Savaştan önce asgari ücret yaklaşık 200 dolar civarındaydı; şu an 100 dolar. Annem babam işçi emeklisi. Zaten insanlar genellikle işçi olarak çalışıyor. Küçük marketler de açabiliyorlar, o bayağı yaygın. Migros, Carrefour gibi marketler yok çünkü. Savaştan önce de iş bulmak zordu; bağlantılarınız olması gerekiyor. Ortadoğu’da her yer böyle...

‘ASLINDA TÜRKİYE’DE DE KALMAK İSTEMİYORUM’

Suriyeli olduğun için burada düşmanca ve saldırgan tavırlarla karşılaştın mı hiç? 
Yüz yüze hayır, hiçbir tartışma olmadı. Ama Suriyeli olduğunuzu öğrenince hafif gülümsüyorlar elbette ve daha fazla para almaya çalışıyorlar. Berberler bile bunu yapıyor. Bir Türk kızın bir odasını kiralamıştım. Çok kötüydü. Suriyeli olduğumu öğrenince çok kötü davrandı. İlk başta küçücük bir oda için 500 lira istedi, ikinci ay 800 lira istediğini söyledi. Bir gece tartıştık ve her şeyimi topladı, ‘Defol buradan’ dedi. Hiçbir şey yapamadım. Bir arkadaşım yardım etti bana, o da Türk. İranlı bir arkadaşın evinde kaldım 4 gün. O olaydan sonra bu evi tuttum.

Savaş bitse Suriye’ye döner misin?
Savaştan önce de Suriye’de yaşamak istemiyordum ben. Türk hükümeti kabul etmeseydi  başka bir ülkeye gidecektim. Aslında Türkiye’de de kalmak istemiyorum. 

Neden?
Birincisi; aslında ülke değil sorun, ülke gayet iyi, ama hükümet ‘Burada kalamazsın’ derse yapabileceğim bir şey olmaz. İkincisi toplumla, milliyetçilerle ilgili. Ben seküler biriyim ve  Türkiye’nin yeni bir İran olmasından endişeliyim. İslamcı bir ülkede yaşamak istemem. Bunu değiştiremem ama yaşadığım ülkeyi değiştirebilirim. 
Bir diğer sebep ise; şu an mülteci statüsündeyim, Suriyeli olarak vatandaşlık alamazsam ev alamıyorum, emekli maaşı alamıyorum... Ölene kadar çalışmak zorundayım.

BU SAVAŞ ÜLKE İÇİN DEĞİL, HERKES DAHA FAZLA ÇALMANIN PEŞİNDE 

Bazı kesimler, Türkiye’deki Suriyeliler için ‘Gitsinler kendi ülkeleri için savaşsınlar’ diyor. Sen ne düşünüyorsun bu konuda? 
Bu, ülke bütünlüğüne dair bir savaş değil. Bu hırsızlık, petrol gibi şeyler için yapılan bir savaş. Aslında ülke dediğimiz şey nedir? Ülke dediğimiz şey biziz. Ama kimse bizim için savaşmıyor. Mümkün olduğunca daha fazla çalabilmek için savaşıyor insanlar. Bu nedenle hükümetin şu ya da bu sebeple git onu bunu öldür, git kendini öldür demesini kabul edemem.

Savaştan önce de aynı şeyi düşünüyordum, askerlik yapmayı istemiyordum. Savaştan önce, bunların hiçbiri olmadan evvel Suriye’den ayrılmak istiyordum. Savaş başlayınca da e tabii ki ne rejimi ne de diğer dini partileri desteklemedim. 

‘Ülkenize dönün savaşın’ diyenlere ne söylemek istersin?
Ben öğretmenim ve bazen derste öğrencilerin bu konudaki fikirlerini öğrenmeye çalışıyorum. Çoğunlukla Türkiye’deki genel atmosferden etkilendikleri belli. Sürekli ‘Suriyelilerden nefret ediyoruz. Esenyurt’a gidemiyoruz, Suriyeliler yüzünden tehlikeli bir yer haline geldi...’ diyorlar. Problemlerden biri şu; Türkiye’de muhalifler Suriyelilere karşı propaganda yürütüyor. Suriyelilerin çalışmak zorunda olmadığını, hükümetin onlara para yardımı yaptığını, kira, fatura ödemek zorunda kalmadıklarını falan söylüyorlar. Okullara sınavsız giriş, ücretsiz eğitim falan bunların hepsi yalan. 

Ben öncelikle şunu söylüyorum: Farklı bir ülke farklı bir kültür... Hayal edin mesela, markete gidiyorsunuz bir şeyler almaya, eve dönüyorsunuz ve eviniz yok, aileniz yok, hiç kimseyi bulamıyorsunuz. Her şeyinizi kaybettiğinizi hayal edin. Başka bir ülkeye geldiğinizi ve kimsenin size yardım etmediğini, destek olmadığını düşünün. Ne hissederdiniz? 

Suriyelileri suçluyorlar ucuza çalıştıkları için. Patron Suriyeli birine ‘5 liraya çalışır mısın’ dese çalışır, ama Türkiye vatandaşı olarak size 5 lira dese yüzüne tükürürsünüz. Hayır diyebilirsiniz. Ama onlar diyemez. Daha çok para verilse tabii ki mutlu olurlar, ama onların yaptığı şey hayatta kalma savaşı vermek. Bunu söylemek isterim...

SAVAŞI ÇIKARANLAR ŞİMDİ ÇÖZECEKMİŞ GİBİ DAVRANIYOR

Türkiye’nin Afrin’e girmesini nasıl değerlendiriyorsun?
Bu iyi bir hamle değil tabii ki. Birincisi Suriye benim ülkem. İkincisi Rusya’yı da, İran’ı da, Amerika’yı da desteklemiyorum. Türk ordusu da aynı. Geri çekilmeliler. Suriye’deki savaşı çıkaranlar da bunlar, şimdi bu sorunu çözeceklermiş gibi davranıyorlar. Türkiye de muhtemelen buna dahil. 

TÜRKLER DERS ÇIKARMAZSA BİZİM YAŞADIKLARIMIZI YAŞARLAR 

Buradaki Suriyelilerin bir kısmı ‘Erdoğan bize Türkiye’nin kapılarını açtı’ diyerek hükümeti destekliyor. Sen ne düşünüyorsun?
Niyetinden bağımsız olarak söylüyorum, tabii ki mutluyum bunu yaptığı için ve şanslıyım. Ama neden şu an kapıların kapalı olduğunu anlamıyorum. Belki niyeti politiktir. Bilemiyorum... 

Takip ediyor musun Erdoğan ve partisinin politikalarını?
Konuşan Türklerden duyuyorum. Kimisi seviyor, kimisi sevmiyor. Osmanlı İmparatorluğu söylemlerine okey veren de var, vermeyen de. Mantıklı bakacak olursak Osmanlı’ya, geriye dönük bir şey gelişim olmayacaktır. Osmanlı muhteşem bir şey olabilir kendi dönemine ilişkin, ama 2018 yılına uyabileceğini düşünmüyorum. Bu konuda Türkler de yarı yarıya bölünmüş gibiler. Eğer Türkler Ortadoğu’da yapılan yanlışlardan ders çıkarmazsa korkarım ki bizim yaşadıklarımızı onlar da yaşayacak. Bunu asla dilemem. Burada yaşadığım için değil, savaşın ne olduğunu bildiğim için...
 

 

 

 

ÖNCEKİ HABER

Göçmen öğrenciler okulda neden başarısız?

SONRAKİ HABER

Avrupa’nın çıkarlar savaşı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...