İftar yemeği de ‘mecburi’
Ben Makel Elektronik Fabrikası’nda çalışan bir kadın işçiyim. Makel Esenyurt Kıraç’ta fabrikaların yoğun olduğu bir alanda, 3 fabrika halinde kurulu. Makel’de genel olarak kadın işçi çalışıyor. Çünkü çalışma saatleri 8-6 ve haftasonu çalışması yok. Kadınlar evlerine çocuklarına daha fazla zaman ayırdıklarını düşündükleri için çok tercih ediliyor. Ancak 8-10 yıllık işçi bile asgari ücret denebilecek kadar az bir maaşla çalışıyor. Kaç yıllık olursan ol Makel’de en yüksek maaş 800 TL. Son 2 yıldır taşeron işçi çalıştırmaya başladı. Yaklaşık 1 ay önce taşeron şirketle anlaşmasını bitirdiğini, taşeron işçilerin kendi istekleri ile istifa ederek (ki bu şekilde bütün hakları fesh edilecek) kadroya geçmelerini, geçmek istemeyenlerin tazminat hakkının verilmeyerek taşeron şirket ile devam edeceklerini, taşeron şirketin onları herhangi bir fabrikaya vardiyalı, mesaili bir yere verebilecekleri söylendi. 100 kadar işçi taşeron olarak çalışıyor. Bir kaç tanesi hariç hepsi durumu kabul ederek istifa dilekçelerini imzaladılar ve hiçbir haklarını alamadılar. Aynı zamanda bu kadroya geçen işçilerin ikramiye hakları 2013 yılının mayıs ayına kadar verilmeyecek. Kadrolu oldular ancak şartlar aynı hala taşeron işçiyle. Evet kadrolu olmak iyi bir durum ancak ya içerde kalan hakları? Sorunlar saymakla bitmiyor. Fabrikanın içi öylesine sıcak ki, bayılmamak için insanlar resmen direniyorlar. Defalarca imza toplamamıza rağmen klima takılmadı. Kimi bölümlerde pencere dahi yok, insani bir koşul yok yani bu durumda bile bizden performans istiyorlar, hergün ne kadar üretim yaptıysak tek tek sayı veriyoruz. Performansımız yüzde 90’ın altına düşmemek zorunda. Eğer düşerse herkesin içinde gelip seni toplantıya çağırıyorlar rencide oluyorsun, psikolojik baskı altına alıyor seni. İnsanlar bu duruma düşmemek için hergün sayılarına sayı eklemek zorundalar. Ancak klimanın maliyeti yüksek olduğu için takmıyorlar, patronun parası bitmesin amman… Aslında dedim ya herkes Makel’e girmek için can atıyor da, içerdekiler de çıkmak için can atıyor. Son olarak da iftar yemeği saçmalığı. Makel her yıl Silivri’de bir restoranda işçileri ile patronları buluşturarak iftar yemeği organize ediyor. Bu yılda onun organizasyonunda muhtemelen çalışanlardan gelmek isteyen yoğun olmadı ki mecburi kıldılar yemeği. Çalışma saatleri dışında, işle hiçbir alakası olmayan bu yemeğe gitmek, yemeklerini yemek zorundaymışız, eee patron bizi düşünüp bir dünya masraf yapmış, hiç geri çevirmek olur mu? Peki hani klima takarken parası bitiyordu ya patronun??? Ama gelmek istemiyorum, farklı işim var, çocuğumu alacağım kreşten, ya da hasta anneme bakmam gerek? Ya hepsini bırak da bu keyfi bir durum, istemiyorum gelmiyorum, var mı ötesi? Şef 150 işçiyi tek tek dolaştı, gelmek zorundasınız, beni ilgilendirmez, çocuğunuz hasta olunca gelmeyin izin istemeye yanıma, hiçbirinize izin vermem tehditlerini savurdu herkese. Evet katılım arttı, herkese tek tek davetiye yazıldı, gitmeyenler belirlendi ,fişlendiler artık. Bakalım ne olacak gitmeyenlere karşı tutumları. Makel reklamını en iyi şekilde yaptı dün. Dergilerde kapak olmuştur artık, Makel’in yoğun katılımlı iftar yemeği diye. Bizim üzerimizden reklamını yaptı. Bu sindirme politikası, devletin, Kürtlerin, Alevilerin, bütün muhaliflerin üzerinde oynamaya çalıştığı sindirme politikasının aynısı. Böyle keyfi bir durumda bile onlar bizim yerimize karar verip, bize hiçbir seçim ve konuşma hakkı tanımıyorlar. Üzerimizde hissetirmeye çalışıyorlar her an o iğrenç ellerini. Ancak biz insanız, her birimizin ayrı düşüncesi ve fikri var, bizler birer robot değiliz.
Dünya işçi sınıfının omuzlarında, bir kımıldasa yer yerinden oynar diyor sevgili Can Yücel. Evet dünya bizim omuzlarımızda, artık kımıldama, gücümüzün farkına varma zamanı gelmedi mi? Özellikle savaşın, sömürünün, baskının had safhaya ulaştığı, dört koldan işçi sınıfını ezmeye çalıştıkları bu süreçte, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, kadın-erkek demeden, emeğimiz için mücadeleyi doruğa ulaştırmalıyız. İnsanca yaşanacak dünyayı, nasırlı ellerimizle bizler kurmalıyız. Zafer bizim ellerimizde, zafer direnen emekçinin ellerinde…
*Makel işçisi
Evrensel'i Takip Et