28 Şubat 2018 18:11

'OHAL ve KHK'ler gölgesinde Türkiye'de demokrasi' tartışıldı

Adana'da, 'OHAL ve KHK'ler gölgesinde Türkiye'de demokrasi' konulu panel düzenlendi.

Paylaş

Halil İMREK
Adana

Adana Barosu, Adana Tabip Odası, TMMOB ve Adana Veteriner Hekimler Odası tarafından "OHAL ve KHK'lar gölgesinde Türkiye'de demokrasi" konulu panel düzenlendi. Adana'da bulunan Seyhan Oteli balo salonunda düzenlenen panelin moderatörlüğünü Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük yaptı. Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği (Anayasa-Der) Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, gazetemizin yazarlarından Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel de konuşmacı olarak yer aldı. Öte yandan panele sendika, meslek odası, siyasi parti yönetici ve üyeleri ile çok sayıda avukat katıldı.

OHAL ve KHK'ler gölgesinde Türkiye'de demokrasi" panelinde konuşan Şebnem Korur Fincancı, 95 yıllık Cumhuriyet tarihinin 42 yılının resmi OHAL rejimiyle geçtiğine dikkat çekti. TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel ise, herkesi mağdur eden OHAL'in kaldırılmasını ve KHK'ler iptal edilmesini istedi. Prof. İbrahim Kaboğlu demokrasi olmadan hukukun da olmayacağını belirterek, 2019 seçimlerinin önemine değindi. Kaboğlu konuya ilişkin; "Anayasa değişikliği ile bir yol alınıyor, şimdi ise monokrasi ittifakı kuruldu. Monokrasi ittifakı karşısında meşru, hukuki, demokratik ve ahlaki birliktelik, ancak ‘demokratik hukuk devleti için anayasa’ ekseninde yapılabilir" dedi.

'YARGI BAĞIMSIZLIĞI ORTADAN KALDIRILDI'

Adana Baro Başkanı Veli Küçük, Kamu kuruluşu olan meslek odalarınıa yönelik AKP iktidarının müdahalesini eleştirdi. Adana Barosu olarak siyasi iktidarın bu adımı karşısında TBB'nin olağanüstü toplanması için çağrıda bulunduklarını söyleyen Küçük, TBB'nin, 24 Şubat’ta Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda tüm avukatları davet ettiği bir toplantı düzenlediğini ve 8 bin avukatın katıldığını hatırlattı. 

TBB Başkanı Mertin Fevzioğlu'nun, konuşmasında Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Adalet Bakanlığına teşekkür etmesini eleştiren Küçük, bugün siyasi iktidar eliyle yargının bağımsızlığının ortadan kaldırıldığını, kuvvetler ayrılığının kalmadığını yaşanan bu tablonun Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Adalet Bakanlığı sorumlu olduğunu söyledi. Küçük, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından sivil bir darbe yaşadıklarını ifade ederek, hukukun askıya alındığı ve güçler birliğinin bir merkezde toplandığını vurguladı. Olağanüstü Hal (OHAL) adı altında hukukun yok sayıldığı bir dönemde Kanun Hükmünde Kararname'lerle (KHK) ülkenin yönetildiğini ifade eden Küçük, OHAL’in kaldırılmasını istedi.

'28 ŞUBAT SÜRECİNDE CEMAAT İÇİN STK DENİLİYORDU’

Prof. İbrahim Kaboğlu

Panelin ilk konuşmasını Prof. İbrahim Kaboğlu yaptı. Kavram maskelesi ile 20 yıl önce cemaate sivil toplum kuruluşu denmesi istendiğini, 'bu ne' demeyenlerin demokrat olmadığının iddia edildiğini hatırlattan Kaboğlu, geçen 20 yıl içinde sivil toplum denen örgütün yönetimi silahla ele geçirmek istediğinin görüldüğünü vurguladı. Kaboğlu, "Sivil toplum kuruluşu farklıdır. Kamu kuruluşu dediğinde meslek kuruluşudur. Onun kuralları gereklilikleri Anayasa ve yasayla saptanmıştır. Demekki kavramsal maskeleme ile  bu tür yanlış kullanımları ret etmek gerekir" diye konuştu.

‘TÜRKİYE OHAL 2015’TE İLAN EDİLDİ’

Kaboğlu, birinci OHAL'in, fiili olarak 2015'ten itibaren güneydoğu bölge kentlerinde İç Güvenlik Yasası'yla yürürlüğe konulduğunun altını çizdi. Kaboğlu, "6771 sayılı kanun eğer bütünüyle yürürlüğe girerse, o zaman kalıcı tek kişi OHAL rejimini getirecek. Hukuken KHK'ler yok hükmündedir. Hukuk, siyaset bilimi kavramları ile anlamlandıracak gibi değildir" ifadelerini kullandı.

‘MİLLİ GÜVENLİK KURULU KARAR ALMA YETKİSİNE SAHİP DEĞİL’

KHK’lerle darbe teşebbüsüyle uzaktan yakından ilgisi olmayanların hedef alındığını dile getiren Kaboğlu, şöyle dedi: “KHK’lerde yapılan düzenlemelerde hiçbir ilgisi olmayan örgütler ve kişiler hedef alındı. Bakanlar KHK çıkartmak için bir kere toplandı. Kanun Hükmünde Kararnameler Anayasa ölçülerini saptıramaz. Milli Güvenlik Kurulu aldığı karar uyarınca ‘terör örgütü üyesi’ olanlar diyemez. Çünkü Anayasaya göre Milli Güvenlik Kurulu karar alma yetkisine sahip değildir. Ancak Bakanlar kuruluna tavsiye kararında bulunur. Kaldı ki bir kişinin ‘terör örgütü’ ile bağlantısı savcı kararıyla verilir." Kaboğlu, OHAL ve KHK'lere karşı muhalefet partileri ve toplumsal muhalefetin bir araya gelip mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.

‘GÖREVE İADE KARARI VERİLDİ AMA GÖREVE İADE EDİLECEK KİMSE YOKTU' 

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı

Gözaltına alındıktan 13 gün sonra yaşamını yitiren ve KHK ile ihraç edilen tarih öğretmeni Gökhan Açıkkollu'nun bugün işine iade edildiğini hatırlatan gazetemiz yazarı ve TİHV Genel Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ama göreve iade edilen kişinin olmadığını söyledi. KHK'lerin bir çok mağduriyet yarattığına dikkat çekti. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşanan hak ihlallerinin tavan yaptığına değinen Fincancı, 31 adet KHK çıkarıldığını ve 140 bin kamu emekçisinin ihraç edildiğini, 40 bin kişinin tutuklandığını anımsattı. Yaşanan işkencelere değinen Fidancı, 'üçlü protokolün' çiğnendiğini söyledi. Temel insan haklarının kimsenin ortadan kaldıramayacağını belirten Fincancı, bu döneme cezaevlerinin yoğun hak ihlalleriyle girdiğini dile getirdi. Muhalif olan herkese yönelik saldırıların devam ettiğini kaydeden Fincancı, ağır bir dönemden geçtiklerini, mücadele ve dayanışmayla bu karanlık dönemin açılacağını belirtti.

'CUMHURİYETİN TARİHİ HAK İHLALLERİ TARİHİDİR’

Bölge kentlerinde sivil ölümlerin olduğu sonsuz sokağa çıkma yasaklarına tanıklık ettiklerini ifade eden Fincancı, 1 milyon insanın çatışma sürecinde evlerinden çıkamadığını, hekimlerin yaralılara yardım edemediğini ve insanların bodrumlarda yaşamını yitirdiğini aktardı. Yaralılara yardım etmek isteyen hekimlerin üzerine ateş açılıp, haklarında soruşturma açıldığını belirten Fincancı, "Bodrumlarda 'teröristler var' denildi. Bizzat ben kendim gidip; gördüm. Bebek eşyaları gördüm. Bir çocuğun alt çenesini yanmış durumda buldum. Dolayısıyla hep beraber neye ne kadar karşı çıktığımızı düşünmemiz gerekiyor. Cumhuriyet tarihi maalesef hak ihlalleri tarihidir” dedi.

'CUMHURİYETİN 42 YILI RESMİ OLAĞANÜSTÜ REJİMİ İLE GEÇTİ’

"94 yıllık Cumhuriyet tarihinin 42 yılı resmi Olağanüstü rejimi uygulamaları ile geçti" diyen Fincancı, kadına yönelik şiddetin çatışma ortamında daha artığının altını çizdi. Çatışma arttıkça kadına yönelik şiddetinde artığını dile getiren Fincancı, "Cinsel şiddetine karşı idam söylentileri ortaya atılıyor. Asılda bu idam söylentileri daha çok 90'lı yıllarda kimlere uygulandığını biliyoruz. Şimdi aynı uygulamayı tekrar getirmeye çalışıyorlar. Cinsel istismar olayı bir suçtur. Dolayısıyla tıbbi bir durum uygulanması doğru değildir. Tıbbi olmayan bir durumu tıbbi bir durumla çözmenin bir mantığı yoktur. Hekimleri bu işe karıştırmak ise bir hak ihlalidir" diye belirtti.

'BARIŞI SAVUNDUĞUMUZ İÇİN HEDEF ALINDIK’

Prof. Dr. Raşit Tükel

Son olarak konuşan TTB Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ise, her dönem barışı savundukları için hedef alındıklarını söyledi.

OHAL kapsamında hekimlerin güvenlik soruşturmasına tabi tutulduğunu aktaran Tükel, ihraç edilen meslektaşlarına özel sektör dahil bir çok alanda zorluk çıkarıldığını ve bundan dolayı hekimlik mesleğinin bırakılarak yeni bir işe atıldığını kaydetti. Tükel, "Ne kadar acı verici ve tartışmalı bir durumdur" diyerek, meslektaşlarıyla dayanışma içerisinde olduklarına belirtti.

'İHRAÇ EDİLENLER DAMGALANIYOR'

Devletin, insanları işini kaybetme korkusuyla kendi yaşam anlayışını dayattığını dile getiren Tükel, şöyle devam etti: "Bu Türkiye tarihinde görülmemiş bir süreçtir. Daha öncede darbe süreçleri yaşandı. Ama bu kadar insan ihraç edilmedi. İhraç etmek yetmiyor gibi bir de ihraç edilenler damgalanıyor. İhraç edilenlere başka işlerde çalışma imkanı bile bırakılmıyor. OHAL insan hayatına ciddi etkiler yaratıyor. İhraç edilen kişi iş bulmamakta, emek verdiği mesleğini yapamamakta. Hak ettiği ücretin altında çalışmak zorunda kalıyor. Hak ve özgürlükler ortadan kaldırılmış durumdadır. İşçinin değil sermaye sahiplerine destek verilirken bazı kesimler ise mağdur ediyorlar. OHAL iş cinayetlerini artırdı, hak alma mücadelesini engelliyor. OHAL’in kaldırılması için ortak bir mücadele sürdürülmelidir"

Panel soru ve cevap bölümüyle sona erdi.

ÖNCEKİ HABER

Orhangazi-İzmir otoyolunda heyelan

SONRAKİ HABER

AKP kongresinde ikinci liste arbedesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa