21 Şubat 2018 08:46

Akdeniz’de sondaj gerilimi tırmanıyor

Kıbrıs Cumhuriyeti ile AKP Hükümeti arasında Akdeniz’de yaşanan sondaj gerilimi Türkiye’nin yeni bir Navtex yayınlamasıyla tırmanıyor.

Paylaş

Denizlerde askeri ya da sivil herhangi bir faaliyette bulunmak isteyenler önceden “Navtex” mesajları yayınlayarak, deniz trafiğini uyarıyor. AKP Hükümeti, askeri gerekçelerle bölgede bulunan deniz kuvvetleri için daha önce yayınladığı ve 22 Şubat’ta bitecek Navtex’in 10 Mart’a kadar uzatıldığını açıkladı.

Bunun üzerine Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Nikos Anastasiadis’in bugün siyasi parti başkanlarıyla değerlendirme toplantıları yapacağı öğrenildi. 

Daha önce gündeme gelen sondaj krizi nedeniyle Kıbrıs Cumhuriyeti ile KKTC arasındaki müzakere süreci yedi ay boyunca askıya alınmıştı.  

ÇİPRAS İLE GÖRÜŞME

Gündem Kıbrıs’ın haberine göre Türkiye’nin dün Kıbrıs Adası açıklarındaki deniz bölgesi için yayımladığı yeni Navtex, Kıbrıs’ın güneyini hareketlendirdi. Nikos Anastasiadis konuyu Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile telefonda görüştü. Dün akşam Rum yetkililerle görüşen Anastasiadis, bugün de parti başkanlarıyla değerlendirme toplantıları yapacak.
Rum Başkanlık Sarayı’nda dün yapılan toplantının ardından Kıbrıs Cumhuriyeti’nden konuya ilişkin değerlendirmelerin bugün de süreceği kaydedildi.

Nikos Anastasiadis’in, bugün Başkanlık Sarayı’nda toplanacak Rum Parti Başkanları Konseyi toplantısına başkanlık edeceği ifade edildi.

Rum yönetimi, Türkiye’nin yayımladığı yeni Navtex’in, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin münhasır ekonomik bölgesinin 3’üncü parseliyle çakıştığını savunarak tepki gösteriyor.

Türkiye’nin aynı bölge için daha önce yayımladığı Navtex’in süresi yarın dolacaktı ancak yeni Navtex ile 11 Mart tarihine kadar uzatılmış oldu.

RUM BASINI GENİŞ YER AYIRDI

DHA’nın hazırladığı derlemeye göre Rum gazeteleri, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de icra etmekte olduğu tatbikat için ilan ettiği Navteks’in sona erişine iki gün kala, “Saipem 12000” sondaj gemisinin Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge’deki (MEB) 3’üncü parsele girişine izin vermemeyi sürdürdüğüne dikkat çekti.

Gazeteler, Türkiye’nin Navteks’ini iptal ederek sondaj gemisinin 3’üncü parseldeki “Supya” hedefine ulaşmasına izin vermesi için Rum yönetimi önderliğinde yapılmakta olan diplomatik perde gerisinin sonuç vermediğine ve herkesin, Navteks’in süresinin biteceği 22 Şubat’ı beklemekte olduğuna işaret etti. 

Haberlerde KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve KKTC Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın Kıbrıslı Türklerin kaynaklar üzerindeki haklarına dair açıklamaları da öne çıkarıldı.

KIBRIS CUMHURİYETİ BASINI: KRİTİK 48 SAAT

Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yayınlanan Alithia haberi “Kritik 48 Saat… ‘Saipem 12000’in Ablukasının’ Varacağı Sonuçla İlgili Kaygı Tırmanıyor… Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Sorunu Çözülmese Bile Doğal Gaz Çalışmalarına Katılmak İstiyor” başlık ve spotlarıyla manşete çekti.

Türkiye’nin, Navteks’in süresinin dolması ile birlikte bölgede tatbikat icra etmekte olduğu savaş gemilerini çekmesi halinde İtalyan ENI şirketinin, iki hafta gecikmeli de olsa “Supya” hedefinde planlanan sondajı yapacağını belirten gazete, aksi halde Rum Yönetimi’nin çok zor durumda kalacağını çünkü bunun, Türkiye yüzünden yapılmayan ilk sondaj olacağını vurguladı.

Rum yönetiminin, Türk “meydan okumasının” 22 Şubat’ta sona ermesi için çabalarını bugün ve yarın da sürdüreceği “ancak diplomatik düzeydeki haberlerin hiç de iyi olmadığı” belirtilen haberde, “Türk tavrı yetmezmiş gibi Kıbrıs Türk siyasi liderliği de Kıbrıs sorununun doğal gaz konularıyla bağlanmasını talep ettiklerini belirterek Türkiye ile aynı çizgiye geldi” ifadesine yer verildi. 

Devamla, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Türkiye medyasına yaptığı, “Rum tarafının bugün çözüme hazır değilse bile doğal gaz konusunda diyalog yoluyla ara formüller üzerinde Kıbrıslı Türklerle anlaşma yolunu bulması gerektiği” açıklamasının satırbaşlarını aktardı.

Diğer bir gazete Fileleftheros manşet haberine, “Diplomatik Hareketlere Rağmen Kıbrıs MEB’i Türk Ablukası Altında… Özersay Şirketler İle Ayrı Diyalog İstiyor” başlık ve spotlarını attı. Gazete gemilerini bölgeden çekmesi için “baskı yapılacağı beklentisi ile Türkiye aleyhine bir siyasi abluka yaratmak amacıyla çeşitli yönlerde diplomatik girişimlerde bulunan” Rum yönetiminin en büyük korkusunun ENI sondaj gemisinin hiçbir araştırma yapmadan bölgeden ayrılması olduğuna vurgu yaptı.

Haberde, İtalyanların “sabır göstererek” beklediği, bütün işaretlerin de bir 24 saat daha sabredeceğini gösterdiğini ancak 22 Şubat’tan sonra sabrın kalmayacağını, en azından ENI’nin bu yönde aleni bir açıklamasının olmadığı belirtildi.

VAZGEÇİLİRSE NE OLUR?

Gazete, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin en büyük kabusunun da ENI’nin “Supya” hedefinde doğal gaz araması yapmaktan vazgeçmesi olduğuna dikkat çekerek, böyle bir şeyin şu anlamlara geleceğini vurguladı:
“a) Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bütün enerji programının Türk meydan okumaları şartına bağlı olacak, b)Kıbrıs Cumhuriyeti yalnız enerji konularında değil, bütün konularda egemenlik haklarını kullanmakta aciz kalacak, c) Enerji programı kesin şekilde buzdolabına girecek ve bundan sonra, (enerji programını) Kıbrıs sorununa ve kendi çıkarlarına bağlayacak olan Türk hükümetine bağlı olacak, d) Yabancı şirketler ve bölgedeki müttefikler açısından da güvenilmez hale gelecek, bunun da birçok olumsuz etkisi olacak.”

Gazete, Rum Yönetiminin,  Birleşmiş Milletler’deki Daimi Temslicisi Kornilios Korniliu aracılığıyla ENI hesabına çalışan sondaj gemisini engellemesi de dahil Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini BM’ye yeniden şikayet ettiğini haber verdi.
Gazeteye göre, daha önce BM Genel Sekreteri’nin siyasi konulardan sorumlu yardımcısı Jeffery Feltman’la görüşen Korniliu, geçen Perşembe günü de Genel Sekreterlik ofisi başkanı Maria Luiza Vioti ile bir araya gelerek Türkiye’nin hareketlerinin, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını, deniz hukuku da dahil uluslararası hukuku ihlal, bölgedeki barış ve istikrarı tehdit ettiğini” öne sürdü.

ALMAN BASINI: AKDENİZ’DE HAZİNE AVI

Kıbrıs Cumhurşyeti gazeteleri, Der Spiegel isimli Alman gazetesinin web sayfasında, “Akdeniz’de Hazine Avı… Jeostratejik Powerplay” başlığı altında Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yataklarıyla ilgili bir makale yayımladığını haber verdiler.

Alithia’ya gazetesinin haberine göre, “Akdeniz’de çok büyük doğal gaz rezervleri var ve bu hammaddeyi çıkarmayı çoğu istiyor. Şu anda İsrail- Lübnan ve Türkiye-Kıbrıs arasında bir anlaşmazlık tırmanıyor. Larnaka Limanı’nın güneyinde bir gaz hazinesi bulunuyor. Lefkoşa, Türk savaş gemilerinin İtalyan enerji şirketi ENI’nin sondaj gemisi Saipem 12000’in gemisinin bölgeye girmesini engellediğini söylüyor” denilen makalede bu engelleme argümanının temelinin 1974’lere dayandığına dikkat çekilerek şu ifadelerle anlatılıyor:

“1974’te Kıbrıslı Rumlar, Ada’yı Yunanistan’a bağlamak için darbe yaptığından Türk askeri kuzey kesimi işgal etti. O zamandan beridir ülke bölünmüştür. Hükümeti, Güney kesimini yönetilmekte olan Kıbrıs Cumhuriyeti 2004’ten beridir AB üyesidir. Türkiye tarafından tanınmıyor. Şimdi Ankara hükümeti, Kıbrıslı Türklerin oluru olmadan hammadde araması yapılmasıyla, Kıbrıslı Türklerin ve onlarla birlikte kendisinin haklarını görmezden gelindiği görüşünde”

NE OLMUŞTU?

11 ŞUBAT günü Kıbrıs’ın güneyindeki Kıbrıs Cumhuriyeti yönetimi, Türkiye donanmasını, İtalyan şirketi ENI’nin bölgede sondaj yapan gemisini engellemekle suçlamıştı. 
Türkiye Dışişlerinden yapılan açıklamada ise “Evvelce de defaatle vurguladığımız üzere, Doğu Akdeniz’de kendi kıta sahanlığımızdaki hak ve menfaatlerimizi korumaya devam edeceğimiz gibi, Kıbrıs Türk tarafına verdiğimiz destek çerçevesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile birlikte gerekli adımları atmaya da kararlıyız. Bunun sonucunda ortaya çıkabilecek durumun tek sorumlusu ise, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir kapsamlı çözümün tesisi için çaba sarf edeceği yere Ada’nın yegane sahibi gibi davranmaktan vazgeçmeyerek ısrarla tek taraflı hidrokarbon faaliyetlerine devam eden Kıbrıs Rum tarafı olacaktır” denilmişti.
Avrupa Komisyonu ise AKP Hükümetine “gerilimden kaçınma” uyarısı yapmış, “Türkiye komşuluk ilişkilerine tartışmasız bir şekilde bağlı kalmalı ve AB üyesi bir devleti hedef alan her tür gerilim, tehdit veya adımdan kaçınmalıdır. AB aynı zamanda, üye devletlerinin kara ve deniz sahasındaki egemenliğine saygı duyulması ihtiyacını vurguluyor” demişti. 
Kıbrıs Cumhuriyeti, Avrupa Birliği üyesi, KKTC ise sadece Türkiye tarafından resmi olarak tanınıyor. (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

‘Termik santrale hayır’ mitingine Afrin yasağı!

SONRAKİ HABER

Kalın: Olağanüstü durumlarda Şam rejimiyle temas kurulabilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa