15 Şubat 2018 00:30

Murat Belge’nin biyografi temelli şair eleştirisi

Şair-Yazar Halim Şafak, Murat Belge’nin “Türkiye’de Modern Şiir” alt başlığı ile yayımlanan “Şairaneden Şiirsele” adlı kitabı ile ilgili yazdı.

Paylaş

Halim ŞAFAK
Şair-Yazar

Yeni Gündem dergisinden başlayarak İletişim ve Birikim Yayınları’nın, Birikim ve Toplum Bilim dergilerinin sol düşünceye katkısı oldukça fazladır. Bunun büyük ölçüde akademik temelde olması birikimin ağırlığını bu faaliyetin oluşturması söz konusu yayınevi ve dergi pratiklerinin hem öne çıkan özelliği hem de sorunudur. Çünkü dünya akademiden ibaret değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. Aynı şekilde özellikle politika ve sanat edebiyat üstüne bir tavır yaklaşım belirleme arzusunun çoğu zaman tartışmaya açık bir ilişki kurma ve otoritesini ilan etme biçimi haline getirmesi de Birikim çevresine dönük ayrı bir sorundur.

Akademizm nerden bakılırsa bakılsın en can yakıcı sorunu tartışmayı bile teknik bir şey ve durum haline getirmeye kendini baştan açık tutar. Bu dediğimiz akademik faaliyetin teknik tartışmayı başat öge kabul etmesi ile yakından ilgili ve doğrudan sonucudur. Burada oluşturulanı kültür sanat edebiyata ve akademiye yönelik bir itiraz kadar bir belirleme ve bu temelde literatür oluşturma olarak da anlayabiliriz. Bunlar söz konusu çevrenin dergi ve yayınevleri üstünden oluşturduğunu sol içinde hem tartışmalı hem de tartışmaya açık hale getirirken bir yandan da bütün pratiği de profesyonelleştirir ve bunun savunucusu yapar. 

Ama bu dediklerimiz söz konusu birikimi reddetmeyi ya da yok saymayı ise hiçbir zaman içermez ve içermemelidir. Bu birikimin oluşmasında Murat Belge, Ömer Laçiner ve Tanıl Bora’nın katkısı oldukça büyüktür. Üç yazardan Murat Belge’nin baştan beri edebiyata dönük ilgisinin ve yazıp söylediklerinin ayrıca değerlendirilmesi ve tartışma konusu edilmesi şarttır. Söz konusu ilgi kendini akademik faaliyetle sınırlamış bir durum ya da olgu değildir.  Kültür sanat edebiyatla ilgili burjuva bir aileden gelmenin oluşturduğu okurluk ve yaşantı temelli birikim baştan Murat Belge’nin yazıp söylediklerine katkıda bulunduğu kadar müdahale etmiş ve belirlemiştir. Bu dediğimiz çoğu zaman tartışmaların merkezine otururken Murat Belge’yi birey ama ondan çok otorite olarak İstanbul merkezli bir sanat edebiyat ve politik pratiğin içinde tutarak fazladan söz konusu etrafın geçmiş birikimini de kendine dahil etmesine izin vermiştir. 

Bunun kültür sanat edebiyata ve politikaya dönük yapılacak olan tartışmalarda çok fazla işe yarayacağı ve düşünce üretmeye katkıda bulunacağı söylenebilirse de bu kez de akademik faaliyetin teknikliği burada sorun olarak karşımıza çıkabilir. Çünkü her hangi bir konu ya da olguyu teknik bir temelde tartışma konusu edersek nerde durulacağını ve nelerin dışta tutulacağını kestirmekte zorluk çekebilir insani olanı atlayıp geçebiliriz. Buysa çoğu özel hayat bilgisinin tam bir pornografiyle ve normallikle konuya dahil edilmesinin temel nedenlerinden birisidir.  Bu dediğimizin aynı zamanda bütün bunları yazanı ayrı ve yüksek bir yerde tuttuğunu da söylemek mümkündür. Üstelik buradaki bilmiş olma ve bilme hali kuşkuyu çoktan yazının dışında çıkarmış ne dediyse otoriter bir tavırla kabul etmeye çağırmıştır.

Murat Belge’nin “Türkiye’de Modern Şiir” alt başlığı ile yayımlanan Ahmet Haşim’den, Nâzım Hikmet’e, Cemal Süreya’ya, Edip Cansever’e, Ece Ayhan’a, İlhan Berk’e, Ülkü Tamer’e yirmi bir şairi ve alt başlıklarda daha başkalarını ele aldığı “Şairaneden Şiirsele” adlı kitabı buna en somut ve en son örnektir. (İletişim, 2018) Murat Belge’nin ele aldığı şairlerin büyük çoğunluğuna doğrudan adıyla seslenmesi ya da böyle bir seslenmeyi tercih etmesi ve böyle bir dil oluşturması da yukarıda belirttiğimiz yükseklikle ve onu geçmişe dönük bir tam bir yakınlığa ve tanıklığa dönüştürmekle ilgilidir.  Açıkça belirtmek gerekirse örneğin Ahmet Oktay’daki alçak gönüllüğü ve mütevazılığı onun yazıp söylediklerinde pek bulamayız ve rastlamayız.

Çünkü başta da belirttiğimiz gibi her hangi bir konu ya da olguyu teknik tartışma düzeyine getirir ve öyle tartışırsak konuyla ilgili vahameti ve pornografiyi ne yazık ki gözden kaçırırız. Buysa Murat Belge’nin şiire bakışa biyografiden katkı sağlamak dediği şeyi de baştan sorunlu ve pornografik hale getirir. Bunun bir yandan bir özgünlük oluşturma arzusundan kalkındığını söylememiz mümkünse de ondan çok akademizmi hafifletme ve insan hayatını doğrudan ortaya koyduğu yapıtı tartışma imkanı olarak görme/kabul etme bir noktaya hızla gidiyor. İnsan hayatının yapıtı üzerinde kuşkusuz etkisi çoktur ve tartışmaya dahil edilmesi şarttır ama düşünceyi ve tartışmayı belirleyen başat öge haline gelmesi ve bütün bağlam ve düzeylerin önüne geçmesi konuyu pornografikleştirmekle kalmaz başka ve ayrı bir şey haline de getir. Buysa Murat Belge’nin kitabını şiir çözümlemelerini saymazsak ne yazık ki şiirden çok şairin hayatı üstünden tartışma konusu ve mahkum edildiği bir şey yapıyor.

Cemal Süreya’nın Tomris Uyar’ı dövmesi Ece Ayhan’ın genç bir erkekle ilişkisi böylelikle biyografik bilgi olmaktan çıkıp şairlere yönelik üretilen pornografinin parçası haline gelir ve onu daha da çoğaltır. Uzağa gitmeye gerek yok Sezai Sarıoğlu’nun Ahmet Erhan’ın şiiri ile alkolizm arasında kurduğu ilişkiyi unutmuş değiliz. Aynı şekilde Veysel Çolak’ın ve Ahmet Telli’nin de şaire dönük alkolizm (Ahmet Telli’nin alkolizmle, Kemalizmi yan yana koymasındaki pornografiye hiç girmiyoruz)  vurgusundan da haberdarız. Murat Belge’nin de Cemal Süreya şiirinde şiddeti ya da Ece Ayhan şiirinde eşcinsel ilgiyi tartışma konusu etmediğini tam olarak böyle bir derdi olmadığını da yazdıklarından anlayabiliyoruz. Kaldı ki hayatı konusunda İlhan Berk’e güvenmememizi telkin eden Murat Belge’ye ve zihninde tuttuklarına ve aklına neden güvenmemiz neden inanmamız gerektiği konusunu yazar da yanıtsız bırakmaktadır.

Bu örnekte olduğu gibi nerdeyse yazılanı belirleyen ve onun önüne geçen yazarın tanık olduğu ve duydukları ve bugüne kadar aklında tuttukları ile sınırlı biyografik bilgiler ya da öyle kabul edilenler eleştiriyi popüler kültürle ilişkilendirmemiz ya da onun yerine geçirmemiz bir yana aşağılık bir magazinelliğin de parçası ve yaygınlaştırıcısı da yapar. Bu noktada söz konusu kitabın ele aldığı şairlerin şiirlerinden çok yoğun bir şekilde hayatıyla ilgili verdiği bilgiler ve yaptığı yorumların benzer bir pornografiyle ilgi görmesi kesinlikle beklenebilir.

Murat Belge’nin yazdıklarının dikkatli bir okuru olsam da eleştirel çalışmalarında bağlam ve düzeylerin eksik ve geliştirilmeye kapalı olduğunu düşünüyorum. Bu noktadaki kültürel birikim bir dil ve söylem geliştirmesine de pek izin vermemiş onun daha fazla gazeteci olmasına katkıda bulunmuştur. Bu dil eleştirel olmadığı gibi akademik sayılmayacak bir teknikliğe de sahiptir. “Şairaneden Şiirsele”nin gösterdiği bir şey varsa eğer o da yalnızca budur.

Murat Belge’nin bunun dışında tartışmaya çalıştığı ve görüş öne sürdüğü ne varsa ne yazık ki bunun ve gündelik hayat bilgisinin ve onun pornografisinin gerisinde ve gölgesinde tuhaf bir şair eleştirisi olarak kalmıştır. Bunun edebiyat eleştirisinin geldiği noktayı yansıtamıyor olması ise Murat Belge kadar üniversiteye bakarak yapılması, sürdürülmesi gereken bir tartışmadır. Kitaba emeği çok geçtiği belirtilen Yalçın Armağan’ın konumu ise bile isteye bu yazının dışında tutulmuş ve tarihe havale edilmiştir.

ÖNCEKİ HABER

9 Arkeolojik Aşk Hikayesi

SONRAKİ HABER

İzmir Öykü Günleri yarın başlıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...