15 Ağustos 2012 11:28

Cenk Gündoğdu’ya mektup

Merhaba Cenk Gündoğdu,Merhaba, derdi şiirlerin kitaplaşması olan arkadaşım.  Şeref Bilsel ile birlikte yönettiğiniz dergi Şiir Defteri’ne “Kültür Bakanlığına açık teklifimiz olsun: Yılda belirli bir satış rakamına ulaşan yayınevine şiir kitabı basma zorunluluğu getirilsin! Bu; satış rakamı olabilir, vergi tutarı ya da B

Cenk Gündoğdu’ya mektup
Paylaş
Sennur Sezer

Merhaba, derdi şiirlerin kitaplaşması olan arkadaşım.  
Şeref Bilsel ile birlikte yönettiğiniz dergi Şiir Defteri’ne “Kültür Bakanlığına açık teklifimiz olsun: Yılda belirli bir satış rakamına ulaşan yayınevine şiir kitabı basma zorunluluğu getirilsin! Bu; satış rakamı olabilir, vergi tutarı ya da Bakanlığın/Yayıncılar Birliğinin belirleyeceği herhangi bir ölçü olabilir…” teklifini yerleştiren sen miydin Şeref Bilsel miydi bilemiyorum ama ikinizin bir araya gelmesi, hep gündem yaratan konulara ulaşıyor. Edebiyatın dingin dingin uyuklaması için önce sizi ayırmak gerek. Sonra birilerinin sesini kısıp kimilerini susturmak. Sonra oh... gelsin uykunun kadife sessizliği.

Sevgili Cenk,
Üç Nokta, edebiyat ortamını sarsmak, kendine getirmek görevini yerine getiriyor elbet. Bunu da derginin kendine soru sormasına borçluyuz. Bu bir övgü, övgü olmasına ancak kendini sorgulamak mı ilk kitabında bunca geciktirdi seni? Yoksa şair kılığının üstüne giyeceğin eleştiri kılığını seçmek mi uzun sürdü?(Şiir Yıllıkları için sorulan soruya verdiğin yanıtı anımsa “Bu tür çalışmalara bence iki don giydirerek bakmalı: Eleştirmen ve şair! Verili edebiyatımızda bellek oluşturacak, döneme dair olumlu/olumsuz izler taşıyacak, ayna tutacak çalışmalar ister istemez hazırlayanı bir iktidarın tırabzanlarında buluşmaya götürecektir. Her ne kadar reddetse de bir biçimde iktidar oluşturacaktır. Bu noktada hazırlayanın bahsedilen iktidarı, nasıl algıladığı ve onunla ne şekilde ilişki kurduğu önemli. Elbette şair de bir iktidardır. Şiiri, okuru, kağıdı, kalemi mürekkebi ve halkı vardır. Şair kendini oluştururken uzak/yakın ilişkilerin içerisinde bulunmuştur”)
Şiir kitabının ilkliğin acemiliklerini taşımamasına dikkatinden nasılsa söz edilecek. Asıl dikkat çeken adının “savaş” anlamına gelişinden türettiğin “Cenk Defteri” bölümü. “Bütün Haritalar Kırmızıdır”daki savaşı yargılayışı, daha doğrusu “savaş görevlisi bakışı” yargılayışını unutamayacağım:
savaştan konuştu keder gibi
bir haritadan
kireç gibi annelerin ağrılı yalnızlığından
gövdesi kayıp bir arkadaştan
yan yatmış üzüntüden
ve oradan oraya uçuşan harita çantasından
....
bir ayağı kesik, elleri çalışkan
hızlı hızlı anlattı
sancaktardı tepeyi göremeyen
gözleri sudan şimdi çıkmış kadar mavi

-o zamanlar yüzüm kum torbalarına yığılıydı
günleri savaş arabaları çekiyordu
biz tükendikçe harp sürüyordu bütün radyolarda
bütün radyolarda
susmak kuralıdır sözcüklerin
diyordu bir eski general
sonra susuyorduk hepimiz
boş bir matara gibi sallanarak

Çocukların ölerek büyüdüğü, ölen erlerin cebinden mürekkebi dağılmış mektuplar, tahin helvası ve zeytin (kahvaltıdan kalmış olmalı) çıkan günler... ve “hoyrat bir gül” gibi budanmış hayatlar. Kelimeleri özel olarak eskimişlerden seçerek, bir zamanlar yaşanmış bir savaşın dinlene dinlene ezberlenmiş anıları gibi, yırtık bir roman sayfası gibi görüntüler getiriyorsun ustaca. Ustaca ve kahramanlarına umudu korutarak, gökyüzünü  bir gün giymeyi umduğu bir gömlek gibi saklatarak...
Kitabından önce, bir duyuruya rastladım internette. Senin bir zamanlar astsubay olduğunla ilgiliydi. Bir ilişki kesme ilanıydı... Gerçek miydi (Gerçek olsa ayıp mı?) Neden bunun üstünde durmuşlardı, seni küçümsemek için  mi?. Bu okulu yoksul çocukların seçtiğini düşünerek mi düşünmeden mi?. Şimdi o duyurudaki ayrıntı, kitabınla örtüşerek kimliğini yeniden çiziyor, dizelerinin yaşanmışlığına  (sanki) kanıt oluyor. Ancak bunu söylemek ustalığını hiçe saymak değil.
Sevgili Cenk,
Savaşın ağrılarını dinleyerek büyüdüğümden belki, kitabın beni çarptı. Açık söyleyeyim pek tarafsız olamadım. Yaşamanın güzelliklerinde yeni şiirlerini bekleyeceğim.
Kolay gelsin dileklerimle.

ÖNCEKİ HABER

Nusaybin sınır kapısı neden kapatıldı?

SONRAKİ HABER

Dora Günel’den ‘Unvan-Sız’ fotoğraflar kataloğu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa