11 Şubat 2018 12:54

Yoksulluk artıyor: Karadenizliyim, hamsi yiyemiyorum

Karadenizli bir işçi 'Hamsi yiyemiyorum' diyor. Bir başkası evine artık meyvenin giremediğini söylüyor.

Paylaş

Benzine, otoyol ücretlerine, elektriğe, suya, doğal gaza, ekmeğe, ulaşıma... Zamlar art arda gelirken, yoksulluk da artıyor. Öyle ki Karadenizli bir işçi “Hamsi yiyemiyorum” diyor. Bir başkası evine artık meyvenin giremediğini söylüyor. İşçiler Afrin operasyonuyla zamların ve yoksulluğun daha da arttığına işaret ediyor. 

MA’ya konuşan işçilerden Mekanik Ustası Sedat Aydın, savaşın kendilerini ciddi şekilde etkilediğini belirterek “En basiti gıda, beslenme ve giyim gibi her alanda kısmak zorunda kalıyoruz. Ben ve eşim çalışıyoruz. Normalde ev almamız gerekirken kirada kalıyoruz. Ev hayali bile kuramıyoruz” dedi. Evde iki kişi çalışmaması durumunda geçinemeyeceklerini dile getiren Aydın, devam etti: “Bazen markete gidip sadece ürünlere bakıp çıkıyoruz. Doğalgaz, elektrik faturaları katlanarak geliyor ama bizim maaşlarımız da enflasyon karışışında eriyor.” 

BİZİM ÇOCUKLARIMIZ ASKER OLUYOR

Savaşın hükümet ve patronlar tarafından bir araç olarak kullanıldığını ifade eden Aydın, “Zenginlerin çocukları istedikleri okullarda okuyor. Onların çocukları bürokrat olurken, bizim çocukların eline silah verip asker yapıyorlar. Sonra biz de onların cenazesini karşılıyoruz” dedi.
Karadenizli olduğu halde hamsi dahi alamadığını vurgulayan Aydın, “Ben 2001’de Ordu’da balık hamsi satıyordum. 25-50 kuruşa hamsi satıyorduk. Bizim orada hamsiye fakir yiyeceği deniyordu. Şimdi ise hamsi bile çok lüks oldu” diye konuştu. “Bizi yönetenlerin bizi düşündükleri yok. Sadece kendi kârlarını düşünüyorlar” diyen Aydın, emekçiler ve bütün ezilen insanların örgütlenip ülkedeki bütün baskılara enflasyona birlikte ses çıkarmalarını söyledi.

‘EVE MEYVE ALAMIYORUM’

Montaj ustası Güven Gökcan ise, savaşın her yanının kötü olduğunu kaydederek, bir işçi olarak atılan kurşunların parasının kendi cebinden çıktığını ve savaşın keder, kan, acıdan başka hiçbir şey kazandırmadığını söyledi. Operasyonu destek veren işçilere seslenen Gökcan, “Oturup da bunun ekonomik yanının ne olduğunu hiç düşünmüyorlar. Sadece uçaktan atılan bir bombanın bile kendisinin cebini nasıl yaktığını bilmiyorlar” dedi. 

1+1 dairede kaldığını aktaran Gökcan, devam etti: “Tabut gibi bir evde kalıyorum. Bu ev akrabamın olduğu için şimdilik idare ediyorum. iki kızım var.  Ben eşim ve çocuklarım aynı odada kalıyoruz. Olur, da bir misafir gelirse kalacak yer olsun diye. Et denen bir şey var biz onu bayramdan bayrama görüyorduk. Şimdi o bile kalmadı. Çocukların temel ihtiyaçlarında temel sıkıntılar var. Doğru dürüst eve meyve alamıyorum. Marketlere gidiyorum broşürlerini alıp karşılaştırıp hangisi daha ucuzsa onu alıyorum.” Evindeki buzdolabının bozuk olduğunu söyleyen Gökcan, en ucuz dolabın 2 bin lira olduğunu ancak bu kadar para kazanamadığını söyledi. Gökcan, işçilerin örgütlenip mücadeleyi yükseltmeleri gerektiğini söyledi. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Hacamatçılar mı, bilim insanları mı haklı?

SONRAKİ HABER

Araştırma: Asgari ücret ancak mutfağa yetiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...