04 Şubat 2018 21:53

Şairaneden şiirsele: Modern şiir üzerine bir tartışma

Ege Karacan, Murat Belge’nin son kitabı ‘Şairaneden Şiirsele’yi yazdı.

Paylaş

Ege KARACAN
İstanbul

Murat Belge’nin son kitabı “Şairaneden Şiirsele” edebiyat çevreleri tarafından tartışılmaya devam ediyor. Kitabın başlığı, çalışmada yer vermediği şairler, eserin modern Türk şiirini ne kadar kapsadığı, yazarın eleştiri yöntemi… Kitaba dair yapılan eleştirilerin başlıca nedenleri. Diğer taraftan birçok gazetenin kitap ekinde “Şairanede Şiirsele” üzerine olumlu yazılar kaleme alındı ve yazarıyla röportajlara yer verildi. Tabii kitabın Türk şiiri açısından olumlu ve olumsuz yönlerini birlikte ortaya koymaya çalışan yazılar yazılmadı değil. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki her şeye rağmen “Şairaneden Şiirsele” modern Türk şiiri ve şiir eleştirisi üzerine yeniden düşünme olanağı yaratan bir kitap olarak karşımızda duruyor.

Kitap üzerine polemik yapmaya başlamadan önce çalışmanın içeriğine değinmekte fayda var. Belge, modern Türk şiirinin kurucu şairleri Ahmet Haşim ve Yahya Kemal’le başlatıyor kitabı ve İkinci Yenici şairlerle  bitiriyor. Giriş bölümünde Tanzimat’tan Cumhuriyet’e gelen süreçte, modern Türk şiirinin doğuşunu ve gelişimini değerlendiren Belge; çalışmasında birbirinden bağımsız şair merkezli makalelere  yer veriyor. Bu makalelerde dünya edebiyatıyla karşılaştırmalı okumalar yapmayı ihmal etmiyor. Aynı zamanda şairlerle olan kişisel anılarını da okurlarla paylaşıyor.

KİTABIN İSMİ İÇERİĞİ KARŞILIYOR MU?

Tartışmaya ilk olarak kitabın ismiyle başlayalım. Kitabın ismi alt başlığıyla birlikte “Şairaneden Şiirsele Türkiye’de Modern Şiir.” Kitap için değişim ve gelişim sürecini yansıtan bir başlığı tercih ediyor yazar. Ama tam da burada kitabın başlığı bir beklenti yaratıyor okurda: Şairaneden Şiirsele geçiş süreci nasıl oldu ve bu dönemde Türk şiiri neler yaşadı. Bu sorunun yanıtını arıyoruz kitap boyunca ama bu sorunun net bir yanıtını bulamıyoruz. Şairaneden şiirsele derken ne vurgulanmak isteniyor? Şair merkezli şiirden; şiir merkezli bir şiire dönüşüm mü vurgulanan… Makalelerin şair merkezli olması ve diğer makalelerin birbirinden bağımsız olması böyle bir bağlantıyı kurmayı zorlaştırıyor. Bu nedenlerle başlık içeriğe uygun düşmüyor.

MODERN TÜRK ŞİİRİNİ NE KADAR KAPSIYOR?

Burada zincirleme ikinci bir soruyla karşı karşıya kalıyoruz. Kitapta şairaneden şiirsele geçiş sürecinin öznelerini ya da bu dönemde ürünler vermiş bazı önemli şairlere neden yer verilmiyor? Ziya Osman Saba, Ceyhun Atıf Kansu, Sezai Karakoç, Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Hilmi Yavuz ve Gülten Akın bu isimlerden bazıları. Burası önemli bir tartışma ve üzerinde durulması gereken bir konu.  Yazar bu sorunun yanıtını önsözde açıklıyor. Birinci neden yazar olarak bazı şairlere ilgisinin olmaması… İkinci neden ise bazı şairleri estetik olarak yetersiz bulması… Ayrıca kaleme aldığı çoğu makaleyi Türk şiirini yakından takip ettiği 60’lı ve 70’li yıllardaki birikimiyle yazdığını aktaran Belge, değerlendirmelerde bulunduğu çoğu şaire dair analizleri şiirle ilgilendiği dönemle sınırlı. Aslında bunları bir eleştiri olarak söylemiyorum. Bunlar yazarın önsözde samimice ifade ettiği konular. Ama  burada ister istemez bir tartışma doğuyor. O zaman ilk tartışmaya gelirsek, bu kadar kapsayıcı olmayan bir içeriğe neden bu kadar kapsayıcı bir başlık seçiliyor. Çalışmaya olan beklenti yükseltiliyor.

ŞİİR ANALİZLERİ DİKKAT ÇEKİCİ

Yazarın şairler üzerine yaptığı değerlendirmelere gelelim. Bazı makalelerde literatürü tekrar ediyor Belge. Şairler üzerine yapılmış, daha önce okuduğumuz değerlendirmeler var çoğunca. Örneğin Ahmet Haşim makalesinde çok farklı bir şey söylenmiyor. Yeni bir açılım getirmiyor şaire dair. Ama bir noktada hakkını teslim etmek lazım yazarın. O da makalelerin içinde yaptığı şiir analizleri… Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Nazım Hikmet ve Orhan Veli gibi birçok şairin şiirleri üzerine yaptığı analizler dikkat çekici. Yazar, şiirleri analiz ederken şiiri estetik ve içerik boyutunu birlikte ele alıyor. Şiir didiklemeyi seven okurlar ve eleştirmenler için güzel örnekler sunuyor yazar.

ŞİİR ELEŞTİRİSİNE İDEOLOJİK YAKLAŞIM

Aslında Türk şiir eleştirisin genel sorunlarından birisidir, şiiri şiir dışı unsurlarla mahkum etmek. Şairin ideolojik pozisyonu üzerinden şiirini yok saymak. Yok saymasa bile itibarsızlaştırmak. Evet şiir eleştirmenlerinde çok görülen bir durum bu. Bunu Murat Belge’de de görüyoruz. Atilla İlhan ve Fazıl Hüsnü değerlendirmeleri buna örnek. Ya da Sezai Karakoç üzerine bir makale yazmak istememesinin nedeni… Türk şiir eleştirisinin zaafıyla karşı karşıyayız burada. Bu konuda öznelliği devreye giriyor Belge’nin.

ANILAR EKLEKTİK DURUYOR ÇOĞU ZAMAN

Kitabın özgünlüklerinden biri de şairlerle olan kişisel anılarını makalelerin içine serpiştirmesi…  Özellikle İkinci Yeni ve Garip kuşağı şairiyle ilgili olan anıları. Makalelerde anılar kimi zaman önemli veriler sunarken çoğu zaman bağımsız ve kopuk duruyor. Şiir tarihine bir şey katmayan örnekler olarak karşımıza çıkıyor. Oktay Rıfat makalesinde şaire dair anlattığı tanıklık buna küçük bir örnek. Bu durum aynı zamanda makalelerdeki üslup bütünlüğünü zorluyor. Aslında yazar şairleri analiz ederken birçok yöntemi harmanlıyor. Kimi zaman anılar devreye giriyor kimi zaman yakından okuma kimi zaman da karşılaştırmalı okuma. Bu durum okurun dikkatinin dağıtıyor.

DÜNYA ŞİİRİYLE KARŞILIKLI OKUMALAR

Türk şiir eleştirisinde eksik olanlardan biridir karşılıklı edebiyat okumaları. Türk şiirini dünya şiiriyle birlikte değerlendirmek yani. Özellikle Tanzimat’la birlikte Fransız edebiyatının yoğun bir etkisi oldu şiirimize. Yahya Kemal’den Nazım Hikmet’e Orhan Veli’den İlhan Berk’e kadar geniş bir şair kuşağını özellikle Fransız şiiri etkiledi. Türk şiirinin dünya şiirinden aşağı kalır yanı olmadığını düşünüyor Belge. Haksız da sayılmaz bu konuda. “Şairaneden Şiirsele”deki makalelerde Türk şiirinin dünya şiiriyle kurduğu ilişkiyi yer veriyor çoğu zaman: “Edebiyatı mümkün olduğu kadar geniş bir uluslararası bağlam içinde  tartışmayı doğru ve gerekli buluyorum. Bizim eleştiri pratiğinde genellikle yapılmayan bir şey bu. Yapılmayınca, bu edebiyat adına ‘Türkiye’ denilen özel bir saksıda boy atmış bir bitkiye benzemeye başlıyor.”  

SONUÇ OLARAK

“Şairaneden Şiirsele” kitabına iki açıdan bakmak gerekiyor. Birincisi Türk şiiri, ikincisi ise Türk şiir eleştirisi … Çalışma Türk şiirinin gelişiminin değerlendirilmesi açısından yeterli görünmüyor. İçeriğin kapsamı bunda belirleyici etken. İçeriğin başlığı kapsamaması ve çalışmanın bütüncül bir değerlendirmeden yoksun olması bu sonucu ortaya çıkarıyor. Çalışma, Türk şiir eleştirisi açısından yöntem olarak ne kadar eklektik olsa da karşılıklı okumalarıyla ve özellikle şiir analizleriyle önemli veriler sunuyor. İki başlığın toplamındaki eksiklik ise Murat Belge özelinde Türk şiir eleştirisinin eksikliğine denk düşüyor.

ÖNCEKİ HABER

'Kadınları eşit saymayan diziler şiddeti besliyor'

SONRAKİ HABER

Türkiye-Rusya ilişkilerindeki yeni zemin ve Soçi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...