Cumartesi Anneleri: Savaş karşıtlığı suç değildir

Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması için 671 haftadır Galatasaray Meydanı’nda adalet isteyen Cumartesi Anneleri, halk sağlığını savunduğu için 23 yıl önce gözaltında kaybedilen sağlık emekçisi Sağlık Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı Eczacı Ayşenur Şimşek’i andı. Halk sağlığını esas alan sağlık politikalarını savunmanın bugün de cezalandırılmaya devam ettiğini söyleyen Cumartesi Anneleri, “Savaş karşıtlığı suç değil haktır. Barışı desteklediği için gözaltında tutulan herkes derhal serbest bırakılmalıdır” mesajı verdi.

Cumartesi Anneleri 671. hafta oturmasında 1990 yılında gözaltında kaybedilen Sağlık-Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı Eczacı Ayşenur Şimşek’in akıbetini sordu. Şimşek’in Ankara’da yaşayan annesi Şerife Şimşek sağlık sorunları nedeniyle katılamadığı buluşmaya mektup gönderdi. Anne Şimşek gönderdiği mektupta, “Kızımı kaybedenler yargılansın adalet istiyorum” dedi. 671. hafta basın açıklamasını Cumartesi İnsanları’ndan Yeter İşler okudu. 

‘SAVAŞ PROPAGANDASI YAPMAK SUÇTUR’

Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) insan haklarını ve barışı destekleyen, halk sağlığına dikkat çeken görüşünü açıklaması üzerine yöneticileri hakkında soruşturma başlatılıp gözaltı işlemi yapıldığını hatırlatan İşler, “Savaş karşıtlarına yöneltilen soruşturmalar, gözaltılar ve tutuklamalar üzerine bir kez daha hatırlatıyoruz: Türkiye’de yürürlükte olan hukuk, anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler açısından ‘barış talebi’ haktır. Yine Türkiye’nin de taraf olduğu Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ de ‘Savaş propagandası ve düşmanlığı savunma yasağı’ vardır. Kısacası; hukuki açıdan suç olan savaş karşıtı olmak değil, savaş propagandası yapmaktır. Hükümetin savaş politikalarını eleştirmek, karar vericileri savaşın yıkıcı etkilerine karşı uyarmak, sorunları demokratik yöntemlerle çözmeye çağırmak yurttaş olarak herkesin hakkıdır. Asıl bu hak ve özgürlüğümüzü engellemek suçtur” dedi.

‘ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’

İşler, 671. haftada egemen politikalara itiraz ettiği için düşmanlaştırılan ve gözaltına alınarak kaybedilen Ayşenur Şimşek’i unutmadık demek için buluştuklarını söyledi. İşler, Hacettepe Eczacılık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra eczacı olarak çalışmaya başlayan Ayşenur Şimşek’in, 1991 yılından itibaren sağlık emekçilerinin örgütlenmesi çalışmalarının içinde yer aldığını ve Sağlık -Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı olduğunu anlattı. Ayşenur Şimşek’in bu çalışmaları sırasında iki kez gözaltına alındığını, uzun süre gözaltında tutulup, ağır işkence gördüğünü söyleyen İşler, “Ailesini defalarca telefonla arayan kişiler ‘Bu işleri bırakmazsa sonu kötü olur’ diyerek tehditlerde bulundu. 1993 yılının Ekim ayında hakkında bir yakalama kararı çıkartılan Ayşenur Şimşek, polis tarafından arandığı için ailesinin evine gidemedi ancak haberleşmeleri 24 Ocak 1995 tarihine kadar düzenli olarak devam etti. Bu tarihten sonra Ayşenur Şimşek’ten haber alınamadı” dedi. Şimşek’ten haber alamayan ailesinin emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı'na başvurduğunu ancak aileye “ Gözaltına alınmamıştır” denildiğini aktaran İşler, ailenin 21 Mart 1995 tarihinde yaptıkları basın açıklaması ile arama kampanyası başlattığını ve bu sayede 79 gün sonra Şimşek’in izine ulaştığını söyledi. İşler, otopsi raporuna göre 28 Ocak 1995 tarihinde öldürülen Ayşenur Şimşek’in bedeninde işkence izleri bulunduğunu, kafasından ve göğsünden ateşli silahla yakın mesafeden vurulduğunu ve cansız bedeninin 29 Ocak 1995 tarihinde Kırıkkale yolunda bulunduğunu anlattı. Ayşenur Şimşek dosyasındaki 23 yıllık cezasızlık son bulması gerektiğini vurgulayan İşler, “Ayşenur Şimşek’in kaybedilmesinde sorumluluğu olan, kaybedilmesini engelleme yükümlülüğünü yerine getirmeyen herkes yargılanmalıdır. Ayşenur Şimşek için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)