26 Ocak 2018 00:54

Mısır’da 1986 Merkezi Güvenlik askerleri isyanı

Arap Halklarının Mücadele Tarihinden'de bu hafta Mısır tarihinde önemli bir yeri olan bir olayı; 'Güvenlik güçlerinin isyanını' ele aldık.

Paylaş

Demir ÇALIŞKAN
Nasır NAZAL
Ali KARATAŞ

Ortadoğu tarihinde hep farklı bir yeri olan Mısır, özellikle yakın tarihte şahit olduğu önemli olaylarla da ön plana çıkıyor. Tarihin ilk grevinin yine bu topraklarda cereyan ettiğini daha önceki sayılarımızdan birinde işlemiştik. Mısır’ın uygarlık tarihindeki konumu da biliniyor. 

Bu hafta işsizlik, yolsuzluk ve baskıcı yönetim gibi taleplerle 25 Ocak 2011’de halkın sokağa inmesi ve hemen sonrasında 30 yıllık Hüsnü Mübarek diktatörlüğünün yıkılmasının da yıl dönümü olması vesilesiyle yine Mısır’dan önemli bir olayı; “Güvenlik güçlerinin isyanını” hatırlatalım istedik.

Mısır’da 1986 yılı başlarında meydana gelen ve birçok açıdan halen tam olarak aydınlatılamayan bu olaylar neticesinde zamanın İçişleri Bakanı Ahmet Rüşdi görevinden alındı. Mısır’da anlatılanlara göre Rüşdi, gelmiş geçmiş içişleri bakanları arasında en çok sevilendi. Yine bu olaylara ordunun müdahalesi sonucu binlerce güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.

EKMEK İNTİFADASI VE MERKEZİ GÜVENLİK BİRİMİ

25 Şubat’ta başlayan olaylar, bazı kaynaklarda “intifada” olarak yer alırken bazı kaynaklarda ise  “Merkezi Güvenlik Birimi Olayları” şeklinde geçer. Arapçada “El Emn El Merkezi” olarak adlandırılan Merkezi Güvenlik Birimi, genelde “polis gücü” olarak geçse de, burada “zorunlu askerlik” söz konusudur. Yani Merkezi Güvenlik Birimi mensupları polis olarak değil “asker” olarak, tam adıyla “Merkezi Güvenlik Askerleri” olarak adlandırılmaktadır. İçişleri Bakanlığına bağlı olan bu yapıda zorunlu askerlik süresi, ordudaki askerlik süresinden daha uzun. Ordudaki askerlik süresi 1 sene iken, Merkezi Güvenlik Biriminde 3 sene. 

Bu birimin kuruluş hikayesi de oldukça dikkat çekici. 1977 yılında ülkeyi sarsan “Ekmek İntifadası”na askerlerin müdahale etmesi ciddi tepkiler doğurduğu için, böylesi bir teşkilatın oluşturulması kararlaştırılıyor. Dönemin İçişleri Bakanı Elnebevi İsmail, Devlet Başkanı Enver Sedat’a bu tarz olaylara müdahale için ayrı bir güvenlik gücünün oluşturulmasını öneriyor ve öneri kabul ediliyor. 

‘İNTİFADA’ NASIL BAŞLADI?

25 Şubat 1986’da ise, Merkezi Güvenlik Biriminde askerlik yapanlar arasında dolaşan bir söylentiden sonra, binlerce asker ellerinde silahlarıyla sokağa çıkmaya başlıyor. Olaylar, bugün Giza piramitlerinin bulunduğu yer olan “Ahramat” bölgesinde başlıyor ve kısa sürede askerler başkentin birçok noktasında gösteri düzenliyorlar. 

Askerleri sokağa döken ise, askerlik süresinin 3 yıldan 5 yıla uzatılacağına dair gizli bir karar alındığı söylentisi oluyor. Yanı sıra 6 cüneyh (Mısır para birimi) olan maaşların daha da azaltılacağına dair duyumlar da, tepkileri tetikliyor. Ancak sokağa çıkan askerlerin talepleri arasına mevcut yaşamsal koşullarının düzeltilmesine dair talepler de ekleniyor.

DEVLETİN TEPKİSİ NE OLDU?

Merkezi Güvenlik askerlerinin sokağa çıkmasıyla başlayan olayları bastırabilmek için hükümet orduya sokağa inme emri verdi. O dönemde Mısır ana akım ve devlet medyası olayları “bozgunculuk” olarak tanımladı. Yaşanan olaylarda, özellikle de piramitler bölgesinde bulunan bazı lüks oteller ciddi zarar gördü. Kamuya ait bir çok bina ve özel işyeri de çatışmalardan nasibini aldı.

Ayaklanmayı engellemek için devlet olağanüstü hal ve sokağa çıkma yasağı ilan etti. Ancak olaylar bütün şiddetiyle başkent Kahire’yi etkisi altına aldı. Hatta bazı bölgelerde halk ve özellikle öğrenciler bu gösterilere destek oldular. 

Bir hafta süren olaylarda ordunun müdahalesi sırasında en şiddetli çatışmalardan biri başkent Kahire’de bulunan Tora Cezaevi yakınlarında meydana geldi. Burada Merkezi Güvenlik askerleri ile orduya bağlı askerler arasında yaşanan çatışmalarda, ordu askerlerinin bazı merkezleri ele geçirme müdahalesine karşı ciddi bir direniş verildi. Ordu bu sefer helikopterlerle saldırmaya başladı. Helikopterlerden açılan ateşle, Merkezi Güvenlik askerleri geri çekilmek zorunda kaldı. 

Bazı kaynaklar, geri çekilen askerlerin Tora Cezaevinin kapılarını açıp mahkumların kaçmalarına izin verdiklerini belirtir. Başkanlık sarayının bulunduğu Mısır el Cedide bölgesine doğru yürümek isteyen askerlere yönelik müdahale sırasında ise, askerlerin çoğu dağılıp çevredeki evlere saklandılar.

KAHİRE DIŞINDAKİGÖSTERİLER

Başkent Kahire dışında da bir çok kentte gösteriler ve müdahaleye bağlı olarak ciddi olaylar yaşansa da, bu, Kahire’deki olaylar kadar ses getirmemiştir. 

Kalyubiye, İsmailiye ve Sohag gibi kentlerde ordu kısa sürede Merkezi Güvenlik askerlerine ait kışlaları kontrol altına alır. 

Kahire dışındaki en önemli ve ses getiren olaylar Asyut’ta yaşanır. Merkezi Güvenlik askerlerini taşıyan trenin geçeceği sırada, su bendinin üzerindeki geçidin kapakları valinin emriyle açılır. Burada daha önce Nil Nehri üzerinde bulunan ve “Abbas Köprüsü Katliamı” olarak bilinen olaylara (1946 yılında İngiliz sömürgeciliğine karşı gösteri yapan öğrencilerin Abbas köprüsü üzerinden geçerken kuşatılıp köprünün açılması sonucu öğrencilerin Nil’de boğulmalarıyla sonuçlanan olaylar) benzer bir katliamın yaşandığı söylenir. Zira dönemin Asyut Valisi de Merkezi Güvenlik askerlerinin bu isyanından sonra içişleri bakanlığına getirilir. 

İNTİFADA MI KOMPLO MU?

Bugün bazı kaynaklar bu olayların, dönemin içişleri bakanına yönelik bir komplodan ibaret olduğunu iddia ediyorlar. Zira Mısır basınında çıkan haberlere göre, dönemin İçişleri Bakanı Ahmed Rüşdi’nin, Mısır tarihinde gelmiş geçmiş en sevilen bakan olduğu ifade ediliyor. “Halkın İçişleri Bakanı”, “Uyuşturucu tacirlerinin korkulu rüyası” gibi nitelendirmelerle anılan Rüşdi’nin, özellikle uyuşturucu ticareti ve rüşvete karşı ciddi bir mücadele verdiği belirtiliyor. 

Ahmet Rüşdi’nin diğer bir özelliği de, İçişleri Bakanlığındaki üst düzey görevlilerin lüks makam odalarını hedef alması olarak biliniyor. Yine polis teşkilatında çalışan ve bir konuda kendisinden torpil isteyen oğlunun işine son verdiği biliniyor. 

Ahmet Rüşdi de, olaylardan çok sonra Wefd gazetesine verdiği bir röportajında, kendine iktidarın bazı adamları tarafından komplo kurulduğunu iddia etmiştir. 

2009: İKİNCİ KALKIŞMA

2009 yılında Mısır yine Merkezi Güvenlik askerlerinin bir isyanına şahit olur. İsrail sınırındaki Refah bölgesinde nöbet tutan bir askerin İsrail tarafından öldürülmesi ve buna karşı devletin suskun kalması gerekçesiyle Refah’taki nöbet görevini reddeden subay ve askerlerin bu isyanı çok yayılmadan sona erdi. 

Bu isyan neticesinde 250 den fazla subay ya emekliliğe ya da yedek statüsüne sevk edildi.

ÖNCEKİ HABER

KHK ile ihraçta örgüt bağı bulunmadı

SONRAKİ HABER

Autoliv işçileri: Geçmiş sözleşmeden herkesin içinde kin var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...