‘Türkiye savaşla değil barışla kazanır’

Cihan ÖLMEZ
Rıfat ŞAHİN

Afrin operasyonuna tepki gösterenlerin gözaltına alınıp tutuklanmalarına tepki gösteren hak savunucuları, “Çatışmaların, şiddetin olduğu yerde temel hak ve özgürlükler nefes alamıyor” diyerek, “Türkiye savaşla kazanamaz. Türkiye’nin kazancı savaşla değil barış ortamının sağlanmasıyla olur” dedi.

Türkiye’nin ve bağlı grupların Afrin’e yönelik karadan ve havadan sürdürdüğü operasyon 6’ncı gününe girdi. Operasyonun başladığı ilk saatlerden itibaren ülkenin birçok yerinden tepkiler gelirken, aralarında gazeteci, insan hakları savunucusu, sanatçı ve siyasetçilerin de bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. 

Gözaltına alınanlara yönelik başlatılan linç kampanyalarına tepki gösteren İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, insanların şiddet içermediği sürece kendi fikirlerini beyan etme hakkına sahip olduğunu hatırlattı. Bu hakkın Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerde güvence altına alındığını belirten Bilici, ifade özgürlüğü hakkının Anayasa tarafından güvence altına alındığını vurguladı. Kurumların, siyasetçilerin ve yurttaşların kendilerini ilgilendiren konularda görüş bildirme hakkının olduğuna dikkat çeken Bilici, “Farklı görüşlere sahip olabilirler. Mevcut operasyonu desteklemeyen siyasetçiler ve insanlar var. Siyasetçilerin operasyon karşısındaki olumsuz görüşleri yargının konusu değildir. Bu kamuoyuna bırakılmalıdır” dedi.

‘BARIŞ TALEP ETMEK SUÇ SAYILAMAZ’

Savaşın kan ve gözyaşı anlamına geldiğini ifade eden Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Şeyhmus Gökalp ise, “Savaş talebi doğru değildir. Barış talebi suç olamaz. Anayasa’da barış talebi bir ödev olarak verilmektedir. Her zaman devletin yanında durulacak diye bir şey yoktur. Savaş yanlış bir olgudur bu yanlışı eleştirmek bizim görevimizdir. Barış talep ettiği için gözaltına alınan yurttaşlar derhal serbest bırakılmalıdır” diye konuştu.

‘TÜRKİYE KÜRTLER İLE SORUNLARINI ÇÖZERSE GÜÇLENİR’

Toplumun bir arada yaşamaya ihtiyacı olduğunu kaydeden Gökalp, Afrin’den Türkiye’ye yönelik bir tehdidin olmadığını söyledi. Gökalp, Kürtlerin tehdit oluşturduğu algısının oluşturulmasını da yanlış bulduğunu ifade ederek, “Türkiye’de yaşayan milyonlarca Kürt vatandaşımız vardır. Kürt sorununu kendi içimizden başlayarak diyalog ve demokratik yollarla çözersek, komşu Kürtlerimizle de birleşebilirsek, toplum olarak devlet olarak bütün Ortadoğu’nun sayılı ülkelerinden biri haline gelebiliriz” dedi.

Savaşlarda en fazla sivillerin öldüğünü belirten Gökalp, şöyle devam etti: “Suriye İnsan Hakları Gözlemevinin raporlarına göre, ilk dört günde 30’dan fazla sivil yaşamını yitirmiş durumda. Savaşlar bu tür komplikasyonlara her zaman yol açar. Daha çok sivilin ölmemesi, daha çok cenazenin ülkemize gelmemesi ve daha çok canların Afrin’e gömülmemesi için bu savaşın bir an önce bitmesi ve diplomasinin işletilmesi gerekir. Sivil toplum örgütleri üzerine düşen görevi yeterince yerine getirmiyor. ‘Zeytin Dalı’ barışın simgesidir. Barışa barışçıl yollarla gidilmesi gerekir. Türkiye savaşla kazanamaz.  Türkiye’nin kazancı savaşla değil barış ortamının sağlanmasıyla olur.”

‘DÜŞÜNCELERİN ENGELLENMESİ SIKINTILAR DOĞURUR’

Her siyasi partinin bir program ve tüzüğünün olduğunu söyleyen Bilici, “Tüm partiler aynı tutumu belirlemek zorunda değildir. İnsanlar oy verirken partilerin dış politikalarını da gözden geçirir. Bugün partilerin Afrin operasyonuna karşı çıkması demokratik siyaset açısından elzemdir. Nasıl operasyonu destekleyenler kendini ifade edebiliyorsa, desteklemeyenlere de fikir özgürlüğünün zemini açılmalıdır. Fikir beyanının engellenmesi farklı sıkıntıları doğurur. İnsanlar gelecekleri hakkında konuşmak istiyor. Baskı ülkeye bir şey kazandırmaz. Afrin operasyonuna karşı çıkanlara büyük bir baskı var. Her gün gözaltı ve tutuklamalar oluyor. Bunlar arasında seçilmiş siyasetçi ve haber yapan gazeteciler de var” diye konuştu.

‘HAK VE ÖZGÜRLÜKLER NEFES ALAMIYOR’

Afrin operasyonunun Türkiye’ye bir kazanç sağlamadığını vurgulayan Bilici, şöyle dedi: “Bu operasyon özelikle Türkiye’nin iç siyasetine baskı olarak geri dönecektir. OHAL sonrası oluşan baskı bir adım daha ileri götürülür. Daha şimdiden görüş belirten insanlar tutuklanıyor. Muhalefetin buna karşı çıkması gerekiyordu. Ancak söz konusu Kürtler olunca muhalefet iktidar ile birleşiyor. Çatışmaların şiddetin olduğu yerde temel hak ve özgürlükler nefes alamıyor. Komşularla çatışarak sorunlar çözülmez. Diyalog kurulmalıdır. Kürtlerle iş birliği yapılmalıdır.” (Diyarbakır/MA)

'Savaşa karşı barış, OHAL'e karşı demokrasi talep ediyoruz'

Baydemir: AKP, MHP, CHP ‘Kızıl Elma’ koalisyonu kurdu