19 Ocak 2018 02:33

Tek tipi protesto için 1 ay görüşe çıkmayacaklar

Bursa H Tipi Kapalı Cezaevinde kalan mahpuslar, tek tip kıyafet uygulamasını protesto için 1 ay boyunca aile görüşüne çıkmayacaklarını duyurdular.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte cezaevlerindeki hak gaspları da had safhaya çıktı. Yaşanan hak gasplarının en son örneği ise 696 sayılı KHK ile düzenlenen tek tip elbise uygulaması. 11 Ocak’ta tutuklu bulundukları Bursa H Tipi Cezaevinden Evrensel'e mektup gönderen siyasi mahpuslar Mehmet Şirin Baycu ve Mithat Tunç, yıllardır süregelen tecrit ve baskıların OHAL ile birlikte arttığına dikkat çekti. Baycu ve Tunç gönderdikleri mektupta, “Hiçbir hukuk ve insan haklarına sığmayan yaklaşımlarla tüm haklarımız elimizden alınmıştır. Bizler yıllardır bu yaklaşımlarla yani insan onurunu zedeleyen durumlarla karşı karşıya kalmaktayız. Son zamanlarda OHAL adı altında biz siyasi tutsaklar üzerinde her türlü hak gasbı uygulanmaktadır. Hukuk bir yana bırakılmıştır. Bunun en son örneği tek tip elbise ile siyasi tutsakların onurunu zedeleyip siyasi tutsaklardan intikam alma yaklaşımının sergilenmesidir. Bulunduğumuz cezaevinde de var olan tüm haklarımız elimizden alınmıştır” ifadelerine yer verdi.

‘TEK TİP ELBİSE GİYMEYECEĞİZ’

Baycu ve Tunç, mektubunda “Siyasi tutsaklar olarak bugüne kadar her türlü zorluk ile karşılaşmamıza rağmen hiçbir onur kırıcı yaklaşımı kabul etmediğimiz gibi ne olursa olsun mevcut yaklaşımları kabul etmeyeceğimizi ve özellikle tek tip elbiseyi giymeyeceğimizi belirtiyoruz. Bu yaklaşımlardan dolayı 1 ay boyunca aile görüşüne çıkmayacağımızı belirtiyoruz.” İfadelerine yer verdi.

OHAL ilanının ardından keyfi yaklaşımlarla mahpusların, spor, sohbet, haber alma haklarının ellerinden alındığını hatırlatan Baycu ve Tunç cezaevi koşullarını şöyle aktardılar: “İdare ile sorunlarımızı konuşmak için görüşemiyoruz. Askermişiz gibi ayakta görüşme dayatılmaktadır. Bundan dolayı var olan sorunlarımızı konuşacak merci bulamıyoruz. Yine bir süredir bazı personellerin hakaret içeren provokatif yaklaşımlar içerisinde olduğu görülmektedir. Hiçbir insani ve hukuki norma sığmayan bir şekilde ana dilimiz olan Kürtçe savunma hakkımız için dahi para karşılığı tercüman istenmektedir. Bu yaklaşımın hiçbir insan hak ve hukuk ile bağdaşır yanı yoktur”

‘ÖLÜMLE YÜZ YÜZE BIRAKILMA ANLAYIŞI’

Mektuplarında hasta mahpusların hastalıklarının teslim alma aracına dönüştürüldüğünü kaydeden Baycu ve Tunç, “İdris Başaran arkadaşımız 10 ay gibi bir süredir Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde tedavi olabilmesi için buraya geldi. Lomber diskopati, ailevi akdeniz ateşi, epilepsi, astım, bronşiale, aritmi, hipotroidi hastalıkları olan arkadaşımız 3 defa ameliyat olmuş, 3 defa kalp anjiyosu ve kalp abilasyonu olmuş. Bu ciddi hastalıklarına rağmen şimdiye kadar herhangi bir tedavi uygulanmamış. Ve bir de kullanılması gereken epilepsi ilaçları dahi verilmiyor. Bu yüzden sık sık epilepsi krizleri geçirmektedir. Yaklaşık 2 aydır tıp fakültesinde raporda yazılan fmf ilacının (fransa-cachium) Avrupa’dan geleceği ve kısa bir sürede kendine verilebileceği söylenmesine rağmen halen bu ilaçlar kendisine verilmedi. Bu adeta ölümle yüz yüze bırakılma anlayışıdır” ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

115 hamile çocuk! Bu utanç tablosunu yaratanlar yargılansın

SONRAKİ HABER

İlkokulda 'Kudüs Mescid-i Aksa' yarışması

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...