18 Ocak 2018 00:14

Almanya’da 2 binden fazla fabrikada uyarı grevi yapıldı

Almanya’da metal işçilerinin patronlara karşı toplu iş sözleşmesi mücadelesi sürüyor. Uyarı grevlerine 400 binden fazla işçi katıldı.

Paylaş

Serdar DERVENTLİ
Köln

Almanya’da metal iş kolunda haftalardır devam eden TİS görüşmelerinden hâlâ bir sonuç alınamadı. Görüşmelerin devam ettiği bölgelerde patronlar ücret konusunda yüzde 2’lik zamda ısrar ederlerken, haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak 28 saate düşürülmesi talebi karşısında “Geçici olarak 40-42 saate kadar çıkarılabilsin”, “hafta sonu ek zamları kaldırılsın”, “Süreli sözleşmeler nedensiz uzatılsın” gibi karşı taleplerle saldırıya geçtiler. 

Metal patronları, kendi sınıflarının en saldırgan gücü olarak elde ettikleri mevziyi korumaya çalışırken metal emekçileri de kendi sınıflarının en güçlü müfrezesi olarak çalışma süreleri konusunda bir adım daha ileri gitmekte kararlılar. Önümüzdeki haftalarda iki sınıf arasında ciddi bir güç denemesi gündeme gelebilir. 

İKİ HAFTADA 400 BİN İŞÇİ İŞ BIRAKTI!

Öte yandan metal işçileri uyarı grevlerinin ikinci haftasında da kitlesel eylemlerini sürdürüyorlar. Üç küçük işletmede 370 işçiyle 2 Ocak günü başlayan uyarı grevlerine iki hafta içinde 2 binden fazla fabrikadan 400 binden fazla işçi katıldı. Bu sayının önümüzdeki günlerde 500 bini aşacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Almanya’nın bütün bölgelerinde yapılan uyarı grevlerinde metal işçilerinin mücadele morallerinin gayet yüksek olduğu görülüyor. Uzun yıllardan sonra birçok fabrikada işçiler ellerine fırça ve boyaları alarak kendi pankart ve dövizlerini hazırladılar. 

Airbus, Bosch, Daimler-Mercedes, Mahle, MAN, Still, Ford, Leistritz,  WMF gibi fabrikalardan, metal işçilerinin örgütlü olduğu IG Metall sendikasının internet sayfasına gönderilen haberlerde, “1984 yılında 35 saatlik iş haftası için verilen mücadelede olduğu gibi bir hava var. İş arkadaşlarımız sanki ne yapılması gerektiğini çok önceden planlamışlar gibi davranıyorlar, yanlarında ikircikli olanları ikna etmek için hiç beklemeden harekete geçiyorlar” deniliyor.

İŞÇİLERİN BİRLİĞİ BU DÖNEMLERDE SAĞLANIYOR 

TİS dönemlerinde, özellikle de şimdi olduğu gibi çalışma sürelerinin kısaltılması gündeme geldiğinde işçiler arasında farklı bir rüzgar esiyor. Sınıf olarak birlik olmanın önemi, ‘biz ve onlar’ dendiğinde bunun gerçekten ne anlama geldiği tam da bugünlerde anlaşılıyor. 

Bir süre öncesine kadar yerli ve göçmen işçiler arasında ırkçı parti AfD’nin de meclise girmesiyle birlikte gündeme gelen bazı gerginlikler, Türkiye’deki politik gündeme bağlı olarak Türk-Kürt, Alevi-Sünni işçiler arasında yaşanan gerginlikler bu günlerde aşılıyor. 

Başarılı bir toplusözleşme sonucu elde etmek için verilen mücadele işçilerin gerçek birliğini sağlama mücadelesine dönüşmeye başlıyor.

Bu açıdan, TİS süreci başladıktan sonra internette günlük yazan Bosch Stuttgart-Feuerbach BR Başkanı Frank Sells’in şu sözlerini örnek verebiliriz: “TİS görüşmeleri sermaye ile emek arasında mücadele ve kimin güçlü olup olmadığının ortaya çıktığı günlerdir. Bu ekonomik sistem var olduğu sürece doğal olarak çıkar çatışması da devam edecektir. Ve sonunda en iyi, en doğru argümanlara sahip olan değil güçlü olan kazanacaktır. Bu bilince çıkarılmalıdır. Biz ancak birlikte olduğumuz zaman güçlüyüz”

Mücadele yanlısı işçiler ve sendikacıların, mücadele moralinin yüksek ve sınıf bilincinin geliştiği böylesi bir dönemde ileri çıkmaları; bütün fabrikalarda şimdiden oluşturulan grev komitelerinde yer alan işçilerle ilişkileri ilerletmeleri, bu komitelerin düzenli olarak bütün işçilere aynı anda bilgi vermelerini sağlama, TİS komisyonlarının her hangi bir sözleşmeye imza atmadan önce işçilere danışmaları durumunda -onca yıldır sendikalara hakim olan iş birlikçi tarz bir anda değişmeyecek olsa da- bu yönde güçlü bir adım atılabilir.

ÖNCEKİ HABER

Bursa'da hava kirliliği alarm veriyor!

SONRAKİ HABER

İsveç’te grev hakkına saldırı, hükümet krizine yol açabilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...