18 Aralık 2017 02:24

Kamu emekçisi yoksullaşıyor, geleceğe güvenle bakamıyor

Toplusözleşmelerle her sene daha fazla yoksullaşan kamu emekçileri, başta ek zam olmak üzere sorunlarına çözüm istiyor.

Paylaş

Hükümet ve kamu emekçileri içinde yetkili konfederasyon Memur-Sen arasında uzun süredir imzalanan toplusözleşmeler, kamu emekçilerini son yıllarda hızla yoksullaştırdı. Emekçiler temel giderlerini karşılamakta zorlanırken, bir bankanın kartıyla diğer bankanın borcunu kapatır hale geldi. OHAL, KHK ve ihraçlarla birlikte iş güvenceleri ortadan kalkan emekçiler artık geleceğe de güvenli bakamıyor. Ancak bu durum sadece onları etkilemiyor. Örneğin “Sabah uyandığımızda bir işimizin olup olmadığının garantisi yok” diyen ücretli çalışanlar aynı işi yaptıkları kadroluların üçte biri maaş alıyor. Kadroya alınma vaadi verilen taşeron işçiler ise “Memurun iş güvencesi olmazsa kimsenin iş güvencesi olmaz” diyor. Gazetemize mektup yazan, haber hazırlayan, görüş veren kamu emekçileri artan dertlere dikkat çekerek, başta ek zam olmak üzere sorunların çözümü için sendikaları, tüm işçi ve emekçileri ortak mücadeleye çağırdı. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)

EK ZAM VERİLMELİ

Ankara'nın Mamak ve Altındağ ilçelerinde çalışan Eğitim Sen 1 No’lu Şube üyesi eğitimcilerle konuştuk. Emekçilerin hiçbiri kendini güvencede görmüyor. Örneğin karı, koca öğretmen olan bir aile evlerini satıp daha geniş bir ev almak istiyor. Ancak kendilerini güvencede görmedikleri için borcun altına girmeye cesaret edemiyorlar. Başka bir öğretmen de yine kendini güvencede görmediğini söyledi. Toplusözleşmeler nedeniyle en az yüzde 20 kaybın olduğunu dile getiren bu öğretmen, “Buna göre ek zam olmalı” dedi. Öğretmenler maaşın en az 4 bin lira olmasını ve ek ders ücretlerine de artış yapılmasını istedi.

Bu okullardan birinde çalışan taşeron bir işçiyle konuşuyoruz. Özel sektörden emekli olmuş ama geçinemediği için çalışmaya başlamış. Asgari ücretle çalıştığını, zam isterse de bir şeyin değişmeyeceğini söyleyen işçi, patronların işsizlik nedeniyle rahat davrandığını söyledi.


Yüzde 13.1’lik kaybımız telafi edilmeli

Ali Osman CEBECİ
Eğitim Sen Ankara 3 No’lu Şube Hukuk Sekreteri/Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni

2016 yılı kasım ayında 30 yıllık lise mezunu VHKİ (Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni) kadrosunda çalışan bir devlet memuru 2 bin 925.57 TL maaş alırken, kasım 2017’de 3 bin 218.75 TL maaş alıyor. Yani yıl bazında maaş artışı 293.09 TL olmuştur. Bu yüzde 10.01 gibi bir artış oranı anlamına geliyor. Ancak kasım 2016 ve kasım 2017 arasında resmi olarak enflasyon  yüzde 12.98 olarak açıklandı. Resmi açıklamaya göre dahi maaşlarda yüzde 2.97 oranında bir erime var. Gerçek enflasyonun halka, emekliye ve çalışana yansıması ise daha vahim. Şöyle ki aynı dönem içinde akaryakıtta enflasyon yüzde 17.70, döviz de dolar bazında yüzde 18.65, avro bazında yüzde 30.39 ve altın bazında ise yüzde 25.73 gerçekleşmiştir. Bu dört kaleme göre toplam yıllık ortalama enflasyon yüzde 23.11 çıkarken, çalışanın maaşında erime 2017 yılında yüzde 13.1 oldu. 2017 yılından çalışanın bu kadar alacağı varken, yetmiyormuş gibi yandaş sendikanın toplusözleşme görüşmesinde 2018 maaş artışı için yüzde 4+3.5 gibi komik bir rakama anlaşması bizleri yoksulluğa mahkum etmiştir. 2017 zor bir yıl olarak geçmişken, 2018 daha da zor olacaktır. Siyasi iktidar kendi beceriksizliklerini ve ülkede olan yolsuzlukların sorumluluğunu biz emekçilerin üzerine yıkmaktadır. Kısacası biz emekçileri önümüzdeki süreçte büyük ekonomik ve siyasal sıkıntı bekliyor. 2018 bütçesi emekçiye yoksula değil sermayeye hazırlanmıştır. Bu nedenle 2017 yılında yaşadığımız yüzde 13.1 kayıp için 2018’de iyileştirme yapılması talebimiz olmalıdır.


Mülakat torpilin yasal kılıfa büründürülmüş hali

Ücretli öğretmen (Sincan): Kadrolu öğretmenle aynı işi yapmamıza rağmen üçte biri kadar maaş alıyoruz. Bazen asgari ücret bile olmuyor. Burada öğretmenlik yapabilecek yeterliliğe sahipsek niye kadrolu atanmıyoruz? KPSS’de yüksek puan alsak da iş mülakatta bitiyor. Mülakat torpilin yasal kılıfa büründürülmüş hali. 3 kez mülakata girdim KPSS puanım iyi olduğu halde atanamadım. Fakat KPSS’de benden düşük puan alıp mülakatta yüksek puan alarak Ankara merkezdeki okullara atananlar var. Bu tamamen haksızlık.

Ücretli öğretmen (Sincan): İşimizin bir garantisi yok. İdareyle ya da veliyle ilk sorunda kapının gösterilmesi durumuyla karşı karşıyayız. Bazen de kadrolu öğretmenler tarafından dışlanarak iş bilmiyor muamelesi de görebiliyoruz. En kötüsü de sabah uyandığımızda bir işimizin olup olmadığının garantisi yok. Her güne acaba yerime kadrolu öğretmen gelecek mi korkusuyla başlıyoruz. Sigorta günü 90 günü tamamlamadığı için hastaneye gidemiyoruz.

Kadrolu öğretmen (Sincan): Dolar, altın, her şeyin fiyatı arttı hepsi yükseliyor haliyle eskiye nazaran alım gücü düşüyor. Maaşımız 5 bin civarında olmalı. 6 yıl atama bekledim. Ücretli öğretmenlik yaptım. “İş güvencesi neden önemli”ye gelince kendimi güvende hissetmiyor, her an atılma korkusu yaşıyorsam diğer ihtiyaçlarıma ve yapmam gerekenlere odaklanamam ve verimli olamam.


‘Bir bankadan alıp diğer bir bankaya yatırıyorum’

Songül KEŞKEK
Meslek Dersleri Öğretmeni

Bizler eğitim iş kolunda çalışan kadın eğitim emekçileri olarak, yeni bir bütçe döneminde, maaş zamlarını, ekonomik ve sosyal kayıplarımızı konuştuk. Kendimiz konuşup kendimiz dinlemek yerine de bu konuştuklarımızı Evrensel gazetesine yazmak istedik.

KAYGILANIYORUM

Hatice (30 yıllık kültür dersi öğretmeni): Ben ne diyeyim bilmiyorum. Bu maaşımdan çooook memnunum ki, fazla geldi bana emekliliği tercih ediyorum! Çünkü geleceğimden kaygılanıyorum. 1 ay sonra emekli olacağım. Bin lira eksik maaşla geçinmeye çalışacağım. Norm fazlası arkadaşlar ne olacak, resen (zorunlu) atanırlar mı, çok üzülüyorum. Ben sosyal devlet anlayışı uygulansın istiyorum. Eşi çalışmayanlara yapılan aile yardımlarının, çocuklarını tek başına büyüten boşanmış kadınlara da yapılsın. Onlar da tek maaşlı ve çok sıkıntı yaşıyorlar.

ZAMLARA MAAŞ YETMİYOR

Nuray (29 yıllık meslek dersi öğretmeni): Memura verilen zam, memurun cebine girmiyor, öncelikle bunu belirtmek isterim. Kur artış oranları, sebze ve meyvelerin fiyatlarındaki yükseliş, araba vergilerine, benzine elektriğe yapılan zamların toplamına maaş yetmiyor. Maaş maalesef bankalardan direkt buralara gidiyor. Bizler aracı kurumlara döndük, bankadan al dağıt. Memur cebindekine sahip çıkamıyor, cep delik.

BU KIŞ ZOR GEÇECEK

Nilay (25 yıllık meslek dersi öğretmeni): 25 yıldır sigara içiyorum, ilk defa bu sene sigaraya bütçe ayıramadım. Sarma sigara içiyorum. 2-3 ayda bir kitap satın alırdım, bu sene boyunca 1 tane alabildim. Kütüphaneye üye oldum. Bazen ailecek dışarıda yemeğe giderdik, bu sene hiç gidemedik. Arada zorunlu hallerde dışarıdan pide ısmarlayınca kendimize söylemiyoruz, sadece çocuklara söylüyoruz. Ek zam gerçek enflasyon rakamları üzerinden verilmeli. Yoksa bu kış zor geçeceğe benziyor.

ROBOT GİBİ YAŞAYIP GİDİYORUZ

Fazilet (Çocuk gelişimcisi): Alım gücümüz çok düştü. Maaşımı aldığım gün bitiyor. Tek çocuğum var, devlet okullarında okutmama rağmen onun bile ihtiyaçlarını yeteri kadar  karşılamakta zorlanıyorum. İyi ki fazla çocuğum yok dediğim zamanlar oluyor. Tatile gitmektense eksik olan ihtiyaçlara kullanıyorum. Ev eşyalarımı değiştiremiyorum, hayat standardımız çok düştü. Tiyatro ve sinemaya gitmek bile bazen fazla masraf diye düşünmeye başladım. Sanki insan değiliz, kurulu bir robot gibi yaşayıp gidiyoruz. Ama bu yaşamak değil farkındayım. Devlet yetkililerinin her gün ekonomi iyi dediği durum, benim evimde hissedilmiyor. Gittikçe kötüye giden mutsuz, umutsuz bir sürece gittiğini düşünüyorum. Daha iyi standartlarda yaşamak için, daha iyi maaş almam gerektiğini düşünüyorum. Toplu görüşmeden beri maaşımda 200 liradan fazla kesinti olmuş vergi dilimlerinin düzenlenmesi gerekiyor.

SENDİKALAR BİR ARAYA GELMELİ

Aysel (Eğitim emekçi): Alım gücümüz çok düştü. Aynı alışverişlerin (market, kasap, giysi) parası değişmedi ama adet sayısı azaldı. Maaşımı aldığım gün bitiyor. Bir bankadan alıp  diğer bir bankaya yatırıyorum. Elektrik, su faturaları çok yüksek geliyor. Normal geçime harcadığımız için ekstralara yani sinema, tiyatro, tatil, eğlence gibi yerlere fazla bütçe ayıramıyoruz. Benzine sürekli zam geliyor, araba yakıtına da çok harcıyoruz. Maaşa gelecek ek zam da bizi kurtarmaz. Bizler bütçenin halkın bütçesi olmadığını biliyoruz. Sendikalar bir araya gelmeli ve emekten, emekçiden yana bir bütçe talebini yükseltmeliler.


Memurun iş güvencesi olmazsa kimsenin iş güvencesi olmaz

Ülke ekonomisinin kendi bütçelerine nasıl yansıdığını, iş güvencesi ve taşeron sistemiyle ilgili gelişmeleri Çankaya Belediyesi çalışanlarına sorduk.

Gerek memurlar gerekse taşeron şirket çalışanları iş güvenceleri konusunda endişeli. Hükümetin aralıklarla gündeme getirdiği 657 Devlet Memurları’na ilişkin kanunda değişiklik yapma ve memurların iş güvencesini ortadan kaldırma teşebbüsleri memurları gelecekleri konusunda kaygılara sürüklüyor. Yasanın zaten memurların işlerine son verilmesine yönelik şartları içerdiğini söyleyen memurlar, memurlara koşulsuz bir iş güvencesi olmadığını ifade ediyorlar.

Bir kamu emekçisi kamuoyunun kasten yanlış bilgilendirildiğini, memurların çalışmadığı ama 657 yüzünden çalışmayan memurların işten de çıkarılamadığı şeklinde bir intiba uyandırıldığını belirtiyor. İktidarın bu yolla kendi memurunu yaratmaya çalıştığını söyleyen emekçi, iktidara uymayanların işten atılmak ya da susturulmak istendiğini ifade etti.

Bu sırada bir taşeron işçi araya girip “Memurun iş güvencesi olmazsa kimsenin iş güvencesi olmaz” dedi. Diğer bir taşeron işçi ülke ekonomisinin yüzde 10 büyüdüğünü fakat doların giderek yükselmesinden dolayı emekçilere bu büyümenin etki etmeyeceğini belirtti. Ayrıca taşeronun kaldırılacağı yönünde yapılan açıklamaların gerçeği yansıtmadığını belirten işçi, belediye işyerlerinde taşeron işçilerin belediyeye ait şirkete geçirilmesinin kendi durumlarında bir değişiklik yaratmayacağını ifade etti. Bir diğer taşeron işçi ise AKP’nin yıllarca KPSS’de kadro açmayıp kamuda taşeron çalışmayı yaygınlaştırdığını vurguladı. (Ankara/EVRENSEL)

AĞUSTOS’TA ALINAN ZAM ÇOKTAN ERİDİ

TÜM BEL-SEN İşyeri Baştemsilcisi Yusuf Güler’e geçtiğimiz ağustos ayında Memur-Sen’in imzaladığı TİS’ten bugüne memurların ekonomik durumlarının nasıl etkilendiğini soruyoruz. Güler, ihraçlardan dolayı güç kaybeden KESK’in koşulları kabul etmemesine rağmen Memur-Sen’in Hükümet ne istediyse onun altına imza attığını ve alınan yüzde 4’lük zammın enflasyon nedeniyle şimdiden eridiğine dikkat çekti. Çankaya Belediyesinin memurlarla imzaladığı TİS’in koşullarının daha iyi olduğunu fakat yine de ekonomik zorlukların kendini gösterdiğini söyleyen Güler, emekliliği gelen birçok memurun bu yüzden halen çalıştığını ve 300 lira promosyona umut bağlandığını dile getirdi.

ÖNCEKİ HABER

TMSF, gazetecilerin eşyalarını da satışa çıkardı

SONRAKİ HABER

İran ve Rusya’nın önlenemez yükselişi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...