09 Aralık 2017 10:47

Cumartesi Anneleri, Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri 663. haftada bir araya geldiği Galatasaray Meydanı'nda Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sordu

Paylaş

Gözaltında kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri 663'üncü kez Galatasaray Meydanında bir araya geldi. Kayıp yakınları, bu haftaki eylemlerinde 6 Aralık 1993 tarihinde gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sordu.

"Failler belli kayıplar nerede" pankartı açılan eylemde kayıpların fotoğraflarıyla adalet arayışlarının simgesi haline gelen kırmızı karanfiller taşındı. Hüseyin Taşkaya'nın cezaevinde çocuklarına gönderdiği mektuplar pankart üzerine konuldu. Cumartesi Anneleri'ne kayıp yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı. Gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden annesi Asiye Karakoç anıldı. 

'MÜCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'

Gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç ilk söz aldı. Karakoç, "23 yıldır burada haykırıyoruz. Acılarımızı dile getiriyoruz. 23 yıllık mücadelemizden bir arpa boyu yol almış değiliz. Açtığımız davalar adliyenin tozlu raflarında bekliyorlar.  Yetkililer kör, sağır ve dilsizi oynuyorlar. Katiller aramızda dolaşıyor. Türkiye'de adalete ilişkin bir arpa boyu yol alınmadı. Biz 22 yıldır buradayız, mücadele ediyoruz. Bir 22 yıldır daha burada olacağız. Biz yaşamınızı yitirsek bile bizden sonraki nesil bu işin peşini bırakmayacak. Sorumlular yargılanıncaya kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz" dedi.

'GEÇMİŞİN HESABI VERİLMEDEN ÖZGÜR  BİR GELECEK MÜMKÜN DEĞİL'

Daha sonra Hüseyin Taşkaya'bin kızı Serpil Taşkaya söz aldı. Cumartesi insanlarıyla ortak bir acı paylaştıklarını söyleyen Taşkaya, "Çeşitli iskencelerden geçirilerek,asit kutularına atılıp, toplu mezarlarda katledilenlerin çocuklarıyız. Biz burada işkencecilerin, katillerin yargılanması için bulunuyoruz. Geçmişin hesabı verilmeden, özgür ve adil bir gelecek hiç bir koşulda mümkün olmayacaktır" diye konuştu.

'ADALETE VE BARIŞA MUHTACIZ'

Hüseyin Taşkaya'nın oğlu Şerif Taşkaya ise şunları söyledi: "Babam 1980'de devletin asimilasyon politikasını kabul etmeyen bir insandır. Asker, polis, koruyucu tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alırken darbedildi. Her yeri kan revan içinde olduğu söylendi. O süreçten sonra biz kendisinden haber alamıyoruz.  Biz bu süreçten beri adalet arıyoruz.  Mücadele yürütüyoruz. Artık adalete ve barışa muhtacız."

SEDAT BUCAK: BİZİM EKİP ALMIŞ DEVLETE TESLİM ETMİŞ

Basın açıklamasını okuyan Sürgün Taşkaya, uluslararası hukukta gözaltında kaybetmenin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak nitelendiğini hatırlattı. Hüseyin Taşkaya’nın hikayesini paylaşan Taşkaya, “Çevresinde sözüne itibar edilen Hüseyin Taşkaya Siverek’teki ağır hak ihlallerini eleştirdiği için güvenlik güçlerinin ve Bucak Aşireti’nin hedefindeydi. 6 Aralık 1993 tarihinde askerler, polisler ve Bucak aşiretine mensup korucular otuz araçlık konvoyla, Siverek’in Bağlar Mahallesindeki Mehmet Taşkaya'nın evine baskın yaptı. Evde bulunan Hüseyin Taşkaya gözaltına alındı. Gözaltına direnen akrabaları ağır biçimde darp edildi. Askeri yetkililer gözaltından kısa bir süre sonra Taşkaya’nın polisler tarafından götürüldüğünü söyledi. Emniyet ve valilik ‘Sedat Bucak’a sorun’ dedi.  DYP milletvekili, aşiret reisi- korucubaşı Sedat Bucak, ‘Bizim ekip almış fakat devlete teslim etmiş; bundan sonra haberimiz yoktur, devlet biliyor’ dedi” ifadelerine yer verdi. 
 
Siverek Cumhuriyet Başsavcılığının, akrabalarının bütün mahallelinin tanıklığında gerçekleşmesine rağmen bir daha haber alınamayan Hüseyin Taşkaya’nın gözaltına alınmasını ailenin “soyut iddiası” olarak değerlendirdiğine değinen Taşkaya, dosyada “takipsizlik” kararı verildiğini söyledi.

SORUMLULARIN LİSTESİNİ PAYLAŞILDI

Taşkaya, “Toplumsal hafızamızda yer etsin diye bir kez daha söylüyoruz: Hüseyin Taşkaya’nın gözaltında kaybedilmesinden korucubaşı Sedat Bucak başta olmak üzere korucular Ahmet Bucak, Ahmet Ersin Bucak, Halil Beyazkaz, Kemal Üzeyroğlu, İsmet Özeyranoğlu, Mustafa Üzeyroğlu sorumludur. Hüseyin Taşkaya’nın gözaltında kaybedilmesinden dönemin Siverek Jandarma Karakol Komutanı Üstteğmen Ahmet Şentürk,
Siverek kaymakamı Celalettin Yüksel, Urfa Jandarma Alay Komutanı Seral Saral, Jandarma Asayiş Bölge Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı,  Urfa Emniyet Müdürü Mehmet Cebe, Urfa Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Müdürü Mustafa Tekin, Urfa Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Fidanboy, Urfa Valisi Tevfik Ziyaeddin Akbulut, OHAL Valisi Ünal Erkan, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Genel Kurmay Başkanı Doğan Güneş, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakanı Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel sorumludur” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İHD ve TİHV : OHAL’de hak ihlalleri arttı

SONRAKİ HABER

200 tanınmış aydından ‘Deniz Yücel’e özgürlük’ çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...