3 Aralık 2017 00:25

Vedat AYDEMİR
İstanbul

Arslan Hazreti, kamança virtüözlüğünün yanı sıra yapım atölyesinde kamançalar üreten bir sanatçı. Belki de sazların en önemli özelliği hiçbir sazın bir benzerinin daha olmayışı ve dünyanın bir çok ülkesine gönderiliyor bu özenli çalışmanın sonucunda ortaya çıkan enstrümanlar. Arslan Hazreti ile kamança üzerine yaptığımız keyifli sohbette kamança sanatçılığı, yapımı ve eğitim sistemi üzerine konuştuk.

Kamança esasen geleneksel müzik içerisinde yer alan bir enstrüman. Fakat sizin kamança performanslarınızı izlediğimizde kendinize özgü bir tarz görüyoruz. Bu konuda neler söylemek istersiniz? 

Bu durum elbette tek bir nedenle açıklanabilecek bir şey değil. Benim kişilik özelliğim, yaşadığım kültür, aile yapısı, inançlarım ve 30 yıllık kamança icracılığımın bir sonucu diyebilirim. 

Doğup büyüdüğüm şehrin Tebriz olması nedeniyle hem Azerbaycan  hem de İran kültürünü birlikte yaşadım. Bu müzik açısından da böyle oldu. İki kültürün müzik tarzı, makamlarıyla büyüdüm.  Diğer tarafta da ben vardım, benim duygu dünyam, içinde bulunduğum hal.  Hepsinin harmanlanması sonucu ortaya benim icram çıkıyor diyebilirim. 

Yaşam içerisinde de öyleyim. Her zaman farklı açılardan düşünerek hareket etmeye çalışırım. Bir yere ikinci kez gittiğimde farklı yollardan yürürüm örneğin. Veya yemek yaparken çoğunlukla klasik halden çıkarım. Bu çok da düşünerek yaptığım bir şey değil elbette, pratik içerisinde şekil almış, oturmuş bir durum.

Bu klasik olanın doğru olmadığı veya değişmesi gerektiği anlamına gelmemeli. Klasik olanı öğrenip içselleştirmeden yeni bir şey var etmenin pek mümkün olmadığını da düşünenlerdenim.

Bu özelliğiniz enstrüman yapımında da görülüyor. Örneğin 5 telli kamança ve yeni tasarladığınız Anadolu kamançası, kamança dünyasında yaptığınız yeniliklerden bazıları. 

Evet biraz önce de bahsettiğim gibi bu bütünlükle giden bir durum . İnsan aslında normal koşullarda yaşamda çok uç noktalarda olmuyor. Ne isen osun felsefesi.  Her şeye aşkla bakıyorsan işini yaparken de aşk ile yaparsın. Ortaya çıkan sonuç da ona göre şekillenir.  

Benim kamança ile ilgili yaptığım çalışmaların temelinde bu alana katkı sunabilmek yatıyor. Dolayısıyla da hem enstrüman yapımı ve geliştirilmesi ile ilgili hem de eğitim alanında çeşitli çalışmalar yapıyorum.

5 telli kamança nasıl ortaya çıktı, ilk kez ne zaman yaptınız? Sizi buna sevk eden temel neden ne oldu? 

 Kamança çalmaya 13 yaşında başladım. Kısa bir süre sonra da teknik yönlerine de kafa yormaya başladım. Biraz ailevi bir özellik bu bizde. Babam sürekli yeni şeyler icat etmeye çabasında birisidir. Kendine özgü onlarca tasarımı vardır .Hep daha iyisi vardır ilkesiyle hareket ediyoruz  sanırım. Bu özelliğimin etkisiyle de  kamançayı çalarken daha farklı bir sound elde etmek için üzerinde küçük oynamalar yapmaya başladım. Salt değiştirme amacıyla yola çıkmadım elbette. Tamamen çalmayla ilgili pratik kaygılarım doğrultusunda hareket ediyordum.  Bir süre sonra daha pes seslere ihtiyaç olduğunu düşündüm ve bir tel daha eklemek için uzun süre çalıştım üzerinde. Yavaş yavaş olgunlaştı ve yaklaşık 1.5-2 yıl sonrasında 5 telli kamança yapımını tamamladım.  Şunu da belirtmek isterim. . Örneğin kamançada önemli dönüm noktalarından biri 3 telli kamançadan 4 telliye geçmekti. Neden dönüm noktası? Çünkü bütün çalım ve seslendirme sistemi değişiyor sazın. Dolayısıyla bir tel eklemek için sazın direncini, akustiğini, çalım rahatlığını dikkate almak gerekir. 

‘ENSTRÜMANLARDAKİ FARKLAR ADLANDIRMADA DA GÖRÜLMEKTE’

Kamança farklı kültürlerde de değişik isimlerlerle  yer alan bir enstrüman bildiğim kadarıyla. Değişik şekillerde de telaffuz ediliyor. Bu küçük farklılıklar enstrümana da yansıyor mu?

Evet aslında geniş bir aile. Örneğin Türkiye’de kabak kemane, kemençe (Karadeniz kemençesi), klasik kemençe,  türleri var. Azerbaycan ve Ermenistan’da kamança (kamancha) , İran’da kamancheh olarak ifade edilir. Kamança ile kamancheh ana hatlar olarak aynı temeller üzerinde olmasına rağmen, ölçü ve sound olarak birbirinden farklılık gösterir. Hindistan’da kemiçe var örneğin. Kısaca enstrümanlardaki farklar adlandırmada da görülmekte. 

Anadolu kamançasının hikayesini ayrıca dinlemek istiyoruz sizden. Özellikle isim ve ortaya çıkış sürecini bizlerle paylaşır mısınız? 

Her  sazın kendine has bir ses rengi var ve bu ses rengi o sazın geleneksel müziğini daha iyi yansıtır. Ben Türk Halk Müziği çerçevesinde düşünerek bu müzik tarzına uygun bir ses yakalayabileceğim bir enstrüman üzerine düşünmeye başladım. Sonra yavaş yavaş üzerinde çalışmaya başladık.  Elbette sazın fikir olarak tasarlanması sonrasında pratiğe dönüştürülmesi süreci uzun zamanlar alan süreçler.  Çünkü hepsi farklı aşamalar. Biri tamamlanmadan diğerine geçemiyorsunuz ve bütün olarak da pratiğe geçirildiğinde “Bu saz oldu” diyebiliyorsunuz.  Örneğin 5 telli kamança yapım denemeleri daha önce var. 15 yıl önce 6 telli üzerinde de çalışmalar yaptım fakat bu çalışma tamamlanamadı. Pratikte kullanılamadığı sürece siz ona “Benim tasarımım” veya “Ben yaptım” diyemiyorsunuz. Şu an dünyada bir çok profesyonel kamança icracısı bizim ürettiğimiz 5 telli kamançaları çalıyor.

Anadolu kamançası da önce fikir olarak demlendi daha sonra pratiği üzerine çalıştık. Ve “oldu” dediğimiz noktada da konserlerimde çalmaya başladım. Şu an Türkiye’nin hatırı sayılır bir çok kabak kemane icracısı Anadolu kamançasına geçiş yaptı.  Bu benim için büyük önem arz ediyor ve büyük bir gurur. Yaptığım her işte ilk amacım insanlığa katkı sunabileceğim, hizmet edebileceğim noktalara bakmak oldu. 

Kamança

 Örneğin saza isim verme aşamasında da farklı seçenekler oluştu kafamda. Fakat benim esinlendiğim nokta Anadolu oldu, ben bu bölgeden o ilhamı aldım ve başka bir isim hem pratikte hem de duygu dünyamda karşılamıyordu Anadolu kamançasını. 

Yaklaşık 15 yıldır İstanbul’da yaşıyorum. Artık duygu ve düşünce dünyam, yaşam tarzım, algım buraya göre şekilleniyor ve kendimi hiçbir zaman bu kültürün dışında hissetmedim. Buradan aldıklarımı kendi dünyamla harmanlayarak bu kültüre hizmet edebiliyorsam ne mutlu bana. 

Takip ettiğimiz kadarıyla tüm dünyadan ziyaretçiler oluyor buraya hem kamança temini hem de eğitim amacıyla. Farklı kültürlerin kamançaya olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Aslında her enstrümanın kültür olarak bir çıkış noktası var. Geçmişte bunun kültürler arası etkileşimi için belki yüzyıllar geçmesi gerekiyordu. Örneğin bugün keman (viola) veya gitar dediğimizde hangi kültüre ait olduğunu düşünmeyiz. Elbette burada sazın imkanları ile ilgili bir durum da var, yani sazın yer alabileceği müzik tarzı vs. gibi.
Günümüzde ise kültürler arası etkileşim çok yoğun yaşanıyor. Örneğin ben ağırlıklı olarak Azerbaycan kamançası çalıyorum ve yapım olarak da Azerbaycan Kamançası formunda yapıyoruz. Fakat biraz önce belirttiğim nedenlerden dolayı Azerbaycan kamançası olarak ifade etmeyi tercih etmiyorum. Kamança demeyi tercih ediyorum çünkü dediğim gibi geldiği noktayı, köklerini unutmadan evrenselleşmek gerekiyor. Ayrıca bu tanımlamalar bizi yanılgıya da düşürebilir. Çünkü, kamança için konuşursam burada sadece Azerbaycan kültürü veya  Azerbaycan sazı demek o bölge halklarına haksızlık olabilir.

Son olarak dinleyicileriniz için yaklaşan konserlerinizle bilgi verebilir misiniz? 

Son 4 yıldır çeşitli konserlerini organize ettiğimiz bir projem var: Meşk-i Yay. İki yaylı saz sanatçısının düetine dayalı bir proje. Yaklaşan konserler bu proje kapsamında farklı şehirlerde gerçekleşecek. Bilgiler sosyal medya hesabımdan takip edilebilir. 

ARSLAN HAZRETİ HAKKINDA

Arslan Hazreti 1976 yılında İran’ın Tebriz şehrinde doğdu. 13 yaşında kamança eğitimi almaya başladı. Bunun yanı sıra Cavit Murtezaoğlu’dan makam dersleri aldı. İran ve Azerbaycan kültürünü bir arada yaşayan sanatçı her iki kültürün makam müziklerini içselleştirme şansını elde etmiş ve aldığı makam eğitimiyle müzik yaşantısına devam etti. 

18 yaşında, Uluslararası Fajr Festivali’nde İran’ın profesyonel yaylı ustaları arasında düzenlenen yarışmaya kendi yapmış olduğu kamança ile katılarak birincilik aldı. 

Kamança çalmanın yanı sıra çaldığı enstrümanın yapımı ile de ilgilenmeye başladı.

Aslan Hazreti, ilk beş telli kamançayı 1996’de yaptı. Kamançada ayarlı yayları 2004 yılında yine ilk defa Aslan Hazreti yaptı. Hazreti’ye göre eğer sanatçı rahat edecekse enstrümanda kalıplaşmış gelenekler belli bir mantık çerçevesinde değiştirilebilir. Şimdi atölyesinde hem kamança yapıyor hem öğrenci yetiştiriyor hem de çeşitli ülkelerde sanatını icra ediyor.

Evrensel'i Takip Et