07 Ağustos 2012 03:57

Beni değil, Siirt halkını cezalandırdılar

Son yerel seçimlerde yüzde 50 oy oranıyla Siirt Belediye Başkanlığına seçilen ve yaptığı bir konuşma gerekçe gösterilerek Danıştay kararıyla görevinden alınan Selim Sadak, görevden alınmasıyla sonuçlanan süreci gazetemize değerlendirdi. Kararın iktidardan bağımsız olmadığını ve AKP’nin yargı yoluyla halk iradesi

Beni değil, Siirt halkını cezalandırdılar
Paylaş
Faruk Ayyıldız

Görevden alınmanızla sonuçlanan süreci anlatır mısınız?

2006’da bir taziyede yaptığım konuşmadan dolayı dava açılmıştı. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 10 ay hapis cezası verdi. Bu karar Yargıtay’a gitti. Aralık 2011’de Yargıtay kararı onadı. Cezanın ertelenmesi konusunda başvuruda bulunduk. Diyarbakır İnfaz Savcısı, 9 Eylül’e kadar infazı durdurdu. O arada üçüncü yargı paketi de çıktı. Ceza tüm sonuçlarıyla ertelendi. Fakat bu Meclis kararı henüz çıkmadan 5 gün önce, kanunun tartışıldığı sırada karar onaylandı. Siirt Valiliği, İçişleri Bakanlığı’na başvuruyor ve ‘Selim Sadak Belediye Başkanlığı sıfatını yitirdi’ diyerek, görevden alınmamı istiyorlar. İçişleri Bakanlığı bu talep üzerine Danıştay’a başvuruyor görevden alınmam için. Birkaç gün önce de bize iletildi. İçişleri Bakanlığı’ndan tebliğ gelmediği için hâlâ görev başındayım ama üç, beş gün içinde tebligat gelebilir. Bu arada avukatlarımız da davayı bir üst kurula taşıdılar. Danıştay Cumhuriyet Savcısı lehimize değerlendirme yaptı. ‘Bu cezanın belediye başkanlığını ve milletvekilliğini düşürmeye vesile olamayacağını, şiddet içermediğini düşüncenin ifadesi olduğunu’ söyleyerek, tetkik hâkimlerine gönderiyorlar. Onlar da aynı değerlendirmeyi yapıyorlar ve düşüncenin açıklanmasının bir suç olmadığını belirterek, ‘görevden alınmasına vesile olamaz’ diyorlar. Dosya heyete, 8. Daireye gidiyor. Orada da bir üye görevden alınmak için yeterli sebep olmadığını söylüyor ancak heyetin diğer üyeleri hiçbir açıklama, değerlendirme yapmadan görevden alınmama karar veriyor.

Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şahsa göre, niyet okumakla karar veriliyor. Hukuktan yoksun ve kamu vicdanını derinden yaralayan, herkesin rahatsız olduğu bir karar oldu. Hiç kimse vicdanen rahat değil. Siirt’te bize oy veren, vermeyen tüm kesimler bu karardan rahatsız. Bu kararla Selim Sadak’ın değil Siirt’in cezalandırıldığını düşünüyor halk. Ciddi bir kamuoyu tepkisi var. Bunları gözümüzle görüp, kulağımızla işitiyoruz. Bu göreve geldiğim günden şimdiye kadar zamanımın çok önemli kısmı adliye koridorlarında geçti. Bazen Siirt Adliyesinde arkadaşlara şakayla ‘bana da bir o da bulun, buradayız sürekli bari vatandaşın işlerini buradan yapalım, hizmet aksamasın’ diyorum. Üç tane daha davam var. KCK Ana Davasından Diyarbakır’a getirildim, sonra serbest bıraktılar. Siirt’te tutuklanma talebiyle sevk edildim, serbest bıraktılar. Yani hizmet etmemizi engellemek için her türlü baskıyı yapıyorlar. Siirt sokaklarında son üç yıl içerisinde 20 defa biber gazı yedik, coplandık ama Siirt halkı bu saldırılara karşı bize ciddi şekilde sahip çıkıyor. Çünkü Siirt böyle bir belediyecilik görmedi daha önce. İhalelerden tutun, tüm alımlara kadar hepsi şeffaf ve halka açıktır. Virane konumda olan, şehircilik sıfatını kaybeden Siirt çalışmalarımızla şehir konumuna geldi. Halkımız ‘bu kadar borç batağı içerisinde bu kadar hizmet beklemiyorduk’ diyor. Bir örnek vereyim; şehrimiz 140 bin nüfusa ulaşmasına rağmen hâlâ şehir otogarı yok. Yer temin ettik, krediye başvurduk. Kredi almamızı engelleyecek hiçbir neden yok. Borçları o seviyeye indirmişiz. Proje ile birlikte başvurduk, banka önce kabul etti, genel müdür onayladı ve ihaleye çıktık. AKP İl Başkanı’nın talimatıyla bu kredi verme işi durduruldu. Bu nasıl bir çirkinliktir? Hani tüm belediyeler eşitti? Başbakan diyor ki; ‘BDP’li belediyeler oraya buraya para gönderiyor.’ Peki, başka yerlere para gönderiyorsak bu hizmetler ne ile gerçekleşiyor? AKP’nin elinden aldık Siirt belediyesini. Onlar yandaşa para yedirmiyorsa niye hizmet yapmadılar. Niye Siirt’in muslukları akmıyordu, sokaklarda yürünmüyordu?

AKP’nin BDP’li belediyelere yönelik baskılarını nasıl yorumluyorsunuz?

AKP belediyeyi kaybettiği illerde daha fazla hukuksuzluğa başvuruyor. Bu tutum AKP’nin Kürt sorunu politikasıyla ilgilidir. Başbakan, bu belediyeleri kaybetmiş olmalarına tahammül edemiyor. Demokrasiye ve halkın iradesine de tahammül edemiyor Başbakan. Türkiye’de bunu sadece Kürtlerin değil tüm kesimlerin böyle okuması lazım. Ülkenin değişik bölgelerindeki belediye başkanlarını, aydınları, yazarları ve gerçeği öğrenmek isteyenleri Siirt’e davet ediyorum, buyursun gelsinler. Siirt’i görsünler, neden belediye üzerinde bu kadar baskı var kendileri görsünler.

AKP’nin BDP’li belediyeleri yargı yoluyla baskı altına almasının sonuçları ne olacak sizce?

Kesinlikle bu yolla bu belediyeleri alamayacaktır. Son bir ayda üç tane anket yapılmış ve Selim Sadak’ın aday olması durumunda yüzde seksenin üzerinde oy verileceği sonucu çıkmış. Bize sunulan bilgiler bunlar. Zaten baskıların asıl kaynağı belediyeleri alamıyor olmaları. Gitsinler AKP’ye oy verenler üzerinde yapsınlar bu anketleri bakalım istedikleri sonuçlar çıkabiliyor mu? AKP’nin tabanı kalmadı bölgede. Ahmet Türk’ün de söylediği gibi bölgede yaşananları kamuoyundan gizliyorlar. Zaten iktidar gizlememiş olsa Türk halkının da bu yaşananlara sessiz kalacağını düşünmüyorum. Baskıyla, medyayı da yanlarına alarak politika üretiyorlar. Şemdinli’de, Eruh’ta yaşananları gizliyorlar. Bu kadar felaketler yaşanıyorsa bunun amacını, nedenini ve çözüm yöntemini düşünmek lazım ama iktidar düşünce üretenleri cezalandırıp, baskı altına alıyorlar. Bölgede yaşananları da Türk halkından saklıyorlar ve bu yolla haklar arasında düşmanlık yaratmaya devam ediyorlar. Ama öyle hissediyorum ki; Kürt halkının yanında yakında iktidara karşı Anadolu’nun her yerinde, farklı bölgelerde de tepkiler çoğalacak. Bu çözümsüzlük siyasetinin farkına varan tüm halklar AKP’ye gerekli cevapları vereceklerdir.

Görevden alma kararının ardından AKP yetkilileriyle ya da AKP’ye oy veren vatandaşlarla görüşme şansınız oldu mu?

AKP Milletvekili Osman Ören geçmiş olsun diyerek, üzüldüğünü belirtti ama diğer AKP’li vekillerin üzüldüğünü falan düşünmüyorum. AKP’ye oy verenler grup grup ziyarete geldiler. Siirt’te Arap nüfusu yoğundur ve Siirt ticareti de Arapların elindedir. Çok rahatsız olduklarını söylediler. Hizmet konusunda tarafsız olduğumuzu ve eşit davrandığımızı söyleyerek teşekkür ettiler.

Hükümet yetkilileri kararı yargının verdiğini ve yargının da bağımsız olduğunu söylüyor...

Demokrasinin gelişmediği ülkelerde yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün değil. Bu kararın bağımsız yargıdan öte iktidar eliyle alındığını biz de biliyoruz, halkımız da biliyor.

‘Halkın iradesi her şeyden önemlidir’ diyor Başbakan...

Her yerde yazıyor ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diye. Milletvekilleri cezaevinde yatıyorken hangi milletin? Bu coğrafyada yaşanan hukuksuzluklar, bizlerle ilgili verilen kararlar, 33 belediye başkanının ve milletvekillerinin, demokratik faaliyetten başka bir suçu olmayan 8 bin kişinin içeride olması söz konu iken hangi halkın iradesine saygı gösteriyorlar?  

Bundan sonraki sürece ilişkin neler söylemek istersiniz?

Durum şuan İçişleri Bakanlığı’na bağlı ve onlar kararı yollarsa görevim sona eriyor. Kararın düzeltilmesi için avukatlarımız da uğraşıyor ancak bu uygulamalara, kararla karşı halkın bilinçli olması gerekiyor. Bugün sıra bizim, yarın başkasına sıra gelecek. Yani bu savaşa, operasyonlara harcanan paralar milyar dolarları geçti. Bu para emekçilerin alın teridir. Savaşa harcanan para halkların ihtiyaçlarına harcanmış olsa belki Türkiye çok daha gelişmiş bir ülke olacaktı. Kürt sorununun çözümsüzlüğü Türkiye’de yaşayan tüm halkları daha kötü şartlarda yaşamaya mahkum ediyor. Her gün halkın ekmeğinden bir parça daha eksiliyor. Bu yüzden Türkiye’de tüm yazarların, aydınların biran önce devreye girip barış için çabalamaları, çözüm için tartışma yolunu açmaları gerekiyor. (Diyarbakır/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

40 general ve amirale Silivri yolu

SONRAKİ HABER

29 Mayıs grubu kime hizmet ediyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa