18 Kasım 2017 18:44

Yılın ilk 5 ayında 182 çocuk istismara maruz kaldı

Mersin Kadın Platformu’nun düzenlediği ‘Çocuk susar, sen susma’ başlıklı panelde çocuk istismarlarındaki artışa dikkat çekildi.

Paylaş

Mersin Kadın Platformu, “Çocuk susar, sen susma” sloganıyla başlattığı ‘Kırmızı Balon’ kampanyası kapsamında çocuk istismarına ilişkin panel düzenledi. Mersin Tabip Odası'nda düzenlenen panele konuşmacı olarak Mersin Çocuk Destek Merkezi'nden Sosyal Hizmet Uzmanı Bayram Dölen, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) üyesi Psikolog Seçil Sezen ve Saadet Özkan, Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği (UCİM) avukatı Burcu Düzen Gürler katıldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan Mersin Kadın Platformu üyesi Zeynep Kaya, çocuk istismarına dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için başlattıkları ‘Kırmızı Balon’ kampanyasını 3 Ekim 2016 tarihinden bu yana sürdürdüklerini dile getirdi.

‘ÇOCUKLAR EN ÇOK YAKINLARI TARAFINDAN İSTİSMAR EDİLİYOR’

Gösterim ardından konuşan TODAP üyesi Psikolog Seçil Sezen, çocuk istismarı ve çocuk istismarının çeşitleri hakkında bilgilendirme yaptı. Çocukların genellikle yakınları tarafından istismar edildiklerini söyleyen Sezen, özellikle çocuklarda istismar vakalarının genellikle dokunma, okşama, pornografik videoların izletilmesi veya cinsel içerikli sohbetlerle yapıldığını kaydetti.

Türkiye’de çocuk istismarının yüzde 33 oranında olduğunu belirten Sezen, bunların yüzde 71'inin kız çocuklarına yüzde 29'unun ise erkek çocuklarına yönelik olduğunu söyledi. Sezen, dünyada her 5 çocuktan 2'sinin istismara maruz kaldığının tespit edildiğini de ifade etti.

Sunumunun devamında ‘ensest’ ve ‘pedofili’ hakkında bilgilendirmede bulunan Sezen, ensest tanımının artık sadece kan bağıyla tanımlanmadığını belirtti. Türkiye'de 2017 yılının ilk 5 ayında 182 çocuğun cinsel istismara maruz bırakıldığını söyleyen Sezen, “Çocuklar, korkutularak ya da ikna edilerek cinsel istismara maruz bırakılıyor. Çocuklar korktuklarından ya da sevdikleri tarafından terk edilme korkuları yaşadıkları için birçok kez yaşadıklarını anlatmıyor” dedi.

Sezen, yakınları tarafından istismara maruz kalan çocukların bu durumu tekrar tekrar yaşamalarının da travmayı arttırdığını söyledi.

Küçük yaşlarda istismara uğrayan çocuklarda ergenlik döneminde, korku, kızgınlık, değersizlik hissi gibi duygusal etkiler görüldüğünü aktaran Sezen, yine erginlik yaşlarında ise bu durumun bayılma, bedensel olarak kendine zarar verme, patolojik bağlanma, kendilerinin de istismar uygulayabilme gibi davranışsal etkiler görüldüğünü belirtti.

Sezen, çocukların istismardan korunabilmesi için caydırıcı yasal ve idari düzenlemeler yapılması, ailelerin eğitilmesi, çocuklara hoşlanmadıkları davranışlarla karşılaştığında “hayır” diyebilme becerisinin kazandırılması ve çocuklara iyi dokunma ile kötü dokunma arasındaki farkların öğretilmesi gerektiğini aktardı.

‘OHAL'LE ÇOCUKLAR DAHA FAZLA MAĞDUR EDİLİYOR’

Mersin Çocuk Destek Merkezi'nden Sosyal Hizmet Uzmanı Bayram Dölen ise, gelişmiş ya da az gelişmiş ülkeler arasında istismar olgusuna karşı ilk koruyucu önleme aşaması ya da istismar olayının sonrasında yaşananlar arasında farklılıklar olduğunu ifade etti.  

Türkiye'nin çocuk karnesinin iyi olmadığı gibi günden güne kötüye gittiğini belirten Dölen, “Savaşta, doğal afetlerde, toplumsal olaylarda en fazla çocuklar etkileniyor. Maalesef OHAL sürecinde de yine en fazla çocuklar mağdur ediliyor. Özelikle istismar vakalarında kolluğa ve yargıya gittiğimizde çocuklar en sona atılmış durumda” dedi.

'SUÇLU ÇOCUKLAR ÜRETİYORUZ'

Çocuk istismarının sadece cinsel istismar olmadığını ekonomik anlamda da çocukların istismar edildiğini ve suçlu yaratan bir sistemle karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Dölen, “Çocuk bisiklet çaldığı için cezaevine gönderiliyor. Bu çocuk sonrasında maalesef önümüze çok daha kapsamlı suçlarla geliyor. Bu çocuklar kayıp çocuklar oluyor” diye konuştu.

Çocuk izleme merkezlerine ayda yaklaşık 35 ila 40 istismar vakasının geldiğini ifade eden Dölen, “Bu vakalar Mersin'in sadece 4 ilçesinden geliyor. Bunların yüzde 80'ini kız çocukları yüzde 20'sini ise erkek çocukları oluşturuyor. Maalesef her sosyal kimlikten, her sınıftan ve her sosyo-ekonomik yapıdan vakalarla karşılaşıyoruz. İzleme merkezimize yapılan başvurularda Suriyeli çocuklardan en çok erkek çocuklarında istismar vakalarına rastlıyoruz” dedi.

‘DAVA SÜREÇLERİNDE AYNI ŞEYİ TEKRARDAN YAŞIYORLAR’

Son olarak söz alan UCİM Derneği avukatı Burcu Düzen Gürler de, çocuk istismarına ilişkin son çıkarılan yasa ve yönetmelikler hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Yasaların ve kanunların eril bir dille oluşturulduğunu ve dava süreçlerinde de bunun yansımasının görüldüğünü söyleyen Gürler, çocukların dava süreçlerinde yıpratıldığını, bazı ailelerin toplumsal nedenlerden dolayı çekingenlik yaşadıklarını söyledi.

Yargılama süreçlerinin hakim ve savcıya göre değiştiğine dikkat çeken Gürler, “Bazen o kadar ilginç şeylerle karşılaşıyoruz ki bir hakim cinsel istismar vakasında mağdura; 'Neden bağırmadın ben olsam kendimi öldürürdüm' diyor. Bazen çocuklar tekrar tekrar yaşadıklarını anlatmak zorunda bırakılıyor. Bazı hakimler 'Ben istismarcıyla çocuğu bir arada görmek istiyorum' yahut 'Ben çocuğa sormak istiyorum' diyor bu da çocuklar için aynı şeyleri yeniden yaşamak oluyor” diyerek davalardan örnekler verdi. (Mersin/MA)

ÖNCEKİ HABER

‘Kadınların işsizliği hükümetin politikalarıyla ilişkili’

SONRAKİ HABER

ABD'de gökyüzüne penis çizen savaş pilotlarına soruşturma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...