08 Kasım 2017 07:23

Lübnanlılar Başbakan Hariri’nin istifasına ne diyor?

Bazıları Hariri’nin istifasının Lübnan’ı bölgesel gerilimlerin ortasına atacağından korkarken, bazıları ise sorunun aşılacağına inanıyor.

Paylaş

Federica MARCI
Middle East Eye

Başbakan Saad Hariri’nin cumartesi günü Riyad’da gerçekleşen, öngörülmeyen –ve çoğunluğun beklemediği- istifası nedeniyle Lübnan’nın başkenti üzerinde bir belirsizlikler bulutu dolaşıyor, birçokları bu son siyasi krizin ülke için ne anlama geleceğini merak ediyor.
Bir yandan Hariri’nin kolunda, üzerinde ‘yardım eden’ yazılı dijital bir saatin bulunduğu karikatürler yayınlanırken bir yandan da eğer Suudi Arabistan’dan kurtarılmak istiyorsa kameraya göz kırpmasını söyleyen tweetler paylaşılıyor; sokaklardaki sohbetler ise yeni bir çatışmaya dair kasvetli yorumlardan omuz silkmelere kadar uzanan bir çeşitlilikte gerçekleşiyor.

HEPİMİZİ TEHLİKEYE ATTI

Kentin Sünni çoğunluklu batısındaki Hamra Sokağı’nda bir giyim mağazası sahibi olan Usama, “Hariri’nin yaptığı sorumsuzcaydı” diyor.
Dükkânın girişine yerleştirilmiş sandalyede sigaraları bir yakıp söndüren 53 yaşındaki Usama sert konuşuyor: “Ülkeyi ve hepimizi tehlikeye attı.”
Usama, kendisinin de üyesi olduğu Müstakbel Hareketi liderini (Hariri) suçlamasına rağmen, en büyük eleştirisini Şii siyasi partisi Hizbullah’a ayırıyor. “Tüm siyasi partiler kendi çıkarlarına öncelik veriyor. Kimse ülke için en iyisini istemiyor. Bu özellikle Hizbullah için böyle, sadece Lübnan’da tansiyon yükselsin istiyorlar. Hariri (hükümeti kurarken) söz vermişti, Hizbullah ne yaptı?​” diyor Usama.

GİDEN GERİ GELİYOR

Saad Hariri, Hizbullah ile sıkı bağları bulunan ve Maruni bir Hıristiyan olan Cumhurbaşkanı Mişel Aun ile vardığı anlaşma sonucu Aralık 2016’da göreve geldi. Anlaşma, 29 aylık bir iktidar boşluğunu sona erdirdi ve Hariri, üyeleri Uluslararası Adalet Mahkemesi’nde
2005 yılında babası Refik Hariri’ye düzenlenen suikast nedeniyle yargılanan Hizbullah’ın da dahil olduğu bir hükümet oluşturdu.
Doğu Beyrut’un kalbinde, bir Ortodoks Hıristiyan ve Ermeni bölgesi olan Geitawi’de yaşayan Fadi Lebaine de mevcut siyasi durumdam endişeli. “İç savaş yaşadık ve Afrika’ya, Sierra Leone’ye gitmek zorunda kaldık. Şimdi 35 yaşındaki oğlum benim gençliğimde yaşadığım aynı zorlukla karşı karşıya. Yeğenlerimin çocuklarının da aynı şeyleri en baştan yaşayacaklarını sanıyorum” diyor Lebaine.
Bu 59 yaşındaki ev yapımı gıda satıcısı, 15 yıl süren iç savaş halkın çoğunluğunun rüyalarını kaçırmaya devam ettiği halde, ülkenin kumaşındaki mezhepçiliğin hala etkili olduğunu söylüyor: “Bir müşteri dükkana geldiğinde önce Lübnan’ın hangi bölgesinden, hangi köyden olduğumu soruyor. Eğer yanıtı beğenmezse, benden bir şey satın almıyor.”
Lebaine, Hariri’nin istifasının Lübnan’ı Suudi Arabistan ve İran arasında oynanan satranç oyunundaki kilit piyon haline getirmesinden korkuyor. Onun deneyimine göre uluslararası ilişkiler, öyle ya da böyle, mutlaka Lübnan halkını etkiliyor.”
“Giden geri geliyor” diyor Lebaine, Lübnan topraklarının geleceğindeki kaçınılmaz tekerrürlere işaret eden bir Arap deyişini hatırlatarak...

‘KİMSE APTALLIK YAPACAK GÜCE SAHİP DEĞİL’

Kent merkezine daha yakın bir yerde, Gemmayze’nin Hıristiyan bölgesindeki bir butiğin 54 yaşındaki sahibi Şii Amer Jabali, ülkenin istikrarını koruyacağından emin. “Lübnan’daki hiçbir grup aptalca birşey yapacak güce sahip değil” diyor, “Suudiler korkaklar, savaşlarını havadan veriyorlar ve asla kazanamıyorlar. Ayrıca İsrail’in Suudi Arabistan adına savaşacak kadar aptal olduğunu da sanmıyorum.”
Jabali, Lübnan’ın bankacılık sisteminin sağlamlığına da güveniyor ve sermayeyi yurtdışına kaçırmanın Lübnanlı işverenler için bir seçenek olmadığını söylüyor: “Yabancı ülkeler çok yüksek vergiler koyuyorlar, Lübnan’da ise hiç yok. Yoksulluğu garantilemektense risk almak daha iyi.”
Jabali daha geçenlerde, mağazasının adının altına, girişteki cam kapının üzerine oldukça siyasi bir mesaj içeren bir tabela astı: “Silahları boykot et, hayatları kurtar”.  Aynı yerde

2016’da hükümetin oluşmasından önce başka bir kışkırtıcı tabela vardı: “Yeni cumhurbaşkanı seçilene kadar”

Daha kuzayde, el Blatt Sokağı’nın Müslüman bölümünde 25 yaşındaki güvenlik elemanı Imad el Ali ülkedeki herkesin bu değişken siyasi duruma alıştığını ve yakın gelecekten korkmadığı belirtiyor. “Herşey her zaman olduğu gibi” diyor: “İnsanlar politikayı umursamıyor. Sadece evden işe ve işten eve gitmek istiyor.”

Sünni bir Müslümanla evli bir Şii olan Ali, mezhepsel tansiyonların geçmişte kaldığını savunuyor, “Bu ülkeye alıştık. Hatta birbirimizle evleniyoruz” diyerek gülüyor.

DEPREMİ BEKLEMEK

Hariri

Beyrut sokaklarındaki görüşler birbirinden farklı olsa da, hükümet yetkilileri alarm durumundalar. Pazartesi günü gerçekleştirilen güvenlik toplantısında Cumhurbaşkanı Mişel Aun güvenlik güçlerine terörist saldırı ihtimali konusunda hazırlıklı olmalarını söyledi.
Medyayı da tansiyonu daha fazla yükseltmemek için sorumlu yayın yapma konusunda uyardı.
Fakat, gazetelerin çoğunun siyasi bağlantılarının bulunduğu bölgesel durumda, haberler her zaman ya Suudi Arabistan yanlısı ya da İran yanlısı bakış açısıyla çarpılılmışlardır.
Pazartesi günü Hizbullah’ın sahibi olduğu al Manar haber sitesinde yayınlanan haberde, Hariri’nin istifası Suudi tehditlerin açık bir sonucu ve “bölgedeki birden fazla cephede aldığı yenilgileri tazmin etme” hedefinin göstergesi olarak tarif edildi.
Görüşlerine yer verilen çeşitli analistler, sosyal medyada da oldukça paylaşılan, Hariri’nin Suudi başkentinde ev hapsinde olabileceği teorisini ileri sürdüler.
Benzer bir şekilde, pazartesi günü, Hizbullah yanlısı günlük gazete al Ahbar da Hariri’nin fotoğrafını üzerinde “Rehin” yazısıyla birlikte yayınladı.
“Saad Hariri’ye özgürlük” adı taşıyan bir web sayfası oluşturuldu, Hariri’nin “Suudi hapsi”nden bırakılması talep edildi ve istifasından ititbaren gün sayımı yapılmaya başlandı.
Siteyi kimin açtığı bilinmez ve bazıları bir şaka olduğunu düşünürken, yerel internet siteleri samimi olarak Başbakanın güvenliğinden endişe eden taraftarları tarafından açıldığını iddia ediyorlar.
Öte yandan, Suudi haber sitesi al Arabiya, Hariri’nin İran’ yönelik, hayatına yönelik tehdit iddiasını da içeren, suçlamalarını öne çıkardı. Cumartesi yayınlanan bir makalede, “Hariri televizyon konuşmasında İran’ın Arap dünyasını yerle bir etme arzusunda olduğunu belirterek, nereye elini atsa savaş ve ihtilaf yaydığını söyledi” diye yazdı.
Yine Suudi Arabistan’ı destekleyen ama görüşlerinde daha ılımlı olan An Nahar, mevcut durum ve 2005 yılındaHariri’nin babası Refik’e yönelik suikast arasında bir karşılaştırma yaptı. Köşe Yazarı Ahmed Ayyah, “Aynı durumun bir tekrarıyla karşı karşıyayız, fakat bu kez, neyse ki, Saad Hariri kurtuldu” diye yazdı.
Gazetede yayınlanan ayrı bir haberde, Lübnan’ın aşırı dramatik olma eğilimiyle alay ediliyordu: “Deprem meydana geldi ve ‘bomba’ patladı (...) Tüm Lübnanlı deyişler tek bir duruma işaret ediyor: Hükümetsiz bir Lübnan”
Bugün, “deprem” Hariri’nin Suudi Arabistan’dan dönmesine kadar ertelenmiş durumda, yasal prosedür yerine başkasını koyunca harekete geçecek. O zamana kadar, haber metinleri birbirlerinin tersi noktaları işaret etmeyi sürdürecekler. Bu arada birçok Lübnanlı gelecekteki zor günler için şimdiden hazırlık yapıyor.

Çeviren: Elif Görgü

ÖNCEKİ HABER

Sovyet çocukların Ekim Devrimi'nin 100. yılı hayalleri

SONRAKİ HABER

Bursa'da fabrikada patlama: 5 işçi yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...