31 Ekim 2017 00:29

Sinop’ta müftülük eliyle düşmanlık körükleniyor

Sinop Durağan'da alacak verecek yüzünden çıkan kavgada ölen Soner Kara'yı şehit ilan eden müftünün düşmanlığı körüklediği öne sürüldü.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Sinop’un Durağan ilçesinde 11 Eylül 2016 tarihinde, alacak-verecek meselesi yüzünden başlayıp, Kürtlere yönelik ırkçı saldırıya dönüşen olayı yeniden alevlendirecek gelişmeler yaşanıyor. O dönem köyü ırkçı saldırıların hedefi olan Mustafa Güney, kıvılcımı Sinop Müftüsü Ali Hayri Çelik’in çaktığını iddia etti: “Olaylarda ölen Soner Kara'nın ölüm yıl dönümünde hutbe veren müftü, Kara'yı şehit ilan etti. İki taraf yavaş yavaş birbirine ısınmak üzereyken şimdi millet ‘toplanacağız şehidimizin kanını yerde bırakmayacağız’ diyor”. Olaya ilişkin yargılananların Avukatı Levent Pişkin de, müftünün tutumunun halkı kin ve nefrete teşvik ettiğini dile getirerek suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. 

‘ADLİ VAKA’ DEMİŞLERDİ

Sinop’un Durağan ilçesinde 11 Eylül 2016’da alacak-verecek meselesi sebebiyle iki kişi arasında başlayan kavga daha sonra ırkçı bir saldırıya dönüşerek, ilçeye bağlı köylerde yaşayan Kürtler hedef alınmıştı. Olayların büyümesi üzerine kaymakamlık tarafından ilçede 9 saat sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, 5 kişi gözaltına alınmış, 3 köy muhtarı görevden uzaklaştırılmıştı. 15 kişinin  yaralandığı, 16 yaşındaki Soner Kara’nın ise açılan ateş sonucu hayatını kaybettiği olayla ilgili gözaltına alınan 17 kişiden 4’ü tutuklanmıştı. 13 Eylül’de Kara’nın cenazesine katılan bir grup tekbir getirerek Kürtlerin yaşadığı köylere yürümek istemiş, yürüyüş kolluk kuvvetlerince engellenmişti. Öte yandan 1 kişinin ölümüyle sonuçlanan kavganın ırkçı bir saldırı olmadığı adli bir vaka olduğu yetkili ağızlardan bildirilmişti. 

‘BİZİ TERÖRİST İLAN EDİYORLAR’

Geçen sürede iki halk arasındaki gerginliğin azaldığını ifade eden Mustafa Güney, Soner Kara’nın ölüm yıl dönümünde hutbe veren İl Müftüsü Ali Hayri Çelik’in Kara’yı “şehit” ilan etmesiyle yeniden endişeye kapıldıklarını söyledi. Gazetemize konuşan Güney, hutbenin verildiği sırada camide olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Müftü öldürülen çocuğu şehit ilan ettiğinde eğer birimiz camide ‘karşı taraf terörist mi’ oluyor deseydik orada yine bir kavga çıkabilirdi. Bir müftü böyle bir şeyi nasıl söyleyebiliyor? Orada bir cahilimiz çıksa bir laf deseydi yine bir kavga çıkardı. Karşı taraf şehitse biz ne oluyoruz? Müftü iki grup arasında çıkan bir kavgada ölen kişiyi şehit ilan ederek karşı tarafı resmen terörist ilan ediyor.” 

‘ŞEHİDİMİZİN KANINI YERDE BIRAKMAYACAĞIZ’ DİYORLAR

Konuyla ilgili şikayetini bildirmek üzere il müftülüğünü aradığını da belirten Güney, Müftülük Sekreteri Ahmet Ermiş ile görüştüğünü söyleyerek bu görüşmeyi şöyle aktardı: 

Mustafa Güney: Geçen sene istenmeyen bir olay oldu ilçemizde ondan sonra bunun tekrar tekrar gündeme getirilmesi ve de ölen çocuğa şehit denmesi yani ciddi bir ölçüde bizi rahatsız ediyor ve bunun şikayetini elimizden gelen her yere duyuracağız. Yani ölen bir gencin Allah kimseye vermesin. Ölen ölmüş yani bir kavgada buna şehit denmesi sizce normal midir? 

Sekreter: Şimdi onun dini şeyini bırakın da müftü beyin ilmi daha geniştir daha iyi değerlendireceğini tahmin ediyorum. Doğru mudur? 

Mustafa Güney: Ne gibi? 

Sekreter: Şimdi bakın bir cephede savaşan bir de hükmen şehit vardır. Hükmen şehit sınıfına giriyorsa şehit demesinde ne gibi bir gariplik vardır ki? 

Mustafa Güney: Ya ne alakası var? 

Sekreter: Bakın, “Hükmen şehittir” diye söylemişse bunda rahatsız olacak bir şey yoktur. Nedir burada rahatsız olacak şey? 

Mustafa Güney: Peki karşı taraf ne oluyor öyleyse? 

Sekreter: Ne oluyor?

Mustafa Güney: Ne oluyor? Terörist oluyor, düşman oluyor!

Sekreter: Ne alaka? 

Mustafa Güney: Ya ne demek? 

Sekreter: Az bir dinler misiniz? Bakın bizim şu anda günümüz şartlarında şu olduğu için vatan mücadelesinde, doğuda vefat edenler cephede şehit olarak geldiği için biz de sadece şehit dendiği zaman aklımıza o geliyor. Az önce bir arkadaşımız daha aradı. O geldiği için biz direkt şehit olduğunda bunu da vuran terörist diyoruz. Ama bu böyle değildir. Bunu böyle değerlendirmeniz yanlış. 

Mustafa Güney: Siz böyle diyorsunuz. Bilmeyen ne diyor? Şehit denilmesi yanlış kardeşim karşı tarafa terörist gözüyle bakılması anlamına geliyor. Sen biliyorsun iki anlamı var diye ama bilmeyen ne diyor? 

Sekreter: İşte bilmeyene de izah edeceğiz güzellikle. 

Mustafa Güney: Ya izah edeceğiniz hiçbir gereği var mı yani? 1 sene önce olan bir şeyi gündeme getirmekle tekrar ilçeyi karıştırmak. Şimdi bir de mahkeme var yine ilçe karışacak.  Milleti galeyana getiriyor, kaos yaşanıyor ilçede. Şimdi millet yavaş yavaş ısınmış birbirine artık kardeş gözüyle bakıyor, ortalık düzelmiş... Millet demiş toplanacağız şehidimizin kanını yerde bırakmayacağız. Ya ne şehidi? İki kardeş zaten bu olan organize yapılan bir şeydi yani emniyetin de eli vardı hiç kimse bir önlem almadı. Ne olacak emniyet önlem almadığı zaman ya ölen olur ya da hapse giren olur. Hiç kimse istemez yani böyle olduğunu. Senelerdir Durağan’da kardeş gibi yaşamışız. 

Sekreter: Yani katiyetle kimsenin ırkı vs. bu önemli değil zaten herkes burada bir aynı şehirde yaşıyorsak hepimiz kardeşiz bunda bir sıkıntı yok zaten. Bu şekilde bakanlar da yanlıştır zaten. Kişiler hata yapabilir. Şahısların yaptığı hatalar toplumlara mal edilemez... Az önce bir arkadaşımız daha aradı.. 

Mustafa Güney: Daha arayan da olur. Çünkü 50-100 kişiye kadar camide olan arkadaşlarımız vardı yani gerçekten çok rahatsız olduk. Cumhurbaşkanına kadar gideceğiz. Terörist damgası yedik. 

Sekreter: Bu rahatsızlığınızı müftü beyin kendisine de ileteceğim.

‘VALİNİN YAPTIĞI DA TARAF TUTMAK’

İl Müftüsünün hutbesinden sonra Soner Kara’nın ölüm yıl dönümünde verilen yemeğe Sinop Valisi Hasan İpek, Durağan Kaymakam Vekili Muhammed Serkan Şahin ve  İl Jandarma Komutanının katıldığını, ardından da Kara’nın mezarını ziyaret ettiklerini anlatan Güney, “Valinin yaptığı da taraf tutmak gibi bir şey. Cezaevine girenin ailesi de zor durumda o zaman onları da ziyaret etmesi lazım. Bizi ikinci plana itiyor, taraf tutuyorlar. Köylerimize saldırı olacağı zaman ne valisi, ne vekili hiç kimse gelmedi. Zaten bu saldırı organize edilen bir şeydi. Emniyet de dahil kimse görevini yapmadı” dedi. 

AVUKAT PİŞKİN: SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ

Davada yargılananların Avukatı Levent Pişkin de, müftünün tutumuna tepki gösterdi. Pişkin,  “Müftünün maktulden ‘şehit’ diye söz etmesi, linç girişiminde bulunan bir kesimin arkasını sıvazlamak ve arkanızdayım demekten başka bir anlam ifade etmez. Alenen halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmiş ve sürmekte olan bir davayı etkileyecek hareketlerde bulunmuştur. Sanki çatışmada ‘düşman kuvvetlerince’ öldürülmüş gibi maktul şahsa ‘şehit’ demek, linç edilmeye çalışılan güruhu alenen düşman/terörist ilan etmekten başka bir anlam taşımaz” dedi.

Valinin cenaze yemeği ve mezar anmasına katılmasının doğru olmadığına da dikkat çeken Pişkin, “Devleti temsilen yurttaşlara eşit ve tarafsız yaklaşması beklenen valinin tarafgir pozisyonu bir kesimi dışlamaktan başka bir anlam ifade etmeyeceği gibi linç girişiminde bulunan tarafa ‘arkanızdayım’ demek anlamına gelebilir. Bu bağlamda halkı kin ve düşmanlığa tahrik ile ilgili suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyoruz” diye konuştu
 

ÖNCEKİ HABER

Çin, Suudi petrolüne stratejik yatırım yapma peşinde

SONRAKİ HABER

Maltepe Belediyesi işçileri: Taşerona kadronun yolu birlik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...