KCK İstanbul ana davası 15 Aralık’a ertelendi
KCK İstanbul ana davası kapsamında 205 Kürt siyasetçinin yargılandığı dava Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde görüldü.
KCK İstanbul ana davası kapsamında 205 Kürt siyasetçinin yargılandığı davanın duruşması İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti, dava kapsamında yargılananlar hakkında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt yöneticisi olmak” iddialarıyla her hangi bir soruşturma ve kovuşturma olup olmadığının araştırılmasını ve sonuçlarının mahkemeye gönderilmesini isteyerek bir sonraki duruşmayı 15 Aralık’a erteledi.
Çağlayan’daki İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasında tutuksuz yargılanan siyasetçiler ile avukatları hazır bulundu. Davanın bugünkü duruşmasında, Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Mülazım Özcan, Cemale Eser, Hülya İpek, Lütfü Balbal ve Cemalettin Gündeğir’in savunmaları dinlendi.
'TOPLUMSAL GÖRÜŞLERİ BENİMSEYEN ÖĞRETİM ÜYESİYİM’
Duruşmada ilk olarak KCK operasyonları kapsamında 2011 yılında tutuklanıp 8 buçuk ay sonra tahliye edilen Prof. Dr. Büşra Ersanlı savunma yaptı. Ersanlı savunmasında, 2012 yılında savcı Adnan Çimen tarafından hazırlanan iddianamede “silahlı terör örgütü üyesi” olduğu iddiasıyla suçlandığını belirterek, “Şiddet ve silah hayatımın hiçbir döneminde olmadı. Ceza hukuku cezalandırma aracı olarak ele alınılmıştır. Hakkımda araştırma yapılsaydı böyle bir iddianın gerçek olmadığı açıkça ortaya çıkardı. Silahlı ve illegal örgüt üyesi değil, toplumsal görüşleri benimseyen bir öğretim görevlisiyim o kadar” dedi.
‘ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜM ÖRGÜT ÜYESİ OLDUĞUM ANLAMINA GELMEZ’
Prof. Dr Ersanlı 58 yaşına kadar hiçbir siyasi partiye girmediğini, eş başkanlık sistemini benimsediği için 58 yaşında BDP’ye girdiğini anlatarak, “Bir akademisyen hiçbir zaman mutlak bir doğruya inanmaz her sorunun birçok nedeni vardır. Bilim insanı hiçbir zaman talimatla iş yapmaz, tecrübeleri değerlendirir. Bunu başaramayanlar bir partinin sorgusuz sualsiz temsilcisi olabilirler. Ben hiçbir zaman böyle biri olmadım” diye konuştu. Özerklik konusundaki çalışma notlarının iddianamede tarafına suçlama olarak yöneltildiğini ifade eden Ersanlı, “Özerklik siyasi bir konudur ve ben siyaset bilimciyim. Özerklik üzerine bilimsel araştırma yaptım. İddianamede tarafına yöneltilen suçlamalar çalışma notlarımdır. O notlar 2012’de İletişim Yayınları’ndan çıkan özerklikle ilgili makalenin çalışma notlarından oluşmaktadır. Ne Türkiye ne de Kürt siyasal muhalefeti bu konuyu hakkıyla ele alamamıştır. Özerkliği de içeren bir kitap derledim. İddianamede geçen tüm notlar bu çalışma ile ilgilidir. İfade özgürlüğü kapsamında bir akademisyenin tüm verileri kullanması ve özgürce ifade etmesi gerekir. BDP yöneticisi olmam ve akademide ders vermem suç olarak görülmüş. BDP programındaki ilkeler eksik uygulanmış olsa da benim inandığım ilkelerdir. İfade özgürlüğü, akademik özgürlük ve örgütlenme özgürlüğü çerçevesindeki görüşlerim silahlı bir örgütün üyesi olduğum anlamına gelmez” diyerek beraatini talep etti.
Savunmasını bitiren Ersanlı’ya mahkeme başkanı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isteyip istemediğini sordu. Bunun üzerine söz alan Ersanlı’nın avukatı, yargılamanın gelinen aşamasında bu sorunun sorulmasının uygun olmadığını söyledi. Heyet başkanı ise “Ek savunma gerekirse zorla yakalar getiririz” diyerek duruşma zaptına not düştü.
‘İDDİANAME HUKUKA UYGUN DEĞİL’
Yargılanan siyasetçilerden Mülazım Özcan savunmasını Kürtçe yaptı. Özcan, savunmasını Kürtçe yapmasının nedenini tercüman aracılığıyla şöyle açıkladı: “Kürtçe de normal bir dildir siyasi bir dil olarak algılanmasını istemiyorum ve ana dilimde yapmak istiyorum.” İddianamenin hukuki delillere dayanmayan suçlamalardan oluştuğunu savunan Özcan, “İddianame tamamiyle siyasi bir niyetle toptancı suçlama ile hazırlanmıştır. Hukukun ilke ve kurallarına uygun değildir” dedi.
‘ERGENEKON DAVALARI SONUÇLANDI KCK DEVAM EDİYOR’
Kürtçe savunma yapan Cemale Eser, evlerine baskın yapan polislerin eşi için geldiğini, eşi evde olmadığı için kendisinin gözaltına alındığını anlattı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Eser, beraatini talep etti.
Eser’in ardından savunmasına geçilen Hülya İpek de Kürtçe yaptığı savunmasında beraatini istedi. İpek’in ardından konuşan Lütfü Balbal Kürtçe yaptığı savunmasında, “Bu ülkede eğer bilimsel siyaset uygulanmış olsaydı yüz yıldır halklar arasında süregelen çelişkiler çözülmüş olacaktı. Var olan sorun demokratik ve bilimsel bir yaklaşımla çözülebilir” dedi.
Ergenekon davalarında ki tahliye ve beraat kararlarına dikkat çeken Balbal, “KCK ile Ergenekon davalarını açan yetkililer aynıydı. Ergenekon için açılan davalar hemen sonuçlandırıldı, bizim davalar ise halen devam ediyor” diye konuştu. Duruşmada son olarak dinlenen Cemalettin Gündeğir de Kürtçe savunma yaparak beraat talep etti.
Savunmalardan sonra mütalaasını veren duruşma savcısı savunmasını yapmayan siyasetçilerin dinlenilmesini istedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, dava kapsamında yargılananlar hakkında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt yöneticisi olmak” iddialarıyla her hangi bir soruşturma ve kovuşturma olup olmadığının araştırılmasını ve sonuçlarının mahkemeye gönderilmesini isteyerek bir sonraki duruşmayı 15 Aralık’a erteledi. (İstanbul/EVRENSEL)