22 Ekim 2017 00:22

Gazetecilerden 24 Ekim'deki gazeteci davasına çağrı

Gazeteciler, 24 Ekim’de hakim karşısına çıkacak 3 tutuklu 6 gazeteci için duruşmaya katılım çağrısı yaptı.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

RedHack’in yayınladığı mailleri haberleştirdikleri için yargılanan 3 tutuklu 6 gazeteci, 24 Ekim’de hakim karşısına çıkacak. Yürüttükleri sosyal medya kampanyaları ile tutuklu meslektaşlarının özgürlüklerine kavuşması için mücadele eden gazeteciler, halkın da hakikate ve haber alma hakkına sahip çıkması gerektiğine değinerek duruşmaya katılım çağrısı yaptı.

304 GÜN SONRA İLK KEZ...

Hacker grubu RedHack’in yayınladığı Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın Maillerini haberleştirdikleri için tutuklu yargılanan Diken Eski Haber Editörü Tunca Öğreten, BirGün Gazetesi Çalışanı Mahir Kanaat, KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Haber Müdürü Ömer Çelik ile tutuksuz yargılanan DİHA Muhabiri Metin Yoksu, Etkin Haber Ajansı (ETHA) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Derya Okatan ve Yolculuk Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Eray Sargın 304 gün sonra, 24 Ekim’de hakim karşısına çıkacak. 

Gazeteciler Gülten Sarı, Banu Güven, Tuğba Tekerek, Derya Okatan ve Efe Sönmez ile konuştuk. 

‘TOPLUMSAL BİR MÜCADELE VERİYORUZ’

Banu Güven
Banu Güven

Kamu yararına olacak bilgileri haberleştirmenin gazetecinin görevi olduğuna dikkat çeken Gazeteci Banu Güven, “Kamu yararına haber yapmak dünyanın her yerinde mümkün olmalıdır. Gazeteciliğin esasında bu vardır. Ama Türkiye’de bir hükümet üyesi, aynı zamanda Cumhurbaşkanı’nın damadı olan biriyle ilgili böyle bir durum söz konusu olduğunda anlıyoruz ki buna müsaade edilmiyor. Bu davanın açılması bize bunu gösterdi” dedi. Dava kapsamında tutuklu yargılanan Öğreten, Kanaat ve Çelik’in tutuklandıktan sonra haklarında “örgüt üyeliği” gibi iddialar oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Güven, “Arkadaşlarımız tutuklandıktan sonra Twitter hesaplarına bakıldı. Hemen her dava dosyasında gördüğümüz gibi sonradan delil oluşturmaya, icat etmeye çalışmak gibi bir durum söz konusu” ifadelerini kullandı.
“Arkadaşlarımızın özgürlüğünü ve gazeteciliği sonuna kadar savunacağız” diyen Güven şöyle devam etti: “İnsanların çok keyfi bir şekilde özgürlükleri gasp ediliyor. Bizler, hem meslektaşlarımız için hem de meslek için üzerimize ne düşüyorsa yapacağız. Bu aynı zamanda halkın da haber alma hakkını savunmaktır. Hakikati kaybedersek, onu gömmelerine izin verirsek bütün toplum kaybeder. Yani biz burada toplumsal bir mücadele veriyoruz aslında. Bu mücadelenin de giderek daha büyümesi gerektiğin düşünüyoruz. Şu satırları okuyan insanların da haber alma hakkına sahip çıkmalarını ve bunu yüksek sesle dile getirmelerini bekliyoruz.”

‘İKTİDAR FARK ETMEDEN DAYANIŞMAYI ARTIRIYOR’

Gülten Sarı
Gülten Sarı

İnternette dolaşıma konulan, herkesin erişebileceği bilgileri derleyip toparlayarak haber yapmaları suç sayılan 6 gazetecinin halkın haber alma hakkı ve kamu çıkarı gözeterek bilgilendirme görevini yerine getirdiklerini ifade eden Gülten Sarı, meslektaşlarına yöneltilen suçlamaların altının boş olduğunu söyledi. Berat Albayrak’ın davaya müdahil olma talebini de değerlendiren Sarı, davanın bir intikam davasına dönüştürülebileceğinden kaygı duyduklarını dile getirdi. Meslektaşlarının haklı sesini çeşitli kampanyalar yürüterek duyurduklarını belirten Sarı, “Haklıyız, haklılık güç verir, karşı tarafı korkutur ve yıldırır. Ben Gazeteciyim İnisiyatifi, bu konuda güzel bir çalışma başlattı. Ailelerle görüşüldü, Tunca, Ömer ve Mahir ile röportajlar yapıldı. Onların bakış açıları, onların haklı savunmaları dava öncesinde bir kez daha okuyuculara ulaşmış oldu. İktidar fark etmeden bu tür davalarla çok sayıda gazeteciyi dayanışma dürtüsüyle bir araya getiriyor ve dayanışmayı da artırıyor, hedeflediğinden aksi bir sonuçla karşılaşıyor. Bilgileri sınırlı tutma ve yayınlanmasını engellemeye çalışırken dava aracılığıyla bu bilgiler daha çok yayılıyor ve bu şaibeli ilişkiler ağı daha fazla kişi tarafından bilinmiş oluyor” diye konuştu. 

‘GAZETECİLERİ CEZALANDIRMA DAVASI’

Tuğba Tekerek
Tuğba Tekerek

Dava kapsamında yargılanan gazetecilerin soruşturma konusuyla alakası olmayan “deliller” ile yargılanmalarını eleştiren Gazeteci Tuğba Tekerek, “Gazeteciler, boyun eğmediklerinde, iktidarın hoşuna gitmeyen haberler yaptıklarında iktidar tarafından cezalandırılıyor. Bu dava, boyun eğmeyen gazeteciyi cezalandırma davası. Bu dava, ‘Damat ve Bakan Albayrak hakkında nasıl olumsuz haber yaparsın!’ davası. Dolayısıyla 6 gazeteci için hazırlamış 9 sayfalık iddianame de bomboş bir iddianame. Örneğin Tunca Öğreten’in FETÖ’yle ilişkilendirilmesine dair tek delil Taraf’ta çalışmış olması. Üstelik iki yıl önce Taraf’tan ayrılmış olmasına rağmen! Ya da Ömer Çelik, soruşturmayla ilgili tek delil bulunmayınca, soruşturma konusuyla hiç alakası olmayan çoğunluğu haber olan tweetlerinden dolayı yargılanıyor. Yargılanması bile akıldışı olan meslektaşlarımızın biran evvel tahliye ve beraatını bekliyoruz. Akıl, hukuk ve vicdan bunu gerektirir. Biz gazeteciler, mesleğimize ve hakikate sahip çıkmak için tutuklu meslektaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

‘ÖZEL HAYAT DEĞİL KAMU YARARI’   

Derya Okatan
Derya Okatan

Soruşturma kapsamında 24 gün gözaltında kaldıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Derya Okatan iddianamede kendilerine yöneltilen suçlamaları şöyle değerlendirdi: “Bir bakanın kişisel mailleri üzerinden devletin işlerini yürüttüğünü iddianameden anlıyoruz. Çünkü savcımız iddianamede, bize yönelik devlet sırrını ifşa etme suçlaması yöneltmiyor ancak ‘gerektiğinde devlet sırrı niteliğinde olabilecek bilgiler’ diye ifade ediyor ve bunun üzerinden bir suçlama yürütüyor. Zaten soruşturmanın başlangıcını bir intikam davası olarak nitelendirebiliriz. 24 günlük gözaltı süresi, bir ihbar mailine dayanarak böyle bir soruşturmanın başlatılması, önümüze getirilen iddianame bunu gösteriyor. İddianemede bize bilişim suçu yöneltilmiş verileri elde etme ve yayma gibi, ama bunu nasıl yapmışız bununla ilgili tek bir kelime yok. Tamamen Berat Albayrak’ın maillerinin hacklenmesinin intikamı alınıyor bizden.”

‘SİYASİ GÜCE KARŞI DAYANIŞMANIN GÜCÜ’  

Söz konusu maillerin kamuoyunu ilgilendiren kısımlarını haberleştirdiklerini belirten Okatan, “ETHA’nın yaptığı haberler arasında IŞİD’e silah sevkıyatıyla ilgili bir harita var, bunun haberini yaptık. Daha sonra bazı medya çalışanlarıyla yapılan toplantılar üzerine bir mail vardı bunun haberini yaptık. Özel hayatıyla ilgilenmedik, o mailleri bizim hacklemediğimiz çok açık biliniyor ama buna rağmen bizler suçlu olduk” dedi. Bakan Albayrak’ın davaya müdahillik talebinde bulunmasının davanın gidişatına dair umut verici olmadığını söyleyen Okatan, “Enerji Bakanı’nın müdahil olmasıyla siyasi bir baskı olacağı çok açık, yani artık hükümet dahil olmuş oluyor bu davaya. Ama biz yine de böyle olmaması, arkadaşlarımızın serbest bırakılması için ilk duruşmada bir çalışma başlattık. Karşımızda bir siyasi güç var, o davada Enerji Bakanı’nın avukatı da gelecek. Bunun karşısında bizim elimizdeki güç de dayanışma. Bu mesele halkın haber alma hakkıyla ilgili. Bu nedenle tüm gazeteci arkadaşlarımızı ve halkı da davet etmek istiyorum davaya” diye konuştu.

‘GAZETECİLİK YARGILANIYOR’

Efe SönmezDiken’de bir süre beraber çalıştığı Tunca Öğreten’in gazetecilik faaliyetinden yargılandığını ifade eden Efe Sönmez, “Tunca Öğreten’in -kamu yararına- iyi bir gazetecilik çalışması olan haberinin bedeli, hadi bizi boş verin, sevdiği kadından tam 10 ay boyunca uzakta, dört duvar arasında kalmak olmamalı. Davada Öğreten’in gazetecilik faaliyetlerinin yargılandığına şüphe yok. İddianamede gördük ki yalnızca bir gazetede çalışmak dahi -tek satırda- ‘örgüte yardım’ suçuna delil kabul edilebiliyor. Bu, tüm gazetecileri tedirgin eden bir durum. Dileyelim ki hem 24 Ekim’de hem de başka zamanlarda sadece ve sadece gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılanan tüm meslektaşlarımız özgürlüğüne kavuşsun” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Mine Özfidan, İstanbul’un rüya haritasını çıkaracak

SONRAKİ HABER

Çöldağı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...